10 Eylül 2018 Pazartesi

Allah'ım sen ne büyüksün

  Hiç yorum yok

Allah'ım sen ne büyüksün

Orta yaşlı kadının 4 çocuğu vardı. Kocası inşaat ustası olarak çalışmakta, elinin emeğiyle ailesini kıt kanaat da olsa helalinden geçindirmektedir.
Adamcağız ağır bir şekilde hastalanır, geçer geçer dese de olacak gibi değil nihayetinde kadın zorla da olsa eşini doktora götürür, muayene derken tahlil doktor ilaçları yazar, iyi beslenmesini en az evde 10 gün istirahat etmesini söyler.
Ellerindeki son paralarını da eczaneye vermişlerdir. Bu geçen zaman içerisinde evde de ne erzak kalmış ne de alacak paraları vardır. Kadın kara kara düşünür, eğer bu gün bir çare bulmazsa çocuklarda kendileri de aç kalacak. Allah’ım sen bize yardım et diyerek evden çıkarak, mahalledeki manava gider.
Manava mahallenin insanı olduğunu arada alışveriş yaptığını söyleyerek durumunu anlatır, sadaka değil veresiye istediğini en geç 15 gün içerisinde eşi çalışmaya başlayınca ödeyeceğini söyler.
Durumdan hiç hoşnut olmayan manav “Abla seni tanıyorum ama kusura bakma veresiyemiz yok veremem” derken. Konuşmalara şahit olan başka bir müşteri “Tamam hanım ne isterse ver, 15 gün sonra paran gelmezse benden al” der.
Manav hatırlı müşterisinin müdahalesini kıramaz ve peki diyerek kadına ne vereyim listen var mı diye sorunca kadın “pişirmelik sağan patates sebze der ve elini çantasına atarak bir kağıt çıkarır ve terazinin ağırlık konan küfesine koyar.
O anda diğer müşteri söze karışır ” Boş ver listeyi ne varsa ikişer kilo ver” der. Manav göz kararı koyduğu soğanla diğer kefeyi teraziye koyar ve iki kiloluğu eline alırken birde bakar içinde kağıt olan kefe elindeki kiloluğu koymadam ağır basmakta yerinden kıpırdamamıştır.
Üzerine biraz daha koyar neredeyse ağzına kadar doldumuştur ama diğer kefe yerinden oynamamıştır. Manav ve müşteri hayretle teraziye bakarken manav inanmıyorum ya, herhalde terazi bozuldu der ve kefeleri indirir, terazi dengeye gelir.
Kefeleri koyunca durum aynı, içinde kağıt olan kefe ağır gelmektedir. Manav bu inanılmaz durum karşısında tartmaktan vazgeçip eline geçen ne varsa doldurup 5 kocaman poşeti kadının önüne koyar “Buyur abla, helal olsun afiyetle yiyin diyerek kadını gönderir.
Manav ve müşteri inanılmaz duygusal anlar yaşarken kefedeki kağıdı açıp okurlar; Patates, soğan, ıspanak, çocuklar elma yazısının devamı da şöyledir.”Allah’ım neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin, sen bana yardım et”

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder