31 Ocak 2019 Perşembe

AHİRETTE YÜZ VE BEDENİMİZ NASIL OLACAK?

  Hiç yorum yok

AHİRETTE YÜZ VE BEDENİMİZ NASIL OLACAK?

Ahirette suretimiz, şeklimiz, simamız ne hâlde olacak?
Dünyada sûretimizin, üstümüzün-başımızın, kılık-kıyafetimizin temizliğine, düzgünlüğüne ve güzelliğine dikkat ediyoruz. Ya âhirette sûretimiz, şeklimiz, sîmâmız ne hâlde olacak? Asıl buna dikkat ve ihtimam göstermemiz gerekmez mi?
O gün sîmâmız ne hâlde olacak? Üzerini toz-toprak bürümüş, kan-ter içinde, zelil, rezil, solgun ve kapkara bir yüz mü? Yoksa mesut, aydın, secde iziyle parlayan, tertemiz, nûr içinde bir yüz mü?
Dünyadaki sîretlerin âhirette sûretlere aksedeceği hakîkatine Rabbimiz şöyle dikkat çekiyor:
“O gün birtakım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir. Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.” (Abese, 38-42)
O gün bedenimiz ne hâlde olacak? Uzuvları, kendi aleyhine şahitlik eden, dünyada gizli-açık işlediği günahların çirkin alâmetleriyle haşredilmiş, ağır yükler altında ezilmiş, yaptığı haksızlık ve zulümlerin yaftaları boynuna asılmış, perişan bir beden mi? Yoksa abdest âzâları parıldayan, gözlerinden îman nûru saçılan, işlediği sâlih amellerin mükâfatlarından nişâneler taşıyan, tertemiz, güzel, mükemmel ve huzurlu bir beden mi?
Velhâsıl, şunu aslâ unutmayalım ki; yarın âhirette sîmâmızı ve sûretimizi belirleyecek husus, kalbimizin bu dünyadaki mânevî seviyesidir. Bu dünyada günah lekeleriyle âdeta katranlaşmış kalpler; öbür dünyada vücudun çirkin, pörsük, zelil ve iğrenç bir hâlde haşredilmesine sebep olacaktır. Bu dünyada tezkiye ve tasfiye ile mânevî çirkinliklerden temizlenen ve sâlih amellerle güzelleşen kalpler ise; Allâh’ın lûtf u keremiyle, öbür dünyada güzel, nurlu ve mesut bir çehre ile haşredilmeye vesîle olacaktır.
Âhiretin o sert, belâlı ve sıkıntı dolu geçitlerinde, korku ve hüzünden emîn olanlar; ancak Cenâb-ı Hak ile dünyada dost olabilenlerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Bilesiniz ki, Allâh’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Yûnus, 62)
O hâlde, ârif mü’minler nazarında dünya hayatının yegâne gâyesi; Cenâb-ı Hakk’a dostlukta mesafe almaktır. Kesb-i kemâl ile seyr-i cemâle vuslattır; yani Cemâlullâh’ı temâşâya lâyık bir letâfet, zarâfet ve kemâlâtı kazanmaya gayret etmektir.

29 Ocak 2019 Salı

İslam’da büyük günahlar…

  Hiç yorum yok
İslam’da büyük günahlar…
1- Kalple ilgili olanlar: Şirk, günahta ısrar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, azabından emin olmak.
2- Dil ile ilgili olanlar: Zina iftirası, yalancı şahitlik, sihir, yalan yere yemin etmek.
3- Mide ile ilgili olanlar: Sarhoş edici içkiler içmek, yetim malı ve faiz yemek.
4- Cinsel organlarla ilgili olanlar: Zina, livata.
5- El ile ilgili olanlar: Hırsızlık, adam öldürmek.
6- Ayak ile ilgili olanlar: Savaş sırasında kaçmak.
7- Bütün bedenle ilgili olanlar: Ana-babaya itaatsizlik.
Fakat asıl şu ölçüyü unutmayın:
“Günahın küçüklüğüne değil, kime isyan edildiğine bak, buna nisbetle cümle günahlar kebairdir.” (Bkz. Kurtubî Tefsiri. V. 159.)
  Hiç yorum yok

Kadınlarda Ergenlik Dönemi

Kadınlarda Ergenlik Dönemi
Kadın vücudu erkek vücuduna göre daha hassas bir şekilde yaratılmıştır. Bugün için küçük kız çocukları geleceğin anneleri olarak tanımlanmakta ve buna dayanarak küçük yaşta kadın hastalıkları konusunda daha hassas ve dikkat edilmesi gereken bir noktada konumlanmaktalar.
Kadın hastalıkları durumunda toplumun ve ailenin iyi derecede bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bilinçli davranmak ileride doğabilecek hastalıklara önceden önlem alabilmeyi sağlar. Kız çocuklarında ergenlikyaşı değişebilir ve beslenmelerine göre de farklılıklar gösterebilir.
Bu durum genetik özellikler, psikolojik durumlar ve sosyal ortam faktörlerine bağlı olarak değişiklikler gösterebilir. Ülkemizde kadınlarda ergenlik dönemi 12 yaş ve üzeri olarak belirlenmiştir. Bunun dışında 12 yaşından erken ergenliğe giren kız çocuklarında hormonsal veya dışsal sorunlar ortaya çıkabilir.
Bu duruma sebep olan en önemli etkenler ise kız çocuğunun çok fazla kimyasal madde ile temas halinde olması olarak gösterilebilmektedir. Erken yaşlarda kullanılan kokulu silgiler ve bakım için kullanılan parfümler kız çocukları için erken yaşanılan ergenliği tetikleyebilir. Bunun yanında fazla tüketilen fastfood tarzı hazır yiyeceklerde bu durumu tetikleyen etkenler arasında yer alabilmektedir.
Kadınlar sağlığına ergenliğe girdiğinden itibaren fazlasıyla dikkat etmelidir. Sağlık konusunda belli bir olduğunu söylememiz maalesef mümkün değil. Ergenliğe giren gençler, orta yaşlı kadınlar ve ileri yaşta olan kadınlarda dâhil olmak üzere tüm kadınlar her yaş aralığında sağlığına dikkat etmelidir.
Ergenliğe girmenin verdiği rahatlık ve özgürlük ile gençlerde alkol, sigara ve çeşitli madde kullanımları başlayabilir. Bu tarz maddelerin tüketimi ileride alışkanlık haline gelebilir ve ilerleyen yaşlarda kadınların cinsel yaşamlarını ve aynı zamanda yaşam kalitelerini oldukça düşürebilir.
Ergenlik döneminde ki gençleri bilgilendirmek ve bu durumların ileride olumsuz etkenlere yol açabileceğinin bilgisini önden vermek ergenliğin yol  açtığı olumsuzlukların üstesinden gelinebilmesi için son derece önemlidir.
Gençlerin sağlıklı bir şekilde ergenlik dönemi geçirebilmesi için aile bireylerinin iyi bir bilgi birikimine ihtiyaçları olabilir. Ergenlik hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olan aile bireyleri gençlerin bu dönemi daha kaliteli bir şekilde atlatmalarına büyük destek sağlar. Kadınlarda ergenlik dönemi duygusal çalkantıların daha yoğun yaşandığı bir dönemdir. Ailelerin bu dönemde kız çocuklarına karşı daha ilgili ve sevecen yaklaşmaları çocukların sağlığı açısından son derece önem taşır.

17 Ocak 2019 Perşembe

  Hiç yorum yok

Sinüzit Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Sinüzit Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Alın, ense veya yüzde görülen baş ağrıları sinüzitin habercisi olabilir. Eğer 10 günü aşkın süredir burun akıntınız ve baş ağrınız varsa, sinüzit olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ancak doğru teşhis için mutlaka Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına görünmeniz gerekir.
Alın, ense veya yüzde görülen baş ağrıları sinüzitin habercisi olabilir. Eğer 10 günü aşkın süredir burun akıntınız ve baş ağrınız varsa, sinüzit olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ancak doğru teşhis için mutlaka Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına görünmeniz gerekir. İşte detaylar...
SİNÜZİT NEDİR?
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal, "Sinüzit, yüz kemiklerinin arasına yerleşmiş içi hava dolu boşlukların -sinüslerin- iltihabı demektir. Sıklıkla soğuk algınlığı sonrasında gelişir. Alın, ense veya yüzde görülen baş ağrılarına yol açabilir. Koyu yeşil renkli geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, koku ve tat alma bozukluğu eşlik edebilir" dedi.
SİGARA TİRYAKİLERİ RİSK ALTINDA
"Sık sık sinüzit geçiriyorsanız burun içinde mutlaka anatomik bir problem vardır. Kemik eğriliği, burun eti büyümesi, polipler sinüzit oluşumunu kolaylaştırır. Alerjisi olanlar ve sigara tiryakileri de risk altındadır. Tabii bunların dışında başka sebepler de olabilir, o zaman kişiyi spesifik olarak araştırmak gerekebilir" diyen Op. Dr. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sinüzite diş implantları da neden olabilir. Son yıllarda diş implantlarının yaygınlaşmasıyla beraber diş kökenli sinüzite daha sık rastlamaya başladık. Üst çeneye implant takılırken sinüs duvarı zedelenebilinir, enfeksiyona meyilli hale gelebilir sinüs boşluğu, şayet bu durumun farkına varılmazsa kişi tekrarlayan sinüzit atakları geçirebilir."
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavi için öncelikle antibiyotik tedavisi uyguluyoruz. Ayrıca burun içindeki ödemi ve akıntıyı azaltacak ilaçları da verebiliyoruz, burun içindeki akıntının düzenli temizlenmesi önemli. Sigara dumanından uzak durmak iyileşme süresini kısaltır. İlaç tedavisinden fayda görmeyen ve 12 haftadan uzun süren sinüzit, cerrahi müdahaleyi gerektirir. Burun içinde deviasyon, polip ya da konka şişmesi gibi yapısal sorunlarda aynı seansta mutlaka halledilmelidir.
  Hiç yorum yok

Tüm hastalıkların sebebi vücuttaki ‘inflamasyon’


Vücutta onarılma olmazsa, yaralar enfekte olabilir ve hatta yaşamı tehdit eden boyutlara varabilir. Genellikle kızarıklık, yanma, şişlik, ağrı ve fonksiyon kaybıyla karakterizedir. İltihap, akut ve kronik tipte olabilir. Birkaç gün iltihap varsa bu akut bir durumdur. İltihap uzun süreli ise aylar veya yıllar boyunca sürüyorsa buna ‘kronik iltihap’ denir. Bu, vücuttaki hücrelerin sürekli saldırı altında olduğu anlamına gelir. Kronik iltihaplanma, vücuttaki istenmeyen maddelere, sigaradan ya da fazla yağ hücresinden gelen toksinlere tepki olarak ortaya çıkar. Kronik inflamasyon yaşayan bir kişi daha hızlı yaşlanır ve daha kolay hastalanır. Bu tür inflamasyon ölümcül olabilir.

CİDDİ HASTALIKLARLA DOĞRUDAN İLİŞKİLİDİR

Bazı hastalıklarda bağışıklık sistemleri zararlı hücrelere karşı savaşır ve zararlı iltihaplanmalara yol açar. Vücut gerçek bir hastalık veya yaralanma yerine kendisi ile savaşır. Kronik inflamasyon; kalp hastalığı, kanser, bağırsak hastalıkları gibi dünyadaki en ciddi hastalıklarla doğrudan ilişkili bir problemdir. Kronik iltihaplanma ayrıca kemik sağlığı, psikiyatrik hastalıklar, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve akciğer enfeksiyonları gibi rahatsızlıklarla da bağlantılıdır. Geleneksel Çin tıbbı, ayurveda ve diğer antik tıbbi gelenekler, modern tıbbın aksine, bir hastalığın nedenini tam olarak anlamadan asla bir panzehir reçete etmez. Modern ilaçlar yan etkilere neden olur ve bağırsak mikrobiyotalarını tahrip eder. Ayrıca daha da fazla kronik iltihaplanmaya yol açarlar.

İNFLAMASYONDAN KORUNMANIN DOĞAL YOLLARI

karanfil
Vücuttaki inflamasyon doğal yollarla önlenebilir. Bunlardan biri doğal olarak güçlü, anti-inflamatuar bitkilerdir. Bunlar arasında zerdeçal, zencefil, yeşil çay, beyaz söğüt kabuğu, zeytin yaprağı özü, karanfil, kırmızıbiber, karabiber, biber, biberiye, zencefil ve tarçını sayabiliriz. Bu bitkiler vücuttaki kronik iltihabı tersine çevirmeye çok hızlı şekilde yardımcı olabilir.
Kronik inflamasyonla savaşmanın bir başka doğal yolu da anti-inflamatuar diyete bağlı kalmaktır. Bu diyette rafine şeker, mısır şurubu, kanola yağı gibi işlenmiş yağlar olmamalıdır. Bu tip içeriklere sahip yiyecekler, kronik inflamasyonu kötüleştirdiği için tamamen kullanım dışı kalmalıdır. Taze organik meyve ve sebzeler, tohumlar, kuru baklagiller, omega 3 bakımından zengin olan sağlıklı yağlar, Hindistan cevizi yağı veya kenevir tohumu yağı da dahil diyette bulundurulmalıdır. Bunlar da inflamasyonun azaltılmasına yardımcı olur.
Başka bir doğal yol da psikolojik stresi azaltmaktır. Stres, kötü bakterilerin iyi olanları içine aldığı ve sindirim sisteminde bozukluğa neden olan bir dengesizliğe yol açar. Ayrıca bağışıklık sistemini tüketen ve vücuttaki tüm dokuların kronik iltihaplanmasına neden olan kortizol seviyelerini de arttırır. Bu nedenle stres seviyenizi düşürmek kronik inflamasyonu durdurmak için çok önemli bir etkendir. Stres seviyesi, yeterli düzeyde kaliteli uyku, sağlıklı beslenme, bitkisel takviyeler, meditasyon, egzersiz, yoga, nefes teknikleri yoluyla azaltılabilir.

11 Ocak 2019 Cuma

  Hiç yorum yok

Çürük Dişlerin İyileşmesini Sağlayan İlaç Geliştirildi »


Alzheimer hastalığının tedavisi amacıyla geliştirilen Tideglusib adındaki yeni bir ilacın fareler üzerinde yapılan denemelerinde, doğal bir diş doldurma mekanizmasını harekete geçirdiği keşfedildi. İlaç, kök hücreleri uyararak, dentin (İng. dentine) oluşumunu tetikliyor.
Dentin, dişlerin mezoderma kökenli kemiğe benzer yapıdaki temel katmanıdır. Dentin, içinde sinir hücresi veya sinir uzantısı barındırmaz ancak içindeki “dentin kanalları” nedeniyle hassas bir dokudur. Dentin kanallarında bulunan sıvı, hidrostatik basınca neden olabilecek etmenlerle karşılaştığında sızlama tarzında, keskin ve güçlü bir ağrı oluşur. Bu ağrıya “dentin hassasiyeti” denir. Dişeti çekilmiş dişlerde sıkça rastlanır.
Dentin ayrıca insan dişlerine sarı rengini veren katmandır. Dentin oluşumu diş ömrü boyunca sürdüğünden, yaşlandıkça dentin kalınlığı artar. Bu nedenle dişler daha sarı görünür. Dişin rengine etki eden bir diğer tabaka minedir. Minenin kalınlığı azaldıkça, alttaki dentin tabakası daha fazla görünür hale gelir. Dentin, mineden yumuşak ancak (kuru ağırlığının %70-75 inin kalsiyum tuzu olması nedeniyle) kemikten serttir. Diş minesi sadece elmas frezlerle aşındırılabilirken dentin çelikle kesilebilir.
Dişler, aslında herhangi bir dış yardım almadan doğal olarak dentini yeniden üretebilir; ama sadece belli koşullar altında. Diş özünün (pulpa), enfeksiyona (örneğin çürümeye) veya travmaya maruz kalarak, iç yapının üretimini başlatması gerekiyor. Ancak öyle olduğunda bile, dişin doğal olarak yeniden üretebildiği katman çok ince oluyor; yani genellikle derin olan çürüme kaynaklı oyukları onarmaya yetmiyor. Tideglub ilacı bu durumu değiştiriyor, çünkü “dentin” oluşumuna köstek olan GSK-3 enzimini kapatıyor.
Ekip 2017 yılında yaptıkları çalışmada, Tideglub ilacı emdirilmiş kollajenden yapılma biyo-çözünebilir minik süngerleri, diş oyuklarına yerleştirmişti. Süngercikler dentin oluşumunu tetiklemiş ve 6 hafta içinde hasar onarılmıştı. Kollajen yapıları eriyen süngerlerden geriye, sapasağlam dişler kalmıştı. Bu sürecin şimdiye dek sadece fareler üzerinde denenmiş olduğunu da ekleyelim.
Dört hafta (solda) ve altı hafta (sağda) sonunda dişteki iyileşmeyi gösteren fotoğraflar. (Telif: KING’S COLLEGE)
King’s Kolej Londra Diş Enstitüsü profesörlerinden başyazar Paul Sharpe, bu diş tedavi yönteminin kısa süre içinde diş kliniklerine yayılacağını düşünüyor. Oldukça basit bir işlemle hem diş özünün korunmasının, hem de dentinin onarılmasının gerçekleştirilebildiği bu teknik sayesinde, dolgu yaptırma işlemi yakın bir gelecekte tarihin tozlu sayfalarına gömüleceğe benziyor. Umarız bunu en kısa zamanda Alzheimer hastalığı için de söyleyebiliriz.
  Hiç yorum yok

Fark Edilemeyen Mucize: Kanser hücrelerini öldürüyor


Bay Seto akciğer kanseri idi… Çin’de ünlü bir Herbalistin tavsiyesi üzerine bu içeceği içmeye başladı. 3 ay boyunca düzenli bir şekilde bu içeceği kullandı ve şimdi sağlığına kavuşmuş durumda. Bu içeceği hazırlamak için ihtiyacınız olan şeyler:, 1 adet pancar kökü,1 havuç,
1-20190108193619.jpg
1 elma Hepsini Blendırda karıştırın. Veya suyunu sıkın. Bu meyve suyundan vücudun ihtiyacı kadar için. Fazla abartmayın. Kırmızı Pancar Lösemi ve diğer kanser türlerinde etkilidir. Kırmızı Pancar vücüttaki ve kandaki toksinleri temizler. İLTİHABI ÖNLEMEYE YARDIMCI: Birçok besinde bulunmayan, hücreleri, enzim ve proteinleri koruyan betalain grubu bir madde içerir. DETOKS ETKİSİ: Kanın temizlenmesi ve karaciğerin zehirlerden arınmasına yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu mucize içeceğin etkili olduğu diğer rahatsızlıklar:
1-20190108193619.jpg
1) Gelişmekte olan kanser hücrelerini önlemekte. 2) Karaciğer, böbrek, pankreas hastalıklarını önlemekte ve ülser tedavisinde de kullanılabilmekte. 3) Akciğeri güçlendirir, kalp krizi ve yüksek tansiyonu önler. 4) Bağışıklık sistemini güçlendirir. 5) Kızarmış, yorgun veya kuru gözlere iyi gelir. 6) Kas ağrısını ortadan kaldırmaya yardımcı olur. 7) Bağırsak hareketlenmesine yardımcı olarak kabızı ortadan kaldırır. Detoks olarak da kullanılabildiğinden cildiniz daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olacaktır. 8) Boğaz enfeksiyonuna iyi gelir. 9) Regl ağrısını azaltmaya yardımcı olur. 10) Saman nezlesine iyi gelir.
1-20190108193619.jpg
  Hiç yorum yok

En Garip Antibiyotik Kaynakları »

Antibiyotikler sayesinde insan hayatı eskiye göre artık daha uzun. Bilim insanları, insanların hastalıklara yakalanmalarını ve ölmelerini engellemek için çoğu kişinin aklına bile gelmeyecek çoğunlukla kirli ve pislik içindeki yerlerde bakterileri öldürecek ilaçları arıyorlar.
Günümüzde kullanılan birçok ilaç acayip diyebileceğimiz yerlerde keşfedildi. Bu gelenek, Alexander Fleming’in 1928’de ilk antibiyotik olan penisilini keşfetmesine dayanır. Fleming yanlışlıkla bir petri kabının kapağını açık bırakınca bakterileri öldüren bir çeşit küfün bu ortamda geliştiğini fark etmişti. Bir başka önemli antibiyotik olan vankomisin1952’de Borneo’dan gönderilen bir çamur örneğinin içinde bulundu. Çok kullanılan bir başka antibakteriyel ilaç olan sefalosporinler 1948’de Sardinya’daki lağımlarında bulundu.
Biz de bilim insanlarının beyaz önlükler içinde, pırıl pırıl laboratuvarlarda çalıştıklarını sanıyorduk.
Uzun zamandır kullanılan antibiyotiklere dirençli bakterilerin hızla yayılması, yeni antibiyotiklerin bulunmasını önemli hale getirdi. Araştırmacıların büyük çaba sarf ederek kimsenin aklına gelmeyecek yerlerde antibiyotikleri aramasının asıl sebebi de bu. Araştırmaların pis yerlerde yaşayan hayvanlara veya bakterilere yoğunlaşması, bu canlıların o ortamlarda yaşamaları için bazı özelliklere sahip olması gerektiği fikrinden kaynaklanıyor. Bu özelliklere doğuştan sahip olabilirler ya da bazı antibiyotik canlılarla birlikte yaşıyor olabilirler. Örneğin kedi balığının yaşadığı ortamlarda yediği yiyeceklerden bakteri kapmaması için antibakteriyel özelliği olan mukus (sümük) sıvısına ihtiyacı vardır. Kedi balığının bu tür ortamlarda hayatta kalabilmesi doğal olarak araştırmacıların dikkatini çekmiş ve sonucun bazı antibiyotikler keşfedilmiş.

Hamam böceği beyni

antibiyotikler-nerede-bulunur-hamam-bocegi-bilimfilicom
Hamam böceklerini seven var mıdır? Sevmeseniz de sizi bazı tehlikeli hastalıklardan koruyabilirler. 2010’da yapılan bir araştırmaya göre , İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ezilmiş hamam böceği beyninden çıkan bir salgının bazı tehlikeli bakterileri öldürdüğünü açıkladı. Beyin zarı iltihabına yol açan ve metisiline karşı dirençli Staphylococcus aureus (MRSA)’a sebep olan Escherichia coli(E. Coli) de bu bakterilere dahil. Bu salgının MRSA’ya olan etkisi iyi haber, çünkü ‘”süper mikrop” olarak bilinen bakteri çoğu antibiyotiğe karşı dirençli.
Araştırmanın yazarlarından Naveed Khan’a göre arkadaşlarıyla böcekler üzerine çalışma fikrini geliştirmeleri Ortadoğu’dan dönen askerlerde görülen sıra dışı enfeksiyonların aynı bölgede yaşayan çekirgelerde görülmediğini fark etmelerine dayanıyor. Khan hamam böceklerinin yaşadıkları pislik dolu kanalizasyonlarda bakterilerle ve parazitlerle nasıl başa çıktıklarını hayretler içinde izlediklerini söylüyor.
Hamam böceği deyip geçmeyin. Hayatınızı kurtaran ilacın kaynağı olabilirler.

Yayın Balığı Sümüğü

antibiyotikler-nerede-bulunur-yayin-baligi-bilimfilicom
Bir dip balığı olan yayın balığı sürekli olarakhastalığa sebep olan mikroorganizmalara maruz kalır. Pis çamurun içinde mikroplardan etkilenmemesi bilim insanlarının dikkatini çekmiş. Sonunda, derisinden salgıladığı sümüğün yaşadığı çevrede bulunan gizemli mikroplara karşı yayın balığını koruduğunu keşfetmişler.
World Applied Sciences Journal’da 2011’de yayınlanan bir çalışmada, Hintli araştırmacılar ülkenin Parangipettai kıyı bölgesinde yaşayan yayın balıklarının derilerindeki mukus sıvısını (sümüğü yani) toplamışlar ve 10 farklı tipteki hastalık bulaştırıcı bakteri ve 10 farklı mantar türü üstündeki etkisini denemişler. Yayın balığı sümüğünün, E. Coli ve akciğerlere zarar veren Klebsiella pneumoniae bakterileri de dahil olmak üzere, çeşitli bakterilerin insanlara olan zararlarını azaltmakta çok etkili olduğusonucuna varmışlar.

Timsah Kanı

antibiyotikler-nerede-bulunur-timsah-bilimfilicom
Timsahlardan korkar mısınız? Peki, timsahların bağışıklık sistemlerinin çok güçlü olduğunu biliyor muydunuz? Timsahlar bölgelerini korumak için diğer timsahlarla sürekli savaşır ve yaralanır. Bu yaralanmaların enfeksiyona neden olması gerekir, ama hiç bir şey olmaz. Bu yaraların bu kadar hızlı iyileşmesi bilim insanlarının dikkatini çekmiş. Timsahları deri çanta ya da kemer olarak değil, şeker hastalığı yaralarının, ileri derece yanıkların, hatta süper mikropların neden olduğu enfeksiyonlarla savaşmak için kullanılabilecek güçlü yeni antibiyotiklerin değerli kaynağı olarak görmeye başlamışlar.
2008’de McNeese State Üniversitesi veLouisiana State Üniversitesi araştırmacılarının gerçekleştirdiği bir çalışmada timsahların akyuvarları incelenmiş. Timsah akyuvarından alından proteinlerin, bilinen ilaçlara son derece dirençli olan MRSA’nın da aralarında bulunduğu insanları tehdit eden birçok bakteriyi öldürebildiğini ortaya çıkarmışlar. Şimdi ise, mikropların yüzeyine cırt cırt gibi yapışıp, mikropların dış çeperinde delik açarak onları öldürdüğü söylenen özel bir timsah kanı proteinini çoğaltmaya çalışıyorlar.

Okyanus Çökeltisi

antibiyotikler-nerede-bulunur-Anthracimycin-bilimfilicom
Şarbon mikrobu kurbanının akciğerlerinde ölümcül bir sıvı birikmesine neden olur, korkunçtur. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2001’de kötü niyetli bir şahıs tarafından gönderilen bir dizi şarbon mikrobu bulunan mektup 11 kişinin hastanelik olmasına ve nihayetinde beşinin ölmesine neden olmuştu.
Her ne kadar şarbon enfeksiyonları siprofloksasin gibi antibiyotikler tarafından tedavi edilebilse de, dirençli şarbon türlerinin ortaya çıkması mümkün. İşte bu nedenle San Diego’da bulunan Trius Thesapeutics ile birlikte çalışan Scripps Deniz Biyoteknoloji ve Biyotıp merkezindeki araştırmacılar şarbonu öldürebilecek anthracimycin adlı bileşeni keşfettikleri için çok heyecanlılar. Anthracimycin yapılan ilk testlerde hem şarbona hem de MRSA’ya karşı epey etkili olduğu ortaya çıkmış. Anthracimycin’in Santa Barbara, Kaliformiya açıklarındaki okyanus çökeltilerinin içinde gizlenmiş bir mikroorganizma tarafından üretildiği keşfedilmiş.
Hiç beklenmedik bir yerden gelmesinden olacak ki, anthracimycin’in kimyasal yapısı varolan diğer antibiyotiklerinkinden çok farklı. Bu özelliği muhtemelen mikropların direnç göstermesini daha zor hale getiriyor.

Kurbağa Derisi

antibiyotikler-nerede-bulunur-kurbaga-derisi-bilimfilicom
Büyük patlak gözleri ve uzun dilleri komik gelebilir ama görünüşü sizi aldatmasın. Yaklaşık 300 milyon yıldır ortalarda olan ve kirli atıklı su kanallarında bile gelişebilen kurbağalar, şaşırtıcı derecede dirençli hayvanlardır. (Gerçi bazen küf mantarı salgınından dolayı topluca ölebilirler.) Bu nedenle araştırmacılar, insanları hastalıklara karşı koruyan yeni bir antibiyotiğin potansiyel kaynağı olarak kurbağa derilerini daha doğrusu üzerindeki kimyasalları araştırmaya başlamışlar.
2010’da American Chemical Society’nin bir toplantısında Birleşik Arap Emirlikleri Üniversitesi araştırmacıları 6000 farklı kurbağa türünü inceledikten sonra bakteri öldürme potansiyeline sahip hatta ilaç bile yapılabilecek 100’den fazla madde bulduklarını açıkladılar. Kurbağa derisinin üzerindeki kimyasallardan antibiyotik geliştirmek ince bir ustalık gerektiriyor. Çünkü bu kimyasallardan bazıları insan hücrelerini bakterileri zehirlediği gibi zehirleyebilir. Araştırmacılar bu kimyasalların molekül yapılarını değiştirerek bakteri öldürme özelliklerini koruyup insanlar için daha az tehlikeli yapmaya çalışıyorlar.

Panda

antibiyotikler-nerede-bulunur-panda-bilimfilicom
Büyük ve tombul vücutlarıyla, siyah beyaz yüzleriyle sürekli bir gülümseme halinde olan pandalar, sevimlilik ve tatlılığın somut bir örneği. Ama sevimli olmalarının ötesinde antibiyotik kaynağı da olabilirler. Çin Nanjing Tarım Üniversitesi’nde soyları tehlikede olan hayvanların DNA’larını araştırılmış ve kanlarında Cathelicidin-AM adında bakteri ve mantarlara karşı savaşan güçlü bir antibiyotik tespit edilmiş.
Bu kimyasal o kadar güçlü ki bakterileri bir saatten kısa bir süre içinde yok ediyor. Günümüzde kullanılan diğer antibiyotiklerden altı kat daha hızlı yani. Araştırmacılar şimdi bu kimyasalın insanlarda nasıl kullanılabileceği üzerinde çalışıyorlar. Vahşi ortamdaki sayıları tahminen 1600 civarı olan pandalardan kan örneği almak pek uygun değil, bu yönden şanslılar. Ama araştırmacıların da aslında gerçek panda kanına ihtiyaçları yok, çünkü yapay olarak laboratuvarda üretilebiliyor.

Yaprak Kesen Karıncalar

antibiyotikler-nerede-bulunur-yaprak-kesen-karinca-bilimfilicom
Güney Amerika’daki yağmur ormanlarında yaşayan yaprak kesen karıncaların ünü kendi vücutlarının iki katı büyüklüğündeki yapraklar parçalarını taşıyabilmelerinden gelir. Ama ilaç araştırmacılarının ilgisini çekmelerinin nedeni karıncaların aynı zamanda mikroplara karşı oldukça dirençli olmasıdır. Nasıl oluyor da mikroplara bu kadar dirençli olabiliyorlar? Bu sorunun yanıtı karıncaların yer altına taşıdıkları yaprakların çürüyüp mantar bahçesine dönüşmesinde ve bunun besin kaynağı olarak kullanılmasında saklı.
Karıncaların bedenlerinde yiyeceklerini istenmeyen mikroplardan ve parazitlerden koruyan antibiyotik üreten İngiliz araştırmacılar, doktorların enfeksiyon riski taşıyan hastalara uyguladığı çoklu antibiyotik tedavisine benzer biçimde karıncaların bir çok antibiyotiği ürettiklerini ve kullandıklarını keşfetmişler.
Karıncaların ürettiği kimyasallardan biri antifungal olarak modern tıpta kullanılan ilaçlara benziyor. Araştırmacılar insan hastalıklarına karşı savaşan tamamen farklı yeni bir bileşik bulmayı umuyorlar 

  Hiç yorum yok

Aç Karnına Su İçerseniz Başınıza Neler Gelir? 

Herkesin bildiği gibi su en hayati ihtiyaçlarımızdan biridir. Günde ortalama en az 2 litre su içilmesi en bilinen tavsiyelerdendir. Fakat ılık veya soğuk su hakkında hemen hemen herkesin bilgi eksikliği bulunmaktadır. Aç karnına su içilmesi meselesi de neredeyse hiç bilinmiyor.

Ilık su içilmesi uzmanlar tarafından tavsiye edildiği gibi ılık su içmenin de birçok faydası bulunmakta; 1 – Migren, 2 – Yüksek tansiyon, 3 – Düşük kan basıncı, 4 – Eklem ağrısı
5 – Kalp atışının aniden yükselmesi ve azalması, 6 – Epilepsi, 7 – Artan kolesterol düzeyi
8 – Öksürük, 9 – Beden rahatsızlığı, 10 -Golu ağrısı, 11 – Astım
12 – Hooping öksürüğü, 13 – Damar tıkanıklığı, 14-Uterus ve İdrar ile ilgili hastalık, 15 – Mide sorunları, 16 – İştahsızlık, 17 – Ayrıca gözler, kulak-boğaz ile ilgili tüm hastalıklar.
ILIK SUYU NASIL İÇMELİSİNİZ; Sabah erken kalktığınızda, mideniz boşken yaklaşık 4 bardak ılık su için. Birden 4 bardak su içemeyebilirsiniz ama bu bir sorun değil.
Çünkü böbreklerimiz saate 1.000 ml’ye kadar suyu süzüebilir daha fazlasını süzemez ve böbrekleriniz sıkıntı çeker. Kısa bir sürede 4 bardaktan fazla su içmeyin.
Suyu içtikten 45 dakika kadar bir şeyler yemeyin ve sıcak su terapisi yapmış olun. Sıcak su terapisinin vücudumuza birçok faydası olduğu belirtilmektedir.
✔ 30 gün içinde şeker hastalığı,  ✔ 30 gün içinde kan basıncı, ✔ 10 gün içinde mide sorunları
✔ 9 ay içinde çeşitli kanser hastalıkları, ✔ 6 ayda damar tıkanması, ✔ 10 gün içinde iştah azalması, ✔ Uterus ve ilgili hastalıklar 10 gün içinde
✔ 10 gün içinde burun, kulak ve boğaz problemleri, ✔ 15 gün içinde kadın sorunları, ✔ 30 gün içinde kalp rahatsızlıkları, ✔ Baş ağrısı / migren 3 gün içinde, ✔ 4 Ayda kolestrol, ✔ Epilepsi ve felç 9 ayda sürekli, ✔ Astım 4 ayda
SOĞUK SU İÇMEYİN; Soğuk su içmenin birçok zararı vardır. Soğuk su içmemeye özen gösterin. Vücudumuzdaki birçok organımız soğuk sudan olumsuz etkilenir.
AÇ KARNINA SU İÇMENİN FAYDALARI; Toksinlerden kurtulmak ve vücudumuzun ihtiyaç duymadığı maddelerin atılımını sağlamak sabah aç karnına bir iki bardak su içebilirsiniz.
Güne başlarken metabolizmanızı hızlandırır ve hastalıklardan daha iyi korunmanızı sağlar. Gece boyunca da vücudunuzun hücrelerinizi tamir etmesine yardımcı olur.
Zararlı maddelerin vücudunuzdan atılmasına fayda sağlar. Alkol, tütün, kirlilik ve kötü beslenme sebebiyle vücudunuzda biriken zararlı maddelerden kurtulmanıza yardımcı olur.
Cildimiz için oldukça faydalıdır. Cildinizin esnekliğini, gerginlikten korunmasına ve kırışıklıkların oluşmamasına yardımcı olur. Organlarınızın sağlıklı çalışmasına fayda sağlar. Kilo vermenize de yardımcı olur.
Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…
  Hiç yorum yok

17 yaşındaki hastanın midesinden bakın ne çıktı!

Haber kapağı
17 yaşındaki D.K., Dünyam Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kadir Dicle’ye mide bulantısı, kusma ve yemek yiyememe şikayetleriyle başvurdu. Op. Dr. Kadir Dicle, hastaya yaptığı endoskopide, tıpta ‘trikobezoar’ adı verilen, kıl yeme alışkanlığına bağlı olarak midede taşlaşmış bir kıl kütlesine rast geldi. D.K., kendisine yapılan ameliyat sonucunda midesindeki yaklaşık 700 gramlık kıl kütlesinden kurtuldu.
Konuyla ilgili bilgi veren Op. Dr. Kadir Dicle, “Bizler midedeki taşlaşmış gıdaya ‘bezoar’ adını veriyoruz. Taşlaşmış gıdalar ‘fitobezoar’, midedeki kıl yumağı ise ‘trikobezoar’ olarak adlandırılır. Bu, çok nadir görülen bir hastalık türüdür. Hastamız 17 yaşında hafif mental reterdasyon bir hastamız. Kendisinde kıl yeme alışkanlığı varmış. Bize bulantı, kusma, karın ağrısı, yemek yememe şikayetiyle geldi. Daha önce de bu şikayetlerle bir iki hastaya gitmiş ama kendisine endoskopi yapılmamış. Hasta bize geldiğinde biz diğer tetkiklerini ve endoskopisini yaptık. Endoskopide mideyi dolduran bir kıl yumağını gördük.
Ailesine gösterdik ve çok ciddi bir şaşkınlık yaşadılar. Hastamızı ameliyat ettik. Midesini tamamen dolduran, 650-700 gram civarında bir kıl yumağını çıkardık. Hastamızı 3 gün hastanede yatırdık, şimdi şifayla taburcu ettik” dedi.
Kıl yeme alışkanlığının nadiren görüldüğünü belirten Dicle, çocukların da bu tür eğilimleri olan aileleri, çocuklarını takip etmeleri konusunda uyardı.
  Hiç yorum yok

14 yıldır bitkisel hayatta olan kadının doğum yapmasının ardından hastane çalışanlarına DNA testi

Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona eyaletinin Phoenix kentinde polis, 14 yıldır bitkisel hayatta olan bir kadının dünyaya getirdiği bebeğin babasını arıyor.
Tecavüz soruşturması açan polis, bu bağlamda 29 yaşındaki kadının tedavi gördüğü klinikteki erkek çalışanlardan DNA örnekleri aldı.
Hacienda HealthCare ise erkek personelin DNA testinden geçmesini memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
Klinikten yapılan açıklamada, "Bu derinden rahatsızlık verici ve eşi, benzeri görülmemiş durumun ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmak için Phoenix Polisi ve diğer tüm kurumlarla işbirliğine devam edeceğiz" denildi.
Phoenix kentinde bulunan Hacienda HealthCare'da 14 yıldır yatan kadın 29 Aralık'ta doğum yapmıştı. Öte yandan doğum gerçekleşene kadar hastanın hamile olduğunun dahi anlaşılamadığı ortaya çıkmıştı.
Boğulmaktan son anda kurtarılarak hastaneye getirilen ve o tarihten itibaren bitkisel hayatta olan kadına saat başı bakım yapılıyor.
İsmi açıklanmayan kadının odasından gelen inleme seslerini kontrol eden görevliler, hastanın doğum yaptığını fark etmişti.
Görevlilerin zamanında müdahalesiyle sağlıklı bir erkek bebek dünyaya gelirken hastanın bitkisel hayattaki durumunda değişiklik olmadı. Hatta kadının doğum yaptığı esnada da koma halinde olduğu bildirildi.
Tıp çevrelerinde şaşkınlığa neden olan doğumun ardından durum polise rapor edildi. Olayla ilgili polisin açtığı tecavüz soruşturması devam ediyor.
Kadının Arizona'nın güneydoğusundan bir kabileye mensup olduğu belirtilirken aile üyelerinin bulunup bulunmadığı konusunda bilgi verilmedi.
Bu arada doğumun ardından ABD'de bu ve benzeri hastanelerdeki güvenlik kaygıları tartışma konusu oldu.
Özellikle de ileri derecede engelli ya da bedensel yetersizliği bulunan hastaların söz konusu durumun kurbanı olabileceği kaydediliyor.
Hacienda Hastanesi, bedensel gelişim sorunu yaşayan bebek, çocuk ve genç yetişkinlere hizmet veriyor.
Bu arada Arizona Sağlık Hizmetleri Departmanı, eyalet genelinde yeni güvenlik önlemlerinin alındığını bildirdi.
Departman genelinde bundan böyle herhangi bir hasta ile ilgilenirken birden fazla personelin bulunması zorunluluğu getirildi.
Ayrıca hastanelerin daha fazla izlenebilmesi için gerekli tedbirlerin alınacağı ifade edildi.
Kadının üyesi olduğu kabilenin başkanı Terry Rambler de, "Kabile üyelerimizden birine yönelik bu muameleden ötürü şok oldum ve dehşete düştüm. Savunmasız bir sevdiğiniz var ve bu insanlar başkalarının bakımına muhtaç. Oradaki insanlara güvenmek zorundasınız. Ne yazık ki onlardan birisi güvenilmezmiş. Şu anda umudumuz adaletin yerini bulması." Diye konuştu.
  Hiç yorum yok

Bacağınıza Lahana Yaprağı Sarıp 1 Saat Bekleyin Gerçekleşene Siz Bile İnanamayacaksınız

Lahana besleyiciliği ile bilinir. Hem düşük kalorilidir hem de içerisinde C vitamini, K vitamini ve potasyum bulunur. Lahana, yıllardan beridir sadece mutfaklarda değil aynı zamanda çeşitli amaç için de kullanılmıştır. Kuzey Karolina Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada lahananın k-anseri ö-nlediği de görülmüştür
1-20190108184528.jpg.
Lahananın içinde bitkisel gıdalar, a-ntosiyanin (bir a-ntioksidan) ve glutamin (bir a-mino a-sit) bulunur. İçinde bulunan bu m-addeler a-ğrıyı önler ve ş-işikleri indirir. Bazıları osteoartrite de iyi geldiğini söylemektedir. Lahananın içinde bulunan bu m-addeler s-ayesinde, lahana eklem a-ğrıları t-edavisinde kullanılıyor. Hemen nasıl kullanıldığına göz atalım: Malzemeler: Lahana – Alüminyum folyo – Merdane – Gazlı bez – Fırın – Hazırlanışı:1- Öncelikle lahananın yapraklarını tek tek çıkarın. Daha sonra da y-ıkayın ve k-urumasını bekleyin. 2- Şimdi de lahana yapraklarını tek tek merdaneyle düzleyin. Bu sırada lahananın suyu açığa çıkacak. 3- Yaprakları alüminyum folyoya s-arın ve ısınacak kadar fırında bekletin. Daha sonra fırından çıkarıp ılık haldeyken eklem a-ğrısı çektiğiniz bölgeye k-oyun ve g-azlı bezle lahanayı sarın.
2-20190108184529.jpg
4- Bir saat boyunca böyle bekleyin. Bunu günde üç kez tekrarlayın. Lahanayı çıkardıktan sonra bölgeyi temizlemeniz önemli. Eğer lahanaları sıcak değil de soğukken k-oymak istiyorsanız, önce buzdolabında bekletin. Daha sonra benzer adımları izleyerek lahanayı kullanın. Lahananın faydasının ertesi gün görüldüğünü söyleniyor. Lahanaya a-lerjisi olan insanların sayısı çok az olmasına rağmen, y-öntemi uyguladığınız esnada k-aşıntı h-issederseniz d-oktorunuza test yaptırıp lahanaya a-lerjiniz olup olmadığını öğrenin.
3-746.jpg
Alternatif tıp m-eraklısıysanız y-öntemi denemeniz önerilir. Deneyenlerin çoğu s-onuç aldıklarını i-fade ediyorlar. Eklem a-ğrısı çeken tanıdıklarınızla yazıyı paylaşın

9 Ocak 2019 Çarşamba

  Hiç yorum yok

Usta Aşçıların Herkesten Sır gibi Gizlediği 13 Yemek Sırrı



Yemek yapmak ayrı bir ustalık gerektirir. Herkes önüne gelen tarifi açıp yapamaz. Herşeyin ayrıntısı püf noktası incelikleri vardır. Yemeğin lezzetti sevgiden gelir. Yemek yaparken severek yapıyorsanız o sevgi onun içine işler ve daha lezzetli olmasını sağlar.Yemeğin tadı damağımda senin sevgin ise yüreğimi doyurmaktadır. Bundan daha güzel mutluluk olabilir mi?
1- Patates pişirirken patatesin suyuna bir kaşık sirke koyun. Hem çok daha lezzetli hem de rengi sapsarı olur. 

2- Domatesin kabuklarını daha kolay soymak için önce kaynar suya batırıp çıkarın sonrada bıçağın tersiyle üzerini sıyırın. 

3- Pilavınızın taze ve taneli kalmasını istiyorsanız eğer bir kabın içine suyu koyup kaynattıktan sonra pilav tenceresini içine koyup pilavınızı ısıtın. 

4- Çatlamış olan yumurtayı haşlamak için çatlayan yerine limon sürün ve yumurtayı bir kaşığın içine koyup kaynadıktan sonra 5 dakika haşlayın. Yumurtanız sorunsuz bir şekilde hazır olacaktır. 

5- Sosislerinizi çatlatmadan kızartmak istiyorsanız eğer kızartmadan önce üzerine iğneyle delikler açın.
6- Tavada yapacağınız ciğerin yumuşacık olmasını istiyorsanız eğer kızartma ununa bir tatlı kaşığı karbonat ilave edin. 

7- Açtığınız hamurun hafif olmasını istiyorsanız içine bir miktar soda ilave edin.0 

8- Balığınızın çıtır çıtır olmasını istiyorsanız eğer önce bir miktar sütün içine batırıp sonra unlayarak tavaya atın. 

9- Ispanağınızın lezzetli olmasını istiyorsanız eğer çok az su ilave edin. Bırakın ıspanağınız kendi suyuyla pişsin. 

10- Çorbanın taşması her kadının kabusudur. Bunu engellemek için çorbanın içine iki küp buz atmanız yeterli olacaktır. 

11- Tavuğunuzun çıtır çıtır olması için pişirirken üzerine sürdüğünüz yağa bir miktar şeker ilave edin. 

12- Buzluktan çıkan etin çabuk çözülmesini sağlamak için bir kaba su ve tuz koyup eti içine koyun. 

13- Tereyağın yanmasını engellemek için içine bir damla zeytinyağı damlatın.
  Hiç yorum yok

Çocuklarda boğaza kaçan cisimlere bilinçli müdahale hayat kurtarabilir

Çocukların boğazına kaçan yabancı cisimler ölümle sonuçlanabilen vakalara sebep olurken, uzmanlar bilinçli yapılan ilk müdahalelerin hayat kurtarabileceğini belirtti.
Çocukların boğazına kaçan yabancı cisimler ölümle sonuçlanabilen vakalara sebep olurken, uzmanlar bilinçli yapılan ilk müdahalelerin hayat kurtarabileceğini belirtti.
Çocukların boğazlarına kaçan yabancı cisimler tehlike arz edebiliyor. Özellikle 1-3 yaş arası çocukların oyun oynarken veya yemek yerken ağızlarına attıkları ve boğazlarına kaçan yabancı cisimler, çocukların ölümüyle dahi sonuçlanabiliyor. Ancak yapılacak olan bilinçli ilk müdahale çocukların hayatlarını kurtarabiliyor. Dr. Ali Kemal Belviranlı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Turan Çetiner, bu tür durumların ilk fark edildiği anda ailelerin yaptıkları doğru müdahalelerin çocukların hayatını kurtarabileceğini vurguladı. Dr. Çetiner, yabancı cisim aspirasyonu denilen konunun sağlıkta özellikle çocukluk döneminde çok sık rastlanan ve çok kötü sonuçlanabilecek bir hastalık grubu olduğunu belirterek, "Burada vücudumuzda yabancı olan yiyecekler, oyuncak parçaları ve buna benzer küçük parçalar halinde çocukların akciğerine kaçmasıyla sonuçlanan bir hastalık grubudur. Ailelerin aslında bu konuda yapabilecekleri biraz kısıtlı da olsa yine de hayat kurtarıcı müdahaleleri vardır. Özellikle üst hava yolu tıkanıklıklarında, üst hava yolunda kalmış yabancı cisimleri, gözüküyorsa eğer, parmağıyla boğazdan, ulaştığı yerden çıkartmaya çalışmak gerekiyor. Ağız içindeki bir cismi çıkartmaya çalışırken parmağıyla yanlışlıkla daha ileriye ittirip kısmi olan tıkanıklığı tam tıkanıklığa çevirebiliriz. Bunları yapmamak gerekiyor. Dikkatli olmak gerekiyor. Tam tıkanıklıklarda hemen müdahale etmek gerekiyor. Çünkü tam tıkanıklık çok hızlı bir şekilde ölümle sonuçlanabilir. Kısmi tıkanıklıklarda en yakın hastaneye başvurup hastanedeki uzmanlardan yardım almak gerekiyor" dedi.
Yabancı cismi çıkartmak için ’Heimlich Manevrası’ önemli
Yabancı cisim aspirasyonlarında kaçan cismi çıkartmak için ’Heimlich Manevrası’ denilen müdahalenin uygulandığını söyleyen Dr. Çetiner, "Bu manevrada elimizi yumruk şeklinde birleştiririz, göbekle göğüs kemiği arasındaki boşluğa elimizin sert kısmıyla birleştirip, çocuğu hafif öne eğip, hızlıca bastırırız. Bu hızlı bastırmada çocuk ağzından yabancı cismi büyük oranda çıkartır. Çıkarttığında ağız içini temizleyerek çocuğu stabil hale getiririz. Biraz daha küçük çocuklarda çocuğun sırtına vurarak, sırt sıvazlama dediğimiz dediğimiz hareketle yüz üstü yatırarak yapıyoruz bunu. Çocuğun ağzındaki akciğerine kaçan parçacıkları temizlemeye çalışırız" şeklinde konuştu.
"Toplu iğne dahi görüldüğü zamanlar olur"
Kaçan cismin akciğerlere gittiğinde akciğerlerdeki seviyesi ve tıkanıklık düzeyinin aciliyet durumunu belirlediğinin altını çizen Dr. Çetiner şöyle devam etti:
"Tam tıkanıklık olduğunda sonuçta ölümle karşılaşabileceğimiz bir konu. Kısmi tıkanıklıklarda uzun yıllar sonra bile karşımıza çıkacak belirtiler veren bir hastalık grubu bu. Çok acil bir durumdur. Burada biz genellikle akciğere kaçan yabancı cisim aspirasyonlarını genellikle 3 yaş altındaki, 1 yaş üstündeki çocuklarda görürüz. 1 ve 3 yaş sınır grubumuz. Kaçan yabancı cisim daha çok oyuncak parçaları olabilir, yiyecek parçaları olabilir, çekirdek parçaları olabilir, çeşitli kabuklar olabilir. Oyuncakların çok küçük parçaları, hatta toplu iğne dahi görüldüğü zamanlar olur. Bu parçaların ciğerde kaçtığı nokta genellikle gırtlak düzeyi ile akciğerin son noktasına kadar herhangi bir alan olabilir."
Ani başlayan öksürük nöbetlerine dikkat
Çocuklarda yabancı cismin tıkanıklık düzeyine ve tıkanıklık seviyesine göre öncelikle öksürük nöbetleri tarzında nöbetlerle ortaya çıktığını kaydeden Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Turan Çetiner, "Çocuklarda ağır solunum sıkıntısı gelişir. Aslında bu bir çok hastalıkla karışır. Ama ani başlayan öksürük nöbetlerinde genellikle üst hava yollarında bir yabancı cisim olduğu aklımıza gelir. Yabancı cisim aspirasyonlarının kronik olduğu durumlarda da zaman zaman alevlenen ateş nöbetleri, enfeksiyon nöbetleri, öksürük nöbetleri gibi hastanın belirtileri ortaya çıkabiliyor" diye konuştu.

Karbonatla Diş Beyazlatma, Çok Basit 4 Yöntemle Beyaz Gülüşler!

  Hiç yorum yok

Karbonatla Diş Beyazlatma, Çok Basit 4 Yöntemle Beyaz Gülüşler!

Karbonatla Diş Beyazlatma, Çok Basit 4 Yöntemle Beyaz Gülüşler! Tarifi

Evde Karbonatla Diş Beyazlatma Nasıl Yapılır?

Karbonatla diş beyazlatma yöntemi çok eski zamanlardan günümüze pratik bir bilgi olarak gelmiştir. Teknolojinin ve bakım ürünlerinin her yere bu kadar hızla yayılmadığı dönemlerde, insanlar ağız bakımında karbonattan faydalanmaktaydı. Karbonatta bulunan maddelerin dişleri temizlediği ve beyazlattığı bilgisi kulaktan kulağa yayılınca, pek çok insan diş sağlığını bu şekilde korumaya başladı. Alınan sonuçlar ise karbonatın ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
Günlük yaşamınızda pek çok şekilde kullandığınız karbonat zaman zaman küçük ev aletlerini temizleme konusunda size yardım eder. Pasta ve börek gibi lezzetli yemeklere çıtırlık katmak için de tercih edilen karbonat bu defa size sağlık konusunda destek olacak ve karbonat ile diş beyazlatma alışkanlığını kazandıracak. Daha önce hiç denememiş olanlara ve karbonatın dişler üzerindeki etkisini merak edenlere harika bilgiler hazırladık. Öğrenmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz!

Karbonatla Diş Beyazlatma Yöntemi, Nasıl Yapılır?

1) Limon ve Karbonatla Diş Beyazlatma

C vitamini açısından ve antioksidan maddeler açısından zengin olan limon, karbonat ile iş birliği yapıyor ve dişlerinizin daha beyaz olması için harekete geçiyor. Limon ve karbonatın etkisini görmek için bir miktar karbonatın üzerine birkaç damla limon damlatın ve macun haline gelene kadar karıştırın. Daha sonra kendi oluşturduğunuz bu macunu dişlerinize fırça yardımı ile uygulayın. Yaklaşık 2 dakika boyunca dişlerinizi fırçalayın ve daha sonra temiz su ile ağız içini yıkayın. Farkı göreceksiniz!

2) Diş Macununa Eklenen Karbonatla Diş Beyazlatma

Bu yöntemi diş macununa alışamayanlara önerebiliriz. Bazı kişiler diş macunu tadından ve kokusundan rahatsız olabilir. Eğer diş fırçası üzerindeki macuna bir tutam karbonat eklerseniz bu keskin tadı değiştirebilirsiniz. Ayrıca macun ve karbonat ile dişlerinizde oluşan bakteriler daha net bir şekilde temizlenir. Ağız içindeki kokuya ve sigara izlerine son vermek için harika bir yöntem olarak aklınızda kalabilir.

3) Sadece Karbonat Kullanarak Diş Beyazlatma

Karbonatı tek başına kullanıp diş macunu etkisi göstermesini istiyorsanız kendinize ufak bir kutu ayarlayın ve birkaç poşet karbonatı bu kutu içine dökün. Her diş fırçalama vaktinde diş fırçasını bu kutuya batırıp çıkarın. Böylece fırçaya yeterli miktarda karbonat gelecektir. 2 dakika dişinizi fırçaladıktan sonra dişlerinizi iyi şekilde yıkayın.

4) Hindistan Cevizi Yağı ve Karbonat ile Diş Beyazlatma

Karbonatı sağlıklı yağlar ile kullanıp diş bakımını gerçekleştirebilirsiniz. Bu yağlardan biri de Hindistan cevizi yağı olacaktır. Bir miktar karbonat ve bir iki damla Hindistan cevizi yağını karıştırıp diş fırçasına alın. Normal macun ile dişlerinizi fırçalar gibi fırçalamaya başlayın. Fırçalama işlemi bittikten sonra dişlerinizi temiz su ile yıkayın ve dişlerinizde oluşan parlaklığı fark edin. Haftada bir yahut iki defa uygulamada dişlerinizin daha sağlıklı olduğunu görebilirsiniz.

Karbonatla Diş Beyazlatma Hangi Sıklıkta Uygulanmalı?

Diş sağlığını korumak için diş hekimleri tarafından gün içinde 2 defa dişlerin fırçalanması gereklidir uyarısı yapılmaktadır. Tercih ettiğiniz diş macunları ile dişlerinizi sabah ve akşam olmak üzere fırçaladığınızda temiz dişlerle uyanıp yine temiz dişlerle uyuyabilirsiniz. Böylece siz tatlı uykunuzda uyurken dişlerin arasında bakteri oluşumuna engel olursunuz. Eğer sigara kullanan biriyseniz, sararmış dişlere sahip olmamak için diş fırçalama alışkanlığını kesinlikle devam ettirmelisiniz.
Diş fırçalama süresi karbonat kullandığınızda biraz değişecektir. Çünkü karbonatın diş etlerini aşındırma durumu gözlenebilir. Bu nedenle eğer karbonat ile dişlerinizi fırçalayacaksanız karbonat kullanımı 2 günde 1 olacak şekilde uygulanabilir. Aralıksız şekilde uygulanan karbonatla diş beyazlatma yöntemi, diş etlerinde hassasiyet oluşturabilir. Daha sağlıklı sonuçlar almak için iki gün diş macunu ile, bir gün de karbonat ile ağız bakımına devam edebilirsiniz.

Karbonatla Diş Beyazlatma Zararlı Mı?

Karbonatın ağız sağlığı konusunda herhangi bir zararı görülmemiştir. Eğer zararlı bir madde olsaydı unlu gıdalarda kullanılması da yasaklanırdı. Bu nedenle karbonatı rahatlıkla diş bakımında tercih edebilirsiniz. Olabilecek tek yan etkisi; her sabah uygulanırsa diş etlerinde kaşınma meydana gelebilir. Karbonat diş etini aşındıracağı için etlerde yanma ve kaşınma durumu gözlenebilir. Bunu önlemek için ise belirli bir periyotta diş bakımı yapılmalıdır.
  Hiç yorum yok

AKN Kalktı Diye Sevinmeyin! Şimdi de AST Geldi

YÜKLENİYOR
Bildiğiniz üzere 1 Ocak 2019 itibarıyla tüm internet sağlayıcıları AKN (adil kullanım noktası) uygulamasına son verdi. Bunun üzerine Türksat Kablonet sınırsız ve kotalı iki ayrı kategoriyi ve Akıllı Sınırsız Tarife (AST) isimli uygulamayı başlattı. Peki nedir bu AST?
İnternet kullanıcılarının baskısı sonucu kaldırılan AKN, isim ve işleyiş değiştirilerek tekrardan uygulamaya kondu. Paketlerinde sınırsız ve kotalı olmak üzere iki kategori ayrımında bulunan Kablonet, kotalı tarifelerin aylık fiyatlarını 23.99 TL'den 199.99 TL'ye kadar belirlemiş durumda. Sınırsız internet fiyatları ise 99.99 TL’den başlayıp 499,99 TL'ye kadar yükselebiliyor. 
Eski fiyatlara zam yaparak yeni kategorilerini belirleyen internet sağlayıcılarından Kablonet, bir de Akıllı Sınırsız Tarife (AST) uygulayacağını açıkladı. Bu uygulama kapsamında abonelerin indirme hızları 19:00 ila 24:00 saatleri arasında düşürülecek ve her abone faturasına oranlı bir şekilde düşüş yaşayacak. Örneğin; 100 Mbps hıza sahip kullanıcı akşam saatlerinde 25 Mbps hızlimitine takılacak.
AST'li paketlerinde ise 4 farklı fiyat sunan Kablonet'in 69.99 TL ile 299.99 TL arasında fiyatları faturaya yansıtacağı ifade edildi. Ancak AST sınırlamasını istemeyen kullanıcılar daha fazla ücret ödeyerek 16 Mbps ile 100 Mbps arasında değişen 5 farklı sınırsız tarifeden yararlanabilecek.
İşte Kablonet'in yeni internet fiyatları:
Akıllı Sınırsız Tarifeler   
Hız (00:00 - 19:00)Hız (19:00 - 24:00)Yükleme HızıTarife Fiyatı
16 Mbps'e Kadar5 Mbps'e Kadar2 Mbps'e Kadar69,99 TL/Ay
25 Mbps'e Kadar10 Mbps'e Kadar2 Mbps'e Kadar89,99 TL/Ay
50 Mbps'e Kadar20 Mbps'e Kadar5 Mbps'e Kadar229,99 TL/Ay
100 Mbps'e Kadar25 Mbps'e Kadar5 Mbps'e Kadar299,99 TL/Ay
Sınırsız Tarifeler  
İndirme HızıYükleme HızıFiyat
16 Mbps'e kadar2 Mbps'e kadar99,99 TL/Ay
20 Mbps'e kadar2 Mbps'e kadar199,99 TL/Ay
25 Mbps'e kadar2 Mbps'e kadar249,99 TL/Ay
50 Mbps'e kadar5 Mbps'e kadar349,99 TL/Ay
100 Mbps'e kadar5 Mbps'e kadar499,99 TL/Ay