16 Mart 2019 Cumartesi

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Limonlu Su Zayıflatır Mı Faydaları Nelerdir?

Kilo Verdiren Limonlu Su Tarifleri

Limonlu su ile zayıflamak için günlük diyetlere limonlu su eklenmesi yeterli olacaktır. Limonlu su içeriğinde bulunan C vitamini ve mineraller sayesinde kilo verdirmenin yanı sıra sağlık için oldukça faydalı olan gıdalar arasında bulunur. Limonlu su içerek kilo vermek sadece limonlu su tüketimi ile sağlanabilir. Böylece düşük kalorili diyet uygulaması yapmak zorunda kalmadan kolaylıkla kilo verilebilir.

Limonlu Su Ne Zaman İçilir?

Limonlu su diyeti uygulayan kişilerin limonlu suyu tüketmeleri gereken zamanlar şu şekilde sıralanır;
  • Her sabah kahvaltı öncesinde aç karnına içilmelidir.
  • Spor yapılan süre içerisinde tüketilir.
  • Öğle ve akşam yemeğinin yemden önce tüketilir.

Kilo Verdiren Limonlu Su Tarifleri

Hazırlaması oldukça kolay ve pratik olan C vitamin deposu limon suyu hazırlanırken uygulanabilecek tarifler şunlardır;
  • Limon ve Su: 1 limon ılık 1 bardak su içerisine sıkılarak karıştırılır. Bu tarif limonlu su ile zayıflayanlar için uygulanması çok kolay olan tariftir.
  • Limon ve Bal: 1 limonu ılık 1 bardak su içerisine sıktıktan sonra 1 tatlı kaşığı bal eklenerek karıştırılır. Limonlu su faydaları yanında bal da kilo verdirmeye yardımcı olacaktır.
  • Limon ve Tarçın: 1 tatlı kaşığı tarçın bir bardak suya eklenerek bir gece boyunca bekletilir. Sabah su seviyesi yarım düzeye inene kadar kaynatılarak soğutulur. Soğuduktan sonra süzülen tarçınlı suya 1 adet limonun suyu eklenerek iyice karıştırılır.
  • Limon ve Pul biber: 1 bardak ılık su içerisine katılacak olan yarım tatlı kaşığı pul biber ve 1 limonun suyu iyice karıştırılır. Birçok sağlık sorununa iyi gelen pul biber limonlu su ile birleşimi zayıflamaya yardımcı olacak etkiye sahiptir.
  • Limon ve Nane: 6-7 yaprak nane ezilerek bir bardak limonlu su içerisine karıştırılır. Yağ yakımıza yardımcı olma özelliği bulunan nane limonlu su ile birleşerek kilo vermekte etkili olmaktadır.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Kolesterolü Kontrol Etmenin 100 de 100 Doğal Yolları !

Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve egzersiz yapmak, kolesterol seviyelerini etkili bir şekilde düşürebilir. Bu makalede, daha mutlu bir hayat sürdürmek adına yüksek kan kolesterolünü düşürmek için sizlere beş yol önerdik.
Kolesterol. Birçok hastalık ile ilişkili olan ve hayat kalitesini düşüren illet bir kelime. Peki kolesterolü nasıl kontrol edebileceğinizi, bu konu hakkında ne bildiğinizi ve hayat tarzını geliştirmek adına ne yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Aşağıda, hayat kalitenizi geliştirebilecek ve vücudunuzu etkileyen komplikasyonlardan korunmak için beş yol derledik. Kolesterolün göz ardı edilmemesi gereken bir konu olduğunu unutmayın.
Öncelikle, gerekli adımları atmak ve sağlığınızı düzene sokmak için hangi konu üzerinde konuştuğumuzu belirlemek gerekir. Unutmayın: ‘Yediğiniz ne ise, siz de osunuz.’
Kolesterol, karaciğer ve beslenme alışkanlıklarınız tarafından oluşan bir çeşit vücut yağı maddesidir. Aşağıdakiler nezdinde şekillenir:
HDL, ya da iyi kolesterol, kardiyovasküler hastalık riskini azaltır.
LDL, kötü kolesterol, sağlığınıza zararlı olandır.
Herhangi bir sağlık sorununuzu azaltmak için aklınızda bulunması gereken noktaları sizlere açıklayacağız. Bu sebeple endişelenmenize gerek yok, bu basit yöntemler ile bir farklılık ve kendinizi daha sağlıklı hissedeceksiniz.
Kolesterolü Kontrol Etmenin 5 Yolu
1. Hareketsiz Bir Yaşam Tarzından Kaçının
Ortalama bir kardiyovasküler sağlık, kilo vermek ve kolesterolü kontrol için haftada en az 90 dakikalık bir egzersiz yapın. Kardiyo egzersizleri, ana kas gruplarını sürekli olarak çalıştıran ve kal atış hızınızı arttıran, fiziksel olarak hareketsiz kalmanın zararlı etkileri ile mücadele eden tüm aktiviteleri kapsar.
Dışarıda yapılacak bir yürüyüş, bisiklete binmek, kürek çekmek ya da yüzmek. Bunlardan birini tercih edebilirsiniz. Egzersiz içermeyen hareketsiz bir yaşam tarzı, kolesterol seviyesini arttıran korkunç sonuçlara gebe bir durumdur.
2. Daha Çok Sebze Yiyin
Haftada en az bir kere etsiz bir yemek yapın. Hayvan proteini yerine (dana, domuz, balık, yumurta,) fasulye, mercimek, tofu ya da kinoa gibi sebze bazlı proteinler kullanabilirsiniz. Bu proteinleri salatalarda ve çorbalarda kullanabilir ya da doymuş ya tüketimini düşürmek adına karıştırabilirsiniz.
Yine de, et tüketimini düşürmek mümkün değilse, havuç, brokoli ve lahana gibi yüksek kalorili sebzelere yönelin. Bu sayede tükettiğiniz yağı dengeleyebilirsiniz.
3. Hayvan Yağı Tüketimini Azaltın
Damarların ve arterlerin sağlığı açısından bu kısım çok önemli. Kolesterolün bir kısımın tükettiğimiz besinlerden geldiğini unutmayın. Dahası, yüksek oranda hayvan yağı bulunan besinler de kolesterol açısından zengindir. Bu nedenle bir saatli bombaya dönüşmekten kaçının.
Sosis, salam, sucuk ve yağlı kırmızı etler ile bezeli kaburga, dana, domuz ve kuzu eti gibi işlenmiş etlerdeki yüksek yağ oranı nedeni ile, bu besinleri yemeyi bile hayat etmeyin. Dahası, tavuk ve hindi etinde bulunan deriye atın. Süt, peynir ve tere yağı gibi tam yağlı ürünlerden de uzak durun.
4. Sağlam Bir Müttefik Olarak Lif
Lifli besinleri, bir hedefe ulaşmak için vazgeçmemiş gereken büyük bir ödül gibi görürüz. Aslında durum böyle değildir. Kolesterol açısından düşük olup, kaliteli besinler tüketerek sağlıklı bir bünyeye kavuşabileceğiniz dengeli bir beslenme programını takip edebilirsiniz.
Özellikle, beslenme programınızda lif açısından zengin ürünler daha çok yer almalı. Çözülebilir lif, kolesterolden oluşma safraya yapışabilir ve bağırsaklarda bunu ortadan kaldırabilir.
Bildiğimiz tahıllara ek olarak, yulaflarda, keten tohumunda, baklagillerde, arpada meyvelerde ve sebze köklerinde lif mevcuttur.
5. Obezite ile Mücadele Edin
Şüphesiz, kolesterolün en kötü sonuçlarından biri obezitedir. Buraya kadar kolesterolü nasıl kontrol edebileceğiniz üzerinde durduk ama eğer kilonuza dikkat etmezseniz geri dönülmez bir yola girebilirsiniz.
Eğer aşırı kilolu ya da obez iseniz, fazla kilolardan kurtulmanız gerekir. Kilo vermek kötü kolesterolü azaltır. Ek olarak, 3-5 kilo vermenin kolesterol seviyeniz üzerinde inanılmaz olumlu bir etki yaratabilir.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Bulaşık Makinesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Bulaşık Makinesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler Bulaşık Makinesindeki Te-hli-ke…Bulaşık Makinesi Ö-l-ü-mcül T-ehlike S-açıyor Bulaşık Slovenya’da yapılan araştırmaya göre, bulaşık makinesinin c-iddi s-ağlık s-orunlarına neden olduğu ortaya çıktı.
İşte bulaşık makinesinin t-ehlikeli olmasına neden olan o etken. Applied and Environmental Microbiology Dergisinde yapılan bir araştırmada bulaşık makinesinin içerisinde yer alan lastik contanın ö-l-ü-mcül t-e-h-like s-açtığı ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar sonucunda Bulaşık makinesinde yer alan lastik contanın yemek artıklarını biriktirerek ö-l-ü-mcül k-a-nser h-astalıklarına s-ebebiyet verdiği açıklandı.
Uzmanlar bulaşık makinesinde yer alan o lastik contanın şiddetle yıkanmasını tavsiye ediyorlar. İsveçli bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda ise, bulaşık makinesinin m-ikrop ve b-akterilerin tümünü ö-ldürdüğü için çocukların bağışıklık sisteminin güçlenmesini e-ngellediği ortaya çıkmış.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Balık yağı ne işe yarar, boy uzatır mı? 

Balık yağı, uzmanlar tarafından sıklıkla tavsiye edilen ve en çok kullanılan gıda takviyeleri arasında yer alıyor. Boy uzamasına da olumlu etkisi olduğu bilinen balık yağının faydaları saymakla bitmiyor. Bu faydaları ve balık yağının kullanımı ile ilgili merak edilenleri Fitoterapi Uzmanı Prof. Dr. Murat Kartal anlattı.

ÇALIŞMALARLA KANITLANMIŞ BİRÇOK FAYDASI VAR

“Vücudun omega-3 yağ asidine ihtiyacı daha anne karnında başlar; çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık boyunca bu ihtiyaç devam eder. Omega-3 yağ asitleri vücut için gerekli olup insan vücudunda üretilemediğinden gıdalardan elde edilerek kullanılır” diyen Prof Dr. Murat Kartal, balık yağının faydaları hakkında şunları söyledi:
“Balık yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin beyin gelişimi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, koroner kalp hastalıklarının önlenmesi gibi fonksiyonları bulunmaktadır. Hipertansiyon, bağışıklık, alerji ve sinirsel bozuklukları önlediğine yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Bunlara ilaveten omega-3 yağ asitleri vücuttaki iltihaplanma, ağrı, şişkinlik, tansiyon, kalp, böbrekler, sindirim sistemi ve vücut sıcaklığının düzenlenmesi gibi birçok faaliyeti düzenleye yardımcı olduğu bilinmektedir. Beyin ile retinanın normal gelişmesi için de omega-3 önemli bir maddedir. Kardiyovasküler bozukluklar ile ilişkili hastalıkların görülme oranını da azalttığı rapor edilmiştir.
Ayrıca omega-3 yağ asitlerinden EPA (damar sağlığı, pıhtılaşma sistemi ve kalp sağlığını destekler) ve DHA (beyin/bellek ve göz sağlığını destekler) ile ilgili pek çok çalışma yapılmış ve aşağıda yazılan etkileri saptanmıştır.
• EPA’nın şizofreni gibi zihinsel vakalarda potansiyel faydalarının olduğu gözlenmiştir.
• EPA’nın az alındığı durumlarda, depresyonda artış görülmüştür.
• Oksidatif stresten korur.
• Bebeklik döneminde bebeğin DHA ihtiyacı ise anne tarafından karşılanmaktadır.
• Bebekler sütten kesilirken DHA içeren yiyecekler verilmelidir. Sütten kesilecek bebeğin beslenmesine DHA eklemek, bebeklerde görsel, zihinsel ve motor kabiliyetlerinin gelişimini artırmıştır.
• DHA’nın öğrenme kabiliyeti ve çocukların akademik performansı üzerine çok önemli pozitif etkileri saptanmıştır.
Yetersizliklerinde, insanlarda ciltte kuruma gibi bazı deri hastalıkları, astım, artrit (eklem iltihabı), büyümede gerileme, şeker ve kanserin bazı türlerinin yanında dikkat ve öğrenme eksikliği, hiperaktivite görülmektedir.”

MİKTAR KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİYOR

Omega-3 yağ asitlerinin her bireyin vazgeçilmez ihtiyacı olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Kartal, balık yağı tüketimi ile ilgili şöyle konuştu:
“Balık yağı tüketimi yüksek tansiyon hastalarına, dikkat eksikliği yaşayan kişilere, astım hastası olanlara, damar sertliği sorunu yaşan kişilere önerilir. Özellikle çocuklarda kemik gelişimini desteklemek, yaşlılarda kemiklerin zayıflamasını geciktirmek amacıyla kullanılabilir. Bu nedenle günlük beslenme programı içerisinde yer verilmesi gerekir. Ancak yaşamın her evresinde ihtiyacımız olan omega-3 miktarı farklıdır. Tercih edilecek üründeki EPA ve DHA konsantrasyonu kullanacak kişinin yaşına ve ihtiyacına göre belirlenmelidir. Örneğin; okul çağındaki bir çocuğun omega-3 ihtiyacıyla, yüksek kilolu bir yetişkinin omega-3 ihtiyacının aynı olmayacağı göz önüne alınarak uygun doz ve konsantrasyon seçilmelidir. Birçok hastalıktan korunmak için yetişkinlerin günde en az 1 gramlık balık yağı kapsülleri kullanması yeterli olur. Ancak kalp ve damar hastalığı, kolesterol, bağışıklık sistemini zayıflığı, iltihabi hastalıklar ve depresyon tedavisinde günde 2 kapsül kullanmak gerekir.”

YAN ETKİSİ VAR MI?

Omega-3 takviyesi alanlarda bariz bir yan etki görülmediğinin altını çizen Prof. Dr. Murat Kartal, başlıca yan etkilerin nadiren görülen bulantı, ishal, mide-bağırsak problemleri olduğunu belirterek, “Safra kesesi çıkartılanlarda mide-bağırsak problemleri daha fazla olabilir” dedi. 

BALIK YAĞI ÇOCUKLARIN BOYUNU UZATIR MI?

“Balık yağının boy uzamasına katkısı ergenlik evresine gelmeden önceki yaşlarda daha fazladır” şeklinde vurgu Prof. Dr. Murat Kartal, “Balık yağının boy uzatma etkisi tüm doktorlar tarafından kabul görmüş bir durumdur. İştahı olmadığı için yemek yemeyen, besin alamayan ve bu nedenle vücudunu vitaminsiz bırakan çocuklarda balık yağının iştah arttırıcı etkisi görülmektedir” dedi.

KİLO ALDIRMAZ AKSİNE ZAYIFLATIR

Prof. Dr. Murat Kartal, çok merak edilen “Balık yağı kilo aldırır mı yoksa kilo verme sürecinde bize yardımcı mı olur?” sorusunu şu şekilde yanıtladı:
“Balık yağı ek takviyesinin kilo almak amacıyla kullanımı doğru değildir. Çünkü balık yağlarının içeriği vücutta kilo almaya sebep olacak kadar yüksek dozda enerji sağlamaz. Hatta omega-3 yağ asitleri şekerlerden yağ yapan yağ asidi sentaz enzimini inhibe ederek yağ depolanmasını azaltır. Ayrıca DHA insülin direncini azaltarak zayıflamayı da sağlar.”

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

D Vitamini Eksikliği Belirtilerine Dikkat..!

Biliyor muydunuz? 2000 yılından önce doktorlar hastalarının D vitamini eksikliği olabileceğine inanmıyordu. D vitamini eksikliğini ölçmenin daha kullanışlı yolları bulunduğundan beri çok daha fazla çalışma yürütüldü. D vitamini araştırmaları öncülerinden Dr. Michael Holick,
1-20190310213516.jpg
Amerika'daki yetişkin ve çocukların %32'sinin D vitamini eksikliği olduğunu söylüyor. Oranın yüksekliğine dikkatinizi çekmek istiyoruz. Milyonlarca insan farkında bile olmadan D vitaminini yeterli almamış şekilde yaşıyor. Sizde bu içeriğimizi okuyarak ve yakınlarınızla paylaşarak daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilirsiniz. Daha fazla araştırma yürütülmesiyle birlikte Dr. Holick nüfusun yarısında D vitamini eksikliği olduğunu savunuyor. Bundan emin olmanın tek yolu bir kan testinden geçiyor ancak D vitamini eksikliği olan hastaların gösterdiği belli belirtilerde doktorlar tarafından ayırıcı tanı koyarken oldukça faydalı oluyor. Eğer bahsedeceğimiz belirtileri kendinizde görüyorsanız doktorunuzla görüşüp bir kan testi yaptırmanız faydalı olabilir.
2-20190310213516.jpg
Cilt Koyulaşması :Eğer cildinizde renk koyulaşması var ise bu cildinizin yeterli gün ışığı soğurabilmek için doğal bir mekanizma geliştirerek güneşten faydalanma çeşididir. Ancak ne kadar koyu bir cildiniz var ise beyaz tenli bir insana göre daha fazla gün ışığına ihtiyacınız oluyor. Çünkü derinize rengini veren bu pigmentler arttıkça doğal bir güneş koruyucu krem görevi görüyor.Kötü Ruh Hali :Amerikan Yaşlı Psikiyatrisi Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmaya göre, D vitamini eksikliği insanı kötü bir ruh haline sokuyor. Bu teoriyi kanıtlamak için 80 yaşlı hasta ile yürütülen çalışmada D vitamini seviyeleri en düşük olanların depresif olmada 11 kat daha fazla risk altında olduğu görüldü. En Azından 50 Yaşındaysanız Uluslararası Klinik Yoğunluk Topluluğu yaşlı insanların %95'inin D vitamini eksikliği olabileceğini öne sürdü.
3-975.jpg
Bunun sebebi sadece zamanlarını kapalı ortamda geçirmelerinden kaynaklı değil, aynı zamanda güneşe maruz kaldıklarında gençler kadar D vitamini üretememeleri. Aynı miktarda gün ışığına maruz kalan genç bir insan yaşı 70'in üzerinde olan bir kişiye göre %30 daha fazla D vitamini üretiyor. **Gut Problemleri :Daha önce bahsettiğimiz gibi D vitamini yağda çözülür. Eğer sindirim sisteminizle alakalı problemler yaşıyorsanız ve vücudunuz yağ depolayamıyorsa, D vitamini emilimi diğer insanlara kıyasla daha az olabilir. Crohn hastalığı, glüten hassasiyeti, ltihabi bağırsak hastalığı gibi hastalıklar düşük D vitamini emilimine sebep olabilir. Obezite, Aşırı Kilo, veya Yüksek Kas Kütlesi D vitamini yağdan emilir. Bu demektir ki D vitamini depolanabilir.
1-20190310213516.jpg
Eğer fazla kilolu veya obezseniz, normal bir insana göre çok daha fazla D vitaminine ihtiyaç duyuyorsunuz demektir. Ayrıca kas kütleniz fazla fakat yağ kütleniz az ise, bu yine bir risk oluşturuyor. Vücudunuzun belli bir orana kadar yağ kütlesine de ihtiyacı var. Kemik Ağrıları Kemik ağrısı sebebiyle doktora giden hastaların birçoğuna ne yazık ki fibromiyalji veya kronik yorgunluk teşhisleri koyuluyor ancak bu hastaların tek ihtiyacı olan şey D vitamini! Doktorunuza kemik ağrılarınız sebebiyle gidecek olursanız mutlaka bir kan testi isteyin ve D vitamini seviyenizi ölçtürün.
2-20190310213516.jpg
Kafa Bölgesinde Terleme D vitamini eksikliğinin ilk belirtilerinden biri hastanın terleyen başıdır. Genellikle doktorlar yeni doğan bebeklerde kafa bölgesinde terleme olup olmadığını bu sebeple sık sık sorarlar.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Dokuz Yıl Boyunca Kimse Anlamamış

İstanbul’da bulunan bir manavda kasiyerlik yapan Hanife K.’nın 9 yıl boyunca her gün 700 ila bin 200 lira para çaldığı ortaya çıktı. Hanife K. yıllık izne çıktığında cironun arttığını fark eden iş yeri sahipleri güvenlik kamerası görüntülerinden hırsızlığı tespit edince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na tutuklama talepli suç duyurusunda bulundu
2-20190314210329.jpg
İstanbul’da bulunan bir manavda alınan mallarla satılan mallar arasındaki cironun örtüşmemesi 9 yıl sonra aydınlatıldı. Sabah’ın haberine göre; manavda kasiyer olarak çalışan Hanife K.’nın 15 gün izne ayrılmasıyla günlük cironun bin 200 lira artış göstermesi ve çalışanın dönüşü ile birlikte cironun eski düşüşüne geçmesi şirket yetkililerinin dikkatini çekti. Güvenlik kameralarını incelemeye alan dükkân sahipleri, kasadaki eksik paranın çalışanları tarafından çalındığını tespit etti. KASİYER İZNE ÇIKTI CİRO ARTTI Şirket sahipleri yıllarca çalışanları tarafından soyulduğunu fark edince soluğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda aldı. Avukatları aracılığı ile suç duyurusunda bulunan mağdur işletmecilerin verdiği şikâyet dilekçesinde olay şöyle anlatıldı:
3-996.jpg
Hanife K., 9 yıldır aynı manavda kasiyer olarak görev yapıyordu. Yıllarca manava alınan ürünlerle satılan ürünler arasında cironun örtüşmemesi şirket sahiplerini zarara uğratıyordu. Dengesizliğin çalışandan kaynaklandığını düşünmeyen şirket sahipleri Hanife K.’nın yıllık izne çıkmasıyla kasadaki değişikliği fark etti. Şüphelinin yıllık izne ayrıldığı 15 gün içerisinde manavın günlük cirosunun 700 ila bin 200 lira arası bir yükselme olması üzerine ve ardından şüphelinin dönüşü ile birlikte cironun eski düşüşüne geçmesi şirket yetkililerinin dikkatini çekti.
2-20190314210329.jpg
GİZLİ KAMERA YERLEŞTİRDİLER Şüphe üzerine kasanın çevresi güvenlik kameraları yerleştirildi. Kayıtları inceleyen şirket yetkilisi şüphelinin her gün belirli saatlerde kasanın üzerine kâğıt bir torba ile kapandığı, o esnada elinin kasanın içinde olduğu ve ardından da o kağıt poşeti ve elini kasanın altına uzatarak para çaldığını fark etti. EL ÇABUKLUĞUYLA HER GÜN ÇALMIŞ Kasanın Hanife K., tarafından güvenlik kamerasının görmeyeceği şekilde kağıt bir poşetle kapatılması ve el çabukluğuyla kasadan para alıp kağıt poşetin altında, kasanın altına indirmesi ve bu hareketi neredeyse her gün yapması üzerine yetkililer hırsızlık ihtimaline şüphesiyle kamera kayıtlarını izlemeye devam etti. Hanife K.’nın kağıt torbaya sıkıştırılmış şekilde kasa altına indirildiğinden şüphelenilen çalıntı paraların, kasa altına yerleştirilen gizli kamera ile kasadan para çaldığı açıkça tespit edildi.
3-996.jpg
EV VE ARABA ALDI, ÇOCUĞUNU KOLEJE YAZDIRDI Kaç yıldır hırsızlık yaptığı belirlenemeyen Hanife K.’nın son yıllarda ev ve araba alması dikkatlerden kaçmadı. 2 bin lira maaşla manavda çalışan bir kişinin çocuğunu 16 bin lira ödeyerek çocuğunu kolejde okutmaya başlamasını da şikayet dilekçesinde belirten mağdur iş yeri sahipleri, şüphelinin cezalandırılmasını istiyor.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Horlama neden olur? Horlama nasıl geçer? - Gündem Kıbrıs Gazetesi - Kıbrıs Haber

Kadınlara göre erkeklerde daha fazla görülen ve gece boyunca solunum için harcanan güç dolayısıyla vücutta yorgunluğa, gündüz halsizlik ve uykusuzluğa neden olabilen horlama nedir? Horlama nasıl tedavi edilir? Hepsi ve daha fazlası haberimizde...
Yetişkin insanların % 20-25’inde görülen, zaman zaman boşanmalarda boşanma sebepleri arasında gösterilen horlama nedir? Tıbbi adı “obstrüktif uyku apnesi” adı verilen ve uykuda solunumun zaman zaman durması ile kendini gösteren ciddi bir hastalığın belirtisi de olabilen horlama nasıl tedavi edilir?
HORLAMA NEDİR?
Aslında horlama, uyku sırasında dokuların titreşmesine neden olan türbülanslı hava akışından kaynaklanan bir sestir. Diğer tüm sesler gibi horlama da, havadaki parçacıkların ses dalgaları oluşturmasına neden olan titreşimlerden kaynaklanır. Örneğin, konuştuğumuzda, sesleri oluşturmak için ses tellerimiz titreşir.
Nefes alırken, burnumuz ya da ağzımızla akciğerlerimiz arasında düzenli bir hava akışı olur. Otururken ve sessizce nefes alırken nispeten az ses çıkar. Egzersiz yaptığımızda, hava daha hızlı hareket eder ve soluduğumuzda bazı sesler üretir. Bunun nedeni, havanın burnun içinde ağızdan daha hızlı hareket etmesi ve bu durumun da hava akışının daha fazla türbülans ile burun ve ağızdaki dokuların bazı titreşimleri ile sonuçlanmasıdır.
Uyuduğumuzda, boğazın arkasındaki bölge bazen kaslar gevşerken ve hatta geçici olarak kapanırken daralmaktadır. Bu küçük açıklıktan daha hızlı geçen aynı miktarda hava, açıklığı çevreleyen dokuların titreşmesine neden olabilir ve bu da horlama seslerine neden olabilir. Horlayan insanların daralma için farklı sebepleri vardır. Daralma burun, ağız veya boğazda olabilir. Palatal horlama bir kişinin ağzından nefes alması veya burun tıkanıklığının olması durumunda daha kötüdür.
HORLAMANIN NEDENLERİ
Horlama, ağzınızın ve sinüslerin anatomisi, alkol tüketimi, alerjiler, soğuk algınlığı ve kilonuz gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir.
Hafif bir uykudan derin bir uykuya geçip ilerlediğinizde, ağzınızın çatısında (yumuşak damak), dil ve boğazda kaslar gevşer. Boğazınızdaki dokular, solunum yolunuzu kısmen tıkayarak ve titreşirken yeterince rahatlayabilirler.
Hava yolunuz ne kadar daralırsa, hava akışı o kadar zorlaşır. Bu, horlamaya neden olan doku titreşimini artırır.
Aşağıdaki koşullar hava yolunu etkileyebilir ve horlamaya neden olabilir:
İNSANLAR NEDEN HORLAR?
Dinlenirken nefes almak için burun içinden nefes almak idealdir. Burun, gelen hava için nemlendirici, ısıtıcı ve filtre görevi görür.
Ağzımızdan nefes aldığımızda, akciğerlerimize giren havadaki bu değişiklikler daha az oranda gerçekleşir.
Burun, burun kenarları olarak adlandırılan, her iki tarafta bir tane olmak üzere iki paralel geçitten oluşur. Bunlar, nispeten düz bir kıkırdak duvarı, kemik ve astar doku (burun mukozası olarak adlandırılır) olan ince bir duvarla (septum) ayrılır. Her pasajın lateral tarafında (burnun yanaklara daha yakın olan duvarı), burun tabanına yaklaşık olarak paralel uzanan uzun, silindirik biçimli yapılar olan üç burun konisi vardır. Türbinler, hava akışını düzenleyen birçok küçük kan damarı içerir. Türbinatlardaki kan damarları büyürse, bir bütün olarak türbinat yükselir ve hava akışı azalır. Kaplar daralırsa, türbinler küçülür ve hava akışı artar.
Hemen hemen herkesin genellikle her 2 ila 6 saat arasında solunumun çoğunu yapan tarafı değiştirecek doğal bir burun döngüsü vardır. Örneğin, eğer doğru burun türbinatları şişmişse, havanın çoğu sol burun geçişine girer. Yaklaşık 6 saat sonra, sağ nazal konkalar (her burun deliğinde üçer tane bulunan konka adlı etler) daha küçük hale gelir ve sol nazal konkalar şişer, solunumun çoğunluğunu sağ burun geçidine kaydırırlar. Soğuk algınlığınız olduğunda veya kronik (uzun süreli) tıkalı bir burnunuz varsa bu döngüyü görebilirsiniz. Konkalar ayrıca alerjik reaksiyonlardan veya soğuk hava veya kir gibi dış uyaranlardan da şişebilir.
BELİRTİLER
Horlama genellikle obstrüktif uyku apnesi (OSA) adı verilen bir uyku bozukluğu ile ilişkilidir. Tüm horlayanlar OSA’ya sahip değildir, ancak horlamaya aşağıdaki semptomlardan herhangi biri eşlik ediyorsa, daha fazla değerlendirme için bir doktora başvurmak gerekebilir:
– Uyku sırasında solunumun kısa süreli durması
– Gündüz aşırı uyku hali
– Konsantrasyon zorluğu
– Sabah baş ağrısı
– Uyandıktan sonra boğaz ağrısı
– Huzursuz uyku
– Geceleri solunması veya boğulması
banner24
– Yüksek tansiyon
– Gece göğüs ağrısı
– Horlamanın çok yüksek olması ve eşinizin uykusunu kaçırması
– Çocuklarda, okulda dikkat eksikliği, davranış sorunları veya düşük performans
– OSA sıklıkla yüksek sesle horlama ile karakterizedir, ardından solunum durduğunda sessizlik dönemleri gelir. Sonunda, bu azalma ya da nefes almada duraklama sizi uyandırmak için işaret olabilir. Sonunda yüksek sesle bir çığlık ya da nefes alma sesiyle uyanabilirsiniz.
– Bozulan uyku nedeniyle hafifçe uyuyabilirsiniz. Bu nefes alma paternleri gece boyunca birçok kez tekrarlanabilir.
– Obstrüktif uyku apnesi olan kişiler her uyku saatinde nefesinin en az beş kez durduğu dönemler geçirirler.
HORLAMA İÇİN TIBBİ TEDAVİLER
Hekiminiz veya kulak burun boğaz doktorunuz aşağıdaki gibi bir tıbbi cihaz veya cerrahi prosedür önerebilir:
Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı (CPAP): Uyku sırasında hava yolunuzu açık tutmak için, başucunuzdaki bir makine basınçlı havayı, burnunuza veya yüzünüze taktığınız bir maskeye üfler.
Lazer destekli uvulopalatoplasti (LAUP): Uvulayı (boğazın arkasındaki asılı yumuşak doku) kısaltmak ve damağın her iki tarafına küçük kesikler atmak için bir lazer kullanır. Kesikler iyileştikçe, çevredeki dokular horlamayı tetikleyen titreşimleri önlemek için sertleşir.
Palatal implantlar veya Pillar prosedürü: Yumuşak damak içine küçük plastik bir implantın yerleştirilmesidir. Bu da, yumuşak damağın horlamaya neden olabilecek şekilde çökmesini önlemeye yardımcı olur.
Somnoplasti: Horlama sırasında titreşen uvula ve yumuşak damak dokularını temizlemek için düşük radyofrekans ısısı kullanır. İşlem lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve yaklaşık 30 dakika sürer.
Özel olarak takılan diş cihazları ve alt çeneli pozisyonerler: Alt çenenizi veya dilinizi uyurken öne getirerek hava yolunuzu açmanıza yardımcı olur. En iyi sonuç için, bu cihazlarda uzmanlaşmış bir diş hekime danışmanız gerekir.
Uvulopalatopharyngoplasty (UPPP): Termal Ablasyon Palatoplasti (TAP), tonsillektomi ve adenoidektomi gibi cerrahi prosedürler, dokuları cerrahi olarak çıkartarak veya anormallikleri düzelterek solunum yolunuzun genişliğini artırır.
HORLAMAYI ÖNLEMEK İÇİN YAPILACAKLAR
Horlamayı önlemek veya azaltmak için şunları yapabilirsiniz:
– Aşırı kiloluysanız, kilo verin. Aşırı kilolu kişiler boğazda horlamaya katkıda bulunan fazladan dokulara sahip olabilirler. Kilo vermek horlamayı azaltmaya yardımcı olabilir.
Sırt üstü uzandığınızda, diliniz boğazınıza geri çekilerek, hava yolunuzu daraltarak hava akışını kısmen engeller. Gece sırt üstü uyumayı engellemek için, pijamanızın arkasına bir tenis topu dikmeyi deneyin.
Yastığınızı yükselterek başınızın bedeninizden yüksek olmasını sağlamak horlama ihtimalini azaltır.
Burun köprüsüne uygulanan yapışkan bantlar birçok kişinin burun geçiş alanını genişleterek daha rahat nefes almasına yardımcı olur. Burun dilatörü, burun delikleri boyunca dışarıdan uygulanan, hava akımı direncini azaltan, daha kolay nefes alabilmenizi sağlayan, sertleştirilmiş bir yapışkan şerittir. Bununla birlikte, burun şeritleri ve dış burun dilatörleri OSA’lı kişiler için etkili değildir.
Alerjiye veya eğri bir septuma sahip olmak burnunuzdaki hava akışını sınırlayabilir. Bu, sizi ağzınızdan nefes almaya zorlar ve horlama olasılığını artırır.
Yatmadan en az iki saat önce alkol almayı bırakın ve sakinleştirici ilaçlar kullanmadan önce doktorunuzu horlama şikayetiniz ile ilgili haberdar olmasını sağlayın. Yatıştırıcılar ve alkol, merkezi sinir sisteminize baskı yaparak boğazınızdaki dokular da dahil olmak üzere kasların aşırı rahatlamasına neden olur.
Sigarayı bırakmak horlamayı da azaltabilir.
Yetişkinler, en az yedi saat uyumaya çalışmalıdır. Çocuklar için önerilen uyku saatleri yaşa göre değişir. Okul öncesi çocuklar günde 10 ila 13 saat uyumalıdır. Okul çağındaki çocukların ise günde dokuz ila 12 saat uykuya ihtiyacı vardır ve gençler de günde sekiz ila 10 saat uyumalıdır.

Read More

12 Mart 2019 Salı

  Hiç yorum yok
Mart 12, 2019

Diz ve Eklem Ağrılarına Karşı Kür


Diz ve eklemlerde ortaya çıkan ağrılar hayatı çekilmez hale getirebilir. Günlük yaşamda hareket imkanımızı kısıtlayarak olumsuz yönde etkiler. Tedavi edilmezse bu durum ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.Kemikleri güçlendirerek, iyileştirmek ve eklem ağrılarını hafifletmek için etkili ve doğal bir yol var tabiki…
1-20190310223713.jpg
Önereceğimiz doğal kür ile diz ve eklem ağrılarınız tamamen tarihe karışacak. Sadece eski Yunanistan'a özgü bu basit ev yapımı tarif size çok iyi gelecek.Kaslarınızı ve eklemleri güçlendirmenin yanı sıra, bu kür metabolizmanızı da hızlandıracak. Ayrıca kemik erimesi ve kireçlenmeden korunursunuz. Kürü uygulamaya başladığınızda, bağların ve tendonların esnekliği yenilenir ve güçlendirilir. Kürde kullanacağınız keten tohumunu aktarlarda kolaylıkla bulabilirsiniz. Doğal Omega-3 yağ asidi kaynağıdır. Vücudun bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur ve eklemlerde meydana gelen her türlü enfeksiyonla savaşılmasına yardımcı olur.
1-20190310223713.jpg
Keten Tohumu tarifteki diğer besinlerle birleşince etkisi daha çok artacaktır. Diz ve Eklem Ağrılarını Geçiren Eski Yunan Kürü İçin Gerekli Malzemeler; -5 yemek kaşığı keten tohumu, -2,5 yemek kaşığı toz susam -1 yemek kaşığı kabak çekirdeği -1 yemek kaşığı ay çekirdeği -yarım kilo çiçek balı **Malzemeleri karıştırması daha kolay olacağından cam kavanoz kullanın. Tüm malzemeleri kavanoza alıp iyice karıştırın. *24 saat dolapta bekletin. İşte ev yapımı kürünüz kullanıma hazır. *Her gün düzenli bir şekilde kahvaltıdan önce ve öğle yemeğinden önce bir yemek kaşığı tüketebilirsiniz.

Read More

11 Mart 2019 Pazartesi

  Hiç yorum yok
Mart 11, 2019

Yüzdeki Tüylerden Kurtulmanın Bitkisel Yolları !

Yüzdeki tüyler nasıl yok edilir; Vücudumuzda, derimizi dışarıdan gelecek çeşitli hasarlardan korumak için belirli bölgeler tüylerle kaplıdır. Erkeklerde bu sorun olmazken, kadınlar için bu tüyler kendini belli etmeye başladığı ergenlik çağından itibaren sorun haline gelir.Çeşitli yollarla bu tüyler yok edilmek ive sonsuza kadar kurtulmak istenir. Özellikle yaz aylarında sıcak, ter, sürekli suyla temas sayesinde ise tüyler beslenir ve uzar. Kış aylarında bu tüyleri gizlemek kolay hale gelir. Fakat yüzdeki tüyler yaz ya da kış olsun hiçte güzel olmayan bir görüntüye neden olur. Fondöten sürülse bile ben buradayım diye kendini daha çok gösterir hale gelir.Bayanların yüzdeki tüyü sarartmak için denedikleri pek çok yöntem bulunmaktadır, sizlere yüzdeki tüyleri yok eden yada azaltan en etki yüzdeki tüyü azaltan maske tarifleri vermek istiyorum. Yüzdeki tüyü almak için tüyleri yok eden maske ve yüzdeki tüyleri yok eden bitkisel yöntemler ile etkili sonuç almanız mümkün.
Yüzdeki tüylerin oluşma nedenleri
Esmer olan kişilerde yüzde tüyler daha belirgin ve daha çok olur. Genetik faktörler ise yüzde tüylenme de göz ardı edilmemesi gerekir. Adetler kesilip, üreme döneminin sonlanmasının habercisi olan menopoz döneminde ise fazlasıyla salgılanan erkeklik hormonu ise; tüylenmenin artmasına neden olur. Stres, çeşitli hormonal değişiklikler, çeşitli kozmetik ürünleri, hiçbir zaman yüzünde tüy bulunmayan kadınlarda bile, tüylenme oluşturur. Böbrek üstü bezlerinden salgılan kortizon veya ağrı kesmek için kullanılan kortizon hapları ise saçlar dâhil tüm vücutta tüyler artmasını ve uzamasını sağlar.
Yüzdeki tüylerden nasıl yok edilir?
istenmeyen tüyler, yüzdeki tüyler nasıl alınır
Yüzdeki tüyler için maske
Yüzdeki tüylerden kurtulmak isteyen ya da az olduğunu düşünenler; cımbız, ip, yüz epilatörleri veya ağda ile almak yöntemine gitmektedirler. Bu çözümler her daim tekrarlanma gereksiminin yanında, özellikle dudak kenarlarındaki bölgelerdeki tüylerde artışa neden olabilirler. Kıl köklerini kalınlaştırıp, ilk başta belki de dikkatli bakıldığında gözüken tüyleri daha kalın hatta kıl haline gelebilirler.
Eğer yüzünüzdeki bu tüylerden gözünüze batıyor geçici olmayan, gerçekten kalıcı çözümler arıyorsanız yüze yapılan lazer epilasyonları önerilmektedir. Pahalı bir yöntemle olmakla beraber, bazı ciltlerde hasar ve izler bıraktığı söylenmektedir. Hatta bazı lazer epilasyon türlerinde azalma yerine tüylerde artma bile gözlenmiştir.
Hormonal sebeplerden dolayı olan yüzde tüylenmede, biyolojik olarak var olan sebepler kesilmedikçe tüylenme ne yaparsanız yapın devam eder. Yani ergenlik çağındakiler veya menapoza girmiş kadınlarda işe yaramamaktadır. Bu dönemlerde östrojen yani kadınlık hormonu içeren besinlerden faydalanarak, fazla tüylenmenin önüne geçebilirsiniz. Östrojen içeren besinler arasında yer alan en önemlisi soyadır. Ayrıca soya sütünden yapılan peynir, yoğurt veya soya sütü de tüketilebilinir. Keten tohumu, rezene, tüm baklagiller, susam, bezelye, kurutulmuş meyveler, meyan kökü, maydanoz, brokoli, gotu kola, sarımsak, ahududu, adaçayı, çilek, şeftali ise doğal östrojen kaynaklarıdır. İlaç, stres veya genetik faktörlerine bağlı olarak gelişenlerde bu istenmeyen durumu ortadan kaldırmak için doğada ve elimizin altında bulunan ürünlerden faydalanabiliriz. Düzenli kullanımlar sayesinde gözle görülür farkı birkaç defa tekrardan sonra hissedeceksiniz. Tamamen kurtulduğunuzu görmek için ise biraz sabır gerekmektedir. En az 1 ay tekrarlamak gereklidir.
Yüzdeki tüylerden kurtulmanın bitkisel yolları
yüzdeki tüyler nasıl azalır, yüzdeki tüyler nasıl yok olur
Yüzdeki tüylere kesin çözüm önerileri
Yüzdeki istenmeyen tüylerden kurtulmak için etkili bir doğal çözüm zerdeçaldır. Renk verici özelliği olmasından dolayı ilk başta kullanırken çekinceler olsa da, uyguladığınız bölgenin üzerini karbonatlı su veya süte batırılmış pamuk ile temizlemeniz yeterli olacaktır. Yapacağınız karışım için gerekli olan malzemeler ise 2 yemek kaşığı zerdeçal ve macun kıvamına gelene kadar eklenecek süttür. Tüm yüze güvenle uygulanabilir. 20 dakika beklettikten sonra önce ılık su ile daha sonra karbonatlı su ile temizlenmelidir. Haftada 2 defa uygulanmalıdır.
Zerdeçal ile yapılan diğer bir tarif ise leblebi tozu veya nohut unundan oluşur. Bunların içerikleri aynı olduğu için elinizin altındakinden bir tanesini seçip uygulayabilirsiniz. 2 çorba kaşığı leblebi tozu veya nohut ununa, 1 çorba kaşığı krema, 1 tatlı kaşığı süt ve 1 tatlı kaşığı zerdeçal eklenir. İyice karıştırdıktan sonra homojen hale gelen karışımı tüylerin olduğu bölgelere uygulayın. 30 dakika boyunca kurumasını bekledikten sonra, ılık su yardımıyla aynı zamanda tüylerin çıkış yönüne ters olarak yüzünüzü temizleyin. 1 ay boyunca haftada 3 kere uygulayın. Krema bulamazsanız, karışıma konulan nohut unu veya leblebi tozu kadar süt ekleyerek de yapabilirsiniz. Yoğurt da krema yerini tutmaktadır. Zerdeçal miktarı ise 2 tatlı kaşığı olarak arttırılmalıdır.
Zerdeçal ve süt karışımına, gülsuyu ekleyerek bir macun elde edilir. Önemli püf noktası ise yüz temizliğine uygun olan bir fırça ile tüylerin çıkış yönünün tersine hareketlerle maskeyi ciltten uzaklaştırmaktır. Bu sayede kıl köklerine kadar inen karışımın etkisi uzun sürer. Karışımı hazırlamak için birer çorba kaşığı süt ve gül suyu karıştırılır. Üzerine 2 çorba kaşığı zerdeçal eklenerek koyu bir kıvam alması sağlanır. Yüze masaj yaparak yedirilir. 20 dakika bekletilir
Yüzdeki Tüyler İçin Kalıcı Çözüm
yüzde tüylenme, yüzdeki tüylere bitkisel öneriler
Yüzdeki tüyleri yok eden bitkiler
Son aylarda sıklıkla adından bahsedilen limon kabuğu yağı ise kıl köklerinde bulunan hücreleri pasif ettiği söylenmektedir. Sadece sürüp bekletmek yeterlidir.
Eğer ben yüzümdeki tüyleri almadan duramam ama bir yandan da azalsınlar diyenlerdenseniz. bu formül tam size göre… Hangi yüzdeki tüyü alma yöntemini kullanmış olursanız olun (ağda,ip,cımbız,epilatör) 1 tane portakalın kabuğunu rondodan geçirip un ufak hale getirin. 1 çorba kaşığı saf zeytinyağı ekleyin. Alınmış tüylerin olduğu bölgeye sürün. Bu formülde kıl köklerindeki hücreleri öldürmeye yöneliktir. 1 saat kadar bekletip, ılık su ile durulanmalıdır.
Hormon seviyenizi dengeleyebilmek için taze nane yapraklarından demlenen çay içebilirsiniz. Bu sayede erkeklik hormonu bir nebze azalabilir. Kaynayan bir cezve suyun içine elinizle kopardığınız 7-8 tane nane yaprağını atın. 10 dakika demlendikten sonra içime hazır hale gelir. Çay olarak tüketmek kana karışma süresini azaltacağından tercih edilir. Günde 2-3 kez taze nane yiyerek de aynı etkiyi yakalayabilirsiniz.
Hormon düzenlemek için kullanılan diğer bir çay ise testere dişli aslanpençesi çayıdır. Bir bardak kaynayan suya 1 tatlı kaşığı koyulup 6-7 dakika demlendirilmelidir. Yemeklerden sonra tüketilmesi gerekmektedir.
Yüzdeki tüylerden kurtulmak için eczaneden alabileceğiniz kara merhemin içine 2 adet haşlanmış soğanı ve 2 diş sarımsağı ekleyin. Rondodan geçirerek lapa haline getirin. Cam bir kavanozda saklayabilirsiniz. Yüzünüzdeki tüylere sürerek 20 dakika bekletin. Temizlemek için soğuk su kullanın.
Tüyleri iyice inceltip yok olmasını sağlayan maske için gerekli olan malzemeler ise mısır nişastası ve yumurta akıdır.1 çorba kaşığı mısır nişastası ile 1 yumurtanın akı iyice çırpılmalıdır. Yüze sürülüp 15 dakika bekletilmelidir. Ilık su ile durulanmalıdır. Gün aşırı yapılmalıdır. Maskenin içine 1 çorba kaşığı şeker koyup daha ince bir hal almasını sağlayabilirsiniz.
Cevizleri kırarken, kabukların içinde zarımsı parçalar kalır. Yaklaşık 40 tane cevizi kırdıktan sonra bu zarları bir araya toplayın. Eczaneden alacağınız 1 su bardağı kadar etil alkolün içine atın. 15 gün kadar karanlık bir yerde ağzı kapalı bir kapta bekletin. Eğer alkol bulamazsanız elma sirkesi de kullanılabilir. Yüzünüzdeki tüyleri alındıktan sonra yüze sürüp 1 saat kadar bekletin. Soğuk su ile cildinizi temizleyin.
Yüzdeki Tüylerden Kesin Kurtulma
yüzdeki tüyler nasıl yok edilir, yüzdeki tüylere kesin çözüm
Yüzdeki tüyleri yok eden maske
Son olarak verilen bu tarif ise tüm saydığımız maskelerin içeren malzemelerden bir araya gelmesiyle meydana gelmiştir. Yüzdeki tüylerden kurtulma yolları arasında en çok denenen ve yüzdeki tüylere kesin sonuç veren bir öneridir. Haftada 2 kez yapılmadır. Bunun için 2 yemek kaşığı pirinç unu veya mısır unu, 2 yemek kaşığı nohut unu ( havanda nohutlar ezilerek oluşturulabilir) yarım çay kaşığı zerdeçal, 2 yemek kaşığı süt karıştırılıp tüylenme olan yerlere sürülür. Kuruyana kadar bekleyip, parmak uçlarıyla masaj yaparak, fakat basınç uygulamayarak, kılların çıkış yönünün tersine doğru çıkarılır. Yüz kesinlikle durulanmamadır. Sivilceleri ciltlerde uygulanmaz. Akşam uygulanması gerekmektedir.
Hemen arkasından yumurta akı, 3-4 damla limon suyu karıştırılarak yeni bir karışım yapılıp iyice kıl köklerinin kurutulması hedeflenir. Yüze sürüp kuruduktan hemen sonra yeni katman sürülür. 20 dakika 4-5 katman oluncaya kadar işlem devam ettirilir. Cildi ovalayarak bu maskede çıkarıldıktan sonra yüz ılık su ile durulanır. Nemlendirici tüm aşamalar bittikten sonra mutlaka sürülmelidir.
Ayva Tüyleri Etkili Çözüm Önerileri
Ayva tüyleri şiirlere konu olmuş mehr-i geyah (sevgi oyu) tüyleridir. Ayva tüyleri aslında esmerler hariç diğer ten rengine sahip olanlarda görünmezler. Esmer kişilerin ten renginden dolayı ayva tüyleri daaha belirgin olur. Özellikle sarışınlar bu konuda çok şanslıdırlar. Peki ayva tüyleri nasıl alınır işte avya tüylerini yok eden maske tarifi
Malzemeler
1 yemek kaşığı yulaf lapası
1 yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Hazırlanışı ve uygulanışı
Yukarıda saydığımız malzemeleri karıştırın. Hazırladığınız karışımı yüzününe sürerek 15 ile 20 dakika kadar beklemelisiniz. İşlemi bitirmek için ılık su ile yıkayınız. Düzenli yapılması önemlidir. Hastada 3 defa yaparak 1 ay sonunda tüylerden kurtulabilirsiniz.
Ayva tüylerine çözüm arayanlar yada ayva tüyleri nasıl yok edilir merak edenler için bu maske tarifimiz çok etkilidir. Genelde ayva tüyleri ne zaman dökülür yada ayva tüyleri kendiliğinden dökülür mü sorusunu sıklıkla merak edilen bir konudur bilinen aksine ayva tüyleri asla kendiliğinden dökülmezler. Sizlerde ayva tüylerinden kurtulmak istiyorsanız ve yüzdeki ayva tüyleri sizi rahatsız ediyorsa bu maskeyi rahatlıkla uygulayabilirsiniz.
Sizlere doğal tüy azaltıcı maskeler ile yüzdeki tüylerden kurtulma yöntemlerinden bahsetmeye çalıştım. Yüzdeki tüyler nasıl yok edilir merak ediyorsanız yüzdeki tüyleri yok etmek için pahalı yöntemler yerine yüzdeki tüyleri sarartan ve yok eden bu yöntemleri rahatlıkla uygulayarak etkili sonuç alabilirsiniz.

Read More

9 Mart 2019 Cumartesi

  Hiç yorum yok
Mart 09, 2019

Dünya peşinde! 'Efsanevi madde' Sivas'ta bulundu

Dünya peşinde! 'Efsanevi madde' Sivas'ta bulundu
Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekiplerince yapılan çalışmada il merkezinde bir otomobil durduruldu. Otomobilde yapılan aramada Sovyetler Birliği döneminde nötron bombasının tetikleyicisi olarak üretildiği iddia edilen 10,5 gram kırmızı cıva ele geçirildi.
Araçta bulunan K.İ., İ.D. ve H.K. gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı.
DÜNYA ÇAPINDA EFSANE
Gazeteci yazar İsmet Berkan da 20 Kasım 2015'te Hürriyet’te yayımlanan yazısında kırmızı cıvayı özetle şöyle anlattı:
"‘Kırmızı civa’ efsanevi bir madde. Bir iddiaya göre çok kuvvetli bir patlayıcı, o yüzden Sovyetler Birliği tarafından nötron bombasının tetikleyicisi olmak üzere üretildi. Bir başka iddiaya göre sadece patlayıcı değil, cinsel gücü artırmaktan kellerde saç çıkarmaya kadar her işi yapıyor.
Bu efsane dünya çapında bir efsane. İlk olarak 80’lerin sonlarında Sovyet gazetesi Pravda’da ‘kırmızı cıva’dan söz edildiğine inanılıyor, ama o günden beri bu materyalin ünü almış yürümüş durumda.
Yalnız sorun şu ki onu kimse görmemiş; bilim dünyası da varlığını reddediyor, hatta gülüyor.
Ama gülmeyenler de var. Mesela 2009 yılında internet aracılığıyla bir ‘bilgi’ yayılıyor. Buna göre 1950-65 yılları arasında üretilmiş Grunding marka televizyonların tüplerinde ‘kırmızı cıva’ olduğu söylentisi dünya çapında etki yaratıyor.
HITLER’İN GİZLİ SİLAHI
Türkiye’deki söylentiye göre ‘kırmızı civa’ zamanında Hitler tarafından icat edilmiş gizli bir silahtı ve Almanlar onu televizyon tüplerine saklamıştı.
Yine 2009’da Suudi Arabistan’da insanlar 40’lı, 50’li yılların yapımı Singer marka dikiş makinelerine hücum ettiler. Sebep aynıydı, o makinelerde de Hitler’in gizlediği ‘kırmızı civa’ vardı.
Tabii bu hücumların sebebi, ‘kırmızı cıva’nın kilosunun 300 bin ila 1.8 milyon dolar arasında ettiğine dair inançtı."
‘KIRMIZI CİVA BUL 4 MİLYON DOLAR HAZIR’
Berkan yazısında, yakalandığında fazla ilgi görmeyen kırmızı cıvayla Suriye’de IŞİD saflarında çarpışan ‘Timsah’ lakaplı bir komutanın ilgilendiğine dikkat çekerek şöyle devam etmişti:
“IŞİD ‘kırmızı cıva’yı elde etmek ve onunla patlayıcı yapmak, koca şehirleri yerle bir edip içindekileri öldürmek istiyordu. ‘Timsah’ o güne kadar IŞİD dahil Suriye’deki pek çok grup adına kaçakçılık yapmış, cep telefonundan canlı kediye kadar pek çok şeyi daha çok da Türkiye’den getirmiş olan Ebu Ömer’e görev verdi, ‘Git bana kırmızı cıva bul’.
The New York Times gazetesinden C.J. Chivers’ın Şanlıurfa’da bulup konuştuğu Ebu Ömer, IŞİD’ın ‘kırmızı cıva’ için 4 milyon dolara kadar parayı ödemeye hazır olduğunu ama materyali temin edemediğini söylüyor...”"

Read More

7 Mart 2019 Perşembe

  Hiç yorum yok
Mart 07, 2019

Hız Limiti...


Adam arabasıyla hız limitinin 50 olduğu meskun mahalde 73 ile gidiyordu ve son iki ay içerisinde dördüncü defa polis tarafından durduruluyordu. Radarı fark etmediği için kendi kendine kızıyor ve nasıl bu kadar şanssız olabilirim diye söyleniyordu. Arabasını sağa çekti.
Trafik Polisi elinde defteri ile arabanın yanına geldi. Bu Polis çok iyi tanımasa da aynı apartmanda oturup arada karşılaşıp selamlaştığı komşusuydu. Bu sebeple iyice arabasının koltuğuna sindi. Bu cezadan daha kötü ve utanç verici bir durumdu. Hızlı gidip, trafik kurallarını ihlal ettiği için durdurulduğunda, memurun kapı komşusu çıkması.
Polis memuru “Merhaba . Birbirimizi böyle görmemiz çok ilginç” deyince. “Merhaba, beni eve giderken yakaladın. Son günlerde eve hep çok geç geldim. Çocuklarım beni uzun süredir çok az görüyor. Ben gittiğimde uyumuş oluyorlar. Ayrıca bu akşam yemeğini hep beraber yiyelim diye kararlaştırmıştık, o yüzden biraz hızlı gidiyordum galiba.
Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?” diye cevap verdi. “Evet ne demek istediğinizi anlıyorum. Ayrıca trafik kurallarını ihlal ettiğini de biliyorum.” diye tekrar cevap verdi Polis memuru ve arabada beklemesini söyledi. Adam beklerken kendi kendine “Eyvah.. Bu taktik fazla işe yaramayacak gibi. Gene cezayı yedik” diye düşünürken, polis not defterine bir şeyler yazıyordu.
Adamda birden jeton düştü ” Neden benim ehliyetimi ve araba ruhsatını istemiyor ki” diye düşünmeye başladı. Memur arabaya yaklaştı açık camdan içeri bir not uzattı ve gidebileceğini söyledi. Adam bir anda sevinmişti. En azından komşuluğumuz bir işe yaradı diye. Bu bir yazıydı ve kağıtta şunlar yazıyordu:
“Sevgili komşum, benim bir kızım vardı. Altı yaşındayken bir araba çarpması sonucu kaybettik. Sebep ise aşırı hız idi. Çok hızlı olduğu için şoför direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve kaldırıma çıkmış, biz yürürken gözümüzün önünde kızımızı ezmişti. Bu kazadan dolayı, adam cezalandırıldı.
3 yıl hapishane cezası aldı. Bu adam hapishaneden çıkınca kendi çocuklarına sarılıp, öpüp, onları tekrar koklayabilecekti. Ama ben.. Bizim için kızımızı tekrar koklayıp, öpebilmek hayal oldu. Bin defa adamı affetmeye çalıştım. Normal bir kaza olsaydı belki zamanla başarabilirdim, ama sırf onun keyfi süratli araba kullanması kızımın hayatına mal oldu ve hâlâ kızımı düşünüyorum.
Hız sınırını aşan bir sürücü görünce her seferinde yaşadığım olayı hatırlıyorum. Lütfen dikkat et.” Adam bir süre yerinden kıpırdayamadı. Daha sonra kendine gelip, yavaş ve sakince aracını kullanarak evine gitti. Evine varınca, çocuklarına ve karısına sıkıca sarıldı.
Hayat çok değerli, sürekli dikkat etmek gerekir. Dikkatli araba kullan ve başkalarının hakkına saygı göster. Hiçbir zaman unutma, istediğin kadar araba satın alabilirsin, ama insan hayatını ne satın alabilirsin, ne de geri getirebilirsin.

Read More