10 Ağustos 2020 Pazartesi

Vücut susuz kalırsa neler olur?

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Vücut susuz kalırsa neler olur?


Su, yaşamımızı devam ettirebilmemiz için hayati öneme sahip. Yeterli düzeyde alınmadığında da sağlık tablosunda ciddi bozulmalara yol açabiliyor. Vücutta oluşan sıvı eksikliğinin giderilmesi. özellikle yaşlılar için daha da önemli. "Vücut susuz kalırsa baş döner mi?", "Vücut susuz kalırsa baş döner mi?", "Vücut susuz kalırsa ne yapmalı?" sorularının cevabını İç Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Yaşar Küçükardalı verdi.

Su, hayatın temel öğeleri arasında yer alıyor. Özellikle sıcak yaz günlerinde su tüketimi daha da önem taşıyor. Sıcaktan en çok etkilenen yaşlıların günde ortalama 2-2,5 litre kadar su tüketmesi gerektiğini hatırlatan İç Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Yaşar Küçükardalı, su tüketimi ve beyin fonksiyonlarının sağlığı arasındaki ilişkiyi açıkladı.

British Journal of Medicine Dergisi'nde yayınlanan bir makaleyi hatırlatan Prof.Dr. Yaşar Küçükardalı, "Dünyanın en eski tıp dergilerinden, British Journal of Medicine Dergisi'nde yaşlılarda unutkanlıkla ilgili bugüne kadar tüm literatür gözden geçirilmiş. Dergide, 400 Alzheimer araştırmasının özeti yer aldığı ve unutkanlığa etki eden etmenlerin sıralandığı bu makalede 'postural hipotansiyon' da yer alıyor" diye konuştu.

Postural hipotansiyon nedir, tehlikeli midir?

Yaşlılarda tansiyon düşüklüğüne tahammülü olmadığını, susuzluğun 'postural hipotansiyon' ile yakından ilgisi olduğunu anlatan Prof.Dr. Yaşar Küçükardalı, sözlerine şöyle devam etti:

"Pozisyona bağlı olarak bizim sistemimiz tansiyonu idame ettirir. Yani kişi yatarken ve ayakta olduğunda tansiyonu belli bir düzeyde kalır.

Ancak kişide sıvı eksikliği varsa yatar durumdan ayakta pozisyona geçtiğinde tansiyon düşüklüğü yaşar. Bu da beyinde geçici olarak kanlanmanın azalmasına yol açar.

'Postural Hipotansiyon' olarak tanımlanan bu durum çok ciddidir. Bu ataklar ne kadar sık yaşanıyorsa Alzheimer için risk o kadar fazladır.

Yaşlı bireylerde 'Postural Hipotansiyon' var mı, yok mu bunu anlamak için kişinin önce yatarken, ardından ise ayakta tansiyon ve nabzı ölçülür.

Büyük tansiyon ayaktayken 2 birimden fazla düşük çıkıyorsa nabız da 20'den fazla artıyorsa kişide sıvı eksikliği var olduğu anlamına gelir."

Su eksikliği hangi hastalıkların habercisi?

Su eksikliğinin yalancı bir sodyum fazlalığına yol açabileceğini anlatan Prof.Dr. Küçükardalı, şunları söyledi: "Bu durum beyin fonksiyonlarını olumsuz derecede etkiliyor. Sıvı noksanlığının derecesine göre hafif bir uyku halinden komaya kadar gidebilen ciddi sonuçlara yol açar.

Yaşlılarda su eksikliği tuz dengesi bozukluğu yapar. Bu da bilinci olumsuz derecede etkiler. Tansiyon düşüklüğüne yol açması sebebiyle de böbrekten yeteri kadar kan akımı olamayacağından üre birikimine yol açar. Üre yüksekliğinin önemli nedenlerinden bir tanesi sıvı eksikliğidir.

Üre yüksekliği yaşlı bireylerde bilincin olumsuz etkilenmesi açısından önemli risk faktörlerindendir. Yeteri kadar su tüketmemek kandaki şeker oranının daha da yükselmesine yol açar. Bu da yine bilinci olumsuz olarak etkilemektedir."

Baş dönmesi varsa dikkat!

Özellikle sıcak havalarda azaltılan sıvı alımının kişinin böbrek fonksiyonlarını olumsuz derecede etkileyeceğine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Yaşar Küçükardalı, şu uyarılarda bulundu:

"Bunun yanı sıra tansiyon düşüklüğü, beyin kan akımının yavaşlamasına, bu da uzun vadede beyin fonksiyonlarının zayıflamasına bazı nöronların iletişiminin yavaşlamasına yol açar.

Susuzluğu kısa vadede belirtileri ise kişide baş dönmesi olur, idrar miktarı azalır, kişi halsizlik ve bitkinlik yaşar, denge bozukluğu hisseder, bulanık görmeye başlar, başı ağrır, terler, çarpıntısı başlar. Dolayısıyla mutlaka su tüketelim, herkesin günde 2-2.5 litre su içmesini öneriyoruz.

Ancak ekstra farklı bir ihtiyaç varsa bu miktar artırılabilir. Sıvı kaybının terleme ile en fazla olduğu dönemlerde özellikle yaşlı bireylerin gün ortasında dışarıda fazla kalmamasını öneriyoruz.

Serin yerlerde güneşten korunaklı yerlerde vakit geçirmelerini tavsiye ediyoruz."

Read More

Portakal Kabuğunu Rendeleyip Sütle Karıştırıp Yüzünüze Sürün o sorun biter

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Portakal Kabuğunu Rendeleyip Sütle Karıştırıp Yüzünüze Sürün o sorun biter

Portakal Kabuğunu Rendeleyip Sütle Karıştırıp Yüzünüze Sürün o sorun biter

Portakalları Soyduktan sonra en yararlı yerini çöpe atıyoruz. Kimimiz portakal kabuklarını çöpe atmıyor onlardan reçel yapıyoruz gerçi ama.

Sadece yiyecek olarak değil sağlık açısındanda şaşırtıcı bir etkisi çıktı. Yapmanız gereken güzellik için ise çok basit.

Soyduğunuz portakalın kabuğunu çöpe atmak yerine rendelemek. Ardından sütle karıştırmak veya kaymakla.

Sonrasında ise yapılması gerekenleri adım adım anlatacağız. Sonuca eminiz hepiniz şaşıracaksınız.

Bu yararlı bilgiyi arkadaşlarınızla sizde paylaşmayı ihmal etmeyin:

Ev ortamında hazırlayıp, uygulayabileceğiniz doğal cilt aydınlatıcı maskeler, sizi istediğiniz mucizevi sonuçlara götürebilir.
Cilt aydınlatıcı maske tariflerine pratik bir alternatif.

Cildi beyazlatan ağartıcı maskelerle doğal, pürüzsüz ve aydınlık bir cilt elde edebilirsiniz.

Cilt beyazlatıcı maskeler aynı zamanda cildinizdeki lekelerin görünümün azalmasına, cildin nemlenmesine ve doğal bir parlaklık kazanmasına yardımcı olacaktır.

Malzemeler:
Portakal kabuğu rendesi

Süt ya da kaymak

Hazırlanışı:
Portakal kabuklarını atmayıp harika bir maske hazırlayabilirsiniz. Portakal kabuğunu rendeleyerek kurutun. Kuruyan portakal kabuğu rendesini süt veya kaymakla karıştırın. Macun haline gelen karışımı yüzünüze sürün. 15-20 dakika bekledikten sonra bol ılık su ile yüzünüzü yıkayın.

Read More

Balla bir tutam karbonatı karıştırıp yerseniz o sorun geçer

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Balla bir tutam karbonatı karıştırıp yerseniz o sorun geçer

Balla bir tutam karbonatı karıştırıp yerseniz o sorun geçer

Karbonatın yararını bir çok ilaç şirketi bizlerle paylaşmaz. Oysa yemek sektöründen çok karbonat çok daha fazla ilaç sektöründe kullanılır.

Temizlik sektöründe kullananda çok fazla elbette.

Ama doğal bir ilaç olan balla birleşince karbonatın şaşırtıcı bir etkisi ortaya çıkıyor. Günümüzde en fazla tükettiğimiz yiyeceklerin başında gelen bal doğal olanı tercih edilmesi durumunda gerçekten vücudumuz için başlı başına bir şifa kaynağı.,

Şimdi öğreneceğiniz bu bilgiler sizi şaşırtacak:

Milliyet'in Pembenar ekinde yer alan habere göre : Şekere aç kanser hücreleri normalden 15 kat daha hızlı glikoz tüketimi için çaba gösterir. Isıtılıp hazırlanan bu alkalik bikarbonat karışımı, şeker bakımından zengin ve sağlıklı bal ile karıştırıldığında, bu hücrelere gizlice karbonat sokar.

Bu durumu hücrelere giren "Truva Atı"na benzetebiliriz. Alkali kabartma tozu kanserli hücreleri infaz edip bu hücrelerin normale dönmesini sağlar. Veya, kanserli hücreyi öldüren hızlı bir pH değişimine neden olarak alkali bir etkiye sahip olur.


Alkalileştirici şok dalgası, kanser hücrelerine oksijen alarak tolere edemeyecekleri kadar oksijen sağlar. Böylece kanser hücresinin büyümesine neden olan şeker hücreye girmeden engellenir ve etkisiz hale getirilir.

Sağlık açısından oldukça faydalı olduğu bilinen bu tarifin nasıl yapıldığını merak ediyorsanız hemen açıklayım.
Nasıl yapılır? 
Ne kadar bal kullanacaksanız aynı oranda karbonat kullanmanız gerekir. 4. yemek kaşığı bal ve 4 tatlı kaşığı karbonatı karıştırın. Bu size bir hafta kadar yeterli olacaktır.Karışımı buzdolabında saklamak yerine oda sıcaklığında saklamanız gerektiğini unutmayın. .

Karışımı yemek saatlerinden önce almamaya dikkat edin. Bu terapi süresinde diyetinizi değiştirmeli; kırmızı eti azaltarak şeker ve una tüketiminize son vermelisiniz.

Gördünüz değil mi Bal ve karbonatın birleştiğinde nasıl harikalar yarattığını sizlerde bu bilgiyi arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

Read More

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmenin Yolları

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmenin Yolları

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmenin Yolları

İnsan vücudunun hastalıklara ve virüslere karşı koruyan bağışıklık sistemidir. Beslenme şeklimiz ve gerektiğinde kullandığımız ilaçlar bağışıklık sistemimizi önemli derecede etkiler. İşte uzmanların bağışıklık sistemi hakkında yapmış olduğu açıklamalar..

İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Aydın, ilaçlar ve beslenmenin bağışıklık sistemi üzerinde ciddi etkisinin bulunduğunu bildirdi. Yapılan açıklamada, güçlü bir bağışıklık sisteminin, vücudu dış etmenlere karşı koruyarak hastalık gelişmesini engellediğini söyledi.

BESLENME VE KULLANILAN İLAÇLAR ETKİLİYOR

Çevresel, psikolojik ve vücut içinden gelen birçok farklı durumun bağışıklık sistemini etkilediğini belirten Aydın, 'Bazen tükettiğimiz besinler, bazen kullandığımız ilaçlar bağışıklık sistemini zayıflatabilir' dedi.

Aşırı karbonhidrat, şeker ve kırmızı et tüketiminin, düşük lifli rafine ürünlerin, doymuş yağdan zengin gıdaların, paketlenmiş ürünlerin bağışıklık sistemini zayıflatabileceğini söyleyen Prof. Dr. Hasan Aydın, açıklamalarına bunları kaydetti:

'Bu tür ürünlerin sık ve aşırı tüketimi vücutta iltihap artışına yol açarak hastalıkların gelişimine neden olabilir. Özellikle aşırı şeker tüketiminin, bağışıklık sistemi hücrelerinin bakterilere karşı savunmasını bozduğu iyi bilinen bir konudur. Ekmeğin de fazla tüketilmesi bağışıklığın zayıflamasına ve dolayısıyla tehlikelere açık hale gelinmesine neden olabiliyor. Bu nedenle şekerli içecekler, işlenmiş gıdalar, rafine karbonhidratlar (şeker, beyaz un vb.), alkollü içecekler ve tütün ürünlerinden uzak durmak gerekiyor' ifadesinde bulundu.

DOKTOR UYARILARINA DİKKAT EDİLMELİ

Prof. Dr. Hasan Aydın, hastalıkların tedavisinde zorunlu olarak kullanılan bazı ilaçların bağışıklık sistemini zayıflatabildiğinin altını çizen bu grup ilaçları kullananların mutlaka yakından takip edilmeleri ve hekimlerinin belirttiği kurallara uymaları gerektiğini bildirdi.

Bağırsakların da vücudu dış etmenlere karşı koruyan önemli bir bariyer olduğunun altını çizen Aydın, 'Sağlıklı bir bünyenin, bir anlamda bağırsak sağlığından geçtiği söylenebilir. Vitamin ve mikrobesinlerden zengin taze sebze ve meyveler, tohumlar, tam tahıllar ve süt ürünlerinin bağışıklık sisteminin güçlü kalması için her gün tüketilmesi gerekir' şeklinde konuştu.

Read More

Hazımsızlığın çaresi: Zencefil (Zencefilin 5 inanılmaz faydası)

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Hazımsızlığın çaresi: Zencefil (Zencefilin 5 inanılmaz faydası)

Zencefil soğuk algınlığından kansere kadar pek çok hastalığın ilacı olarak gösteriliyor. Ancak çoğu insanın en büyük sorunu olan hazımsızlığın da çaresi zencefilde. Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Meltem Gök, İHA'ya yaptığı açıklamada, "Yiyecekler yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir. Tarçın çayı sindirim sorunlarından kaynaklanan krampları ve şişkinlikleri azaltmaya yardımcı olur, zencefil çayı ise hazmı kolaylaştırır. Bu bitki çaylarının tüketilmesini öneriyorum. Çay ve kahve tüketimine dikkat edin, günde 2 veya 3 bardağı geçmeyecek şekilde az demli tüketin" dedi.

Read More

Uzmanından Kalp ve Damar Hastalarını İlgilendiren hayati uyarı

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Uzmanından Kalp ve Damar Hastalarını İlgilendiren hayati uyarı

Uzmanından Kalp ve Damar Hastalarını İlgilendiren hayati uyarı

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Karagöz, sıcak havada kalp damar hastalarının dikkat etmesi gerekenlere ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu hastalar için sıcaklığın ve nem oranının arttığı dönemlerin tehlikeli olabildiğini dile getirdi.

Vücut sıcaklığının çok yüksek ya da çok düşük olmaması gerektiğini hatırlatan Karagöz, vücudun sıcak havada iki yolla ekstra ısı yaydığını ancak koruyucu yolakların bu havalarda bazen kalbi yorabildiğini ifade etti.

Karagöz, etraftaki hava vücuttan daha soğuk olduğu sürece ısının havaya yayıldığını ancak hava sıcaklığı vücut sıcaklığına yaklaştığında bu transferin durduğunu anlatarak, "Işınım yoluyla kan akışının yeniden yönlendirilmesini gerektirir. Bu nedenle cilde daha fazla kan gider. Bu, kalbin daha hızlı atmasını ve fazla kan pompalamasını sağlar. Sıcak bir günde, ılık bir güne göre kalp her dakika, 2 ila 4 kat daha fazla kan dolaşımı yapabilir. Bu durum kalp hastaları için zorluk yaratabilir." dedi.

Sağlıklı insanların birçoğunun sıcağın meydana getirdiği bu değişiklikleri hiçbir şey olmadan tolere edebileceğini ancak kalpleri güçsüz olan ya da vücudu artık strese kolayca tepki veremeyen yaşlı insanların kaldıramayabileceğini aktaran Karagöz, şöyle devam etti:

"Örneğin, kalp krizinden kaynaklanan hasar, kalbin ısıdan kurtulmak için yeterli kan pompalamasını engelleyebilir. Kolesterolden dolayı daralmış atardamarlar, cilde kan akışını sınırlayabilir. İlaçlar vücudun ısı düzenlemesini koruma özelliğini bozabilir. Beta blokerler kalp atışını yavaşlatır ve böylece kalbin etkili ısı alışverişi için kanın yeterince hızlı dolaşım yeteneğini sınırlayabilir. Diüretikler, idrar çıkışı ile sıvı kaybını artırarak daha da kötüleştirebilir. Bazı tip antidepresanlar ve antihistaminikler de terlemeyi engelleyebilir. İnme, parkinson, alzheimer, diyabet ve diğer durumlar beynin sıvı kaybına verdiği yanıtı bozabilir. Bu nedenle susuzluk sinyalleri gönderilemeyebilir ve vücut savunmasız kalabilir."

"Sabah erkenden ya da akşama doğru dışarı çıkmak en iyi zaman"

Ali Karagöz, terleme yoluyla sodyum ve potasyum kaybı ile stres hormonlarının artması sonucunda oluşan ekstra çalışma yükünün bazı kalp hastalarını zor duruma sokabileceğini belirterek, "Sağlıklı insanlarda bile yüksek sıcaklıklar cilde artan kan akışı ve sıvı kaybı artışının birleşimiyle baş dönmesi ya da tansiyon düşmesi gibi ciddi durumlara neden olabilir." dedi.

Sıcak havanın özellikle egzersiz esnasında kalbin yükünü artırarak, onu daha fazla zorlayabileceğine dikkati çeken Karagöz, vücudun iç sıcaklık her 1 derece yükseldiğinde, kalbin dakikada yaklaşık 10 atım daha hızlı attığını, yoğun sıcaklıklarda ve nemli havalarda da kalpteki stresin çarpıcı bir şekilde artabileceğini ifade etti.

Karagöz, kalp damar hastalarının sıcak havayla "başa çıkmasını" sağlayacak önerileri şöyle sıraladı:

"Bazı basit uygulamalar, aşırı sıcaklarda kalbin gereğinden fazla zorlamasını engelleyebilir. Eğer duyarlı gruptaysanız öncelikle sakin olun. İş ya da diğer fiziksel aktivitelerinizi azaltın veya erteleyin. Sabah erkenden ya da akşama doğru dışarı çıkmak sizin için en iyi zamandır. Egzersiz yaptığınızda, genellikle aldığınızdan daha fazla sıvı tüketmelisiniz. Sıcak havaya bağlı vücutta artmış ısıyı yenmenin en iyi yolu belirli dereceye kadar soğuk hava olabilir. Soğuk bir duş veya banyo yapabilir ya da koltuk altına soğuk, ıslak bir bez ya da buz paketi koyabilirsiniz.

Sağlığınız için bol sıvı tüketin. Ne yazık ki, her zaman vücudu yeterli sıvı ile doldurmak kolay değildir. Mide veya bağırsak problemleri, idrar sökücü, ileri yaş ya da ileri derecede şeker hastalığı düşük sıvı alımına neden olarak, hatalı bir susuzluk sinyali yaratabilir. Böylece sıcak çarpmasına maruz kalabilirsiniz. Sıcak ve yoğun nemli günlerde dışarıdaysanız her saat 1 bardak su için, kalp yetersizliğiniz varsa hekiminize danışın. Sindirim sisteminden kan dolaşımına suyun geçişini yavaşlattığı için şekerli sodalar yerine meyve suyuna tercih edin. Sıvı kaybına neden olabileceği için yoğun kafeinli içeceklerden veya alkolden uzak durun.

Az yemelisiniz. Midenizi aşırı doldurmayan daha küçük öğünlere sadık kalın. Soğuk çorbalar, salatalar ve meyveler açlığınızı tatmin edebilir ve size ekstra sıvı verebilir."

Sıcak çarpması belirtilerine de değinen şunları kaydetti:

"Isıyla ilgili sorun, isilik gibi tahriş edici cilt problemlerinden ölümcül olabilen sıcak çarpmasına kadar değişir. Bu kapsamda, mide bulantısı ya da kusma, yorgunluk, baş ağrısı, algıda bozulma veya dikkat dağınıklığı, kas seğirmeleri gibi belirtileriniz varsa, sıcakla ilgili sorunlarınız olduğunu düşünüyorsanız ya da başka birinde bu belirtileri görürseniz, klimalı bir alana ulaşmak ve soğuk su içmek en önemli adımdır. Bunlar yardımcı olmazsa ve belirtiler devam ederse doktorunuzu arayın ya da acil servise başvurun."

Read More

Pirinç Pilavını Böyle Pişirmeyin Hasta Edebilir Doğru pişirme yöntemi işte bu

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Pirinç Pilavını Böyle Pişirmeyin Hasta Edebilir Doğru pişirme yöntemi işte bu

Pirinç Pilavını Böyle Pişirmeyin Hasta Edebilir Doğru pişirme yöntemi işte bu

Pirinç Pilavı Günümüzde en çok sevilen yiyeceklerden. Yapımı Son derece basit olan Pirinç Pilavı doğru pişirilirse gerçekten hem çok lezzetli hemde çok faydalı oluyor.

Pirinç Zararlı Yağ ve sodyum içermeyen harika bir besindir. Dengeli beslenmenin ayrılmaz bir parçası olduğundan bir çok sporcuya pirinç pilavı ve tavuk önerilir.

O yüzden kas yapmak isteyenlerde genelde tavuklu pirinç pilavı tercih ederler.

Dünyanın en yararlı yiyeceklerinden olan pirinç pilavını doğru pişirmemek besin değerini yok ettiği gibi maalesef zararlı halede getirebiliyor.

Şimdi vereceğimiz bilgiler son derece önemli olduğundan sizlerde arkadaşlarınızla paylaşmayı ihmal etmeyin:

Uzmanlar, pilav pişirirken yeteri kadar su kullanmamanın kalp krizi, kanser ve daha pek çok hastalığa neden olduğunu söylüyor.

Bol suda pişirmek, tahılları arsenikten arındırarak her türlü kimyasal zehirlenme ihtimalini önlüyor. 

Pirinci bir gece önceden suda bekletmek toksin seviyesini %80'e kadar azaltıyor.Arsenik, endüstriyel atıklar ve geçmişte kullanılan böcek ilaçları yoluyla pirince bulaşıyor. Profesör Andy Meharg, pilavı 3 farklı şekilde pişirerek kimyasal seviyesini test etti.

İlk olarak 2'ye 1 oranında su kullandı. Pişirme sırasında su tamamen emildi. Su oranını 5'e yükseltmek arsenik seviyesini yarıya kadar düşürürken, bir gece önceden ıslatmak toksinin çoğunu yok etti.

Önerilen Pilav Pişirme Tarifi:

Pirinçleri önceden yıkayıp 4-5 dakika dinlendirelim.
- Pirinçleri kavururken beyaz kalması için birkaç damla limon sıkalım
- Pirince su ekledikten sonra karıştırmamaya dikkat edelim
- Ve Kısık ateşte pişirin
- Demlendirdikten sonra servis edebilirsiniz

MALZEMELER

2 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı baldo pirinç
1,5 su bardağı sıcak su ya da tavuk suyu (Sade pirinç pilavı için 1 bardak su kullanılmalı) Önerimiz hazır tavuk suları yerine kendi haşlamış olduğunuz tavuğun suyu olmalıdır.
1 çay kaşığı tuz

NASIL YAPILIR?

Pirinç pilavı tarifine pirinçleri yıkayarak başlamanızı öneririz. Yıkanan pirinç dinlenirken altı yapıştırmayacak bir tencerede tereyağı ve sıvı yağı eritelim. Pirinçleri  süzgeçte sudan geçirin ve kızaran yağda rengi değişine kadar kavurun.  Dinlenmiş pirinçlerinizi tencereye koyup üzerine birkaç damla limon sıkın. 1 dakikadan az süre karıştırın.

Suyunuzu ekleyin ve ocağın altını kısıp pilav tenceresinin kapağını kapatın. Yaklaşık 10 dakika sonra kapağını kaldırın bir kaç kez karıştırıp suyunu çekmiş mi diye kontrol edin. Suyunu çektiyse altını kapatın ve dinlenmeye alın.  Bir süre dinlendikten sonra istediğiniz gibi servis edebilirsiniz. Dilerseniz haşlamış olduğunuz tavuğu  tifterek  pilavınızı servis ederken üzerine ekleyebilirsiniz.

Doğru Pilav Pişirme tekniğiyle ilgili Bu harika bilgi hoşunuza gittiyse sizde arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.. Sağlıklı Günler dileriz

Read More

Kanser Hücrelerinin Yayılmasını Engelleyen Besinler

  Hiç yorum yok
Ağustos 10, 2020

 

Kanser Hücrelerinin Yayılmasını Engelleyen Besinler


Kansere karşı yapılan araştırmalar hücre tahribatını engelleyen besinlerin olduğunu ortaya çıkardı. Bu besinlerin kansere yenmek için önemli olduğu belirtilmektedir.

KANSERE KARŞI PAZI

Bu bitki en bilindik iki antioksidan için kaynaktır: Syringic asit ve kaempferol. Önce karbonhidratları basit şekere dönüştüren enzimi inhibe ederek kan şekerini düzenlemeye yardımcı olur. Kansere neden olan toksinlerden diğer hücreleri korur, inflamasyonu azaltır, kalp hastalığı, diyabet ve diğer kronik hastalıkların riskinin azalmasında da etkilidir.

Yapacağınız sandviçlerin veya wrapların içinde pazı seçtiğimizde kalori alımını korumanın yanında antioksidan alımımızı arttırmış olursunuz. Pazı pişirmenin de bir tekniği olması gerekir. Yaprakları kökünden kesin, soğukken sandviçinizi kinoa, esmer pirinç, keçi peyniri, ızgara tavuk, tatlı patates, domates ve diğer sebzelerle doldurun veya pazı kökünü sarımsak ve zeytinyağı ile birlikte soteleyin. Yaprakları, kuş üzümünü, çam fıstığını ekleyin, birkaç dakika pişirip yiyebilirsiniz.

GENÇLEŞTİREN ETKİYE BESİN SARIMSAK

Sarımsak; 33 çeşit kükürt bileşiği, 17 çeşit aminoasit, flavonoidler, çinko, magnezyum, kalsiyum, A vitamini, B ve C vitaminleri içermektedir. Sarımsak içerdiği antioksidanlar ile sigaranın, kirlenmiş havanın ve çeşitli kimyasalların vücuda verdiği zararlı etkilerin giderilmesi ve vücuttan biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Aynı zmaanda kan yağlarını azaltan, kan pıhtılaşmasını önleyen, tansiyon düşüren, kan damarlarını koruyan antioksidan, antimikrobiyal, antiviral ve antiparazitiktir.

Son zamanlarda yapılan çalışmalarda sarımsağın genlerini etkilediği ortaya çıkarılmıştır. Bu özelliği ile epigenetik bir besin olan sarımsak DNA diziliminde hücre yıkımını önleyerek yaşlanmayı geciktirmektedir. Doğal hayatta yaşanan stres, üzüntü, hareketsizlik hücre yıkımını arttırmaktadır. Tüketilen sarımsakla bu yıkım da azalmaktadır.

DİYABETE KARŞI BROKOLİ

Brokoli, yüksek düzeyde başta A ve C vitamini olmak üzere yüksek düzeylerde vitamin, lif, potasyum ve kalsiyum içermektedir. Yapısındaki sülforafen fitokimyasalları ile yüksek kan şekerinin damar çeperleri ve doku hasarına yönelik yarattığı hasarların azalmasına yardımcı olur. Buna ek olarak diyabetin verdiği zararı azaltmada oldukça etkilidir.

Göz sağlığı için ihtiyaç duyulan lutein ve zeaxantin yönünden zengindir. Brokolinin maküler dejenerasyon, katarakt gibi göz hastalıklarında olumlu sonuçlarının olabileceğine dair araştırmalar bulunmaktadır. Bu içeriği ile diyabetin ilerleyen safhalarında göze verdiği zararı azaltmada oldukça yararlı olacaktır. Brokoliden en iyi faydayı almak istiyorsanız buharda hafif ateşte pişiriniz.

KARALAHANA KANSERDEN KORUMAYA YARDIMCI

Karalahana kanserden korunmaya yardımcı olan diğer yeşil yapraklılar gibi Karadeniz'de yeşeren ve en sık kullanılan sebze karalahana, midenin asidini en iyi bağlayan sebzedir. Kolesterolün düşmesine ve kanserden korumaya yardımcı olur. Karalahana ayrıca vücudun toksinlerden korunma sistemini de besleyici fitokimyasalları içerir. Tüketmeden önce haşlanması gerekir ve sarımsak, limon suyu ile tüketilmesi tavsiye edilir.

ÇİN LAHANASI

Kas yapımında ve kan basıncının düşük kalmasında yardımcı olan potasyum açısından zengin olan Çin lahanasını ülkemizde kolaylıkla bulanabilmektedir. Bu mucize sebzeyi sofralarınızda bulundurmanız gerekir. Beyaz kan hücrelerinin aktivitesini arttırarak vücut bağışıklık sistemini güçlendirmeye, toksin atımına yardımcı A vitamini açısından da oldukça zengindir. Susam yağı, tavuk eti ve sebze ile karışık tüketebilirsiniz.

SEBZELERİN BAŞI LAHANA

Glukozinolat, kampferol gibi kansere karşı savaşan bileşikleri içeren, kalp rahatsızlıkları riskini azaltan, kan şekerini düşüren, kemikleri güçlendiren ve inflamasyonu önleyen baş sebzelerden biridir.

Sebzelerin kralı adeta lahanadır. Göz hastalıklarını engelleyen lutein ve zeaxanthin antioksidanları içerdiği için oldukça önemlidir. Lahanayı doğranmış soğan ile zeytinyağında soteleyerek ve sebze ekleyerek pişirmek en sağlıklı pişirme şeklidir.

TERE İLE KANSER RİSKİNİ AZALTIN!

Tere kürüyle mucizenin kapılarını aralayabilirsiniz. Bu sebze günlük K vitamini gereksinimini karşılamaktadır. K vitamini kanın pıhtılaşmasında, arter çevresinde plak oluşumunu engellemede, artirit ile ilgili kronik hastalıkları önlemede görev almaktadır. Her gün tere tüketilirse iki ay boyunca, kişi DNA tahribatını engelleyebilir, kanser riskini ve trigliserid seviyesini yüzde 10'a kadar düşürebilmektedir. 

Read More

9 Ağustos 2020 Pazar

Karaciğer Yağlanmasına İyi Gelen Besin

  Hiç yorum yok
Ağustos 09, 2020

 Karaciğer Yağlanmasına İyi Gelen Besin


Zerdeçalı düzenli tüketenlerin tüketmeyenlere oranla daha az hastalandıkları iddia edilmektedir. Zerdeçal diğer adıyla Curcuma Longa, medikal bir bitkidir. Oldukça besleyici ve faydaları olan bu bitki hastalıklara şifa oluyor.


ZERDEÇALLI SU YAPIMI


MALZEMELER


1 su bardağı su

1 çay kaşığı toz zerdeçal ya da birkaç dilim taze zerdeçal

1 tutam karabiber

Bir bardak ılık suya, bir çay kaşığı öğütülmüş zerdeçal ile birlikte bir tutam karabiber ekleyin. Karışımı bekletmeden hemen içmelisiniz. Eğer her sabah zerdeçallı su içerseniz sizde faydalarını zaman içinde siz de fark edeceksiniz.


YAĞ YAKIMINA YARDIMCI OLUR!


Zerdeçalın metabolizma hızlandırıcı etkisi mevcuttur. Zerdeçalın içerisinde bulunan curcumin maddesi yağ yakımına yardımcı olan safranın akışına destek olur. Bu nedenle sindirim ve hazım sorunları için de oldukça etkili bir baharattır.


KALP VE DAMAR SAĞLIĞINI DESTEKLER


Zerdeçal suyu düzenli olarak tüketildiğinde, kötü kolesterol ve trigliserit seviyesini dengede tutmaya yardımcı olur. İçerdiği antioksidanlar sayesinde atardamarlarınızda bulunan lipitlerin yok edilmesine katkı sağlar.


KAN ŞEKERİNİ DÜZENLER


Zerdeçal suyu, kan şekerinin metabolizmasını harekete geçirme yetisiyle Tip 2 diyabet hastalarına faydası bulunmaktadır.


KARACİĞER SAĞLIĞINI KORUR


Zerdeçal bitkisi karaciğer sağlığı için çok önemlidir. Karaciğeri güçlendirir ve karaciğer içerisindeki toksinlerin atılmasında önemli rol oynar. Karaciğer yağlanması tedavisinde kullanılır. Safra kesesi ve safra yollarının fonksiyonel hastalıklarına karşı etkisi zerdeçal yararları arasındadır. Bilirubin ve safra arasındaki dengenin korunmasına yardımcı olur. Toksin birikmeleri ve yağı da azaltır.


SİNDİRİM BOZUKLUKLARIYLA MÜCADELE EDER


Hazımsızlık belirtilerini hafifleterek midedeki fazla asit miktarını azaltarak ülser ve reflüyü önlemeye yardımcıdır.


KANSER RİSKİNİ AZALTIR


Zerdeçal suyu düzenli şekilde tüketildiğinde kanser hücrelerinin artmasını yavaşlatırken kanserli hücrelerin yok olmasına da yardımcı olur.


ALZHEİMER'I ÖNLEMEDE ETKİLİDİR


Zerdeçal bitkisinin aktif bileşeni kürkümin, hücrelerin serbest radikallerden dolayı zarar görmesine engel olur.


ARTRİT İLE SAVAŞIR


Zerdeçal suyu, sindirildiğinde eklem ağrılarını ve tutulmaları azaltan güçlü antioksidanları bünyesinde bulundurur.


ERKEN YAŞLANMAYI ÖNLER


Zerdeçal yalnızca hücre yaşlanmasına karşı savaşmaz, ek olarak cildinizde ve saçınızda da yaşlanma belirtilerini önler.

Read More

1 hafta Boyunca Turşu Suyundan İçin O sorun geçip gidiyor

  Hiç yorum yok
Ağustos 09, 2020

 

1 hafta Boyunca Turşu Suyundan İçin O sorun geçip gidiyor

1 hafta Boyunca Turşu Suyundan İçin O sorun geçip gidiyor

Turşu Sofralarımızın baş tacı bir yiyecek. Anadolu kültüründe turşunun önemi büyük.

Annelerimiz çeşit çeşit turşular yapar. Turşu filmlere bile konu olmuştur Rahmetli Adile Naşit ve Münir Özkul'un filmini hatırlayın.

Turşu limonla mı olur sirkeyle mi kavgalarını?

Veya İstanbul'da Eminönü'de balık ekmek yerken içtiğiniz turşu sularını.

Turşu özellikle bağırsaklarımız için harika bir şifa kaynağı. Suyu ise çok daha faydalı.

Şimdi Sizlere tamamen gerçekten yaşanmış bir turşu suyu deneyiminden bahsedeceğiz

Tabiiki hazır alınanlardan söz etmiyoruz. Evde kendinizin yaptığı doğal olan turşudan ve suyundan.

Unutmayın her şeyin doğalı makbul. Hazır alınandan çok daha faydalı olacağı kesin insanın kendi hazırladığı yiyeceğin.

Öğreneceğiniz bu bilgi gerçekten sizi şaşırtacak. Sizde arkadaşlarınızla paylaşın

Geçen sene elinde bir paket turşu suyuyla eve dönen sporcu sevgilisini gören Ileana Bronet şaşkınlıkla bu durumun nedenini sormuş. Turşu Ilena tarafından çok sevilse de sporcu sevgilisinin neredeyse tiksindiği bir gıdaymış.

Ama gelin görün ki spor hocası tarafından önerilmiş. Ilena da spor hocasının neden öğrencilerine egzersizle birlikte turşu suyu önerdiğini merak etmiş.

Kısa bir süre önce kendisi 1 hafta boyunca turşu suyunu içerek denemeye karar vermiş.

Ilena’nın deneyimlerini sizlerle paylaşmadan önce ilk olarak turşu suyunun faydalarından biraz bahsedelim…

- Turşu suyu kansere neden olan serbest radikallere karşı savaşan birçok antioksidan içerir. Bu da demektir ki salatalık turşusu güçlü antioksidanlar olan A vitamini ve E vitamini içerir.

- Turşu suyu fermente bir gıda olduğundan, sindirim sistemi için faydalıdır ve bağırsak sağlığını iyileştirmede de etkisi olabilir.

- Turşu suyu kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olur. Journal of Diabetes Research dergisinde yayınlanan bir araştırmada, yemekten önce tüketilen sirke, yemekten sonra tip 2 diyabetlilerde kan şekeri düzeylerinin düzenlenmesine yardımcı olduğu anlatıldı.

İşte Ilena’nın 1 hafta boyunca turşu suyu ile yaşadığı deneyim...

1. Gün

Turşuyu kıtır kıtır yemeyi seviyorum ama yalan söylemeyeceğim turşu suyundan pek hazzetmezdim.

Ancak önyargım yüzünden fazla tuzlu olabileceğini düşündüğüm turşu suyu içinde çok miktarda sirke olsa da, çok asitli tadı yoktu.

2. Gün

Tesadüfen kas kramplarım oldu. Bu konuda etkili olduğunu bildiğim turşu suyunun yardımcı olacağını umuyordum, kramplarımdan kurtulacağından umutluyum.

Gün sonuna kadar, kramplarım kayboldu. Turşu suyu sayesinde mi oldu pek emin değilim.

3. Gün

Turşu suyu içmeye alıştım. İşten sonra 2 saat boyunca spor yaptım ve hiç kas ağrım olmadı!

4. Gün

Artık hoşuma gitmeye başladı.

5. Gün

Bugünkü şimdiye kadar yaptığım en ağır egzersizdi ancak hiçbir ağrı hissetmedim. Turşu suyunun bunda ne kadar etkisi var emin değilim.

6. Gün

Erkek arkadaşım turşu suyundan ne kadar tiksinse de ben alıştım.
Söylendiğine göre, onu öpmeye çalıştığımda kaçmadı, ki bu beni turşu suyunun nefes kesici faydalarının kesinlikle çalıştığına inandırdı. (Ağız kokusu yapmıyormuş)

7. Gün

Artık turşu suyu deneyiminin sonuna yaklaştığım için mutluyum! (Hoşlanmadığım için değil, normal bir kişi gibi turşu yemek için sabırsızlıkla beklediğim için) Genel olarak kesinlikle bir başarılıydı ancak her gün içebilmek için yanımda taşımaktan bıkmıştım.

Gözlemleyebildiğim Sonuçlar

Turşu suyunun kan şekerimi düzenlemeye yardımcı olup olmadığını, serbest radikallerle mücadele etmesini veya kilo vermemde yardımcı olup olmadığını söyleyemem ancak kas kramplarım ve ağız kokusu konusunda yardımcı oldu.

En fazla etkisini gördüğüm alan egzersizlerdi. Bu yüzden bir dahaki sefere spor içeceği düşünürken turşu suyunu aklımda tutacağım.

Bir arkadaşıma turşu suyu önerir miydim? Kesinlikle! Açıkçası bunu turşu sevenlere tavsiye ederim.


Read More

Ceviz suyunun 12 mucizevi faydası

  Hiç yorum yok
Ağustos 09, 2020

 

Ceviz suyunun 12 mucizevi faydası

Ceviz suyu nasıl tüketilmeli?
 

Cevizin sayısız faydasını biliyor ve sofralarımızdan eksik etmiyoruz. Peki en az cevizin kendisi kadar faydalı ceviz suyundan yeteri kadar yararlanıyor musunuz? Bir bardak suyun içine bir tam ceviz koyup bir gece bekleterek ceviz suyu elde etmeniz mümkün. Ceviz suyu her gün en fazla 1 bardak olacak şekilde tüketilmeli, yan etkilerini görmemek adına 15 günde bir ara vererek tüketmek gerekir. 

İşte ceviz suyunun faydaları.

1-Cilde iyi gelir
 

Cildin yumuşamasını, sıkılaşmasını ve daha sağlıklı bir görünüm kazanmasını sağlar. Sivilce ya da akne gibi cilt problemlerinin tedavisinde de kullanılır.

2-Sindirim desteği
 

Sindirim sistemi için büyük bir destekçidir. Kabızlığı giderir. Gaz problemleri ve şişkinlik gibi rahatsızlıkları da önler.

3-Tırnak ve saç için faydalı
 

Tırnakların ve saçların güçlenmesi için bakım ürünü olarak da kullanılır.

4-Kilo vermeye yardımcı olur
 

Ceviz suyu, kilo vermeye yardımcıdır. İçerdiği protein özleriyle vücudun yağ yakmasını hızlandırır ve böylece özellikle istenmeyen bölgelerdeki yağ birikimine etki eder. Metabolizmayı da hızlandırdığı için, kilo vermeye çalışanların her gün aç karnına bir bardak ceviz suyu içmesi önerilir. Bazı diyet programlarında, ara öğünlerde tüketilebilecek bir içecektir.

 5-Hormonlar için faydalı
 

Tiroit değerlerini düzenler. Eğer düşük ve yüksek tiroid probleminiz varsa rahatlıkla ceviz suyu tüketebilirsiniz.

6-Hayat kalitesini yükseltir
 

Yorgunluk, gerginlik, halsizlik gibi problemleri azaltır. Hayat kalitenizi yükseltir.

7-Adet sancılarına iyi gelir
 

Adet dönemi düzensiz olan ve sancılı geçen kadınların, bu dönemi daha rahat geçirmesini sağlar.

8-Hamileler ve yeni anneler için faydalı
 

Emziren kadınlar ya da hamileler için de ceviz suyu önerilir. Hamilelik döneminde fazla kilo alımına engeldir. Buna ek olarak, emziren annelerde ceviz suyundaki vitaminler süt yoluyla bebeğe de geçer. Bu dönemde bebek için gerekli olan vitaminler doğal yolla alınmış olur.

9-Uykuya faydalı
 

Ceviz suyu, uyku problemi çekenler için de önemli bir içecektir. Sakinleştirici etkisi ile uyumadan önce içilen ceviz suyu, daha kaliteli bir uykuya dalmanıza yardımcı olur.

10-Kan şekerini düzenler
 

Kan şekerini dengeler ve kan akışını hızlandırır. Böylece, kendinizi daha enerjik ve dinç hissedersiniz.

11-Kolesterolü dengeler
 

Kolesterolü dengeler. Bu özelliği ile kalp ve damar hastalıkları için önemli bir yardımcıdır. İçeriğindeki folik asit, bitkisel Omega-3 ve magnezyum gibi vitaminlerle kalp krizi geçirme riskini de düşürür.

12-Alzheimer'ı önlüyor
 

İçeriğindeki vitaminler ile beyindeki fonksiyonları güçlendirir. Böylece ileride Alzheimer gibi beyin rahatsızlıklarına yakalanma riskini düşürür.

Read More