3 Nisan 2019 Çarşamba

Kesin çözüm…Bu yöntemle diş taşlarından

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Kesin çözüm…Bu yöntemle diş taşlarından kurtulun.

Dişlere, diş etlerine, diş dolgusuna ve diş protezlerine tutunan yapışkan ve yumuşak bakteri tabakasına diş plağı denir. Bu plaklar tükürüğümüzde bulunan mineraller ile birleşerek sertleşir ve tartar denilen tabakayı meydana getirirler.
Diş tartarının diğer adı diş taşıdır. Dişlerde gıda kalıntısı birikmesi, bakteriler, genetik, diş ipi kullanmama, diş fırçalama alışkanlığı edinmeme gibi nedenlerden dolayı dişlerde zamanla tartar ve plak oluşumu gerçekleşir.
İşte diş tartarı, diş taşını temizlemek için doğal çözümler…

CEVİZ

Malzemeler
40 gr ceviz kabuğu
1 su bardağı su
Ceviz kabuğu antibakteriyel özelliği sayesinde dişteki tartar ve plaktan kurtulmanın en etkili ve doğal yöntemidir. Ceviz kabuklarını bir bardak suyun içine koyup 20 dk kaynatın. Ocaktan alıp soğumaya bırakın. Diş fırçanızı soğumuş olan bu suda 10 dakika bekletin. Bu suyla dişlerinizi fırçalayın. Günde 3 kez devam edin.

KARBONAT

Malzemeler
1 tatlı kaşığı karbonat
1 tutam tuz
Diş fırçası
Karbonat antibakteriyel özelliği sayesinde plak ve tartarı yok eder, ayrıca dişlerin beyazlamasına da yardımcı olur. Antrasit içeriği ile ağız içi pH seviyesini dengeler. Tuz da antimikrobiyal madde olduğundan kısa sürede plak ve tartarlardan kurtulmanızı sağlar. Karbonat ve tuzu karıştırıp, diş fırçanızı ıslatıp bu karışıma batırın. Dişlerinizi nazikçe bu karışımla fırçalayın. Ardından ağzınızı suyla çalkalayıp tükürün. Bu yönteme gün aşırı yani birer gün ara verip devam edin.

LİMON SUYU

Malzemeler
1 tatlı kaşığı limon suyu
Diş fırçası
Limon suyu asidik içeriği sayesinde antimikrobiyal özelliği gösterir. Plak ve tartarın çözülmesine ve nihayetinde yok edilmesine yardımcı olur. Dişlerinizi her zamanki gibi fırçalayın. Ardından diş fırçanızı yıkayın, limonlu suya daldırın. Bu su ile dişlerinizi ve diş etlerini hafifçe ovun. Bir dakika bekleyip suyla ağzınızı durulayın.

Read More

Kudret Narının Faydaları: Kanser Hücrelerini Öldürüyor, Bağışıklığı Güçlendiriyor

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Kudret Narının Faydaları: Kanser Hücrelerini Öldürüyor, Bağışıklığı Güçlendiriyor


Kudret narı, üzerinde topaklar olan bir salatalığa ya da kabağa benzeyen garip görünümlü bir meyve olsa da, dünyadaki en sağlıklı yiyeceklerden biridir. Kudret narı, vücudun düzgün çalışması için gerekli olan çeşitli vitamin ve minerallere sahiptir. Bu sağlıklı bileşenlerin yanı sıra, günümüzde en yaygın kronik hastalıkların bazılarıyla mücadele etmeye ve hatta iyileştirmeye yardımcı olabilecek aktif bileşikler içerir. Kudret narının faydaları için okumaya devam edin.

Kudret Narının Sağlığa Faydaları

Kudret narı, geleneksel olarak aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli mide ve bağırsak bozukluklarının tedavisinde kullanılır.
  • Mide ağrısı
  • Ülser
  • Kolit
  • Kabızlık
  • Bağırsak solucanları
Ayrıca böbrek taşları, ateş, sedef hastalığıkaraciğer hastalığı, adet ağrısı ve HIV / AIDS için destekleyici bir tedavi olarak kullanılabilir.

Kudret Narının Diyabete Faydaları

Araştırmalar, kudret narında insülinde bulunanlara benzer bileşiklerin bulunduğunu göstermektedir. Glikozun hücrelere taşınmasını ve karaciğerde ve kaslarda enerji depolanmasını teşvik ederek kan şekerini düşürür. Kudret narı insülin duyarlılığını, glukoz toleransını ve insülin sinyalini iyileştirir ve hatta kilo vermeyi desteklemeye yardımcı olabilir.

Kudret Narının Kansere Faydaları

Kudret narının şeker hastalığına karşı faydalı özellikleri, şaşırtıcı şekilde kanser hücrelerini öldürmeye yardımcı olur.
Kanser hücrelerinin hayatta kalmak için şekere ihtiyacı var. Colorado Kanser Merkezi Üniversitesi, kudret narının pankreas kanseri hücrelerinin glikozu kullanmasını önlediğini ve günlük kudret narı suyu tüketiminin pankreas kanseri riskini %60 oranında azalttığını tespit etti.
Kudret narı aynı zamanda sitotoksik etki (hücreye toksik şekilde etki edip hücreyi öldüren ya da fonksiyonunu durduran) gösteriyor. Bu özelliği ile kanserin yayılmasını önlüyor. Laboratuvar ortamında fareler üzerinde yapılan deneylerde, kudret narı ile beslenen deneklerde kanserin yayılmasının %51 oranında azaldığı kaydedilmiştir.
Meyve ayrıca lösemi, akciğer kanseri, yumurtalık kanseri, göğüs kanseri ve skuamöz hücreli karsinomun (cilt kanseri) tedavisinde de olumlu sonuçlar göstermiştir.
Kudret narının kanser üzerindeki etkileri, dünyanın çeşitli ülkelerindeki seçkin üniversite ve kurumlarda araştırılmaya devam ediyor. Kim bilir, belki bir kaç yıl içinde kanser hastalarına kemoterapi yerine kudret narı tedavisi uygulanacak.

Kudret Narının Bağışıklığa Faydaları

Kudret narının, bir C vitamini olmak üzere çok sayıda antioksidan ve diğer gerekli besinlerle dolu olduğu için daha güçlü bir bağışıklık fonksiyonuna katkıda bulunduğu belirtiliyor. Her porsiyonunda yaklaşık 55 mg C vitamini içerdiğinden, bağışıklık sistemini güçlendiren bir mikro besin olarak kabul edilmektedir.

Read More

Vücuttaki İltihapları Kurutuyor

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019



Demleyip içerseniz vücuttaki her türlü iltihabı kurutabiliyor, tam bir şifacı
Söğüt kabuğu binlerce yıldır Çin ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmakta. Hipokrat zamanında (M.Ö 400) yüksek ateşi ve romatizması olan hastalara söğüt kabuğu çiğnemesi tavsiye edildiği biliniyor. Söğüt kabuğu günümüzde osteoartrit ve bel ağrısı tedavisinde, romatizma ve baş ağrısı tedavisinde yardımcı doğal ürün olarak kullanılıyor.
AK SÖĞÜT KABUĞU
Bu kabukta aspirin ile benzer özellikler taşımaktadır. içerisinde Salisin adlı madde bulunmaktadır. Ayrıca ak söğüt kabuğu ağrı kesici özelliktedir. İltihap giderici özellikte olan ak söğüt kabuğu aspirine göre etkisi daha uzun seviyededir. Ak söğüt kabuğunun çayı demlenip tüketildiğinde vücutta oluşmuş her türlü iltihabı kurutmaktadır.
Baş ağrısı: Baş ağısını geçirmek için eczanelerde onlarca farklı markanın ilaçlarını bulabilirsiniz. Ancak bu ilaçların büyük çoğunluğu yan etkileri ile birlikte gelme. Ülkemizde de sık sık kullanılan baş ağrısı ilaçlarından bazılarının mide ve bağırsak sorunlarına yol açtığı biliniyor. Kimyasal ağrı kesiciler yerine söğüt kabuğu kullanarak bu yan etkilerden korunmanız mümkün.
Bel Ağrısı: 200 kişi üzerinde yapılan bir çalışma ile söğüt kabuğunun bel ağrısı tedavisinde oldukça etkili olduğu belirlenmiş. Ne kadar alınması gerektiği konusunda belirli bir rakam bulunmasa da aynı çalışmada 240 mg söğüt kabuğu dozu alanların ağrılarında önemli oranda azalma meydana gelmiş.
Eklem İltihabı: Yine söğüt kabuğunun eklem iltihabı olan hastalar üzerinde kullanılması sonucu bu rahatsızlık nedeniyle oluşan ağrılarda, özellikle boyun ve sırt bölgesinde ağrıların hafiflemesi sağlanmış. Başka bir çalışmada ise kalça ve diz bölgesinde bulunan eklem iltihabı ağrılarının söğüt kabuğu ile önemli oranlarda hafifletilebildiği tespit edilmiş.
Söğüt Kabuğu Nasıl Kullanılır?
Çocuklarda nadir olarak aspirin kullanımına bağlı olarak görülen Reye sendromu riski nedeniyle söğüt kabuğunun 16 yaşından küçük çocuklar tarafından kullanılması tavsiye edilmez.
Yetişkinlerde kullanım şekli ise şöyle;
Kurutulmuş söğüt kabuğu ile çay yapılabilir. 250 ml suya 2 tatlı kaşığı söğüt kabuğu atın ve kısık ateşte demleyin. Ateşten aldıktan sonra yarım saat bekletin. Günde 3-4 fincan çay gibi içebilirsiniz.
Toz ya da sıvı söğüt kabuğu kapsülleri 60-240 mg standart salisin alımı şeklinde tüketilebilir. Daha yüksek dozlar için doktorunuza danışın.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Ayak Mantarı Neden Olur? Nasıl Geçer? Evde Ayak Mantarı Tedavisi

Parmak aralarında kaşınma,  deri soyulması ile ortaya çıkan ve bulaşıcı bir hastalık olan ayak mantarı neden olur? Nasıl geçer? Evde ayak mantarı tedavisi
Ayak Mantarı Neden Olur? Nasıl Geçer? Evde Ayak Mantarı Tedavisi

Ayak Mantarı Neden Olur? Nasıl Geçer? Evde Ayak Mantarı Tedavisi – Ayak mantarı çok yaygın görülen bir cilt problemidir. Çoğu insan hayatları boyunca en az bir kez ayak mantarı problemi ile karşı karşıya kalırlar. Ayak mantarı daha fazla erişkinlerde ve ergenlik dönemindeki erkeklerde görülür, kadınlarda ve 12 yaşın altındaki çocuklarda ise daha nadir görülmektedir.

Ayak Mantarı Neden Olur?

Ayakların temiz tutulmaması ve hijyenik koşullar altında olmaması nedeniyle meydana gelen enfeksiyonlar ayak mantarı olarak tanımlanır. Sıcak ve nem sonucunda meydana gelen terleme problemi, ortak olarak kullanılan alanlar, havuz ve soyunma odaları mantar oluşumunu büyük ölçüde tetikler. Oldukça sık bir şekilde meydana gelen ayak mantarı sorunu, parmak aralarında kepeklenme oluşumu ve kaşıntı ile birlikte ilk belirtilerini göstermektedir. Özellikle nemli ve sıcak bir ortamda mantarlar çok hızlı bir şekilde çoğalmaktadır. Bulaşıcı olduğu için bir parmakta başlayan mantar hızla diğer parmaklara da yayılmaktadır. Ayak mantarı yalnızca ayak parmaklarında değil topuk kısmında da meydana gelebilir.
Ayak üzerinde kötü koku ve kaşıntı ile birlikte beyaz renk değişikliği ve iltihap oluştuğu zaman ayak mantarından şüphelenilmelidir. Mantar tırnaklara yayıldığı zaman, tırnak yapısı da bozulmaya başlayacaktır.

Ayak Mantarı Nasıl Geçer?

Ayak mantarı tedavisi ilaç gerektiren bir hastalık olarak kabul edilir. Bu nedenle kalıcı bir şekilde sonuç sağlamak adına mutlaka doktora gidilmelidir. Doktor önerisiyle kullanılacak ilaçların yanında ayakların günlük olarak yıkanması ve iyice kurutulması önem arz etmektedir. Bununla birlikte günlük olarak çorap değiştirme ve ayak yapısını sürekli olarak temiz tutma konusu da ihmal edilmemelidir. Özellikle halka açık olarak kullanılan mekanlarda ayak hijyeni koruma altına alınmalıdır.
Terlik, tırnak makası ve törpü gibi kişisel bakım ürünleri yalnızca kişiye özel olacak şekilde kullanılmalıdır. Mantar sorunuyla karşılaşan insanlar ilaçlarını düzenli şekilde kullanıp diğer faktörlere dikkat ettiklerinde kısa bir süre içerisinde ayak mantarından kurtulacaktır. Tedaviden sonra özellikle sağlık ve hijyen kurallarına dikkat etmeye devam edilmelidir. Aksi taktirde tekrar edebilir.

Evde Ayak Mantarı Tedavisi

Evde ayak mantarı tedavisi uygulayabilmek için her hastanın belirtilen sağlık ve hijyen kurallarına eksiksiz bir şekilde uyum sağlaması beklenir. Bunun yanında bazı bitkisel takviyelerle detedavisi de sağlanabilir. Elma sirkeli su ile ayakların silinmesi ve yıkanması mantar oluşumuna karşı iyi gelecektir. Bununla birlikte aynı şekilde karbonatlı su da mantar oluşumunu büyük ölçüde engellemeye yarar. Sarımsak güçlü bir antioksidan özelliği göstermektedir. Akşamları ayaklar pamuk yardımıyla sarımsaklı su ile silinebilir.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Bel Kayması Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çoğu insanda hayatlarının belirli bir döneminde olan ve dayanılmaz ağrılar yaşatan bel kayması nedir? Bel kayması belirtileri nedenleri ve doğal tedavisi.

Bel kayması, tıp dilinde ”spondylolisthesis” adıyla bilinen ve belli bir düzende dizilmiş olan omurga kemiklerinde, bazı nedenlerle ortaya çıkan kaymalardır. Bu sorunla birlikte ilerleyen yaşlarda ve yıpratıcı işler nedeniyle omurga kanalı darlığı da görülmektedir. Bel ağrısı şikayeti olan kişilerin yüzde 5’inde bulunan bel kayması problemi tedavi edilmediğinde, şiddetli ağrılar nedeniyle kişiyi rahatsız edecek duruma gelmektedir.

Bel Kayması Belirtileri Nelerdir?
Bel kayması söz konusu olan kişilerde, bel ve çevresinde oluşan ağrılar en bilinen belirtilerdir. Bunun yanı sıra kalça üzerine kadar yayılan ağrılar, hastanın rahat bir şekilde oturabilmesine engel olmaktadır. Hastanın öne eğildiği pozisyonlarda şiddetli ağrı görülmektedir. Hasta arkaya doğru eğildiğinde ise, bu ağrılarda hafifleme görülmektedir. Bel kayması nedeniyle sinirlerde ve omurilikte gerilim söz konusu olabilir. Bu da bel fıtığında görülen kalça, bacak ve ayaklara kadar uzanan ağrı belirtileri verebilir. Çok nadir de olsa, bu rahatsızlığa sahip hastalarda dışkılama ve idrar yapma esnasında zorlanma oluşabilmektedir.

Bel Kayması Nedenleri Nelerdir?
Bel kayması probleminin en bilinen nedenleri yaşlanma ve bedeni yıpratacak işlerle ilgilenmektir. Ayrıca düşme, spor yaralanmaları ve zorlu doğum süreci de bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çocukların hareketli yaşamı nedeniyle oluşan düşmeler de, bel kayması oluşumuna temel hazırlamaktadır. Bir diğer bel hastalığı olan bel fıtığı da, bel kayması sorununun oluşmasında etkilidir.

Bel Kayması Nasıl Tedavi Edilir?
Bel kayması, buna neden olan sebeplerin belirlenmesi sonucunda tedavisi yapılacak bir rahatsızlıktır. Ancak nedeni bulunsa dahi, herhangi bir sinir baskısı ya da şiddetli ağrı söz konusu değilse, hastaya sadece uygun ilaç tedavileri ve istirahat önerilmektedir. Buna ek olarak fizik tedavi uygulaması ve geçici olarak korse kullanmakta etkili tedavi yöntemlerindendir. Ağrıların şiddetli olduğu durumlarda ise, hasta cerrahi operasyonu reddedebilmektedir. Bu durumda ise ağrıyı oluşturan omurların arasına epidural steroid enjekte edilir. Ancak bu da geçici bir rahatlama sağladığı için, kesin tedavi yöntemi olarak görülmemektedir.

Bahsi geçen tedaviler uygulandığı halde olumlu bir sonuç söz konusu değilse cerrahi operasyon gündeme gelmektedir. Ciddi bir ameliyat olan bel kayması ameliyatı, operasyon sonrasında da ciddi komplikasyonlar oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle cerrahi operasyonu gerçekleştirecek kişilerin, alanında uzman ve deneyimli hekimler olmasına dikkat edilmesi gerekir.

Bek Kayması Doğal Tedavisi! Bitkisel Kür
Ceviz yaprağı, Bayır turpu, Devetabanı, Soğan Buğday unu, Sirke, Süt

Bel Kayması Kürü Hazırlanış Sekli:

Sirke ile haşladığınız ceviz yaprağını süzün ve elde ettiğiniz karışımı bir gün dinlendirilir. Hazırladığınız bu karışım ile bele masaj yapın. Masaj yaptıktan sonra karışımdan kalan posayı belinize sarın
Devetabanı bitkisini suda haşlayın. Süzerek elde ettiğiniz posayı merhem kıvamına gelene kadar süt ile yoğurun. Hazırladığınız merhemi tedavi süresince yatmadan önce belinize sarın.
Rendelediğiniz bayırturpun’a buğday ununu karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı hamur kıvamına getirdikten sonra ısıtarak belinize sarın
Sirke suyu ile haşladığınız ezilmiş soğanları lapa haline getirin. Belinize masaj yaptıktan sonra hazırladığınız lapayı ısıtarak belinize sarın.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Dizleri İyileştiriyor, Kemikleri Yeniden Doğmuş Gibi Yapıyor

İltihaplı eklemler, romatizmal hastalıklar, bademcik iltihabı, kuru egzama, topuk dikeni ve onlarca hastalığa şifa!
Eklem ağrıları günümüzün en çok karşılaşılan rahatsızlıkları arasında yer almaktadır. Hayat fonksiyonlarını tam olarak etkilemese de, ağrılı süreçleri sebebiyle kişinin gündelik işlerinden tam verim almasına engel olur.
Büyük eklemler olarak adlandırılan bilek, omuz, bel veya boyun, diz eklemleri gibi bölgelerde meydana gelen rahatsızlıklar oldukça önemli ve mutlak suretle dikkat edilmesi gereken rahatsızlıkların başında gelmektedir.
Eklem ağrıları tedavisi ile alakalı herhangi bir müdahale yapılmadığı taktirde ağrılar zamanla artmaya başlar ve sizlerin yaşam standartlarını olumsuz etkiler. Eklem ağrılarının belirtisi ise ilk aşamada ara sıra gözlemlenmekle beraber, zamanla şiddetini ve sıklığını arttırmaktadır.

Bunun yanı sıra diğer belirtileri;

Kişide hareket bozuklukları sorunu ortaya çıkar.
Eklemlerde şişlik ve sertlik gibi sorunlar meydana gelir.
Hareketlerde beceriksizlikler kendisini ön plana çıkartır.
Eklem ağrıları için bitkisel kür! Eklem ağrıları tedavisi konusunda çok sık uygulanan ve günümüzde tercih edilen limon kabuğu kürü, bu ağrıları kalıcı olarak dindirmenizde aktif bir rol oynamaktadır. Kolay hazırlanabilen ve aktardan temin edeceğiniz malzemeler ile kullanımına başlayacağınız bu kürün hazırlanma aşamasını adım adım sizlere sunuyoruz.

Şimdi gelelim limon kabuğu kürüne;

 Doğal sızma zeytinyağı
 2 adet büyük organik limon
 Okaliptüs yaprakları
 Kapaklı bir kavanoz
 Temiz sargı bezi
Limon kabuklarını soyun ve bir kavanoz içerisine koyun. Daha sonrasında kabukları tamamen kaplayacak kadar zeytinyağı ekleyin. İçerisine okaliptüs yapraklarını koyun.
Kavanozun ağzını sıkıca kapatın ve karışımı 2 hafta (14 gün) bekletin. 2 hafta geçtikten sonra karışımı sargı bezinin üzerine dökün ve ağrı olan bölgelere yerleştirin. Her gece bu tedaviyi uygulayarak hem ağrılarınızdan kurtulabilir, hem de uyurken cildinize işlemesine imkan tanıyabilirsiniz.
Diğer tedavi yöntemleri! Eklem ağrıları tedavisinde kullanılan birçok yöntem mevcuttur. Bunlar arasında ise uzun yıllardan bu yana limon tedavisi olarak adlandırılan ve üst kısımda kürüyle alakalı bilgiler ulaştırdığımız tedavi yöntemi mevcut.
Ek olarak sizlere eklem ağrılarınızı dindirecek ve kalıcı çözümler ulaştıracak bazı yöntem ve tedavi süreçlerinden de bahsedeceğiz.
Akupunktur Tedavisi: Genel olarak bu tedavi yöntemi Eklem ağrıları tedavisi hususunda çok sık tercih edilmektedir. 2 farklı yöntem olarak kullanılmaktadır. Geleneksel akupunktur olarak adlandırılan tedavi yönteminin yanı sıra şok tedavisi olarak da tercih edilmektedir.
Eklem ağrılarının şiddeti ve durumlarına göre değişim gösteren bu 2 tedavi yöntemi için en net kararı yine hekimler vermektedir.
Kaplıca tedavisi: Ülkemizde kaplıcalar, Eklem ağrıları tedavisi adı altında çok sık tercih edilen bir yöntem olarak görülmektedir.
İçerisinde yer alan ısı ve mineral sularının etkisiyle beraber eklem ağrılarına iyi geldiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kaplıcaların içerisinde yer alan basıncın etkisiyle beraber eklem ağrılarının tamamen ortadan kaldırıldığı gözlemlenmiştir. Türkiye’de birkaç farklı bölgede kaplıcaları görmek ve bulmak mümkün! Bu yazımızı okumak için zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Bu bilgiyi yararlı bulduysanız, lütfen arkadaşlarınızla ve ailenizle de paylaşın. Ücretsiz bilgiyi paylaşma çabamıza verdiğiniz destek için çok teşekkürler.
 Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Göz Kapağı Düşüklüğü Evde Nasıl Tedavi Edilir? - Evde Nasıl Yapılır?



göz kapağı düşüklüğü doğal tedavi




Göz kapağı düşüklüğü veya tıptaki adıyla Pitozis, kalıcı olabileceği gibi geçici de olabilir. Doğumdan itibaren mevcut olduğunda konjenital pitozis adı verilen sorun, her yaşta gelişebilen bir durumdur. Göz kapağı düşüklüğü, durumun ciddiyetine bağlı olarak görüşü engelleyebilir veya azaltabilir. Çoğu durumda, göz kapağı düşüklüğü doğal yollarla veya bazı tıbbi müdahalelerle tedavi edilir. Biz bu yazımızda göz kapağı düşüklüğü doğal tedavi yolları hakkında bilgiler vereceğiz.

Göz Kapağı Düşüklüğü Nedir?

Üst göz kapağının biraz veya göz bebeğini kapatacak şekilde sarkmasına pitozis veya göz kapağı düşüklüğü denir. Unilateral ve bilateral olmak üzere iki türü vardır. Unilateral pitozis bir gözü etkilerken, bilateral pitozis her iki gözü de etkiler.

Göz Kapağı Düşüklüğü Nedenleri?

  • Yaş veya herhangi bir travma
  • Zayıf beslenme
  • Katarakt ameliyatının etkileri
  • Göz kapağını yükselten kasın zayıflığı
  • Kasları kontrol eden sinirlerin zarar görmesi
  • Üst göz kapakları derisinde gevşeklik
  • Aşırı alkol ve sigara tüketimi
  • Güneşe aşırı maruz kalma

Göz Kapağı Düşüklüğü Belirtileri

  • Gözlerde sulanma veya kuruma ile birlikte yüzün yorgun veya bitkin görünmesi
  • Üst göz kapaklarından birinin veya ikisinin sarkması, gevşemesi veya çökmesi
  • Durumun ciddiyetine göre göz çevresinde ağrı

Göz Kapağı Düşüklüğü Evde Tedavi Yolları

  • Göz kapağı sarkmasını azaltmak için papatya çayı içilebilir veya posası ile sıcak kompress yapılabilir.
  • Göz kapağı düşüklüğünün nedeni sinirsel ise Akupunktur etkili olabilir.
  • B12 vitamini bakımından zengin besinler yiyin.
  • Kasları ve sinirileri güçlendirmek için Netrapana terapisi uygulanabilir. (Netrapana, göz kapaklarının üzerine ılık ghee yağı ve tuz karışımı uygulanmasına dayanan Ayurvedic tedavi yollarından biridir.)
  • Günlük göz kapağı güçlendirme egzersizleri yapılabilir.
  • Beta karoten bakımından zengin besinler yiyin.
  • Lutein açısından zengin besinler yiyin.
  • Göz yorgunluğundan kaçının.
Göz Kapağı Düşüklüğü ile birlikte görülebilecek bazı durumlar şunlardır:
  • Migren baş ağrısı
  • Yüz, kol veya bacaklarda kas güçsüzlüğü
  • Çift görme
  • Yutma güçlüğü
  • Göz enfeksiyonu
  • Göz şişliği
  • Göz veya göz yuvasında ağrı

Göz Kapağı Düşüklüğü İçin Doğal Çözüm

Tek ihtiyacınız olan bir yumurtanın akı. Yumurta akıcı cildi sıkılaştırır ve sağlamlaştırır. Sadece 2 gün boyunca yumurta akı kullandıktan sonra ortaya çıkacak sonuç sizi şaşırtabilir!
  1. Göz kapağınızda herhangi bir makyaj olmadığından ve kuru olduğundan emin olun.
  2. Bir yumurtayı kırın ve beyazını alın.
  3. Göz kapağınızı kapalı tutun ve kulak temizleme çubuğunun pamuğunu yumurta akına daldırın.
  4. Pamuğu göz kapağınızın kıvrımına sürün.
  5. Göz kapağını kapalı tutmaya devam edin ve yumurta akının kurumasını bekleyin ya da kurumayı hızlandırmak için fön makinesinin en düşük ayarını kullanabilirsiniz.
  6. Hepsi bu kadar!
  7. İlk denemede sonuç alamazsanız canınızı sıkmayın ve günde 2-3 kez uygulamaya devam edin. 2-3 gün içinde göz görülür bir fark olduğuna şahit olacaksınız.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 03, 2019

Bu Baharat Gözlerinizde Oranında İyileşme Sağlıyor!

Süper Editör
Gözlerinizi baştan yenileyecek çok özel bir baharat.
Yaşla bağlantılı ortaya çıkabilen sarı nokta hastalığını ortadan kaldıracak ve yaşınız kaç olursa olsun görüşünüzü %97 oranında iyileştirecek..
Bizler yaşlandıkça, sarı noktamız fonksiyonlarını yitirmeye başlar.
Bu da görmede kayıplara neden olur.
Bu hastalık başlangıçta hafif bir buğulu görüntü ortaya çıkartır.
Yavaşca ilerler ve son aşama olarak körlüğe sebep olur.
Körlüğün ana sebebi olan sarı nokta hastalığı, görme alanında sorumlu olup gözümüzün merkezinde bulunur.
Dünya genelinde milyonlarca insan bu hastalığa sahiptir.
Tamamen genetik faktörler yüzünden olmasa da sigara kullanımı bu hastalığı tetikler.
Günümüzde yetiştirilen bu bitki sayesinde artık tedavi süreci başlıyor:
Safran!
Düzenli safran tüketiminin size katacağı onlarca fayda var.
Bunlardan en önemlilerini buyurun aşağıdan okuyalım.
Hint baharatlı safran görme kabiliyetine yararı vardır.
Her gün 20mg safran baharatı insanları 3 ayda daha iyi sonuçlara getirir.
Vücuttaki oksijen dolaşımını kuvvetlendirir.
Sarı nokta hastalığına yönelik her gün safran çayı içerek yada safran baharatı kullanarak baş edebiliriz.
İçerdiği güzel koku ile hücrelerin yaşlanmasını engeller. Hücre ölümünü engeller.
Göz damarlarını açar.
Sinir sistemimizin sağlığını korur.

Safran Çayı Tarifi, Nasıl Yapılır?

1 bardak safran çayı için 6-7 adet safran kullanabilirsiniz.
Suyu kaynattıktan sonra 1-2 dakika soğumasını bekleyin ve safranı koyduğunuz bardağa dökün.
Suyun rengi amber rengine dönene kadar bekleyin.
Genellikle 5 dakika demlemek yeterlidir.
Safran çayına ilave olarak çubuk tarçın ilave edebilirsiniz.
Damak tadınıza göre çubuğu kırabilir ya da ilave edebilirsiniz.
Tavsiyemiz tatlandırıcı olarak şeker yerine bal kullanmanız.
Ama bundan da büyük tavsiyemiz, hiçbir şekilde tatlandırıcı kullanmayıp safran çayını katkısız tüketmeniz yönündedir.

Arzu ederseniz safran çayını, zencefilli de yapabilirsiniz.

Bunun için gereken malzemeler;

4 Su bardağı su
Yüksek kaliteli göz miktarı safran
Rendelenmiş taze zencefil
2 Yemek kaşığı bal
Bir tarçın çubuğu

Yapılışı :

Bir tavaya su dökün ve kaynatın.
Aroma oluşana kadar bal, doğranmış ve rendelenmiş zencefil ve tarçın çubuğu ekleyin.
Daha sonra safran ekleyin.
En az 15 dakika boyunca çayın kaynamasına izin verin.
Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…

Read More

1 Nisan 2019 Pazartesi

  Hiç yorum yok
Nisan 01, 2019

Çamaşırları Bembeyaz Yapmanın Püf Noktası

Beyaz çamaşırlar her ne kadar sevilse de bir süre sonra grileşmesi ya da sararması söz konusu olduğu için her zaman beyazlatma sorunları yaşanmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için öncelikle çamaşırları bembeyaz yapmanın püf noktası olarak sadece beyaz çamaşırları yıkamanız şarttır.
Beyaz ve gri, açık renkler bir arada yıkanırsa, beyazlığın etkili olması uzun sürmeyecek ve renk koyulaşacaktır. Bu yüzden mutlaka makineye sadece beyazları atın. Sonrasında ise birçok yöntem deneyerek beyazlatma işlemini yapabilirsiniz. Ancak teknolojinin olmadığı yerlerde çamaşırları kaynatmak ve doğal beyazlatıcılar kullanmak her zaman daha etkili bir yöntemdir.
Beyazlatmak için ağartıcı içeren deterjanlar gibi diğer birçok yöntemle çamaşırlarınızdaki ilk günkü beyazlığı koruyabilirsiniz.

Çamaşırları Aspirin İle Beyazlatmak

Çamaşırları aspirin ile beyazlatmak oldukça sık rastlanan bir yöntemdir. Bunun için her 1 kilo için 1 adet aspirin kullanarak çamaşır makinenizin deterjan bölümüne aspirin ekleyebilirsiniz. Aspirinli suya bastırıp bir iki saat beklemek de etkili bir yöntemdir.

Çamaşırları Karbonat İle Beyazlatmak

Çamaşırları karbonatla beyazlatmak genelde karbonatlı suya basmak şeklinde uygulanır. Ancak diğer bir yöntem olan makineye eklemek ise deterjana bir tatlı kaşığı eklemek şeklinde uygulanmaktadır.

Çamaşırları Çamaşır Suyu İle Beyazlatmak

Çamaşır suyu en etkili yöntemlerden olmakla birlikte, çamaşırların kolay yıpranması söz konusu olduğundan tablet şeklinde olanların tercih edilmesi gerekir. Ayrıca çamaşır suyuyla çamaşırların beyazlatılması zamanla sararmalara neden olmaktadır.

Çamaşırları Elma Sirkesiyle Beyazlatmak

Elma sirkesi kötü kokusu nedeniyle pek tercih edilmese de doğal bir yöntem olduğu için çok sık kullanılır. Elma sirkesi eklenmiş suda 1-2 saat bekletilen çamaşırlar makineye atılarak ön yıkamasız olarak yıkanır.

Beyazlar Ne Zaman Yıkanır?

Beyaz çamaşırlar en fazla iki kez giyildikten sonra yıkanmalıdır. Bu şekilde yıkanan çamaşırlar daha çok kirlenmeden temizlenir ve her zaman ilk günkü gibi temiz görünür. Beyazların yıkanması sırasında mutlaka sadece beyaz çamaşırları makineye atmalı, beyazlara uygun deterjanlar kullanarak uygun bir programla beyazların yıkanmasını sağlamalısınız. Beyazların ilk günkü gibi beyaz kalması her zaman mümkün olsa da, eninde sonunda sararması söz konusu olmaktadır.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 01, 2019


Böbrekleriniz vücuttaki zararlı maddeleri filtreler. Gereksiz sıvıları kandan toplar ve atar.Böbreklerinizin herhangi bir sorunu olduğunda tüm sağlığınız etkilenir.Bu sorunlar olduğunda vücudunuz size bazı işaretler verir. Gelin bu işaretlere beraber bakalım.İdrarda Değişiklikler
İdrara çıkmada sorun, renk ve yoğunluk değişimi, gece idrara çıkma.
Şişlik – Böbreklerde bir sorun olduğunda, fazla sıvı dışarı atılamaz ve vücutta şişlikler oluşmaya başlar.
Ağızda metal tadı – ağız kokusunda değişme, tat alma duyusunda azalma, iştah kaybı
Bitkinlik – Böbrekleriniz sağlıklı olmadığında kırmızı kan hücreleriniz atık maddeyle dolu olur ve oksijen taşıyamazlar.
Ağrı – böbrek hasarının bir başka belirtisi ise sırtınızın yan kısımlarında baş gösteren ağrılardır. Böbrek iltihaplanması ve taşlanma ile ilişkilendirilebilir.

Nefes Darlığı

Kan hücrelerinizin oksijen taşıyamadığından bahsetmiştik işte aynı sebepten ötürü aldığınız nefes içindeki oksijeni kanınıza aktaramıyor. Bu sebeple nefes darlığı yaşıyorsunuz.
Konsantrasyon Bozukluğu ve Baş dönmesi
Eğer beyniniz yeterli oksijeni alamazsa, odaklanmada sorun yaşarsınız ve baş dönmeleri kendini gösterir. Hafızanıza erişmede sorun yaşarsınız ve yeni şeyler öğrenmek daha zor hale gelir.

Kaşıntı

Atıkları vücuttan uzaklaştıramayan vücut zaman içerisinde zehirlenmeye başlar. Vücutta ufak çaplı kaşıntılar ve eklem ağrıları başlar.
Böbreklerinize iyi bakın. Onlarsız hayat oldukça zor olur. Onlara iyi bakmak için sağlıklı beslenmeyi ve spor yapmayı ihmal etmeyin.

Read More

  Hiç yorum yok
Nisan 01, 2019

Selenyum nedir ? Hangi besinlerde bulunur ? Faydaları !

Selenyum, bağışıklık sisteminin, DNA fonksiyonlarının ve tiroid bezinin sağlıklı işlemesi için gerekli olan çok önemli bir mineraldir. Vücut metabolizmasında bir antioksidan olarak hareket ederek erken yaşlanmayı önlemeye yardımcı olur. Kalp sağlığı, üreme, zihinsel sağlık, enfeksiyon ve iltihapla mücadele gibi süreçlerde yer alır. Saç ve tırnak sağlığında aktif bir mineral olan selenyum E vitaminiyle birlikte hareket edebilir veya bu vitaminin yerine geçebilir. Selenyum eksikliği bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser gibi kronik hastalıkların gelişimine yol açabilir ve fazlalığı ise vücutta toksin üretir. Selenyum genelde Brezilya fındığı, yumurta, turpgiller, tahıllar, et ve deniz ürünlerinde bulunur.
Selenyum nedir?
Selenyum vücut tarafından üretilmeyen sadece besinlerden alınabilen antioksidan bir mineraldir. Düşük miktarlarda selenium vücut için yeterlidir. Genellikle kol, bacak, sırt, mide kaslarında (iskelet kaslarında) depolanır ve büyük kısmı ince bağırsaklardan emilir.
Selenyum neye yarar?
Antioksidanlar oluşturmak için vücuttaki proteinlerle birleşerek hücrelerin serbest radikal hasarlarından korunmasını sağlar. En önemli görevi glutatyon enziminin çalışmasını sağlamaktır. Oksidatif stresin (erken yaşlanma) etkilerinden vücudun korunmasında yardımcı olan bu enzimin aktifleşmesi, tiroit bezi fonksiyonlarını düzenler ve hormonların sağlıklı işlenmesinde gereklidir. Ayrıca kan hücrelerinin zarar görmesini engeller, sperm üretimine katkı sağlar, bağışıklık sistemini sağlıklı tutarak kanser oluşumunu engelleyebilir.
Selenium çeşitli vitamin ve mineral takviyelerinin bir bileşenidir. Genellikle astım, yanıklar, yaralanmalar, besin emilim bozukluğu gibi hastalıkların tedavisinde ve kemoterapinin yan etkilerini ortadan kaldırmada kullanılır.
Selenyumun faydaları
Kanserojen maddelerin etkisini azaltabilir.
Antikor üretimine yardımcı olur.
Antioksidan özelliğiyle serbest radikallerle savaşır.
Tiroit bezinin çalışmasını sağlar.
Saç ve tırnak gelişiminde önemli bir mineraldir.
Kemoterapinin yan etkilerin giderilmesinde etkilidir.
Yaşlanmayı geciktirir, hücrelerin genç kalmasını sağlar.
Grip, tüberküloz ve hepatit C hastalarına fayda sağlayabilir.
Kadınlarda rahim ağzı kanseri riskini azaltır.
Bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasında önemlidir.
İltihap azaltma özelliği nedeniyle astımlı kişilere faydalı olabilir.
Vücutta oluşan yanık ve yaraların iyileşmesinde takviye olarak kullanılır.
Kepek ve mantar oluşumunu önleyen şampuanlarda kullanılır.
Selenyum ve bağışıklık sistemi
Bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için selenyumdan zengin beslenmek gereklidir. HIV dâhil, virüslerin gelişiminin önlenmesinde kilit rolü vardır. Eksikliği, bağışıklık sisteminin daha yavaş tepkimesine yol açar. Vücudun oksidatif stresini azaltarak yaşlanma süreciyle mücadele eder. Serbest radikal hasarını azaltarak bağışıklık sistemini güçlendirir. E vitamini gibi diğer antioksidanlarla etkileşime girip hastalığa neden olabilecek mutasyona ve DNA hasarına karşı koruma sağlar. Takviyesi iltihapları tedavi edebilir.
Selenyum ve tiroid
Tiroid bezi, iştah, uyku, sıcaklık, ağırlık, enerji ve daha pek çok önemli günlük vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve düzgün çalışmadığında ciddi sonuçlar ortaya çıkar. Tiroid hormonlarının üretimi ve miktarlarının düzenlenmesi görevi görür. Selenyumun eksikliğinde tiroid bezi iltihabı, hipertiroid ve hipotiroid (yetersiz hormon üretilmesi) gibi sorunlar baş gösterebilir. Takviyelerinin Hashimoto hastalığı olan kişilere fayda sağlayabileceği düşünülmektedir.
Selenyum ve astım
Vücuttaki iltihabı azaltma kabiliyeti astımla ilişkili semptomları azaltmada etkili olabilmekte ve kronik astımı olan kişilerin kanında selenyum düşük olduğu görülmektedir.
Selenyum ve Alzheimer
Vücuttaki selenyumun miktarı yaş ilerledikçe düşer ve antioksidan rolünün azalmasıyla beyin işleyişinde bozulmalar meydana gelebilir. Bazı çalışmalar Alzheimer hastalarının kanında selenyumun düşük olduğunu göstermiştir. Bu minerali çokça içeren Brezilya fındığı, deniz mahsulleri gibi yiyeceklerin hafif bilişsel bozukluk durumunda zihinsel işlevleri iyileştirdiği görülmüştür ama tam açıklanamamıştır.
Selenyum ve kalp hastalıkları
Selenyumun iltihapla mücadele etme, kan akışını artırma, oksidatif stresi azaltma, trombositlerin (kanın pıhtılaşmasını sağlayan renksiz kan hücreleri) birikmesini önleme ve antioksidan aktiviteye yardımcı olma yeteneği kalp sağlığına faydalıdır. Eksikliği kardiyovasküler hastalık riskine yol açabilir. Toprakta düşük selenyumun Keshan hastalığının (kalp kası bozukluğu) oluşumunda önemli bir etkisi olduğu görülmüştür.
Selenyum ve kanser
Antioksidan özellikleri ve işleyiş mekanizmaları üzerine etkileriyle kanserin önlenmesinde rol oynayabilir. Özellikle karaciğer kanseri, meme kanseri, kolon kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanserine bağlı ölüm ve kanserlerin şiddetini azaltmada etkili olabilir. Araştırmalar günde 200 mg’lık bir dozunun hücre mutasyonu ve kanser gelişimini azaltabileceğini göstermiştir. Ayrıca toprakta düşük SE minerali oaln bölgelerde kanser riski daha fazladır.
Günümüzde çok sayıda farklı selenyum takviyesi bulunmaktadır
Takviyelerinin kanser türlerini önlemeye yardımcı olup olmayacağını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Selenyum ve doğurganlık
Selenyum spermin davranışını ve işlevini etkileyebilir; eksikliğine bağlı olarak erkeklerde kısırlık ve kadınlarda düşük yaşanabilir. Hem düşük hem de yüksekliği sperm sayısına olumsuz etkileri olabilir.
Guatr nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Selenyumun yaşlanmaya etkisi
Yaşlandıkça kronik hastalık geliştirme riski arttığından Se mineraline daha çok ihtiyaç duyulur. Bu nedenle yaşlılık sürecinde selenyumdan zengin beslenmek vücudu savunmaya yardım ederek uzun bir yaşama katkıda bulunabilir.
Selenyum içeren gıdalar
Sebze ve meyvelerdeki selenyumun miktarı, yetiştirildikleri toprağın selenyum içeriğine bağlı olarak değişmektedir. Örneğin bir bölgedeki Brezilya fıstığı tavsiye edilen alımın % 288’ini karşılarken diğer bölgeler % 11’ini karşılamıştır. Pişirme ile besinlerdeki selenyumun miktarında yaklaşık %50 kayıp oluşabilir. Aşağıdaki gıdalarda bolca bulunur:
Brezilya fındığı: Brezilya fındığı Brezilya ceviz ağacından gelir. Bu fındık Hindistan cevizine benzer ve ağırlığı 5 ila 20 kg a kadar çıkabilir, hasatta parçalanır ve içinden fındıklar çıkar. Günde 1 ila 4 tanesinin tüketimi genel olarak önerilen güvenli miktardır.
Hindi: Kemiksiz hindi etinde 31 mikrograma kadar selenyum alınabilmektedir. Kepekli ekmek ile tüketilmesi önerilir.
Balık: Sarı yüzgeçli orkinos, yaklaşık 30 gr başına ortalama 92 mg selenyum içerir. Bunu 40 ila 65 mg arası içeren sardalye, istiridye, karides, somon takip etmektedir.
Zenginleştirilmiş Gıdalar: Makarnalar, tam buğday ekmekleri ve tam tahıllı hububatlar selenyum ve diğer mineraller ile zenginleştirilmektedir. 1 bardak erişte veya tahıl gevreği porsiyonu başına yaklaşık 40 mg selenyum sağlanabilmektedir.
Ayrıca yumurta, ay çekirdeği, soğan, karaciğer, tavukgöğsü, chia tohumu, mantar, sarımsak da selenyumdan zengin besinlerdir.
Anne sütü bebekler için tek ve vazgeçilmez selenyum kaynağıdır.
Günlük selenyum ihtiyacı nedir?
Önerilen günlük tüketim yaşa bağlıdır ve önerilen değerler konusunda bir fikir birliği yoktur. ABD Tarım Bakanlığına göre günlük ortalama miktarlar aşağıdaki gibidir:
1-3 yaş arası çocuklar: 20 mikrogram
4-8 yaş: 30 mg
9–13 yaş: 40 mg
14 üstü ve yetişkinler: 55 mg
Hamile kadınlar: 60 mg
Emziren kadınlar: 70 mg
Türkiye’de yapılan çalışmalarda günlük alım düzeyleri ortalama 30-36 mg/gün ve 43-44 mg/gün olarak bulunmuştur.
Selenyum eksikliği neden olur?
Besinlerin sindirimi veya emilimiyle ilgili zorluklar
Karaciğer, safra kesesi, bağırsak, pankreas veya böbrek hastalıkları
Mide salgısını etkileyen patolojiler
Sindirim sistemi ameliyatı, kronik alkolizm
Antasitler (mide iltihabı ilaçları), antibiyotikler, müshiller ve diüretikler gibi ilaçlar
HIV (AIDS) ve Crohn hastalığı
Selenyum eksikliği olan bölgelerde yaşamak
Beslenme alışkanlıkları (vejetaryen rejimler, mamalarla ve damar yoluyla beslenme)
Kadınlar hamilelik, menstrüasyon ve menopoz sonrası selenyum eksikliği yaşayabilirler.
Selenyum eksikliği belirtileri
Erkeklerde ve kadınlarda kısırlık
Kas güçsüzlüğü
Yorgunluk ve uyuşukluk
Zihin bulanıklığı
Saç dökülmesi
Kolesterol yüksekliği
Tırnak yataklarında beyazlama
Bağışıklık sisteminin zayıflaması
Selenyum eksikliği ne tür sorunlara yol açar?
Eksiklik bazı hastalıkların oluşumunda direkt rol alabilir. Diğer patolojik durumlarda ise dolaylı etkiden veya Selenyum verilmesinin faydalı terapötik etkisinden söz edilebilir.
Eksikliği halinde iskelet kas tutulumu, kan hastalıkları, karaciğer nekrozu, katarakt, pankreatik hasar, kistik fibrozis, lejyoner hastalığı, alkolik siroz, erkek kısırlığı, bacak ülserleri oluşabilir.
Selenyumdan fakir coğrafyalarda Keshin-Beck (kronik bir kemik rahatsızlığı) hastalığı görülebilir.
Kardiyovasküler, nörolojik, dejeneratif ve kanser gibi hastalıkların riskinde artış söz konusudur.
iyot eksikliğine yol açarak bebeklerde kretinizm (tiroid yetersizliği) riskini arttırır.
Selenyumun insan beslenmesi için vazgeçilmez olduğu ve eksikliğine bağlı hastalıklar arasında direkt ilişki olduğu ilk kez Keshan Hastalığı ile saptanmıştır
Selenyum eksikliği nasıl ölçülür?
Mevcut selenyum seviyelerinizi öğrenmek için kan veya saç testi yaptırabilirsiniz. Kan testi sadece son zamanlarda alınan selenyumun miktarını gösterir ve saç testlerinin doğruluğu selenyum farklı organ ve sistemlerde farklı yoğunlukta depolandığı için yanıltıcı olabilir.
Selenyum fazlalığı neden olur?
Selenyum toksisitesi, nadir olmakla birlikte (endüstriyel Selenyuma maruz kalınmadıkça) akut veya kronik olabilir, günde 400 mg üst sınırı aşmamak önemlidir. Selenyum içeren gıdaların toksik etkiye yol açması beklenmez, takviyelerden alınan miktarın toksik etkisi çok daha olasıdır.
Selenyum fazlalığının belirtileri
Saç ve tırnak kaybı, baş dönmesi
Ağızda sarımsak kokusu
Mide bulantısı, kusma, diş bozuklukları
Yüzde kızarma, titremeler,
Kas ağrısı, deri ve sinir sistemi lezyonları
Hissizlik, karıncalanma, yanma hissi
Anormal refleksler, kısmi felç
Ağır vakalarda, ciddi bağırsak ve nörolojik semptomlara, kalp krizine, böbrek yetmezliğine ve ölüme neden olabilir.
Selenyum ilaçları ve takviyeleri
Selenyum, multivitamin ve multimineral takviyelerinde genellikle selenometiyonin veya selenyum bakımından zenginleştirilmiş maya, sodyum selenit veya sodyum selenat formlarında mevcuttur. Bunlar tipik olarak 33 ila 200 mikrogram selenium içerir. Çoğu insan için gıdalardan sağlanacak miktarlardan fazlasına ihtiyaç yoktur. Vücudun selenyumu takviye formunda ne kadar iyi emdiği açık değildir ve hastalıklar için kullanılabileceğini gösteren çok az kanıt vardır.
Selenyum bazı antasitler, kemoterapi ilaçları, kortikosteroidler, kolesterol düşürücü statin ilaçları, doğum kontrol hapları ve niasin (B3 vitamini) gibi ilaçlar ve takviyelerle etkileşime girebilir. Kullanmadan önce doktorunuza danışın.
Kimler selenyum takviyesi almamalı?
Takviyeler kemoterapi ilacı olan sisplatin de dahil bazı ilaçlarla etkileşime girebilir.
Cilt kanseri: Takviyeler cilt kanseri riski ile ilişkili olabilir bu nedenle cilt kanseri riski yüksek olan kişiler bu takviyeleri almamalıdır.
Prostat kanseri: Vücutlarında yüksek selenyum konsantrasyonlarına sahip erkeklerin, selenyum takviyesi almaları durumunda prostat kanseri riski iki katına çıkmaktadır.
Diyabet: Günde 200 mikrogram selenyum alan kişilerin, tip 2 diyabet geliştirme olasılığının % 50 daha fazla olduğu gösterilmiştir.
Selenyum takviye türleri
İyonik Selenyum: E vitamini hücrelerini ve bağ dokusunu serbest radikalleri yok ederek korumaya alır.
Nutraxin selenyum: Selenyumun eksikliği halinde kullanılır. Selenometiyonin formunda selenyum minerali içerir. Yetişkinler için takviye edici gıda olarak günde 1-2 tablet bol su ile kullanılması önerilir.
Selenyum sülfit: Kepek şampuanlarında kullanılır. Kafa derisindeki kaşıntı ve pul pul dökülmeye iyi gelmektedir.
Selenyum solgar: Vücudun günlük selenyum ihtiyacı için kullanılan bir takviyedir. Her kapsül 100 mcg selenyum içerir.
Selenyum zararları ve yan etkileri nelerdir?
Takviyeler doktorunuz tarafından verilen ilaçların yerine kullanılmamalıdır.
Uzun süreli veya yüksek dozda kullanmak diyabet veya ciddi tıbbi durumlar gelişme riskinizi artırabilir.
Kronik böbrek hastalığı, etkin olmayan tiroid veya cilt kanseri gibi her bir durumda doz gereksinimi farklılık gösterir.
Hamilelikte ve emzirme döneminde tıbbi tavsiye olmadan takviye kullanılmamalıdır.
Ameliyattan en az 2 hafta önce kullanmayı bırakmak gerekebilir.
Takviyeler tıbbi testlerin sonuçlarını etkileyebilir, doktora takviye kullanıldığı mutlaka söylenmelidir.
Alerjik bünyelerde ağır tepkilere yol açma ihtimali bulunduğundan E vitamini ile birlikte kullanılmalıdır.
Bazı bünyelerde psikolojik bir rahatsızlık olan anhedoniye (geçmişte istekle yapılan şeylere karşı isteksizlik) yol açabilir.

Read More