29 Eylül 2018 Cumartesi

Konya'daki koca obrukların sebebi israf!

  Hiç yorum yok
Eylül 29, 2018

Konya'daki koca obrukların sebebi israf!

Yerin altında zamanla eriyen kalker taşlarının boşluk oluşturması ve zeminin çökmesiyle oluşan obruklar, Konya'nın Karapınar ilçesinde bazı mahalle ve yayla sakinlerini korkutuyor.
Yeraltı sularının azaldığı ilçede bu yıl derinliği 60 metreyi bulan farklı çap ve büyüklükte, 11 obruk meydana geldi.
Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede son bir haftada meydana gelen iki obruğu incelemek üzere ilçeye geldiğini söyledi.
Karapınar'ın killi kireçli toprak tabakasına sahip olduğunu aktaran Arık, obrukların oluşmasında bölgenin jeolojik yapısının etkili olduğunu vurguladı.
Arık, ilçenin çevresindeki volkanik kayaçların ve suyun asitliliğinin de obruk oluşumuna neden olduğunu belirterek, "Yeraltı su akımının Tuz Gölü'ne doğru kırık hattan hareket ederken oluşturduğu boşluklar sürekli genişliyor ve zaman içerisinde çöküyor." dedi.
Son 18 yılda 320 obruk oluştu
Son yıllarda obruk oluşumun arttığına işaret eden Arık, şöyle konuştu:
"2000'li yıllardan bu yana ise 300, geçen yıl 9 bu yıl ise 11 obruk daha oluştu. Tarla içindeki bir yol üzerinde oluşmuş obruğun başındayız. Dolayısıyla insan hayatını doğrudan tehdit eden bir yapının yanındayız. Geçmiş yıllarda su seviyesi daha yukarılarda olduğu için obruklar daha üst kotlarda oluşuyordu. Şu anda yerleşim alanlarında, evlerin yanında ve tarımsal alanlarda oluşuyor. Burada 30 metre uzun ekseni 25 metre yatay ekseni olan 15 metre derinliğinde obruktan bahsediyoruz. Bunun üzerinde bir yapı olsaydı, olduğu gibi içine giderdi."
Daha az su tüketen bitki üretimine teşvik önerisi
Arık, bölgede tarımsal faaliyetin artmasıyla su kullanımın da fazlalaştığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Vatandaşlar tarımsal faaliyetini sürdürmeli. Mısır, pancar ve yemlik bitkiler ekiliyor. Bu tarım, 15 yıl içinde daha da yaygınlaştı. Bu süreçte küçükbaş hayvancılık, büyükbaşa evrildi. Bu hayvanlar için yem üretimi yapılıyor. Bunlar çok su ihtiyacı olan şeyler. Bölge, ülkenin en az yağış alan bölgesi. Tarımsal sulama da artınca yer altı su seviyesi azalıyor. Bunda insani faktörlerin devreye girdiğini gösteriyor. Obruk oluşumunu durduramayız ama önlemler alabiliriz. Su kullanımını mutlaka kontrol altında tutmalıyız. Daha az su tüketen bitki üretimi için teşvikler verilmeli. Buğday, arpa üretimine verilen teşvikler arttırılmalıdır. Suyu tasarruflu kullanacağız, az su tüketen bitki üreteceğiz."
Bölgeyi besleyen herhangi bir akarsu kaynağı bulunmadığının altını çizen Arık, "Konya kapalı havzasında 140 bin yeraltı su kuyusu var. Bunun 100 bini kaçak. Ne kadar su çıkarılıyor, hangi seviyelerden çıkıyor, kuyunun sağlıklı açıldığına dair veri yok. Suyla ilgili planlama yapamıyoruz. Bu kadar su kullanımı gerçekleşince yeraltı su seviyesi daha da derine gidiyor. Bölgenin hemen güneyinde Mavi Tünel projesinden Göksu'dan 400 milyon metreküp su ovaya gelecek. Şu anda kullanımı olsa bile bu ihtiyacın onda birini karşılayacak düzeyde. Başka kaynaklardan su aktarım projelerinin fizibiliteleri yapılıyor ancak daha fazla enerji gideri olduğu için mevcut suyun daha verimli kullanılması mantıklı geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Obruğun olduğu tarlada mısır hasadı
Üç gün önce ilçenin Sırnık mevkisindeki obruğun oluştuğu mısır tarlasına hasat için gelen biçerdöver operatörü Cafer Zengin ise tedirgin olmasına karşın çalışmaya devam edeceğini anlattı.
Obruğun ürkütücü olmasına rağmen ekili ürünün işlenmesi gerektiğini aktaran Zengin, "Bir tarafından başlayacağız. Eğer yeni bir obruk oluşacak olursa görürüz, belli eder. Biçtiğim yerde olursa yapacak bir şey yok, biçerle beraber düşeriz. Bu şekilde bırakıp gidemeyiz. Sonuçta bu biçilecek, 20 metre geriden işleyeceğiz. Fazla yaklaşmayacağız." diye konuştu. aa

Read More

27 Eylül 2018 Perşembe

Günün Duası.. 70 bin Meleğin Amin Dediği Dua…

  Hiç yorum yok
Eylül 27, 2018

Günün Duası.. 70 bin Meleğin Amin Dediği Dua… 

Günün Duası.. 70 bin Meleğin Amin Dediği Dua…
Hz. Peygamber (sav) Allah (cc)’ı zikretme konusu yaratılmışların en üstünü idi. Günün her anında ve hangi işle meşgul olursa olsun Allah (cc)’ı anmaktan ve dua etmekten geri durmazdı. Kuran’da “De ki: “Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?…” (Furkan Suresi, 77) buyuruluyor. Resulullah Efendimiz (sav) bunu layıkıyla kavramış olduğundan hangi durumda olursa olsun dua etmekten ve Allah (cc)’ı anmaktan geri durmazdı.sResulullah (sav)’ın dua konusuna verdiği ehemmiyeti aşağıdaki sözlerinden daha iyi anlayabiliriz:sSÜREKLİ DUA EDERDİ
“Allah Katında duadan makbul ve kıymetli hiç birşey yoktur.” (Tirmizi)
“Kul duasında üç şeyin birini almaktan şaşmaz: Ya dua sayesinde günahı bağışlanır veyahut peşin bir mükafat alır veya ahirette karşılığını alır.” (Deylemi)
“Allah’ın fazlından isteyin. Allah Kendinden istenmesini sever. İbadetlerin makbulu, ferahlığı beklemektir.” (Tirmizi)
“Kulun Allah’a en çok yakın olduğu secde halidir. Secdede Allah’a çok dua edin.” (Müslim)
“Muhakkak ki sizin Rabbiniz haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp kendisinden birşey istedikleri zaman, onları boş çevirmez.” (Tirmizi-Ebu Davud)
“Dua ettiğiniz zaman, kabul olunacağına inanarak dua edin. Bilmiş olun ki, gafletle yapılan duaları Allah kabul etmez.” (Tirmizi)
“Allahu Teala dualarınızı kabul eder. Ta ki dua ettim hala kabul olmadı deyip acele etmedikçe. Allah’tan çok isteyin. Çünkü siz kerem sahibinden istiyorsunuz.” (Buhari-Müslim)
Resulullah (sav)’ın gün içinde sık tekrarladığı bir dua şöyledir:
“Yüzümü, göğsü inanç dolu bir Müslüman olarak yeri ve göğü Yaratana çevirdim. Ben O’na ortak koşanlardan değilim. Kıldığım namaz, yaptığım ibadetler, hayatım ve ölümüm ortağı bulunmayan alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.
Allah’ım hükümran Sensin. Sen’den başka İlah yoktur. Sen Rabbimsin. Ben Senin kulunum. Rabbim, günahlarımı ancak Sen bağışlarsın. Beni en güzel huylara ulaştır. Zaten en güzellerine ancak Sen ulaştırırsın. Kötü huyları benden uzaklaştır. Onları Sen’den başkası benden uzaklaştıramaz. Ben Seninleyim. Sana döneceğim. Sen yüceler yücesisin. Affına sığınıyor, Sana yöneliyorum.
Lütfen duamızın toplu olması için amin diyerek katılalım ve daha çok kişinin duamıza katılması için paylaşalım.

Read More

Burun tıkanıklığını 25 saniyede geçiren yöntem

  Hiç yorum yok
Eylül 27, 2018

Burun tıkanıklığını 25 saniyede geçiren yöntem

Burun tıkanıklığını 25 saniyede geçiren yöntem
Soğuk havaların yüzünü göstermesiyle birlikte grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklar kendini göstermeye başladı.İşte 25 saniyede burun tıkanıklığını geçiren yöntem…
Soğuk havaların kapımızı çaldığı şu günlerde grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklar kaçınılmaz oldu.  Bu hastalığın en sıkıntılı tarafı ise burun akıntısı ve burun tıkanıklığı… Kişiye oldukça sıkıntı veren bu durumu yapacağınız 25 saniyelik bir yöntemle geçirebileceğinizi biliyor muydunuz? 
Sosyal medyada yüklendiğinden beri 8 milyon izlenen videoyu sizler için adım adım anlatacağız.  İşte burun tıkanıklığını 25 saniye içerisinde hiçbir ilaç kullanmadan geçiren yöntem…
1. Adım 
 Dilinizin ucunu, ağzınızın iç kısmının en yüksek noktasına kadar değdirin.
2. Adım 
Orta parmağınızı ve işaret parmağınızı birleştirip kaşınızın tam ortasından olacak şekilde ileriye ve geriye hareketler yapın.
1.ve 2. adımı sırayla 20 saniye boyunca uygulayın.
Son olarak da nefesinizi tutun. Nefesinizi tutmak beyin yaşama iç güdüsünü dikkate alarak burun deliğinizi temizliyor.
Burnunuzu tıkayın ve kafasını çok fazla olmayacak şekilde geriye doğru yaslayın. Rahatsız olacak duruma geldiğinizde parmaklarınızı çekin ve burun tıkanıklığına elveda deyin.

Read More

Çukur dizisindeki şok ölüm, Payitaht Abdülhamid'e oyuncunun transferiyle ortaya çıktı!

  Hiç yorum yok
Eylül 27, 2018

Çukur dizisindeki şok ölüm, Payitaht Abdülhamid'e oyuncunun transferiyle ortaya çıktı!

Show TV’de ekrana gelen Çukur dizisinin sezon finalinde yaşanan katliamdan kimlerin sağ çıktığı hala esrarını korurken, gelen bir transfer haberi, Çukur’daki kötü sonun habercisi oldu adeta!
Payitaht Abdülhamid’in kadrosuna geçtiği öğrenilen oyuncunun, böylece Çukur’da öldüğü de anlaşılmış oldu!
Medyatava’da Birsen Altuntaş’ın haberine göre, 3. sezon öncesinde pek çok oyunu transfer etmesiyle gündeme gelen Payitaht Abdülhamid’in kadrosuna Nebil Sayın da katıldı!
TRT’nin fenomen dizisi ‘Payitaht Abdülhamid’, 3. sezonu öncesi oyuncu transferleriyle gündemden düşmüyor. Es Film’in imza attığı dizinin kadrosuna yeni bölümlerde Gürkan Uygun, Güven Kıraç, Hakan Yufkacıgil, Sedef Avcı ve Başak Daşman gibi ünlü isimler dahil olmuştu.
Sürükleyici konusuyla merakla takip edilen dizinin kadrosuna son olarak Çukur dizisinde Muhittin karakterine hayat veren Nebil Sayın katıldı. Önceki yıl İçerde’deki Coşkun rolüyle dikkatleri üzerine çeken Sayın, ‘Payitaht Abdülhamid’de ise saatli bombayla suikast yapan ilk kişi olarak tarihe geçen Edward Jorris’in yardımcısı Samuel’i canlandıracak ve yeni sezon 2. bölümden itibaren dizideki tansiyonu yükseltecek.

Read More

23 Eylül 2018 Pazar

Tüm Eklem ağrılarına ilaç gibi gelen karışım

  Hiç yorum yok
Eylül 23, 2018

Tüm Eklem ağrılarına ilaç gibi gelen karışım

Tüm Eklem ağrılarına ilaç gibi gelen karışım
Eklem Ağrısı nedir nasıl olur ? Eklem ağrısı, şişkinlik, kızarma ve eklemde sertleşme gibi belirtileri vardır. Aşırı kilolu olmak veya spor adına eklemlere fazla yüklenmek ya da başka bir eklem hastalığı nedeniyle ortaya çıkmış olabilir. Daha çok omuz, kalça, omuz, diz, topuk ve ayak başparmağında görülür.
Eklem ağrıları sürekli yakınılan rahatsızlıklardan birisidir. Hayatımızın akışını tam olarak etkilemese de eklem ağrıları bazı zamanlarda ciddi sorunlara neden olabilir:
Eklem ağrıları fazla kiloya bağlı aşınma sebebiyle oluşan, genellikle belli bir yaştan sonra sık görülen bir şikayettir.
Eklem iltihabı, günümüzde kalıcı bir tedavisi olmasa da evde yapabileceğiniz bitkisel çözümlerle ağrı çekmeden rahatça hayatınızı sürdürebilirsiniz.
İşte diz ve eklem ağrılarını 3 günde geçiren tarif..
"Dizlerdeki tendon bağlarını güçlendirmek ağrıları hafifletir. Bunun için ilaçların yanı sıra doğal karışımlar da etkili oluyor" diyen uzmanlar, karışım için gereken malzemeleri ve yapılışını şöyle anlatıyor:
Malzemeler
1 su bardağı taze portakal suyu
1 su bardağı yulaf ezmesi
1 su bardağı içme suyu
1 çay kaşığı tarçın
2 su bardağı doğranmış ananas
1 muz
1 yemek kaşığı organik bal
Yarım su bardağı dövülmüş badem
Yapılışı
Yaklaşık 10 dakika yulafı suda pişirin ve soğumaya bırakın. Sonra pişmiş yulafı blendırdan geçirip üzerine ananası, portakal suyunu, bademi, tarçını ve balı katarak karıştırın.
 Karışımı yatmadan önce geceleri bir bardak ve sabahları bir bardak olmak üzere 3 gün boyunca uygulayın. 3 gün sonunda şikayetlerinizin azaldığını göreceksiniz.

Read More

Buz Dolabına Demir Para Koymak Hayat Kurtarıyor

  Hiç yorum yok
Eylül 23, 2018

Buz Dolabına Demir Para Koymak Hayat Kurtarıyor…

Eğer Buz Dolabına Demir Para Koyarsanız Diyelim ki, uzun süreli bir tatile çıkacaksınız ve evde olmayacaksınız; fakat evde yiyecekleriniz var ve onları atmak istemiyorsunuz. Çözüm şu: buzluğa bozuk para koymak! En iyi çözüm tabi ki buzluk!
Buz Dolabına Demir Para Koymak Hayat Kurtarıyor... ile ilgili görsel sonucu
Eğer yiyecekleri buzdolabının buzluk kısmına ya da derin dondurucuya atarsanız, döndüğünüzde ilk günkü gibi taze yiyebilirsiniz.Peki, dondurma işleminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmemiş olduğundan nasıl emin olabilirsiniz? Tabi ki, tek bir demir parayla!
Ä°lgili resim
Bir bardağın içerisine su doldurun ve buzluğa koyun. Bardaktaki su donduktan sonra üzerine bir tane demir para yerleştirin ve buzluğu kapatın. Döndüğünüzde para hala donmuş suyun üzerindeyse, yiyecekleriniz sağlıklı demektir.
Para, bardağın dibine çökmüş ise o yiyecekleri sakın yemeyin. Bu, buzdolabınızın yiyecekleri yeterince soğutamadığını ve yiyecekleri koruyan buzun eridiğini gösterir. Demir parayı ne kadar dipte bulursanız, yiyeceklerinin bakterilenmiş ya da çürümüş olma riski artacaktır. Buz dolabınız kimi zaman yeterince soğutamayıp, buzları çözüyor ve sonra geri donduruyor demektir.
Buz Dolabına Demir Para Koymak Hayat Kurtarıyor... ile ilgili görsel sonucu
Bu da besinleri bozacaktır. Küçük ve sade bir hareket bile önemli şeyleri anlamak için ne kadar etkili, öyle değil mi? Böyle faydalı bilgilerle karşınıza çıkmaya devam edeceğiz, siz de bizi takip etmeye devam edin.

Read More

22 Eylül 2018 Cumartesi

Kanser iyileştirilmesi en Kolay hastalıktır: Uzmanından öneriler

  Hiç yorum yok
Eylül 22, 2018

Kanser iyileştirilmesi en Kolay hastalıktır: Uzmanından öneriler

Kanser iyileştirilmesi en Kolay hastalıktır: Uzmanından öneriler
Kanserin iyileştirilebilen ve iyileştirilmesi çok basit bir hastalık olduğunu açıklayan Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim Uslu, tek yapılması gereken şeyin
NİLGÜN TAZE- ÖZEL HABER
Normal hücrelerin oksijen ile solunum yaparlarken enerjilerini elde ettiklerini kanser hücrelerinin ise tam tersi olarak fermentasyon ile oksijensiz ortamda enerji üretebildiklerini ifade eden Gazi Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim Uslu, sağlıklı yaşamın gereklerini yerine getirerek kanser ve diğer ölümcül hastalıkların önüne geçilebileceğini söyledi.
Sağlıklı hücrelerle kanser hücrelerini hangi etkenlerin beslediğini açıklayan Prof.Dr. İbrahim Uslu, uygulanacak yöntemlerin kanseri tedavi edebileceğini söyleyerek, “Sigara içtiğinizde soluduğunuz havadaki oksijenin bir kısmıyla tütünü yakarken, yanma sonrası açığa çıkan karbondioksit gazını ciğerlerinize oradan da kan vasıtasıyla hücrelere gönderirsiniz. Tam da kanserli hücrelerin aradığı bir ortamdır bu. Oksijen yerine karbondioksit. Böylece kanserli hücreler karbondioksit ile fermentasyon reaksiyonunu hızlandırırlar. Asla unutmayın. Sigaranın kanser yapıcı etkisi tütündeki ziftten katrandan falan değildir. Kandaki oksijenin yerini karbondioksitin almasındandır” dedi.
TEDAVİDE SICAKLIK YÜKSELTİMİ
İkinci olarak kanser hücrelerinin asitli ortamı, normal hücrelerin ise bazik ortamları sevdiğini ifade eden Uslu, şu açıklamaları yaptı: “İşte size bir başka silah. Kanser hücreleri bazlı ortamdan nefret ederler, o halde vücudu bazik ortamda tutarsanız tek bir kanser hücresi kalmaz hepsi ölür, nasıl bir silah ama!  Üçüncü silah ise sıcaklık. Kanser hücreleri soğuk ortamı severler, 36.2 C’de yaşamak çok hoşlarına gider ama normal hücreler 36.7 C’de yaşarlar. O halde termoterapi dediğimiz şekilde kanser hastasının vücut sıcaklığını sıcaklık verici ilaçlarla belli bir seviyede tutarsak tüm kanser hücreleri hakkın rahmetine kavuşur. Kansere karşı elimde o kadar fazla silah bulunmasına rağmen patent başvurularını yeni yaptığımdan bu bilgileri şu an paylaşamıyorum.”
KANSERİN TEDAVİSİ MÜMKÜN
Kanserin yansıtıldığının aksine tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu savunan Uslu, kanser tedavisinin hiç de düşünüldüğü gibi zor olmadığını söyleyerek,  “Einstein ‘Bir şeyi altı yaşındaki çocuğa açıklayamıyorsan, sen de anlamamışsındır’ der. Yukarıda anlattıklarımı altı yaşında bir çocuk rahatlıkla anlar. Bir de ‘Her şeyi olabildiğince sade yapın, ama basit değil’ demiştir Einstein. Kanser ilacı yapacaksanız çok sade olmalıdır. Kanser hücrelerini yenmek kompleks bir şey değildir. Hatırlarsanız "Tanrı her zaman en kolay yolu seçer" sözü de Einstein'a aittir. Bir kanser hücresini öldürmek ve kanserli hastaları iyileştirmek gerçekten çok ama çok basittir” ifadelerini kullandı.
OKSİJEN ATOMUNA DİKKAT
Oksijeni yakarak enerjilerini elde eden canlıların yaşamları için mutlaka moleküler oksijene gereksinim duyduklarını açıklayan Uslu, anaerobik canlıların ise büyüme ve çoğalmaları için moleküler oksijene bağımlı olmadıklarını açıkladı. Uslu, “Her nefes alışımızda bir taraftan moleküler oksijeni solurken onunla birlikte bir de sağlığımız için çok zararlı olan oksijen atomunu ya da elektron dengesini yitirmiş reaktif oksijen moleküllerini maalesef ciğerlerimize ve oradan da kanımıza alırız. İşte bu çok zararlı reaktif oksijenlerin kanser yapıcı etkileri olduğundan kansere yakalanmamak ve yakalansak da kanserin ilerleyişini durdurmak için böğürtlen, elma, yaban mersini, karadut, ceviz gibi antioksijen gıdalar tüketmeliyiz. Elmayı ısırdığımızda hemen kararır.
Onu karartan havadaki oksijen molekülleri değildir, reaktif oksijenlerdir. O halde bir gıdanın ne kadar antioksijen özelliğini görmek için havadaki reaktif oksijenlerin onu hangi hızda etkilediğini görmemiz gerekir. Dikkat ettim, örneğin Amasya elması gerçekten diğer elmalara göre daha hızla kararmakta yani havadaki reaktif oksijenlerle daha hızlı ve fazla etkileşme geçmektedir. Bu yüzden de daha antioksijen özelliklere sahiptir” ifadelerini kullandı.
Haberin tamamı ve Anlatımı için : http://ilksesgazetesi.com

Read More

Şişman Değilsiniz Bağırsaklarınızda Sıkışmış “DIŞKI” Var! Kurtulmanın Yolu basit

  Hiç yorum yok
Eylül 22, 2018

Şişman Değilsiniz Bağırsaklarınızda Sıkışmış “DIŞKI” Var! Kurtulmanın Yolu basit

Şişman Değilsiniz  Bağırsaklarınızda Sıkışmış “DIŞKI” Var! Kurtulmanın Yolu basit
Şişmiş göbeğinden kurtulmayla cebelleşen herkes bunu azaltmak için her türlü yolu aramaktadır. İşte şişlik nasıl biter ve düz göbeğe nasıl kavuşabilirsiniz:
Bunu başarmanın en kolay yolu ise “Sassy Suyu”ndan geçiyor.
Bu tarif sıradan içme suyunu güçlü bir karın yağı yakıcıya çeviriyor! Ayrıca tüm sağlığınızı da geliştirip güçlendiriyor. Sassy suyu sindirimi geliştirir, dengenizi güçlendirir ve neredeyse 0 kaloridir.
Cynthia Sass tarafından oluşturulmuş “Düz göbek diyeti” diye ayrıca bir diyet de var ve kilo kaybı için su tüketimine dayanıyor. Günde 8 bardak içseniz bile su tutmasını ve de elektrolit dengesini yine de düşünmek zorundasınız.
İşte tam tarif:
İçindekiler:
2 litre su
1 çay kaşığı rendelenmiş zencefil (taze)
1 orta boy limon, yuvarlak ve ince olarak doğranmış
1 orta boy salatalık, soyulmuş ve ince yuvarlaklar olarak doğranmış
12 küçük nane yaprağı
Hazırlık:
Bütün malzemeleri geniş bir sürahide karıştırın ve bir gece buzdolabında dinlenmeye bırakın. Gün boyunca 4-5 bardak için.
Solüsyonu sabahları kahvaltıdan önce içmeye başlayarak daha iyi ve hızlı sonuçlara ulaşabilirsiniz. İlk iki saatten sonra bir miktardan (şişlik) kurtulduğunuzu hissedeceksiniz.
Diyetisyenler bu suyun düzenli olarak tüketilmesiyle, biraz fiziksel aktiviteyle, bel yağlarınızı eritebileceğini ve şiş göbeğinizin hafiflemesine yardımcı olacağını söylüyorlar.
HAMİLE KADINLARA VE DE EMZİREN ANNELERE YA DA MİDE PROBLEMLERİ OLANLARA YA DA LİSTEDEKİ MALZEMELERDEN HERHANGİ BİRİNEALERJİSİ OLANLARA KESİNLİKLE ÖNERİLMEZ!
Kaynak: :  http://filoji.com

Read More

Köpekler ezan sesi duyunca neden uluyor?

  Hiç yorum yok
Eylül 22, 2018

Köpekler ezan sesi duyunca neden uluyor?

Köpeklerin ezan sesi duyunca havlamasının neden olduğunu bilim adamları örneklerle açıkladı. Eğer ezan minareden hoparlör olmadan söylenmiş olsa hiç bir köpeğin ses çıkarmadığı görülmüştür. Nedeni belli oldu! Bilim insanları açıkladı!
1-449.jpg
Köpekler ezan sesi duyunca neden uluyor? İşte merak edilen o sorunun cevabı Köpeklerin ezan sesini duyar duymaz hep bir ağızdan uluyup havlamaya başladığına şahit olmuşsunuzdur. Bilim insanlarının bu konuda araştırma gerçekleştirdi. Bilimin bu konuda bir açıklaması var. Evvela şunu belirtmek gerekir ki köpekler sadece ezan sesine tepki vermiyor. Yakınlarından fazlaca sesli geçen bir ambulansın veya itfaiye aracının sirenine de tepki veriyorlar. Fakat biz en sık ezan sesine verdikleri tepkiye şahit olduğumuz için, köpeklerin sadece ezan okunurken uluduklarını zannediyoruz. En basit açıklama olarak çoğu insan, köpeklerin çok akıllı hayvanlar oldukları için ezanın ardındaki çağrının farkına vararak buna cevap verdiklerini söylüyorlar. Ambulans sirenleri için de köpeklerin bu sesleri duyduklarında bir facia olduğunu anladıklarını ve havlayıp uluyarak üzüntülerini belirttiklerini söyleyenler var.
2-381.jpg
Peki köpeklerin uluyup havlamasının ardındaki bilimsel sebepler neler? Aslında bir değil, birkaç sebepten ötürü köpeklerin bu tepkiyi gösterdikleri belirtiliyor. Köpeklerin duyu hassasiyetleri insanınkinden daha uç sınırlara erişebiliyor. Yani köpekler bizim duyamadığımız tiz sesleri de duyabiliyorlar. Bu sebeple uzmanlar köpeklerin aşırı gürültülü seslerde kulaklarından r-ahatsız olduklarını ve buna tepki olarak havlayıp uluduklarını söylüyorlar. Bu aşırı gürültülü sesler de genellikle hoparlörler aracılığıyla güçlendirilmiş birtakım sesler, ambulans ve itfaiye gibi araçların sirenleri vb. seslerdir. 2. sebep ise klasik koşullanma. Pavlov’un köpeğini hepimiz duymuşuzdur. Pavlov köpeğine önce zil sesi çalıyor ve sonra e-t veriyordu. Bir süre sonra köpeğin zil sesini duyduğunda daha e-t verilmeden salya akıttığı gözlemlendi. Pavlov’un köpeği zil sesinden sonra daima e-tin sahibi olacağını zannedip kendini koşullamıştı.
1-449.jpg
Sokak köpekleri de aynı bu deneydeki gibi gürültülü sesleri duyar duymaz kulaklarının r-ahatsız olacağını zannediyor olabilirler. Yani köpekler de klasik koşullanma ile kulakları r-ahatsız olmasa bile duydukları herhangi bir sese tepki olarak anında havlayıp uluyor olabilirler.

Read More

21 Eylül 2018 Cuma

Bebeğimi görebilirmiyim...

  Hiç yorum yok
Eylül 21, 2018

Bebeğimi görebilirmiyim...

“Bebeğimi görebilir miyim” dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Bebekte bir eksiklik fark etti! Bebeğin kulakları yoktu…

Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak:
“Büyük bir çocuk bana ucube dedi.” Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi, her zaman ona “Genç insanların arasına karışmalısın” diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu. Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;
“Hiçbir şey yapılamaz mı?” diye sordu. Doktor; “Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir” dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. iki yıl geçti bir gün babası: “Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır” dedi.Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bu gün babasına gidip sordu:
“Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım.” Bir şey yapabileceğini sanmıyorum” dedi babası, “fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil.” Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi. Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti. Annesinin kulakları yoktu. “Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu” diye fısıldadı babası. “ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?” Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir. Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!

Read More

20 Eylül 2018 Perşembe

Kimler 3 Bin 600 Günle EMEKLİ Olabilir?

  Hiç yorum yok
Eylül 20, 2018

Kimler 3 Bin 600 Günle EMEKLİ Olabilir?

Emekli olmak için yaş sınırının dolmasını bekleyenlere müjde 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlayan ve yaşı ilerlemiş olduğu halde prim günü yetersiz olan sigortalılar, 3600 gün prim ödemeleri halinde emekli olabilirler.Prim gün sayısı eksik olan sigortalılardan “3600 günle nasıl emekli olabilirim?” şeklinde sorular geliyor.
1-415.jpg
Öncelikle belirtelim, 3600 gün prim ödeyerek emeklilik hakkı, 8 Eylül 1999 tarihinden önce işe başlayanlara tanınıyor. Onlar da kendi içlerinde farklı kurallara tabi. 8 Eylül 1981’den önce işe giren kadınlar ve 8 Eylül 1976 tarihinden önce işe giren erkekler 3600 prim gününü doldurduklarında sırasıyla 50 ve 55 yaşlarında emekli olabilir.Söz konusu tarihler ile 8 Eylül 1999 arasında işe girmiş olanlarda ise 3600 prim günü ve 15 yıl sigortalılık şartının yanı sıra kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaşını “doldurdukları” tarihe göre kademeli yaş uygulanıyor. Üç şartı 23 Mayıs 2002 tarihinden önce doldurmuş erkekler 55, kadınlar 50 yaşında emekli olurken, şartları sonraki yıllarda yerine getirenlerin emeklilik yaşı yükseliyor. Bu üç koşulun tamamını yerine getirdiği tarihe göre için emeklilik yaşı şöyle: ERKEK 24.05.2002-23.05.2005 arasında yerine getirenler 56 24.05.2005-23.05.2008 arasında yerine getirenler 57 24.05.2008-23.05.2011 arasında yerine getirenler 58 24.05.2011-23.05.2014 arasında yerine getirenler 59 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getirenler 60 yaş.
2-344.jpg
KADIN 24.05.2002-23.05.2005 arasında yerine getirenler 52 4.05.2005-23.05.2008 arasında yerine getirenler 54 24.05.2008-23.05.2011 arasında yerine getirenler 56 24.05.2011 tarihinden sonra yerine getirenler 58 yaş. SONRADAN İŞE GİRENLERDE PRİM GÜNÜ KOŞULU ARTIRILDI 1999’dan önce işe girenlerde yaştan emekli olmak için 3600 olan prim gün sayısı; 8 Eylül 1999’dan sonra işe girenlerde 4500 güne; 1 Mayıs 2008 tarihinden sonra işe girenlerde 5400 güne yükseltildi.8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 tarihleri arasında işe başlayıp 25 yıl sigortalılık ve 4500 prim gününü dolduran kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olabilir. 2008 SONRASINDA YAŞ DAHA DA YÜKSELDİ 1 Mayıs 2008 tarihinden sonra işe girenler ise yaş haddinden emekli olabilmek için 5400 prim gününü doldurmak zorunda. Bunların emeklilik yaşı, 5400 prim gününü doldurdukları tarihe göre şöyle: ERKEK 31 Aralık 2035 tarihine kadar tamamlayanlar 63, 1 Ocak 2036-31 Aralık 2037 tarihleri arasında tamamlayanlar 64, 1 Ocak 2038 sonrasında tamamlayanlar 65.
1-415.jpg
KADIN 31 Aralık 2035 tarihine kadar tamamlayanlar 61 1 Ocak 2036-31 Aralık 2037 arasında tamamlayanlar 62, 1 Ocak 2038-31 Aralık 2039 arasında tamamlayanlar 63, 1 Ocak 2040-31 Aralık 2041 arasında tamamlayanlar 64, 1 Ocak 2042 sonrasında tamamlayanlar 65. ASKERLİK TARİHİNE DİKKAT Erkek sigortalıların işe girmeden önce askerlik yapmış olmaları, eksik prim günüyle yaş haddinden emeklilikte de avantaj sağlıyor. Askerlik borçlanması yapmak suretiyle sigorta başlangıç tarihi geriye çekildiğinde daha erken yaşta emeklilik mümkün bulunuyor. (Habertürk)

Read More