22 Mart 2019 Cuma

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Torasentez - Akciğerden Su Alınması Nedir?


Torasentez, Tanı ve/veya tedavi amaçlı olarak, özel bir iğneyle akciğer zarları arasındaki sıvıdan örnek elde edilmesi işlemidir. Normalde akciğerleri örten zarlar arasında çok az miktarda sıvı bulunur. Akciğer zarları arasında sıvı birikimi olmasına 'plevral effüzyon' denir.
Plevral musluk olarak da bilinen torasentez, plevral boşlukta çok fazla sıvı olduğunda yapılan bir işlemdir. Bu, akciğerlerden birinin veya her ikisinin çevresinde sıvı birikmesinin nedenini bulmak için laboratuarda plevral sıvı analizinin yapılmasıdır.
Torasentez Kısaca:
Yaşam editörleri tarafından hazırlanan hastalık kartlari ilgili hastalığa ait en çok merak edilen sorulara kısaca yanıt verir.
Torasentez Nedir?
Plevral musluk olarak da bilinen torasentez, plevral boşlukta çok fazla sıvı olduğunda yapılan bir işlemdir. Bu, akciğerlerden birinin veya her ikisinin çevresinde sıvı birikmesinin nedenini bulmak için laboratuarda plevral sıvı analizinin yapılmasıdır.
Nelere Dikkat Etmeliyim?
Torasentez herkes için uygun bir işlem değildir. Torasentez için iyi bir aday olup olmadığınızı doktorunuz belirleyecektir.
Plevral boşluk, ciğerlerle göğüs duvarı arasındaki küçük boşluktur. Bu boşluk tipik olarak yaklaşık 4 çay kaşığı sıvı içerir. Bazı koşullar bu alana daha fazla sıvı girmesine neden olabilir.
Bu koşullar şunları içerir:
  • Kanser tümörleri
  • Zatürree veya diğer akciğer enfeksiyonu
  • Konjestif kalp yetmezliği
  • Kronik akciğer hastalıkları
Buna plevral efüzyon denir. Aşırı sıvı varsa, akciğerleri sıkıştırabilir ve solunum zorluğuna neden olabilir.
Bir torasentezin amacı, sıvıyı boşaltmak ve tekrar nefes almanızı kolaylaştırmaktır. Bazı durumlarda, prosedür doktorunuzun plevral efüzyonun nedenini keşfetmesine de yardımcı olacaktır.
Tahliye edilen sıvı miktarı, işlemin gerçekleştirilme nedenlerine bağlı olarak değişir. Tipik olarak 10 ila 15 dakika sürer, ancak plevral alanda çok fazla sıvı varsa daha uzun sürebilir.
Doktorunuz aynı zamanda, göğüs duvarınızın iç kısmından bir parça doku almak için de plevral biyopsi yapabilir. Plevral biyopsideki anormal sonuçlar, aşağıdakiler dahil olmak üzere efüzyonun bazı nedenlerini gösterebilir:
  • Akciğer kanseri gibi kanser hücrelerinin varlığı
  • Asbeste bağlı akciğerleri kaplayan dokuların kanseri olan mezotelyoma
  • Kollajen vasküler hastalık
  • Viral veya fungal hastalıklar
  • Paraziter hastalık
Torasentez İçin Hazırlanmak
Torasentez için özel bir hazırlığa gerek yoktur. Bununla birlikte, işlem hakkında herhangi bir sorunuz veya endişeniz varsa, doktorunuzla konuşmalısınız.
Aşağıdaki durumları da doktorunuza söylemelisiniz:
  • Aspirin, klopidogrel (Plavix) veya warfarin (Coumadin) gibi kan sulandırıcı ilaçlar alıyorsanız
  • Herhangi bir ilaca alerjisi varsa
  • Kanama problemi varsa
  • Hamile olma ihtimaliniz varsa
  • Önceki prosedürlerden kaynaklanan akciğer yaralanmaları varsa
  • Akciğer kanseri veya amfizem gibi herhangi bir akciğer hastalığına sahipseniz.
Torasentez Prosedürü Nedir?
Torasentez, doktor ofisinde veya hastanede yapılabilir. Genellikle uyanıkken yapılır, ancak sakinleştirici verilebilir. Sakinleşirseniz, işlemden sonra sizi eve götürecek başka birine ihtiyacınız olacaktır.
Bir sandalyede oturduktan veya bir masanın üzerinde uzandıktan sonra, doktorun plevra boşluğuna erişmesine izin verecek şekilde konumlandırılırsınız. İğnenin gideceği doğru bölgeyi tespit etmek için bir ultrason yapılabilir. Seçilen alan temizlenir ve bir uyuşturma maddesi ile enjekte edilir.
Doktorunuz iğneyi veya tüpü kaburgalarınızın altındaki plevral boşluğuna sokacaktır. Bu işlem sırasında rahatsız edici bir baskı hissedebilirsiniz, ancak çok hareketsiz kalmalısınız. Fazla sıvı daha sonra boşaltılır.
Tüm sıvı boşaltıldıktan sonra, yerine bir bandaj konulacaktır. Herhangi bir komplikasyon olmadığından emin olmak için, izlenecek hastanede bir gece kalmanız istenebilir. Torasentezden hemen sonra takip grafisi çekilebilir.
Prosedürün Riskleri Nelerdir?
Her istilacı prosedürün riskleri vardır, ancak torasentezde yan etkiler nadirdir.
Olası riskler şunları içerir:
  • Ağrı
  • Kanama
  • Hava biriktirme (pnömotoraks), akciğerin çökmesine neden olan durum
  • Enfeksiyon
Doktorunuz işlemden önce riskleri anlatacaktır.
Torasentez herkes için uygun bir işlem değildir. Torasentez için iyi bir aday olup olmadığınızı doktorunuz belirleyecektir. Son zamanlarda akciğer ameliyatı geçirmiş kişilerde işlemi zorlaştıran yaralar olabilir.
Torasentez yaptırmaması gerekenler arasında şunlar vardır:
  • Kanama bozukluğu olanlar
  • Kan inceltici alanlar
  • Hapsolmuş akciğerli kalp yetmezliği veya genişlemesi olanlar.
Prosedür Sonrası Takip
İşlem bittikten sonra hayati organlarınız izlenir ve akciğerlerinizin röntgenini çekilebilir. Solunum hızınız, kanınızın oksijen doygunluğu, kan basıncı ve nabzınız iyiyse doktorunuz eve gitmenize izin verecektir. Torasentezi olan çoğu kişi aynı gün eve gidebilir.
İşlemden hemen sonra normal aktivitelerinizin çoğuna geri dönebileceksiniz. Bununla birlikte, doktorunuz işlemden birkaç gün sonra fiziksel aktiviteden kaçınmanızı önerebilir.
Doktorunuz, delinme bölgesine nasıl bakılacağını açıklayacaktır. Herhangi bir enfeksiyon belirtisi görmeye başlarsanız doktorunuzu aradığınızdan emin olun.
Enfeksiyon belirtileri şunlardır:
  • Nefes alma zorluğu
  • Kan tükürme
  • Ateş veya titreme
  • Derin nefes aldığınızda ağrı
  • İğne bölgesi çevresinde kızarıklık, ağrı veya kanama.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Kilo Verdiren Yöntem, Elmayı Yoğurt İle Karıştırın


Günlük yaşamda beğenerek harcadığımız gıdaları perhiz sırasında yaşamımızdan çıkarmak oldukça zordur. Peki hem beğenerek yediğimiz, hem de diyette tükettiğimiz besinler yok mu? Elbette var! Elma ve yoğurt beslenme programlarımızda ayrı ayrı severek yediğimiz beğenilen iki verimli yiyecektir.
2-20190320233509.jpg
Her iki yiyecek de yağ yakıcı özelliklere sahip olduğundan kilo verme mevzusunda gözde perhiz biçimi olabilir. Mideye ağır gelmeyen ve tok tutan yoğurdu elma ile birlikte yiyerek kısa zamanda kilo verebilirsiniz. YOĞURT VE ELMA İLE ZAYIFLAMANIN PÜF NOKTASI Vücudun perhize adapte olabilmesi için ortalama 15 gün süresince uygulamanız gereken bu yoğurt-elma perhizi, her gün aynı zaman diliminde yiyilmelidir. Metabolizma hızlandırma mevzusunda tesirli bu karışımda elmanın içerisindeki lifli yapısı zayıflatmada oldukça güçlü hale geliyor. Hemen hemen her evde bulunan elma ve yoğurt, evinizin bütçesini zorlamadan yapabileceğiniz en ideal perhizlerdendir. 15 günlük uygulama sonrasında azıcık ara verip yine başlanması önerilen yoğurt-elma perhizi bedeni kısa zamanda forma sokacaktır.
3-20190320233509.jpg
YOĞURTLU ELMA KARIŞIMI NASIL HAZIRLANIR? Kalori bedelleri düşük olan elma ile yoğurt, her kadının evinde basitlikle hazırlayabileceği bir karışımdır. Kırmızı elmaya göre daha fazla lifli olan yeşil elmayı seçerseniz daha tesirli olacağı düşünülmektedir. Ancak, evde yoksa kırmızı elma ile de yapabilirsiniz. Elmanın ufak ufak doğranıp robottan geçirilmesi ile ortaya çıkan malzemeyi yoğurda katarak karışımınızı hazırlayabilirsiniz. AÇ KARNA ELMA YERSEK NE OLUR? Karnınız aç iken gün içerisinde 1 adet elma yemek, zayıflamak isteyenlere destekçi olur. Ortalam 80 kcal kapsayan elma, bol ölçüde lifli yapısı sayesinde kilo verdirir. Sabahleyin hiçbir şey yemeden yiyeceğiniz elma metabolizmayı hızlandıracağından dolayı uzmanlar tarafından öneri edilmektedir.
4-639.jpg
ELMA YOĞURT PERHİZ LİSTESİ Sabah: 1 bardak şekerli kahve ya da çay, 1 kase elmalı yoğurt, 1 tane kepekli ekmek, 1 kibrit paketi peynir, 4-5 tane zeytin, Ara öğün: Elmalı yoğurt, Öğle: Sebzeli yemek, 1 kase pilav, Bol yeşillikli salata, 1 kase elmalı yoğurt, Ara öğün: 1 kase elmalı yoğurt, Akşam: 1 kase patates yemeği, 1 kase pilav, 1 kase elmalı yoğurt,

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Kulağınıza soğan sokarsanız ne olur?

Pek çok gıdanın mucize denilebilecek etkileri olabilir fakat soğanın yeni keşfedilen özellikleri onu bambaşka bir yere konumlandırıyor... Burada okuyacaklarınız; belki de yıllardır "Benimkinde soğan olmasın" diyerek restoranlarda, lokantalarda hor gördüğünüz soğan hakkındaki düşüncelerinizi tamamen değiştirebilir.
2015-09-04 20:02:02
Kulağınıza soğan sokarsanız ne olur?
Kokusundan ya da kesildiği zaman gözleri yaşartıyor oluşundan dolayı kimilerinin soğanla yıldızı bir türlü barışmaz. Ancak soğan sandığınızdan çok daha özel bir gıda olabilir. Tek başına bir ecza dolabı desek yanlış olmaz! Şimdi önyargılarınızı bir kenara bırakın ve soğanın gizemlerine kendinizi hazırlayın. Bir sepet soğanla üstesinden gelemeyeceğiniz rahatsızlık yok, nasıl mı? İşte size soğanla hayatta kalmanın 10 yolu!



1 - Kulak uğultusuna, çınlamasına, ağrımasına son! Kulak, vücut için kritik bir organ... Neredeyse bütün dengemizi sağlayan bir organ. Ona bir zarar geldiğinde sıkıntı büyük oluyor. Kulakta yaşanan uğultu, çınlama ve ağrı gibi durumların acısını yaşayan bilir. Böyle bir durumda yapımlası gereken, soğanın cücüğünü ikiye bölüp kulaklara tıpa gibi koymaktır. Birkaç saat içerisinde soğan sıkıntı neyse inanılmaz şekilde tedavi edecektir!

SOĞANIN DİĞER FAYDALARI İSE ŞÖYLE:

2 - Öksürüğe son! Bir türlü kesilmeyen öksürükleriniz mi var? Eczaneden aldığınız şuruplar bir işe yaramıyor mu? İhtiyacınız olan şey soğan suyu! Evet belki nefesiniz pek hoş kokmayacak ama sakızla, diş macunuyla o kokuyu bastırabilirseniz soğan suyu öksürüğünüzü kısa sürede bünyenizden söküp atacaktır!



3 - Düşmeyen ateşe birebir! Ateşiniz düşmüyor ve o zalım fitil tedavisine karşı direniyor musunuz? O zaman yapmanız gereken şey soğanla ateşinizi söndürmek. Korkmayın soğanı fitil niyetine kullanmayacaksınız, çorabınızın içine ayak tabanınızla temas edecek şekilde koyacağınız soğan dilimleri mucizevi şekilde ateşinizi düşürecek!



4 - Nezleyi unutun! Nezleniz bir türlü geçmiyor mu? Kendinize bir soğan partisi vermenizin zamanı gelmiş demektir. Çayınızın içinde bir adet dilimlenmiş soğanı kaynatıp için, yanında da tuzlu soğan halkaları yiyin. Vurun kafayı yatın, uyandığınızda kesinlikle daha iyi hissedeceksiniz.



5 - Psikolojik destek! Bilinen bir gerçektir insanların belirli aralıklarla ağlaması gerekir. Bu hem göz sağlığı, hem de duygusal birikimlerin dışarıya atılması için gereklidir. Hatta olur olmadık saçma zamanlarda yok yere ağladığınızı görüp şaşırabilirsiniz. Bunların hepsi birikimden... Soğan kesildiği zaman ağlatıcı özelliğiyle kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda sizi ağlatarak rahatlatır. Dalga geçmiyoruz, tavsiye edilen bir deşarj yöntemidir.



6 - Deriye yama olarak soğan! Bazı bitkilerin insan vücudundaki yaralanmaları çok hızlı bir şekilde tedavi ettiği bilinen bir gerçek. Bunlar arasında Aloe Vera en etkili olanların başında geliyor. Ancak her evde, her markette Aloe Vera bulmak mümkün değil ve Aloe Vera çok da ucuz bir bitki değil. Fakat bu bitkinin muadili, hali hazırda evinizde duruyor olabilir! Soğanın iç çeperindeki zarlar Aloe Vera ile hemen hemen aynı özelliğe sahip! Yaralanmalarınızda, yanıtlarınızda bu zarları ayıklayıp hemen sıkıntılı noktanın üstüne koyun ve mucizeye şahit olun!


7 - Cerrahi müdahelelerde soğan İlginçtir soğan sadece gündelik yaralanmalarda değil, çok daha problemli yaralanmalarda hatta cerrahi operasyonlardan sonra kalan izlerin toparlanmasında da büyük bir alternatif tedavi konumunda. Yaralardan kalan izlerin kaybolmasını hızlandıran bir etkiye sahip olan soğanın bu konuda sihirli özelliklere sahip.

8 - Enfeksiyona karşı soğan! Vücudunuzdaki bir yara enfeksiyon kaptıysa, hastaneye ulaşmadan önce sizi kurtaracak bir şeylere ihtiyacınız varsa bir miktar destekle soğan size bir ilaç olabilir. Bir dilim ekmeğin üstüne sütü kaynatıp dökün, üstüne bir soğan rendeleyin ve enfeksiyonlu yaranın üstüne bastırın. 2 saat kadar bu karışımın enfeksiyonlu alanla temasını kesmeyin. 2 saat sonra enfeksiyonu bu karışımla beraber vücudunuzdan çekebilirsiniz.



9 - Güneş yanıklarına birebir soğan Güneş yanıklarına genelde ülkemizde yoğurt sürerek çare buluyoruz. Ancak asıl tedavi soğanda. Yanıklarınızın üstüne soğan dilimleri koyun ve yanığın soğanın suyunu çektiğinden emin olun. Bunun üstüne bir yumurtanın akını sürerek tedavinizi sağlayabilirsiniz.


10 - Arı ve sinek sokmalarında soğan Ülkemize arı soktuğu zaman üstüne tezek sürmekten tükürmeye kadar pek çok çılgın tedavi yöntemi önerilir ancak asıl tedavi yine soğanda. Üstelik sadece arı değil, sivrisinek sokmalarında da bir hayli etkili bir yöntem. Hayır soğanı sürmeyeceksiniz. Evinizde yaz günleri sağda solda soğan kesip koyun bir kenarlara. Arılar ve sivrisinekler soğanın olduğu yerlere yaklaşmazlar. Arı sokmasına daha arı sokmadan savunmanızı almış olursunuz!

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Tırnaklardaki beyaz lekeler neyin habercisi


Lökoniki olarak adlandırılan tırnaklardaki beyaz lekeler, c-iddi h-astalıkların h-abercisi olabilir. Tırnaklarda bulunan beyaz lekelerin nedenini çoğu kişi yanlış biliyor. Tırnaklardaki lekelerin vitamin eksikliği veya demir ve potasyum a-zlığından k-aynaklandığı z-annediliyor.
Peki gerçekte nedir bu beyaz lekeler, z-ararı var mıdır? Bilim, bunu lökoniki olarak adlandırıyor ve bu beyazlıklar bazı c-iddi h-astalıkların h-abercisi olabiliyor. İşte bu h-astalıklardan sadece birkaçı… 1.Tırnaklardaki beyaz noktalarından en büyük sebebi vitamin eksikliğidir. Özellikle kalsiyum eksikliği tırnaklarda beyazlığa neden olur. 2.Beyaz noktalar kalitesiz kozmetik ürünleri s-onucu da görülebilir. Ucuz ojeler ve zamanı geçmiş el kremleri bu noktalara neden olabilir. 3.Ev işlerinde kullanılan kimyasallar da tırnakların beyazlaşmasına neden olur. Eldiven giymek önerilmektedir.
4.Beyaz noktalar mantar h-astalığının belirtisi olabilir. Bu gibi durumlarda beyaz noktalarla birlikte k-aşıntı da görülür. 5.Beyaz noktaların bir diğer sebebi ise tırnak dokusundaki h-asardır. 6.Tırnak mantarları, k-a-nsızlık, kalsiyum eksikliği, 7.Tırnak batmaları, bazı ilaçların y-an e-tkileri, Nefrit, 8.Tırnak içi e-nfeksiyon, Tiroit hormon yetersizliği (hipotroidizm), 9.Tırnak ucu deformasyon başlangıcı, keratin hormonu yetersizliği.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Göz kanlanması neden olur? Nasıl geçer?

Göz kanlanmaları çoğu zaman ciddi bir sorun olmasa da bazen çeşitli göz hastalıklarının habercisi olabilir. Peki Göz kanlanması neden olur? Nasıl geçer?
Göz kanlanmaları çoğu zaman ciddi bir sorun olmasa da bazen çeşitli göz hastalıklarının habercisi olabilir. Peki Göz kanlanması neden olur? Nasıl geçer?
GÖZ KANLANMASI NEDEN OLUR?
Gözün beyaz olan kısmının ön yüzeyini örten zar tabakası olan konjoktiva yüzeyindeki damarların genişlemesi nedeniyle oluşan göz kanlanmalarını çeşitli durumlar tetikleyebilir. Klimalı, aşırı sıcak veya soğuk ortamlar ya da bilgisayar başında uzun süre çalışmak göz kanlanmasına neden olabilir. Özellikle tek gözde yaşanan kanlanmanın riskli olduğunu ifade eden uzmanlar, uzun süreli göz kanlanması durumunda bunun ihmal edilmemesi ve bir hekime başvurulup nedenlerinin araştırılmasını öneriyor.
Göz kanlanmaları genellikle konjoktiva tabakasını da içeren bir tahrişe veya iltihabi sürece bağlıdır. Göz kuruluğu, allerjik reaksiyonlar, mikrobik durumlar, yabancı cisimler, travma, ani çıkışlı göz tansiyonu, üveit olarak bilinen göz içi iltihabı, kirpik dibi iltihabı, güneşe ve ultraviyole ışıklara maruziyet, sistemik hastalıklar göz kanlanmasına neden olabilir.
GÖZ KANLANMASI NASIL GEÇER?
Göz kanlanmasının tedavisi genellikle altında yatan nedene göre yapılır. Örneğin; Ani göz tansiyonu varlığında tansiyonun düşürülmesi ve tedavisi, üveitlerde gerekli tedavinin yapılması gibi. Bunların yanından göz kanlanmasını gidermek için bazı doğal yöntemlerde mevcut.
BUZ KÜPLERİ: Soğuk, kanın dağılmasını azaltmada hızlı ve kolay bir yöntemdir. Buz küplerini kağıt havlunun içine sarın ve kanlanma olan gözünüzün üstünden bir süre uygulayın.
SOĞUK SÜT: Küçük pamuk parçalarını soğuk süt ile ıslatın ve kanlanma olan gözünüz üstünde bir süre bekletin.
SEBZE VE MEYVELER: Salatalık, patates ve elmanın dinlendirici ve yatıştırıcı bir etkisi olduğu biliniyor. Salatalık, patates ve elmaları dilimleyerek kanlanma olan gözünüzün üstünde ortalama 15 dakika civarı bekletin, etkisini göreceksiniz.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Sebze ve meyvelerin üzerinde bulunan 'arılıdır' ifadesi ne anlama gelir?


Pazar ve market tezgahlarında bazı sebzelerin üzerinde arılıdır yazan bir sarı etiket bulunur. Hepimiz bu görüntüye aşinayız ancak bu konu hakkında birçok insanın fikri yoktur. Etiketlerin hissettirdiği şey, o ürünlerin daha sağlıklı olduğu yönündedir. Peki bu gerçekten doğru mu? Arılı etiketi olan sebzeler bize ne anlatmaya çalışıyor. Merak edenler için konuyu detaylandırıyoruz!
Tozlaşma esnasında çiçekler, rüzgar ve diğer canlılardan yardım alırlar. Arılar ve böcekler, bu aşamada önemli bir görev üstlenir. Çiçeklerden nektar almak için üzerlerine konan arılar, ayaklarına bulaşan polenleri başka başka çiçeklere taşırlar ve döllenme meydana gelir. Bunun sonucunda ise meyve oluşur. İşte bu, tozlaşma dediğimiz olayın kendisidir.
Sebze ve meyvelerin üzerinde bulunan 'arılıdır' ifadesi ne anlama gelir
Seralarda yapılan tarımda ise tozlaşma olayı elle yapılır. Bazı seranın içine arı kovanı yerleştirilir ve bu arılar çiçeklerde gezdikçe tozlaşma sağlarlar. Arı kovanı bulunmayan seralarda ise bunun için bir hormon kullanılır. Tozlaşma sağlamak için bu hormon çiçeklere sıkılır. Böylelikle yapay döllenme gerçekleştirilmiş olur.
Sebze ve meyvelerin üzerinde bulunan 'arılıdır' ifadesi ne anlama gelir
Ancak uzmanlar, arıların sebze ve meyve gelişimine bir katkısı olmadığını söylüyor. Çünkü seraların dış çevreyle bağı kesilir. Toprağın sabit oluşu, üzerinde uzun yıllar boyunca aynı ürün yetiştirilmesi toprağın kalitesini düşürür. Bunun için seracılar, toprak kalitesini artırmak için kimyasal destek kullanırlar. Döllenmenin doğal yollar ile gerçekleşmesi, o ürünün doğal olmasına neden olmaz. Çünkü geriye birçok kimyasal işlem kalır. Arılar, doğal döllenmeden başka hiçbir şey gerçekleştiremezler.
Sebze ve meyvelerin üzerinde bulunan 'arılıdır' ifadesi ne anlama gelir
Doğal döllenme işleminde genel olarak bombus arıları kullanılır. Bu tür arılar çok daha hızlı oldukları için zamandan tasarruf sağlamaya yardımcı olurlar. Döllenme işlemini hızlı bir şekilde gerçekleştirirler.
Sebze ve meyvelerin üzerinde bulunan 'arılıdır' ifadesi ne anlama gelir
Kaynak: Gıdabilinci

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 22, 2019

Adet Geciktirici Bitki Çayları Nelerdir?

İlaçsız adet geciktirme bitkisel yöntemler kullanmak ilaçla yapılan adet geciktirme yöntemlerinin yan etkilerinden kurtulmanızı sağlayacaktır. İlaçsız adet nasıl geciktirilir sorusunda verilecek cevapta ilk akla gelen bitkisel çaylar olmaktadır. İlaç kullanmadan adet geciktirmek isteyen kadınlar genellikle bitkisel çaylar kullanmaya başlarlar ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu çay kullanımlarında karşılaşılabilecek olan alerjik reaksiyonlar ve risklerdir. Olumsuzluk yaratan sorunlarla karşılaşıp riske girmemek için çay kullanımlarından önce doktorunuza danışmansız doğru olacaktır.

Adet Geciktirici Bitki Çayları Nelerdir?

Adet geciktirme ilaçsız olarak yapılırken genellikle bitki çayları kullanılır. Adet geciktirici bitki çaylarının tüketimini yaparken oldukça dikkat etmek gerekir ve alerjik reaksiyonlarla karşılaşmamak için çay kullanım dozajlarını iyi ayarlayarak yapmak ve doktora danışarak uygulamak doğru olmaktadır. En fazla kullanılan Adet geciktirici bitkilerin çayları şu şekilde sıralanmaktadır:
  • Tarçın
  • Maydanoz
  • Biberiye
  • Civanperçemi
  • Karpuz
  • Böğürtlen Yaprağı
  • Zencefil
Adet geciktirmek için ne yapmalıyım hangi yöntemleri denemeliyim diyen kadınlara tavsiye edilecek ilk şey kimyasal yollardan uzak durmaları ve ilaç kullanımı yapmak yerine bitkisel ürünlerden elde edilen çayların tüketimine yönelmeleri önerilmelidir. Bitki çaylarını kullanan kadınların günde 2-3 fincandan fazla tüketmeleri sakıncalı olabilir. Bu nedenle bitki çayı dozları iyi ayarlamak ve alerjiye karşı duyarlılık durumunun kontrol edilmesi gerekir.

Doğal Yollar İle Adet Geciktirme

Bazı özel günlerde veya tatile giderken adet görmek istemeyen kadınlar ilaç kullanmadan doğal yollara başvurarak adetlerini geciktirebilirler. Birçok Doğal Adet Geciktirici gıdalar bulunur bunlardan en etkili olanlar ise;
  • Doğal ve katkısız sirkeler,
  • Yoğurt ile karışım yaparak tüketilebilecek olan toz tarçın
  • Mercimek çorbası,
  • Bal ilavesi ile tüketebileceğiniz ezilmiş maydanoz adet geciktirici özelliğe sahip olan önemli gıdalardır.

Read More

21 Mart 2019 Perşembe

  Hiç yorum yok
Mart 21, 2019

Kocanıza Kızar ve Uyumaya Devam Ederseniz Ne Olur Biliyor musunuz?


Her ailede bazı sıkıntılardan dolayı kimi zaman kavgalar yaşanmaktadır. Bu elbette doğanın bir kanunudur. Ancak bu konuyla ilgili İslam dini kavgaların uzun sürmeden, tarafların birbirlerini kırmadan çözüme kavuşturulmasını ve aradaki küskünlüğün kaldırılmasını buyurmaktadır.
İlk olarak İslam dinine göre kavga sonucu eşlerin yataklarını ayırması nikaha mani bir durum değildir ve bununla nikah düşmemektedir. İslam dininde dargınlık hali kişiler arasında herhangi bir durumdan kaynaklanabileceği kabul edilerek geçerli sayılmış, ancak bu halin üç günü geçmemesi gerektiği emredilmiştir.
Ayrıca İslam dininde yüz çevirme denilen bir dargınlık türü de tanımlanmıştır. Yüz çevirme asi ve zalim kimselere karşı yapılacak bir davranıştır. Bununla ilgili Allah şu emri vermiştir : ‘Muhakkak müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki, size rahmet edilsin.’
Hz. Peygamber ise bu konuyla ilgili şunları söylemiştir : ‘Bir kişinin kardeşini üç günden fazla küs bırakması helâl değildir. İki mümin karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa, öbürü öte tarafa çevirir. Halbuki bu iki mü’minin hayırlısı önce selâm vermeye başlayandır.’
Aynı zamanda Allah kişilerin birbirlerine üç günden fazla küs durmalarının onları kin, nefret, buğz duygularıyla donatacağını ve doğal olarak zıtlaşmanın çatışmalara bile yol açacağını haber vermiştir.
Şimdi gelelim asıl konumuz olan eşler arasındaki küslüğe. Nikahın eşlere karşılıklı olarak yüklediği görev ve sorumluluklar vardır. Eşler birbirlerine karşı olan bu görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirme mecburiyetindedirler. Hadislerde belirtildiği üzere kocaların, eşlerine iyi muamelede bulunmaları esastır. Aynı zamanda eşlerin birbirleri üzerinde bazı hakları bulunmaktadır. Her ikisi de diğerinden bu haklardan daha fazlasını zorla isteyemez. Kadının görevleri arasında erkeğe hizmet etmek, yemek yapmak, evi süpürmek, çamaşır yıkamak, dükkanda, tarlada çalışmak, hayvanları tımar etmek gibi işler bulunmamaktadır. Kadın, bu çeşit hizmetlerin görülmesi için, masrafı kocası tarafından karşılanmak üzere en az bir hizmetçi tutmak hakkına sahiptir. Kadın bu işleri yapmama hakkına sahiptir. Bu davranışı sebebiyle kadın günahkar olmamakta ya da eşinden bir şiddet görmemesi gerekmektedir.Eşler arasındaki küslükler ise en fazla 3 gün sürmelidir. Bu evliliğin ve aile birliğinin devamı için gerekli bir durumdur. İslam dininde yer alan hadislerde eşlerin birbirlerine en fazla 3 gün küs ve ayrı kalmaları gerektiği buyrulmuştur. Hatta bir kıssada bu durum şu şekilde açıklanmıştır : Yeni evlenmiş bir genç yazın en sıcak günlerinde bile gün boyu oruç tutuyor, sabahlara kadar da namaz kılıyordur. Bu da gencin karısını ihmal etmesine neden olmuştur. Anlayışlı ve tahammüllü hanımı, onun bu halini zamanla geçer düşüncesiyle çok görmemiş, sabırla karşılamıştır. Ama kocası, devam ettirince durumu Halife Hazret-i Ömer’e izah etmeğe karar vermiştir.
Kadının anlattıklarından sonra Hz. Ömer genci çağırmış ve şunları söylemiştir : Bundan böyle aileni günlerce ihmal etmeyecek, her dört günde bir mutlaka onun yanında olacaksın. En azından dört günde bir yanında olmaz, onu yine yalnız bırakmakta ısrar edersen, yaptığın ibadetten kazandığın sevabın, onu odasında yalnız bırakmaktan dolayı üstüne aldığın sorumluluğu ortadan kaldıramaz. Allah erkeğin dörde kadar evlenebileceğini bildirmiyor mu? Bu ne demektir? Demek ki, bir kadın beyinden üç gün ayrı kalabilir. Dördüncü gün ise sıra kendisine gelir. Bundan anlaşılıyor ki, onu yalnız başına uzun müddet bırakmamalı, hiç olmazsa dört günde bir yalnızlıktan kurtarmalıdır. Şayet dört günden de azına muhtaç olsalardı, erkeklerin dörde kadar evlenmelerine müsaade çıkmazdı.
Bu kıssadan da anlaşılacağı üzere İslam dininde eşler arasındaki küslük ve ayrılık en fazla 3 gün sürmelidir. 3 günün sonunda eşler barışmalı, eğer ayrı yatıyorlarsa aynı yatakta yatmaya devam etmelidirler. Bu olay da küslüğün neden 3 gün sürmesi gerektiğini İslam dinine göre açıklamaktadır.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 21, 2019

Bağışıklık sisteminin desteklenmesinde kullanılan en önemli maddeler A, E, C, B vitaminleri, karotenler, demir, çinko ve selenyumdur.

PORTAKAL:· İçerdiği C ve A vitaminleri sayesinde bağışıklık sistemini destekleyen en önemli besinlerden biridir.
· Portakal suyu yerine portakalın kendisini tüketmeye özen gösterin. Bu hem lif, hem de şeker alımı açısından daha sağlıklıdır.
ISPANAK:· A ile C vitaminleri barındıran güçlü bir antioksidandır. BU antioksidanlar hücrelerimizi korur ve bağışıklık sistemimizin zayıflamasını önler.
· Güçlü bir bağışıklık sistemi için haftada iki kez ıspanak yemeye özen gösterin.
· A vitaminlerinin etkili olabilmesi için ıspanağı haşlayarak değil, içine yağ katılarak yapılmış sebze yemeği halinde tüketin.
BALIK:· Hem protein hem de iyi bir selenyum ve çinko kaynağıdır
· Selenyum özellikle hücre yaşlanmasını önler ve kalp sağlığını korur.
· Çinko, hücrelerin korunmasında önemli bir rol üstlenir.
· Ayrıca vücudun üretmediği ve besinlerle alınması gereken omega 3 açısından oldukça zengin bir besindir.
· Haftada 2-3 defa balık tüketmeyi ihmal etmeyin.
MAYDANOZ:· Askorbit asit vücudu enfeksiyonlara karşı korur, bolca C vitamini içerir.
· C vitamini vücutta bazı toksik öğelerin etkisini azaltır ve yara iyileşmesinde etkilidir.
· Maydanoz ödemin vücuttan atılmasında etkilidir.
YUMURTA:· Yumurta beyazı protein açısından oldukça zengin bir besindir.
· Sarısı ise hem demir hem de yine antioksidan olan A vitamini içerir.
BADEM-CEVİZ:· Antioksidan özelliğe sahip olan E vitamini içerir.
· Tok tutma özelliği nedeni ile diyetlerde de sıkça kullanılır.
· Her gün 2 bütün ceviz veya 10 adet çiğ badem yemenizde fayda var.
YOĞURT:· Vücudumuzdaki yararlı bakteriler olan probiyotikler nedeniyle bağışıklık sistemi için önemlidir.
· Probiyotikler dışarıdan gelen mikroplara karşı vücudumuzu, özellikle de sindirim sistemimizi korur.
· Probiyotikler kabızlık ve ishal gibi durumlarda da etkili olabilir.
· Her gün 1 kâse yoğurt yemek gerekir.
TAM BUĞDAY EKMEĞİ:· Bağışıklık sistemini koruyucu etkisi olan B6, pantotenik asit, folat, B12, riboflavinin gibi B grubu vitaminler içerir.
· B grubu vitaminler ayrıca sinir sistemi için de önem taşır.
Ayrıca sarmısak, zencefil, yeşil çay, papaya, kivi, ay çekirdeği de bağışıklık sistemini güçlendiren besinler arasındadır.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 21, 2019

Sigaranın kanser ya da kalp-damar hastalıkları yanında gözlere ve beyine de büyük zararı bulunuyor.

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nihal Işık, beyni sağlıklı tutabilmenin yollarından söz ederken sigaraya da değiniyor ve “Çalışmalar, sigara içenlerin yüzleri ve isimleri içmeyenler kadar iyi hatırlamadığını göstermiştir” diyor. Buna göre sigara direkt olarak belleği mi etkiliyor yoksa beyin sağlığını olumsuz etkileyen akciğer hastalıkları, yüksek tansiyon, felç gibi hasarlara yol açtığı için hafızayı dolaylı yoldan mı etkiliyor tam olarak bilinmese de, sigaranın hafıza üzerinde bir olumsuz etkisi olduğu kesin.

Sigaranın göze zararı

Sigara gözlere de zarar veriyor. Dünyagöz Etiler’den Prof. Dr. Hüsnü Güzel, “Sigara tüketimi, gözlerde pek çok olumsuz etkinin oluşmasına sebep olabiliyor. Bu konudaki en büyük problem, halk arasında bu hastalıklar konusundaki bilincin yetersiz olması. Sigara tüketimi sebebiylekatarakt, maküla dejenerasyonu, diyabetik retinopati, üveit ve göz kuruluğu gibi, ciddi görme kayıplarıyla sonuçlanabilecek pek çok rahatsızlık oluşabiliyor” diyor. Prof. Dr. Güzel, hamilelik sırasında içilen sigaranın zararlarına da dikkat çekiyor: “Hamilelik döneminde sigara tüketilmesi de plasentanın zararlı toksinler tarafından etkilenme ve gözlerde problem oluşma şansını oldukça yükselten bir etken. Aynı zamanda hamilelik döneminde sigara kullanımı, prematüre retinopatisi oluşma şansını da artırıyor. Görme kaybına varacak ciddi sonuçlar yaratan bu rahatsızlıkların oluşmaması adına, alınabilecek önlemler arasında en etkilisi sigarayı bırakmak olacaktır” diyor.

Sigaranın ses üzerindeki etkisi

Sigara, ses üzerinde de olumsuz etkilere sahip. Üsküdar Üniversitesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Murat Topak, sesin insan iletişiminde en önemli araç olduğunu söyledikten sonra, birçok insanın mesleğini ancak sesini kullanarak sürdürebildiğini ancak öğretmen, sanatçı, spiker, şarkıcı ve din görevlisi gibi kişilerde ses hastalığının daha da önemli olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Topak, “Sigara sesin en büyük düşmanıdır. Gırtlak ve akciğer kanserinin en önemli nedenidir. Sigaranın kesinlikle bırakılması, bulunulan ortamda sigara dumanına maruz kalınmaması gerekir” sözleriyle de sigaranın ses üzerindeki olumsuz etkilerini özetliyor.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 21, 2019

D vitamini eksikliği bakın neye sebep oluyor

Vücudumuz belli vitaminlere ihtiyaç duyuyor. Bu vitaminlerden en önemlisi ise D vitamini. En çok güneşten D vitamini alabiliyoruz. Ancak bu vitaminin vücudumuzdaki seviyesini doğal yollarla da artırabiliriz. Araştırmalar; kilo vermenin ve düzenli spor yapmanın D vitaminini artırdığını gösteriyor. İşte Halit Yerebakan'ın d vitamini ile ilgili yazısı...
Güneşten yeterince faydalanamadığımız kış aylarında D vitamini ihtiyacımızı karşılamak oldukça önemlidir. D vitamini, kalp ve cilt sağlığı açısından son derece önemli olmakla birlikte, bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesinde de büyük rol oynar. Hayat tarzınızda yapacağınız ufak değişiklikler, D vitamini seviyenizi artırmanıza yardımcı olur.
SPOR YAPIN, BALIK YİYİN
Yapılan araştırmalar, kilo vermenin doğal olarak D vitamini seviyesini artırdığını gösterdi. Doğal yoldan D vitamini seviyesini yükseltmenin diğer yolları ise kolesterol seviyenizi düşürmek, düzenli spor yapmak ve balık yemek olarak sayılabilir. Balık seçiminizi yaparken, doğal yetişmiş balıkları, çiftlik balıklarına tercih edin.
D vitamini her yaştan insan için önemlidir ancak özellikle 40 yaşından sonra D vitaminine daha çok dikkat edilmesi gerekir. Çünkü diyabet, kalp rahatsızlığı, MS hastalığı, göğüs ve bağırsak kanserleri gibi hastalıkların D vitamini eksikliğiyle bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır. Bunların yanında D vitamini, vücuttaki kalsiyumun emilmesi içinde de gereklidir. D vitamini eksikliği birçok sağlık sorununa yol açabilir.
-Kas zayıflığına, ağrıya sebep olabilir ve hatta kas lifleri tam olarak çalışmadığından kemik ağrıları yaşama durumunuz oluşabilir.
-Yapılan birçok araştırma sonucunda depresyona neden olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca, D vitaminieksikliği çeken kadınların depresyona girme risk oranı erkeklere göre iki kat fazladır.
-Sizi solunum problemleri ile karşı karşıya getirir. D vitamini, solunum yollarınızın düzgün bir şekilde çalışmasını sağlayarak sizi hastalıklardan korur. Özellikle astım problemi yaşayan çocukların D vitamini alması önerilir.
-Sebepsiz yere sıcak basmasına sebebiyet verir.
SEDEF BELİRTİLERI AZALIR
-Saç dökülmesine ve cilt problemleri yaşanmasına yol açabilir.
-Yapılan araştırmalar neticesinde; D vitamini takviyesi yapılan sedef ve vitiligo hastalarında, yaşadıkları belirtilerin azaldığı görülmüştür.
-Son zamanlarda ekstra enerji harcamadığınız halde sürekli terliyorsanız, D vitamini eksikliğiniz olabilir. D vitamini eksikliğinde özellikle yüz bölgesinde aşırı bir terleme ve bu terlemeye bağlı olarak ortaya çıkan parlama görülür.
KRONİK BAŞ AĞRINIZIN SEBEBİ OLABİLİR
Düzenli ve sürekli olarak baş ağrısı problemi yaşıyorsanız, bu durumun nedeni düşük d vitaminiseviyeleriniz olabilir. 2017 yılında yapılan 2 bin 600 kişinin katıldığı bir çalışmaya göre, düşük d vitamini seviyesine sahip olan katılımcıların, daha yüksek d vitaminine sahip olanlara kıyasla iki kat fazla kronik baş ağrısı riski taşıdığı ortaya çıkmıştır. araştırmacılar, bazı besin maddelerinin migrene ve baş ağrılarına neden olan iltihapla mücadeleye yardımcı olabileceğini söylüyorlar.

Read More