16 Mart 2019 Cumartesi

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Kefirin kanıtlanmış 9 faydası

Kefir, içerdiği besin maddeleri ve probiyotikler ile sindirim ve bağırsak sağlığı için çok faydalıdır. Kefirin kanıtlanmış 9 yararını Diyetisyen Serkan Sıtkı Şahin yazdı...
Kefir, geleneksel olarak inek sütü veya keçi sütü kullanılarak yapılan fermente bir içecektir. Süte kefir taneleri eklenerek yapılır. Görüntüsü karnabahara benzeyen maya ve laktik asit bakterilerinin tahıl benzeri kolonileridir. Yaklaşık 24 saatte, kefir tanelerindeki mikroorganizmalar çoğalır ve sütteki şekerleri mayalayarak kefire dönüştürür. Ardından taneler sıvıdan çıkarılır ve tekrar kullanılabilir. Başka bir deyişle, kefir içektir, ancak kefir taneleri içeceği üretmek için kullandığınız başlangıç ​​kültürüdür.
Tanelerin laktik asit bakterileri sütün laktozunu laktik aside dönüştürür, bu nedenle kefir yoğurt gibi ekşi bir tat alır ancak daha ince bir kıvamdadır.

175 ml az yağlı kefir besin değerleri

Protein: 4 gram
Kalsiyum: Günlük alınması gereken miktarın %10'u
Fosfor: Günlük alınması gereken miktarın %15'i
B12 Vitamini: Günlük alınması gereken miktarın %12'si
Riboflavin (B2): Günlük alınması gereken miktarın %10'u
Magnezyum: Günlük alınması gereken miktarın %3'ü
İyi miktarda D vitamini
Ayrıca kefir, kullanılan süte bağlı olarak yaklaşık 100 kalori, 7-8 gram karbonhidrat ve 3-6 gram yağ içerir.
Kefir ayrıca, sağlık yararlarına katkıda bulunan çok çeşitli biyoaktif bileşikler içerir. Kefirin süt içermeyen versiyonları hindistan cevizi suyu, hindistan cevizi sütü veya diğer tatlı sıvılarla yapılabilir. Bunlar süt bazlı kefir ile aynı besin profiline sahip değildir.

Güçlü bir probiyotik

Bazı mikroorganizmalar sağlığa yararlı etkiler yapabilir. Probiyotikler olarak bilinen bu mikroorganizmalar, sindirime, kilo yönetimine ve zihinsel sağlığa yardımcı olarak sağlığı çeşitli şekillerde etkileyebilir. Yoğurt, Batı beslenme tarzında en iyi bilinen probiyotik besindir ancak kefir aslında çok daha güçlü bir kaynaktır. Kefir taneleri, 61 çeşit bakteri ve maya kültürü içerir ve bu çeşitlilik değişkenlik gösterse de, kefiri çok zengin bir probiyotik kaynağı yapar. Diğer fermente süt ürünleri daha az sayıda kültür içerir ve maya içermez.

Antibakteriyel özellikler

Kefirdeki bazı probiyotiklerin enfeksiyonlara karşı koruma sağladığına inanılmaktadır. Bu, kefire özgü probiyotik olan"Lactobacillus" sayesinde gerçekleşir. Çalışmalar, bu probiyotiğin çeşitli zararlı bakterilerin büyümesini engelleyebileceğini göstermektedir. Kefirde bulunan bir çeşit karbonhidrat olan Kefiran da antibakteriyel özelliklere sahiptir.

Kemik sağlığı

Osteoporoz, kemik dokusunun bozulması ile meydana çıkar ve çoğu ülkede büyük bir sorundur. Özellikle yaşlı kadınlar arasında yaygındır ve kemiklerin kırılma riskini önemli ölçüde yükseltir. Yeterli kalsiyum alımını sağlamak, kemik sağlığını iyileştirmek ve osteoporozun ilerlemesini yavaşlatmanın en etkili yollarından biridir. Tam yağlı kefir sadece büyük bir kalsiyum kaynağı değil aynı zamanda iyi bir K2 vitamini kaynağıdır. Bu da kalsiyum metabolizmasında merkezi bir rol oynar. K2 ile takviye yapmanın, kırık riskini %81'e kadar azalttığı gösterilmiştir.

Kansere karşı koruyucu olabilir

Kanser, dünyanın önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Vücudunuzdaki anormal hücreler, bir tümörde olduğu gibi kontrol edilemez bir şekilde büyüdüğünde oluşur. Fermente süt ürünlerindeki probiyotiklerin bağışıklık sisteminizi uyararak tümör büyümesini azalttığına inanılmaktadır. Bu nedenle kefirin kanserle savaşması mümkündür. Bu koruyucu rol birkaç laboratuvar çalışmasında gösterilmiştir. Bir çalışma, kefir ekstresinin, insan meme kanseri hücrelerinin sayısını %56 oranında azalttığını, buna karşın yoğurt ekstresinin sadece %14 azalttığını tespit etti.

Sindirim sorunlarına yardımcı olabilir

Kefirin içerdiği probiyotikler bağırsaklarınızdaki iyi bakterilerin dengesini düzeltmeye yardımcı olabilir. Bu yüzden birçok sindirim sprununu tedavi etmede oldukça etkilidirler. Çalışmalar, probiyotiklerin birçok sindirim sorununu azaltabileceğini göstermektedir. Bunlar irritabl barsak sendromunu (IBS), H. pylori enfeksiyonunun neden olduğu ülserleri ve diğerlerini içerir. Bu nedenle, sindirim ile ilgili sorunlarınız varsa kefir yararlı olabilir.

Laktoz içeriği düşük

Süt üeünlerinde laktoz adı verilen doğal bir şeker bulunur. Pek çok insan, özellikle yetişkinler, laktozu düzgün bir şekilde parçalayamaz ve sindiremez. Bu duruma laktoz intoleransı denir. Kefir ve yoğurt gibi fermente süt ürünlerindeki laktik asit bakterileri, laktozu laktik aside dönüştürür, bu yüzden bu besinler sütten çok daha az laktoza sahiptir. Ayrıca laktozu daha kolay parçalamaya yardımcı olabilecek enzimler içerirler. Bu nedenle, kefir genellikle en azından normal süte kıyasla laktoz intoleransı olan kişilerce iyi tolere edilir. Hindistan cevizi suyu, meyve suyu veya başka bir süt ürünü olmayan içecek kullanarak %100 laktoz içermeyen kefir yapmanın mümkün olduğunu unutmayın.

Alerji ve astım belirtilerini iyileştirebilir

Alerjik reaksiyonlar, bazı gıdalara veya maddelere karşı vücudun verdiği tepkilerden kaynaklanır. Aşırı duyarlı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler, astım gibi durumları tetikleyebilecek alerjilere daha yatkındır. Çalışmalarda kefirin alerji ve astıma bağlı vücut yanıtlarını baskıladığı gösterilmiştir.

Evde kefir yapmak kolaydır

Dışarıdan satın alınan kefirin kalitesinden emin değilseniz, evde kolayca kefir yapabilirsiniz. Taze meyvelerle birleştirildiğinde, kefir sağlıklı ve lezzetli bir besin haline gelir. Kefir taneleri birçok yerde satılmaktadır. Ayrıca kefir üretimini öğreten birçok blog yazısı ve videosu bulabilirsiniz, ancak süreç çok basittir:
- Küçük bir kavanoza 1-2 yemek kaşığı (14–28 gram) kefir tanesini koyun. Ne kadar çok kullanırsanız, o kadar hızlı kültürlenir.
- Yaklaşık 2 su bardağı (500 ml) süt ekleyin, tercihen organik veya çiğ süt kullanın. Otla beslenen ineklerden sağılan süt en sağlıklısıdır. Kavanoza en üstte 2,5 cm aralık bırakın.
- Daha kıvamlı kefir istiyorsanız, tam yağlı krema ekleyebilirsiniz.
- Kapağı yerleştirin ve oda sıcaklığında 12–36 saat bekletin. Bu kadar.
Sıvıyı yavaşça süzdükten sonra, orijinal kefir taneleri geride kalır. Artık tahılları biraz sütle yeni bir kavanoza koyabilirsiniz ve daha sonra kullanabilirsiniz.
Lezzetli, besleyici ve sürdürülebilir...

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

İçtiğiniz suya bir dilim koyun! Aftlardan kurtarıyor, karaciğeri temizliyor
Limonlu suyun faydaları nelerdir? Limonlu su içmek zayıflatır mı? Limonlu su boğaz ağrısını önler mi? Limonlu su kabızlığı önler, limonlu su ağızdaki aftları yok eder... İşte limonlu suyun faydaları...
Limonlu su içmek oldukça oldukça yaygın olan bir sağlık tavsiyesi olmakla birlikte çoğu kadının olmazsa olmazı arasında limonlu su bulunur.

C vitamini deposu olan limon, PH alkalin seviyesini dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir, bağışıklık ve sindirim sistemlerinin düzenli çalışmasını, vücudun kanserle savaşmasını ve yaraların çabuk iyileşmesini sağlar.

Ayrıca limon suyu, kanı temizler. Vücudun kandaki toksinleri temizlemesine yardımcı olur, kan şekerini dengeler. Ayrıca kilo vermeyi kolaylaştırır. Limon, içerdiği pektin lifler sayesinde açlık hissini azaltır.

Limonun faydalarından sadece birkaçını saydık. Peki, limon suyla karışınca vücudumuza nasıl bir etkisi oluyor? Limonlu su içmek faydalı mı? Limonlu su içmenin yararları nelerdir? İşte limonlu su içmenin 12 faydası... 

 
1- Limonlu su bağışıklık sistemini güçlendirir 

Limonlu su içmeyi alışkanlık haline getiren kişilerin çok şanslı olduğunu söylemekte fayda var. Çünkü C vitamini ve potasyum bakımından zengin olan limon suyu, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. 

2- Limonlu su içmek kilo vermeyi kolaylaştırır
Limonlu su, içeceklere iyi bir alternatif oluşturur. Özellikle diyabet hastaları ve kilo vermek isteyen kişiler için iyi bir içecektir. Her sabah balla birlikte ılık limonlu su içmek kilo vermeye yardımcı olur.

3- Boğaz ağrısından kurtulmayı sağlar
Ilık limonlu su içmek, boğaz ağrısı ve farenjitten kurtulmaya yardımcı olur. 

4- İltihap oluşmasını önler 
Limonlu su, iltihapların oluşmasını önler. İltihap oluşmasına neden olan eklemlerdeki ürik asiti yok eder.

5- Limonlu su kanser önleyicidir
Limonlu su içmek, kanseri önlemede faydalıdır. Araştırmalar, limonun tümör önleyici özellikleri ile kanser riskini azaltmada yardımcı olduğunu gösteriyor.

 
6- Limonlu su, böbrek taşlarına karşı da koruyucudur
Limonlu su, böbrek taşına da iyi gelir. Normal boyutlu böbrek taşları vücuttan atılır ama bazen idrar akımına engel olur ve yoğun ağrılara sebebiyet verir. Limonlu su içmek vücuda yeniden su kazandırır ve idrarı sulandırılmış şekilde tutmada yardımcı olur. Bu da böbrek taşı oluşum riskini azaltmış olur. 

7- Limonlu su karaciğer sağlığı için faydalı
Limonlu su içmek, karaciğerde bulunan sindirim enzimlerini harekete geçirmeye yardımcıdır. Ayrıca kanın oksijen durumunu düzenlemede de yardımcıdır.

8- Limonlu su içmek kabızlığa iyi gelir
Limonlu su, kazbızlık sorunu çekenlere de önerilir. Bu nedenle her sabah ılık limonlu su içebilirsiniz.

9- Ağızdaki aftlardan kurtulmak için limonlu su tüketin
Ilık limonlu su ile ağzı çalkalamak ağrılı aftlardan ve ağız ülserinden kurtulmaya yardımcıdır.

10- Limonlu su diş eti rahatsızlıklarını önler
Limonlu su, ağızdaki aftlardan kurtulmanın yanı sıra şişmiş diş etleriyle ilgili ağrılardan kurtulmaya da yardımcı olur.

11- Limonlu su nefesi ferahlatır
Limonlu su nefesin kötü kokmasını önler ancak limonu direkt dişinize sürmeyin. Aksi takdirde diş minesine zarar verebilirsiniz. 

12- Limonlu su stresi azaltır
Limonlu su, stresi azaltır ve tansiyonu düşürür. Stresten, depresyondan ve endişeden kurtulmayı sağlar.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

KEFİRİN FAYDALARI NELER?

Kökeni Kafkasya’ya dayanan ve yoğurttan sonra fermente süt ürünleri içinde önemli bir yere sahip kefirin sağlığın için faydaları neler?
Bitkisel kaynaklı sütlerden de kefir üretilebiliyor
Kefir tanesi kullanılarak elde edilen kefir, genellikle inek sütünden olmakla birlikte keçi, koyun sütlerinden veya bitkisel kaynaklı sütlerden de üretilebiliyor. Kefir üretiminde bakteri fermantasyonu ile birlikte sindirim sistemi sağlığı için önem taşıyan, asetik asit, bütirik asit gibi kısa zincirli yağ asitleri (KZYA) oluşuyor.
Kefir üretiminde, bakteri fermantasyonuna ek maya fermantasyonunun da olması, kefiri diğer fermente süt ürünlerinden farklı kılıyor. Kefirin kendine has ekşi ve keskin tadının oluşmasında maya fermantasyonu büyük rol oynuyor. Günümüzde kefir taneleri kullanılarak kefir elde edilebildiği gibi başlatıcı yani starter kültürler kullanılarak üretilen endüstriyel kefirler de tüketicilere sunuluyor. Sütün bileşiminde bulunan tüm besin öğelerini ve fermentasyonla oluşan sağlığa faydalı diğer bileşenleri içerdiği, sindirimi de kolay olduğu için son derece besleyici olan kefirin öne çıkan olası sağlık etkileri ise şöyle:

Besin değeri yüksektir

Protein, karbonhidrat ve yağ içeriği dengeli olan kefir; A, B2, B12, folik asit ve biotin vitaminleriyle kalsiyum, magnezyum ve fosfor minerallerinden zengin. Vitamin ve mineral gereksinimi yüksek olan büyüme ve gelişme çağında olan çocuklar, ergenler için kefir günlük vitamin, mineral ve protein alımına da destek olabilir.

Sindirim sistemi sağlığını düzenlemeye yardımcı oluyor

Kefirin içerdiği laktik asit bakterileri ile ishal, kabızlık ve emilim bozuklukları gibi sindirim sistemi sorunlarının görülme sıklığını ve süresini azaltabileceği belirtiliyor. Kefirin laktoz içeriğinin süte oranla düşük olması sebebiyle laktoz intoleransı olan bireyler laktozsuz sütler gibi kefiri de tercih edebilir.

Kan şekerini düzenliyor                                                                   

Kefir, protein içeriği sayesinde midede uzun süre kalarak tokluk hissinin oluşmasını ve kan şekerinin daha yavaş yükselmesine yardımcı oluyor. Bu sayede iştah kontrolünü sağlayarak besinlerle fazla enerji alımının önüne geçip, vücut ağırlığının kontrolüne destek oluyor.

Kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiye sahip

Düzenli kefir tüketiminin, probiyotik etkisi yani içerdiği laktik asit bakterileri ve mayalar ile toplam kolesterol ve LDL kolesterol (halk arasında bilinen adıyla kötü huylu kolesterol)düzeylerini azaltmaya yardımcı olduğunu gösteren araştırmalar bulunuyor. Kefir gibi probiyotik içeren besinlerin düzenli tüketimi kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterebiliyor.

Bağışıklık sistemini destekliyor

Kefir, besin değeri sayesinde bağışıklık sisteminin oluşması ve güçlenmesi ile kas-iskelet sistemi sağlığına destek olabilir. Ayrıca sindirimi kolay olan kefir, yapısında bulunan vitamin, mineral ve proteinlerle sağlıklı bağışıklık sisteminin devamına destek olabilir. Kefir probiyotik özelliği ile patojen yani hastalığa yol açan mikroorganizmaların sindirim kanalında çoğalmalarına engel olur, bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı koruyucu etki gösterir.
Kemik sağlığına destek oluyor
Kefir, kalsiyum içeriğiyle ve içerdiği laktik asit bakterilerinin kalsiyum emilimine yardımcı olması nedeniyle vücutta iyi kullanılabilen bir kalsiyum kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Kefirin kalsiyum içeriğiyle birlikte fosfor ve K vitamini kaynağı olarak da kemik sağlığını desteklemeye yardımcı oluyor.

1 su bardağı kefir günlük ihtiyaçlarımızın ne kadarını karşılayabilir?

Enerji ve besin öğeleri
1 su bardağı kefir
Günlük ihtiyacın ne kadarını karşılamaya destek olur?
Enerji
132 kcal
%7
Karbonhidrat
8 gram
%3
Yağ
7 gram
%11
Protein
7 gram
%12
Kalsiyum
240 mg
%24
Fosfor
180 mg
%26
Magnezyum
26 mg
%7
A vitamini
106 mcg
%11
B2 vitamini
0,3 mg
%24
B12 vitamini
2 mcg
%67
Folik asit
10 mcg
%3

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Şalgam suyunun faydaları nelerdir?

Severek tükettiğimiz şalgam suyunun faydaları nelerdir? Şalgam suyu içeriğindeki mineraller bakımından bir çok hastalığa iyi geliyor. Hem çok lezzetli hem çok sağlıklı olan şalgam suyu hangi hastalıklara iyi geliyor? işte bir çok yiyeceği yanında tüketilebilen şalgam suyunun faydaları...
Severek tükettiğimiz şalgam suyunun faydaları nelerdir? Şalgam suyu içeriğindeki mineraller bakımından bir çok hastalığa iyi geliyor. Hem çok lezzetli hem çok sağlıklı olan şalgam suyu hangi hastalıklara iyi geliyor? işte bir çok yiyeceği yanında tüketilebilen şalgam suyunun faydaları...
Şalgam suyu veya kısaca Şalgam Turpgiller ailesine ait bir bitki olan şalgam ile yapılan, Çukurova'ya özgü bir içecektir. Bir tür pancar olan "şalgam bitkisi" ve "siyah havucun" su ile karıştırılıp, tuz da ilave edilmesiyle yapılır. Bu karışım, mayalanması için belirli bir süre bekler ve o sürenin sonunda şalgam suyu haline gelir. Anavatanı Adana olarak bilinen şalgamin patenti Tarsus'tadır. Adana, Mersin ve Osmaniye başta olmak üzere birçok güney ilinde yaygın olarak tüketilir. Kırmızı renkli, bulanık görünüşlü ve ekşimsidir. Acılı ve acısız çeşitleri mevcuttur. Şalgam suyu Adana'da sadece şalgam diye söylenmekte olup kebap yemekleri birlikteliğinde vazgeçilmez bir içecektir. Adana ve Mersin'de özellikle dört mevsim sokak satıcıları tarafından satılmaktadır. Adana'da, yöreye has içeceklerdendir.
Şalgama acı olarak genellikle acı süs biberi turşusunun suyu kullanılır. Damak tadına göre 1/3 ila 1/6 oranında şalgama katılabilir. Ancak şalgam acısıyla karıştırıldıktan sonra fazla bekletilmemelidir, şalgam bozulabilir. O yüzden acıyı şalgamı içmeden hemen önce katmak daha iyi olur. Şalgamla beraber siyah havuç ikram edilir. Bu siyah havuç, şalgamla verildiği takdirde "tane" olarak adlandırılır. Mayalanma sürecine de dahil olmuş bu siyah havuçlar, şalgam suyunun içinde dururlar. Şalgam'ın Çukurova'da yaygın olarak tüketilmesinin önemli sebeplerinden birisi de bölgenin hava şartlarının, şalgamın mayalaması için uygun olmasıdır. Yazın bir haftada mayalanan şalgam, kışın bir-iki ay içerisinde mayalanmaktadır. Mayasının ideal şekilde tutması ise sadece Çukurova'da mümkün olmaktadır.
ŞALGAM SUYUNUN FAYDALARI
İştah açıcı özelliği ile kilo almaya yardımcı olur.
İçeriğinde bulunan laktik asit sayesinde sindirimi kolaylaştırır.
Kan dolaşımı için faydalı ve iltihaplanmaların azalmasına yardımcıdır.
Sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmesini engeller ve kanseri önler.
Mide ve karaciğere için faydalıdır.
Zengin kalsiyum, potasyum ve demir kaynağı olduğu için kemik ve dişleri kuvvetlendirir.
İnflamasyonla mücadeleye yardımcıdır.
İçerdiği A-B-C vitaminleri sayesinde kalp, damar, göz sağlığı ve göz tansiyonu için faydalıdır.
Vücuttaki toksinleri atar.
Kolesterolden uzak tutar.
İdrar söktürücü özelliği vardır.
Sigara kullananlarda A Vitamini eksikliğini gidermeye yardımcı olur.
Akciğer ve bronşları temizler. 
Boğaz iltihaplarına iyi gelir. 
Amfizem ve diğer akciğer rahatsızlıkları gibi ciddi durumların önlenmesine yardımcı olur.
Böbrek taşının düşürmeye yardımcı olur. 
Güçlü bir antioksidan özelliği bulunan ve tam bir C vitamini deposu olan şalgam suyu vücut bağışıklığını güçlendirir.
Beyaz kan hücre oluşumunu arttırır.
Apse, dolama, kan çıbanı ve egzamaya iyi gelir.
Şalgam suyunun zararları nelerdir?
Her şeyin olduğu gibi şalgam suyunun da azı karar çoğu zarar. Fazla içilmesi yarardan çok zarar getirebilir. İçeriğinde fazla tuz bulunması nedeni ile tansiyon hastaları için zararlıdır. Tiroit, mide ve bağırsak hastalarının dikkatli tüketmesi tavsiye edilir. Bünyesi hassas olanların kontrollü içmesi gerekir. Midede yanma ve ağrıya neden olabileceği için gastriti olanların dikkatli tüketmesi gerekir.  
Şalgam suyu zayıflatır mı? 
Acılı şalgam suyu göbek bölgesindeki yağları eritmekte oldukça etkilidir. Şalgam içerisinde bulunan siyah havuç ve sarımsak yağı, yağ yakımına katkı sağlar. Göbek yağlarından kurtulmak için sabah aç karnına 1 bardak acılı şalgam suyu içmek yeterli olacaktır. Ayrıca zengin lif kaynağı olan şalgam midede tokluk hissi oluşturarak zayıflamayı hızlandırır.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Limonlu Su Zayıflatır Mı Faydaları Nelerdir?

Kilo Verdiren Limonlu Su Tarifleri

Limonlu su ile zayıflamak için günlük diyetlere limonlu su eklenmesi yeterli olacaktır. Limonlu su içeriğinde bulunan C vitamini ve mineraller sayesinde kilo verdirmenin yanı sıra sağlık için oldukça faydalı olan gıdalar arasında bulunur. Limonlu su içerek kilo vermek sadece limonlu su tüketimi ile sağlanabilir. Böylece düşük kalorili diyet uygulaması yapmak zorunda kalmadan kolaylıkla kilo verilebilir.

Limonlu Su Ne Zaman İçilir?

Limonlu su diyeti uygulayan kişilerin limonlu suyu tüketmeleri gereken zamanlar şu şekilde sıralanır;
  • Her sabah kahvaltı öncesinde aç karnına içilmelidir.
  • Spor yapılan süre içerisinde tüketilir.
  • Öğle ve akşam yemeğinin yemden önce tüketilir.

Kilo Verdiren Limonlu Su Tarifleri

Hazırlaması oldukça kolay ve pratik olan C vitamin deposu limon suyu hazırlanırken uygulanabilecek tarifler şunlardır;
  • Limon ve Su: 1 limon ılık 1 bardak su içerisine sıkılarak karıştırılır. Bu tarif limonlu su ile zayıflayanlar için uygulanması çok kolay olan tariftir.
  • Limon ve Bal: 1 limonu ılık 1 bardak su içerisine sıktıktan sonra 1 tatlı kaşığı bal eklenerek karıştırılır. Limonlu su faydaları yanında bal da kilo verdirmeye yardımcı olacaktır.
  • Limon ve Tarçın: 1 tatlı kaşığı tarçın bir bardak suya eklenerek bir gece boyunca bekletilir. Sabah su seviyesi yarım düzeye inene kadar kaynatılarak soğutulur. Soğuduktan sonra süzülen tarçınlı suya 1 adet limonun suyu eklenerek iyice karıştırılır.
  • Limon ve Pul biber: 1 bardak ılık su içerisine katılacak olan yarım tatlı kaşığı pul biber ve 1 limonun suyu iyice karıştırılır. Birçok sağlık sorununa iyi gelen pul biber limonlu su ile birleşimi zayıflamaya yardımcı olacak etkiye sahiptir.
  • Limon ve Nane: 6-7 yaprak nane ezilerek bir bardak limonlu su içerisine karıştırılır. Yağ yakımıza yardımcı olma özelliği bulunan nane limonlu su ile birleşerek kilo vermekte etkili olmaktadır.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Kolesterolü Kontrol Etmenin 100 de 100 Doğal Yolları !

Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve egzersiz yapmak, kolesterol seviyelerini etkili bir şekilde düşürebilir. Bu makalede, daha mutlu bir hayat sürdürmek adına yüksek kan kolesterolünü düşürmek için sizlere beş yol önerdik.
Kolesterol. Birçok hastalık ile ilişkili olan ve hayat kalitesini düşüren illet bir kelime. Peki kolesterolü nasıl kontrol edebileceğinizi, bu konu hakkında ne bildiğinizi ve hayat tarzını geliştirmek adına ne yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Aşağıda, hayat kalitenizi geliştirebilecek ve vücudunuzu etkileyen komplikasyonlardan korunmak için beş yol derledik. Kolesterolün göz ardı edilmemesi gereken bir konu olduğunu unutmayın.
Öncelikle, gerekli adımları atmak ve sağlığınızı düzene sokmak için hangi konu üzerinde konuştuğumuzu belirlemek gerekir. Unutmayın: ‘Yediğiniz ne ise, siz de osunuz.’
Kolesterol, karaciğer ve beslenme alışkanlıklarınız tarafından oluşan bir çeşit vücut yağı maddesidir. Aşağıdakiler nezdinde şekillenir:
HDL, ya da iyi kolesterol, kardiyovasküler hastalık riskini azaltır.
LDL, kötü kolesterol, sağlığınıza zararlı olandır.
Herhangi bir sağlık sorununuzu azaltmak için aklınızda bulunması gereken noktaları sizlere açıklayacağız. Bu sebeple endişelenmenize gerek yok, bu basit yöntemler ile bir farklılık ve kendinizi daha sağlıklı hissedeceksiniz.
Kolesterolü Kontrol Etmenin 5 Yolu
1. Hareketsiz Bir Yaşam Tarzından Kaçının
Ortalama bir kardiyovasküler sağlık, kilo vermek ve kolesterolü kontrol için haftada en az 90 dakikalık bir egzersiz yapın. Kardiyo egzersizleri, ana kas gruplarını sürekli olarak çalıştıran ve kal atış hızınızı arttıran, fiziksel olarak hareketsiz kalmanın zararlı etkileri ile mücadele eden tüm aktiviteleri kapsar.
Dışarıda yapılacak bir yürüyüş, bisiklete binmek, kürek çekmek ya da yüzmek. Bunlardan birini tercih edebilirsiniz. Egzersiz içermeyen hareketsiz bir yaşam tarzı, kolesterol seviyesini arttıran korkunç sonuçlara gebe bir durumdur.
2. Daha Çok Sebze Yiyin
Haftada en az bir kere etsiz bir yemek yapın. Hayvan proteini yerine (dana, domuz, balık, yumurta,) fasulye, mercimek, tofu ya da kinoa gibi sebze bazlı proteinler kullanabilirsiniz. Bu proteinleri salatalarda ve çorbalarda kullanabilir ya da doymuş ya tüketimini düşürmek adına karıştırabilirsiniz.
Yine de, et tüketimini düşürmek mümkün değilse, havuç, brokoli ve lahana gibi yüksek kalorili sebzelere yönelin. Bu sayede tükettiğiniz yağı dengeleyebilirsiniz.
3. Hayvan Yağı Tüketimini Azaltın
Damarların ve arterlerin sağlığı açısından bu kısım çok önemli. Kolesterolün bir kısımın tükettiğimiz besinlerden geldiğini unutmayın. Dahası, yüksek oranda hayvan yağı bulunan besinler de kolesterol açısından zengindir. Bu nedenle bir saatli bombaya dönüşmekten kaçının.
Sosis, salam, sucuk ve yağlı kırmızı etler ile bezeli kaburga, dana, domuz ve kuzu eti gibi işlenmiş etlerdeki yüksek yağ oranı nedeni ile, bu besinleri yemeyi bile hayat etmeyin. Dahası, tavuk ve hindi etinde bulunan deriye atın. Süt, peynir ve tere yağı gibi tam yağlı ürünlerden de uzak durun.
4. Sağlam Bir Müttefik Olarak Lif
Lifli besinleri, bir hedefe ulaşmak için vazgeçmemiş gereken büyük bir ödül gibi görürüz. Aslında durum böyle değildir. Kolesterol açısından düşük olup, kaliteli besinler tüketerek sağlıklı bir bünyeye kavuşabileceğiniz dengeli bir beslenme programını takip edebilirsiniz.
Özellikle, beslenme programınızda lif açısından zengin ürünler daha çok yer almalı. Çözülebilir lif, kolesterolden oluşma safraya yapışabilir ve bağırsaklarda bunu ortadan kaldırabilir.
Bildiğimiz tahıllara ek olarak, yulaflarda, keten tohumunda, baklagillerde, arpada meyvelerde ve sebze köklerinde lif mevcuttur.
5. Obezite ile Mücadele Edin
Şüphesiz, kolesterolün en kötü sonuçlarından biri obezitedir. Buraya kadar kolesterolü nasıl kontrol edebileceğiniz üzerinde durduk ama eğer kilonuza dikkat etmezseniz geri dönülmez bir yola girebilirsiniz.
Eğer aşırı kilolu ya da obez iseniz, fazla kilolardan kurtulmanız gerekir. Kilo vermek kötü kolesterolü azaltır. Ek olarak, 3-5 kilo vermenin kolesterol seviyeniz üzerinde inanılmaz olumlu bir etki yaratabilir.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Bulaşık Makinesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Bulaşık Makinesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler Bulaşık Makinesindeki Te-hli-ke…Bulaşık Makinesi Ö-l-ü-mcül T-ehlike S-açıyor Bulaşık Slovenya’da yapılan araştırmaya göre, bulaşık makinesinin c-iddi s-ağlık s-orunlarına neden olduğu ortaya çıktı.
İşte bulaşık makinesinin t-ehlikeli olmasına neden olan o etken. Applied and Environmental Microbiology Dergisinde yapılan bir araştırmada bulaşık makinesinin içerisinde yer alan lastik contanın ö-l-ü-mcül t-e-h-like s-açtığı ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar sonucunda Bulaşık makinesinde yer alan lastik contanın yemek artıklarını biriktirerek ö-l-ü-mcül k-a-nser h-astalıklarına s-ebebiyet verdiği açıklandı.
Uzmanlar bulaşık makinesinde yer alan o lastik contanın şiddetle yıkanmasını tavsiye ediyorlar. İsveçli bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda ise, bulaşık makinesinin m-ikrop ve b-akterilerin tümünü ö-ldürdüğü için çocukların bağışıklık sisteminin güçlenmesini e-ngellediği ortaya çıkmış.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

Balık yağı ne işe yarar, boy uzatır mı? 

Balık yağı, uzmanlar tarafından sıklıkla tavsiye edilen ve en çok kullanılan gıda takviyeleri arasında yer alıyor. Boy uzamasına da olumlu etkisi olduğu bilinen balık yağının faydaları saymakla bitmiyor. Bu faydaları ve balık yağının kullanımı ile ilgili merak edilenleri Fitoterapi Uzmanı Prof. Dr. Murat Kartal anlattı.

ÇALIŞMALARLA KANITLANMIŞ BİRÇOK FAYDASI VAR

“Vücudun omega-3 yağ asidine ihtiyacı daha anne karnında başlar; çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık boyunca bu ihtiyaç devam eder. Omega-3 yağ asitleri vücut için gerekli olup insan vücudunda üretilemediğinden gıdalardan elde edilerek kullanılır” diyen Prof Dr. Murat Kartal, balık yağının faydaları hakkında şunları söyledi:
“Balık yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin beyin gelişimi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, koroner kalp hastalıklarının önlenmesi gibi fonksiyonları bulunmaktadır. Hipertansiyon, bağışıklık, alerji ve sinirsel bozuklukları önlediğine yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Bunlara ilaveten omega-3 yağ asitleri vücuttaki iltihaplanma, ağrı, şişkinlik, tansiyon, kalp, böbrekler, sindirim sistemi ve vücut sıcaklığının düzenlenmesi gibi birçok faaliyeti düzenleye yardımcı olduğu bilinmektedir. Beyin ile retinanın normal gelişmesi için de omega-3 önemli bir maddedir. Kardiyovasküler bozukluklar ile ilişkili hastalıkların görülme oranını da azalttığı rapor edilmiştir.
Ayrıca omega-3 yağ asitlerinden EPA (damar sağlığı, pıhtılaşma sistemi ve kalp sağlığını destekler) ve DHA (beyin/bellek ve göz sağlığını destekler) ile ilgili pek çok çalışma yapılmış ve aşağıda yazılan etkileri saptanmıştır.
• EPA’nın şizofreni gibi zihinsel vakalarda potansiyel faydalarının olduğu gözlenmiştir.
• EPA’nın az alındığı durumlarda, depresyonda artış görülmüştür.
• Oksidatif stresten korur.
• Bebeklik döneminde bebeğin DHA ihtiyacı ise anne tarafından karşılanmaktadır.
• Bebekler sütten kesilirken DHA içeren yiyecekler verilmelidir. Sütten kesilecek bebeğin beslenmesine DHA eklemek, bebeklerde görsel, zihinsel ve motor kabiliyetlerinin gelişimini artırmıştır.
• DHA’nın öğrenme kabiliyeti ve çocukların akademik performansı üzerine çok önemli pozitif etkileri saptanmıştır.
Yetersizliklerinde, insanlarda ciltte kuruma gibi bazı deri hastalıkları, astım, artrit (eklem iltihabı), büyümede gerileme, şeker ve kanserin bazı türlerinin yanında dikkat ve öğrenme eksikliği, hiperaktivite görülmektedir.”

MİKTAR KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİYOR

Omega-3 yağ asitlerinin her bireyin vazgeçilmez ihtiyacı olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Kartal, balık yağı tüketimi ile ilgili şöyle konuştu:
“Balık yağı tüketimi yüksek tansiyon hastalarına, dikkat eksikliği yaşayan kişilere, astım hastası olanlara, damar sertliği sorunu yaşan kişilere önerilir. Özellikle çocuklarda kemik gelişimini desteklemek, yaşlılarda kemiklerin zayıflamasını geciktirmek amacıyla kullanılabilir. Bu nedenle günlük beslenme programı içerisinde yer verilmesi gerekir. Ancak yaşamın her evresinde ihtiyacımız olan omega-3 miktarı farklıdır. Tercih edilecek üründeki EPA ve DHA konsantrasyonu kullanacak kişinin yaşına ve ihtiyacına göre belirlenmelidir. Örneğin; okul çağındaki bir çocuğun omega-3 ihtiyacıyla, yüksek kilolu bir yetişkinin omega-3 ihtiyacının aynı olmayacağı göz önüne alınarak uygun doz ve konsantrasyon seçilmelidir. Birçok hastalıktan korunmak için yetişkinlerin günde en az 1 gramlık balık yağı kapsülleri kullanması yeterli olur. Ancak kalp ve damar hastalığı, kolesterol, bağışıklık sistemini zayıflığı, iltihabi hastalıklar ve depresyon tedavisinde günde 2 kapsül kullanmak gerekir.”

YAN ETKİSİ VAR MI?

Omega-3 takviyesi alanlarda bariz bir yan etki görülmediğinin altını çizen Prof. Dr. Murat Kartal, başlıca yan etkilerin nadiren görülen bulantı, ishal, mide-bağırsak problemleri olduğunu belirterek, “Safra kesesi çıkartılanlarda mide-bağırsak problemleri daha fazla olabilir” dedi. 

BALIK YAĞI ÇOCUKLARIN BOYUNU UZATIR MI?

“Balık yağının boy uzamasına katkısı ergenlik evresine gelmeden önceki yaşlarda daha fazladır” şeklinde vurgu Prof. Dr. Murat Kartal, “Balık yağının boy uzatma etkisi tüm doktorlar tarafından kabul görmüş bir durumdur. İştahı olmadığı için yemek yemeyen, besin alamayan ve bu nedenle vücudunu vitaminsiz bırakan çocuklarda balık yağının iştah arttırıcı etkisi görülmektedir” dedi.

KİLO ALDIRMAZ AKSİNE ZAYIFLATIR

Prof. Dr. Murat Kartal, çok merak edilen “Balık yağı kilo aldırır mı yoksa kilo verme sürecinde bize yardımcı mı olur?” sorusunu şu şekilde yanıtladı:
“Balık yağı ek takviyesinin kilo almak amacıyla kullanımı doğru değildir. Çünkü balık yağlarının içeriği vücutta kilo almaya sebep olacak kadar yüksek dozda enerji sağlamaz. Hatta omega-3 yağ asitleri şekerlerden yağ yapan yağ asidi sentaz enzimini inhibe ederek yağ depolanmasını azaltır. Ayrıca DHA insülin direncini azaltarak zayıflamayı da sağlar.”

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 16, 2019

D Vitamini Eksikliği Belirtilerine Dikkat..!

Biliyor muydunuz? 2000 yılından önce doktorlar hastalarının D vitamini eksikliği olabileceğine inanmıyordu. D vitamini eksikliğini ölçmenin daha kullanışlı yolları bulunduğundan beri çok daha fazla çalışma yürütüldü. D vitamini araştırmaları öncülerinden Dr. Michael Holick,
1-20190310213516.jpg
Amerika'daki yetişkin ve çocukların %32'sinin D vitamini eksikliği olduğunu söylüyor. Oranın yüksekliğine dikkatinizi çekmek istiyoruz. Milyonlarca insan farkında bile olmadan D vitaminini yeterli almamış şekilde yaşıyor. Sizde bu içeriğimizi okuyarak ve yakınlarınızla paylaşarak daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilirsiniz. Daha fazla araştırma yürütülmesiyle birlikte Dr. Holick nüfusun yarısında D vitamini eksikliği olduğunu savunuyor. Bundan emin olmanın tek yolu bir kan testinden geçiyor ancak D vitamini eksikliği olan hastaların gösterdiği belli belirtilerde doktorlar tarafından ayırıcı tanı koyarken oldukça faydalı oluyor. Eğer bahsedeceğimiz belirtileri kendinizde görüyorsanız doktorunuzla görüşüp bir kan testi yaptırmanız faydalı olabilir.
2-20190310213516.jpg
Cilt Koyulaşması :Eğer cildinizde renk koyulaşması var ise bu cildinizin yeterli gün ışığı soğurabilmek için doğal bir mekanizma geliştirerek güneşten faydalanma çeşididir. Ancak ne kadar koyu bir cildiniz var ise beyaz tenli bir insana göre daha fazla gün ışığına ihtiyacınız oluyor. Çünkü derinize rengini veren bu pigmentler arttıkça doğal bir güneş koruyucu krem görevi görüyor.Kötü Ruh Hali :Amerikan Yaşlı Psikiyatrisi Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmaya göre, D vitamini eksikliği insanı kötü bir ruh haline sokuyor. Bu teoriyi kanıtlamak için 80 yaşlı hasta ile yürütülen çalışmada D vitamini seviyeleri en düşük olanların depresif olmada 11 kat daha fazla risk altında olduğu görüldü. En Azından 50 Yaşındaysanız Uluslararası Klinik Yoğunluk Topluluğu yaşlı insanların %95'inin D vitamini eksikliği olabileceğini öne sürdü.
3-975.jpg
Bunun sebebi sadece zamanlarını kapalı ortamda geçirmelerinden kaynaklı değil, aynı zamanda güneşe maruz kaldıklarında gençler kadar D vitamini üretememeleri. Aynı miktarda gün ışığına maruz kalan genç bir insan yaşı 70'in üzerinde olan bir kişiye göre %30 daha fazla D vitamini üretiyor. **Gut Problemleri :Daha önce bahsettiğimiz gibi D vitamini yağda çözülür. Eğer sindirim sisteminizle alakalı problemler yaşıyorsanız ve vücudunuz yağ depolayamıyorsa, D vitamini emilimi diğer insanlara kıyasla daha az olabilir. Crohn hastalığı, glüten hassasiyeti, ltihabi bağırsak hastalığı gibi hastalıklar düşük D vitamini emilimine sebep olabilir. Obezite, Aşırı Kilo, veya Yüksek Kas Kütlesi D vitamini yağdan emilir. Bu demektir ki D vitamini depolanabilir.
1-20190310213516.jpg
Eğer fazla kilolu veya obezseniz, normal bir insana göre çok daha fazla D vitaminine ihtiyaç duyuyorsunuz demektir. Ayrıca kas kütleniz fazla fakat yağ kütleniz az ise, bu yine bir risk oluşturuyor. Vücudunuzun belli bir orana kadar yağ kütlesine de ihtiyacı var. Kemik Ağrıları Kemik ağrısı sebebiyle doktora giden hastaların birçoğuna ne yazık ki fibromiyalji veya kronik yorgunluk teşhisleri koyuluyor ancak bu hastaların tek ihtiyacı olan şey D vitamini! Doktorunuza kemik ağrılarınız sebebiyle gidecek olursanız mutlaka bir kan testi isteyin ve D vitamini seviyenizi ölçtürün.
2-20190310213516.jpg
Kafa Bölgesinde Terleme D vitamini eksikliğinin ilk belirtilerinden biri hastanın terleyen başıdır. Genellikle doktorlar yeni doğan bebeklerde kafa bölgesinde terleme olup olmadığını bu sebeple sık sık sorarlar.

Read More