26 Şubat 2019 Salı

  Hiç yorum yok
Şubat 26, 2019

Harika Bir Cilde Sahip Olmak için Aspirin ile 4 Yüz Maskesi

Aspirine alerjiniz olmasa bile bu maskeleri uygulamadan önce yüzünüzde küçük bir alana sürün ve olumsuz bir etkilerinin olmadığından emin olun.
Aspirinli yüz maskeleri bugünlerde güzellik dünyasında çok moda. Bazı tıbbi ilaçlar gibi kullanımı önemli riskler yaratmıyor. Farklı sağlık sorunlarıyla savaşmak için başvurulabilecek harika bir yöntem. Daha önce aspirinli yüz maskesi diye bir şey duymadıysanız harika bir cilde kavuşmak için yazımızı okumaya devam edin!
Bilmeniz gereken ilk şey şu: Aspirinin ana maddesi söğüt ağacından çıkan asetilsalisilik asit isimli bir bileşen. Antiseptik ve iltihap giderici özellikleri nedeniyle akne ürünlerinde kullanılır.
En iyisi de aspirinin size akne ürünlerinden çok daha ucuza mal olacak olmasıdır.
Aspirinli yüz maskesi neden yararlıdır?
Tüm cilt tipleri için faydalıdır. Ters bir etki yapar mı diye endişelenmeden cildinizdeki gözenekleri açmak için onlardan faydalanabilirsiniz.
Aspirinin enflamasyon karşıtı bir etkisi vardır. Egzama ve akne rozasea gibi hastalıklarda yardımcı olabilir. Ayrıca kızarmış, kaşıntılı cildi de yatıştırır.
Bu maskeler cildinizi ölü hücrelerden arındırır, yeniler ve daha genç görünmesini sağlarlar.
Gözlerinizin altında mor halkalar veya torbalar varsa onlar için de çok etkilidirler.
Aspirinin renk açma özelliği de vardır. Pigmentasyonla ilgili sorunlarınız varsa size yardımcı olabilir.
Aspirin yaşlanmanın etkileriyle ve serbest radikallerin verdiği hasarla savaşarak kırışıklıkları ve çizgileri en aza indirgeyebilir.
Aspirinli yüz maskesini kullanmadan önce göz atmanız gereken bazı ipuçları
Maskenizde kaplamasız aspirin kullanın. Aspirinin kaplaması çok az bile olsa gereksiz herhangi bir kimyasalı cildinize uygulamaktan kaçınmanızda fayda var.
Bu ilaca alerjiniz varsa içinde aspirin bulunan maskeleri asla kullanmayın. Aspirini içtiğinizde ortaya çıkan reaksiyon onu yüzünüze sürdüğünüzde de oluşabilir. Bu yüzden çok dikkatli olmalısınız.
Herhangi bir maskeyi kullanmadan önce alerji testi yapmayı ihmal etmeyin. Bu maskelerden birini kullanmadan önce, birazını kolunuza sürün ve 5 dakika bekletip durulayın. Ertesi gün maskeyi sürdüğünüz yer normal görünüyorsa, herhangi bir tahriş yoksa o zaman maskeyi yüzünüze uygulayabilirsiniz.
Bunu da okuyun: Aspirinin Daha Önce Hiç Duymadığınız 4 İlginç Kullanımı
Harika bir cilde kavuşmak için basit bir tarif aspirinler
Haydi şimdi en kolay tarifle başlayalım. Görünürde belli bir cilt probleminiz yoksa harika bir cilde kavuşmak ve cildinizin sağlığını korumak için bu tarifi uygulayabilirsiniz. Aşağıdaki tariflerin temeli bu tariftir.
Malzemeler
10 adet kaplamasız aspirin
5 yemek kaşığı su (75 ml)
Hazırlanışı
Aspirinleri suya ekleyin ve bekletin.
Nötr bir sabun kullanarak yüzünüzü suyla yıkayın.
Macun kıvamında bir karışım oluşana kadar aspirin tabletlerini ezin.
Bu karışımı temizlenmiş cildinizin üzerine sürün ve 20 dakika kadar bekletin.
Ilık suyla yıkayın ve nazikçe kurulayın.
Bu maskeyi haftada bir kez uygulayabilirsiniz. Kısa zamanda çok az çabayla daha yumuşak ve pürüzsüz bir cilde kavuştuğunuzu fark edeceksiniz.
Yağlı ciltler için aspirinli yüz maskesi
İkinci aspirin maskesi yağlı ve akneye eğilimli ciltler için idealdir. Küçük bir not: İçinde yer alan çay ağacı yağının kalitesinin yüksek olması önemlidir.
Bu tarifteki yağlar sayesinde cildiniz az miktarda sağlıklı yağa kavuşmuş olacak. Bu yağlar cildinizin kurumasını engelleyecek. Tarifte yer alan iki yağ çeşidi de cildi iyileştirme ve onarma konusunda çok etkilidir.
Yalnızca birkaç gün içinde yeni bir yüze kavuşmuş gibi hissedeceksiniz. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve çay ağacı yağının tahrişe sebep olmasını engeller. Bu önemli bir detay çünkü çay ağacı yağı tek başına kullanıldığında bazı cilt tipleri için agresif bir etki yaratabilir.
Malzemeler
2 damla çay ağacı yağı
2 damla natürel sızma zeytinyağı
8 adet aspirin
4 yemek kaşığı su (60 ml)
Hazırlanışı
İlk tarifteki gibi macun kıvamında bir karışım elde edin ve içine çay ağacı yağını ekleyin.
Temizlenmiş cildin üzerine sürün ve 15 dakika boyunca bekletin.
Durulayın ve haftada üç kez bu işlemi uygulayın.
Güneş hasarı için aspirin maskesi
Güneşin zararlı ışınlarının verdiği hasarın izlerini yok etmek için verdiğimiz ilk tarifin içine bu defa biraz limon suyu ve zeytinyağı ekleyeceğiz.
Unutmayın, her gün biraz güneş görmek faydalıdır ancak uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmak çok zararlı olabilir.
Güneşin zararlı ışınları ciltte kızarıklıkların ve kırışıklıkların ortaya çıkma hızını artırır. En sonunda güneş lekeleri oluşur. Bu sürecin sonunda cilt kanseri oluşabilir.
Elbette böyle bir şey her zaman olacak diye bir kaide yoktur. Ancak tedbirli davranmak ve kaliteli bir güneş kremi kullanmak en iyisidir.
Güneşin verdiği zararı yok etmek ve harika bir cilde kavuşmak için aşağıda vereceğimiz aspirinli maske tarifini de deneyebilirsiniz. Birkaç hafta içinde sonuçlarını görmeye başlayacaksınız.
Malzemeler
İlk maske tarifinin aynısı
1 çay kaşığı limon suyu (5 ml)
1 çay kaşığı natürel sızma zeytinyağı (5 g)
Hazırlanışı
Tüm malzemeleri karıştırın. Maskeyi kuru ve temiz cildin üzerine uygulayın.
10 dakika bekletin ve sonra ılık suyla yıkayın.
Nemlendirici maske
Vereceğimiz son aspirinli maske tarifi de hem T bölgesindeki akne veya egzama gibi sorunlarla savaşır hem de cildinizi nemlendirir. Ayrıca dokusu pul pul olan ciltler için de faydalıdır.
Cildi nazikçe yumuşatmak ve dezenfekte etmek için bal kullanılır.
Malzemeler
10 adet kaplamasız aspirin
2 yemek kaşığı organik bal (50 g)
1 adet E vitamini kapsülü
2 yemek kaşığı aloe vera jeli (30 g)
Hazırlanışı
Malzemelerin hepsini karıştırın ve macun kıvamına gelene kadar iyice ezin.
Temizlenmiş cildin üzerine uygulayın ve 25 dakika kadar bekletin.
Ilık suyla yıkayın ve nazikçe kurulayın.
Harika bir cilde kavuşmak için aspirinle yapılan bu basit, ucuz ve faydalı maskeleri uygulayabilirsiniz. Size uygun olan tarifi seçin, kararlı bir şekilde uygulamayı sürdürün, sonucunu göreceksiniz.

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 26, 2019

Fayans aralarını temizlemek hiç bu kadar kolay olmamıştı Temiz görünen fayans zeminleri elde etmenin sırrı, kararan fayans aralarını tam anlamıyla temizlemekte saklıdır. Banyo ve mutfak zeminlerinde ve duvarlarında kullanılan fayanslar her ne kadar güzel görünüyor olsa da, fayans aralarının kısa zamanda kirlenmesi onların bu güzel görüntüsünü bozar ve kirlenmiş fayans araları ise ev hanımlarının en büyük sorunları arasındadır. Fayanslar kirlere ve kararmalara karşı oldukça dirençli olmalarına rağmen, fayans araları gözenekli bir yapıya sahip olduğundan kirleri kolaylıkla absorbe ederler ve çabuk kararırlar. Bu sebeple fayans aralarını temiz tutmak zordur. Eğer kararan fayans aralarını doğru bir şekilde nasıl temizleyeceğinizi biliyorsanız, bu problemi pratik bir şekilde, üstelik en çok kullanılan temizlik malzemeleriyle halletmeniz mümkün olacaktır. Bu yazıda, evinizin bütün bölümlerindeki kararan fayans aralarını temizlemek için en pratik yöntemleri bulacaksınız. Banyo temizliği yaparken fayans aralarını temizlemek adeta işkence gibidir. Banyo ya da mutfak ne kadar temiz olursa olsun fayans aralarında bulunan siyahlıklar bu temizliği gölgede bırakır. Ancak bu işinde bir kolayı var. Evde yaptığınız fayans temizleme suyuyla fayanslarınızı bembeyaz yapabilirsiniz. İşte yöntemi: Malzemeler: Bir bardak karbonat Bir bardak limon suyu Bir çay bardağı beyaz sirke Yarım su bardağı su Bu malzemelerin hepsini kullanmadığınız bir kabın içinde karıştırın. Daha sonra küçük bir fırçayla ya da diş fırçası ile fayans aralarına sürün. Fayans aralarınızın temizlenerek fayanslarınız kadar beyazladığını göreceksiniz.

Read More

23 Şubat 2019 Cumartesi

  Hiç yorum yok
Şubat 23, 2019

Vücuttaki İltihabı Atan Besin – Vücudu Baştan Sıfırlıyor İltihap hafife alınmamalıdır çünkü ilgilenilmediği takdirde uzun dönemde ortaya ciddi sorunlar çıkmasına yol açabilir. Kronik iltihap siroz hastalığı ya da eklem iltihabında olduğu gibi vücudun bir bölgesini etkileyebilir. Ya da Çölyak hastalığında olduğu gibi iltihabın vücudun tümünü etkilemesi de söz konusu olabilir. İltihabı genel hatlarıyla anladıktan sonra şimdi iltihapla savaştığı bilinen bitkilerden en popüler olanları hangileri, bir göz atalım. **Zerdeçal : Zerdeçal turuncu renkte ve en önemlisi kurkumin adlı etkili bir bileşen içeren bir köktür. Kurkumin antioksidan özelliği sayesinde karaciğeri korur. Ayrıca vücuttaki histamin seviyelerini düşürerek iltihabı gidermeye yardımcı olur.Zerdeçal ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; -İyi bir antienflamatuvardır. -Doğal bir ağrı kesicidir. -Zerdeçal kuvvetli bir antioksidandır. -DNA'yı hasarlardan korur. -Ağır metallerin detoksifikasyonunda rol alır. -Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır. -Sindirimi kolaylaştırır ve mide sağlığını korur. Reflüye iyi gelir. -İnflamatuvar bağırsak hastalığının tedavisine yardımcı olur.-Bağırsak Sendromu belirtilerini azaltır. -Hastalıklara karşı pankreası korur. -Pek çok çeşit eklem iltihabının şiddetini azaltır. -Osteoartite karşı kemikleri korur. -Kemik kırıklarının iyileşmesinde rol oynar. -Kas rahatsızlıklarının tedavisi için faydalıdır. -Akdeniz anemisinin tedavisinde yardımcı bir rol oynar. -Kırmızı kan hücrelerini koruyarak ve antioksidan seviyelerini normalleştirerek kansızlığa iyi gelir. -Pıhtılaşmayı azaltarak kanı seyrekleştirir ve felçlik riskini azaltır. -Dalak sağlığını koruduğundan vücudun bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. -Yapısındaki curcumin sayesinde depresyon belirtilerini azaltır. Zencefil : Zencefile ağrı kesici ve iltihap giderici güçlerini kazandıran tam 4 bileşen bulunuyor. Gingerol, paradol, shogaol ve zingeron el birliğiyle vücutta ağrıyı tetikleyen, prostaglandin adlı yağ asitlerinin azaltılmasına yardımcı olur. Zencefil ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; İştah açıcıdır. Antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar. Mideyi düzenler. Mide bulantılarını giderir. Mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir. Bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar(colic). Solunum yollarını açar. kanın yapısını daha akışkan hale getirir(ki bu kalbin daha rahat çalışmaı demektir). Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir. Zencefil gerçekten iyi bir anti oksidandır(oksitleri temizler dışarıya atılmasına yardımcı olur). Kalp ritminin düzene girmesini sağlar. özellikle romatizmal rahatsızlıklarda bin yıllardır kullanılmaktadır. Baş ağrılarını gideici özelliği vardır. Uykuyu rahatlatır. Kandaki kollesterolu diğer bir çok bitkiye nazaran daha fazla oranda düşürür. Oregano : Oreganonun içerdiği polifenol ve bioflavanoid maddeler, vücuda zarar veren serbest radikallerle savaşan bileşenlerdir. Hücrelerinizde ne kadar az serbest radikal hareketi varsa iltihap da o kadar az olacaktır. Oregano ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Karındaki gazı çıkartır.Mide bozukluklarının tedavisinde etkilidir. Antioksidan zenginidir. Bir elmadan 42 kat daha fazla antioksidan içerir. Isırgan Otu : Isırgan otu toksinleri böbrekler aracılığıyla atmaya yardımcı bitkilerin başında gelir. Bunun yanı sıra ısırgan otunun vücuttaki iltihabi kimyasalları azalttığı ve ağrı dindirmede etkili olduğu düşünülür. Keten tohumu yağı: Omega-3 ve omega- 6 yağ asidi dengesini içerir. Omega-3 yağ asidi inflamasyonu azaltır. Isırgan otu ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; İdrar söktürücüdür Yüksek miktarda demir içerir Anemi tedavisinde yardımcı olarak kullanılır Sindirim sistemini ve diğer organları temizler Artrit semptomlarını hafifletir İdrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır Karaciğeri temizler Böbrekleri temizler Öksürüğe iyi gelir Bağışıklık sistemini güçlendirir Soğuk algınlığına iyi gelir Saman nezlesinin tedavisinde kullanılır Sindirimi düzenler. Sarımsak : Doğal antibiyotik sarımsak, çeşitli sülfür içeriği sayesinde iltihap giderici özelliktedir. Aynı bileşenler kalp hastalıkları ve mikroplarla savaşta da iş başındadır. Sarımsak ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Kurt veya solucan düşürücü olarak,Haricen yara iyi edici olarak, Mantar hastalıklarını engelleyici ve tedavi edici olarak, Saçkıran hastalığını tedavi edici olarak, Tansiyon düşürücü olarak, Antiseptik olarak, Kolesterol düşürücü olarak, Safra salgılarını artırıcı olarak, Kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etken olarak, Sakinleştirici olarak, şifalı bitkiler. Ak Söğüt Kabuğu : Ak söğüt kabuğunda bulunan salisin adlı madde, Aspirin ile benzer özellikler gösterir. Hatta ak söğüt kabuğunun ağrı kesici ve iltihap giderici özelliklerinin Aspirine göre daha uzun süreli olduğu söylenir. Ak söğüt kabuğu ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Önemli faydalarından biri kireçlenmeyi giderir ve önler. Bel ağrılarına karşı tedavi edicidir. Yapılan araştırmalara göre gün içinde 240 mg söğüt kabuğu bel ağrılarını geçirmede etkili olmuştur. Romatizmal ağrıları geçirir. Baş ağrısına karşı kullanılır, aspirine göre çok daha uzun süre fayda sağlar.Ayrıca eczanelerde satılan ilaçlar gibi yan etkileri bulunmayan bitkisel bir şifadır. Vücutta oluşan iltihaplanmayı giderir. İçerisinde bulunan bir takım bileşenler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Sümer ve Mısır'da ilk olarak ateş ve ağrıları giderme de kullanılmaya başlanmıştır. Kadınların regl döneminde ki ağrılarını hafifletir. Gribe karşı iyileştirici etkisi görülmüştür. Fesleğen : İltihapla savaşta öne çıkan bitkilerden biri de fesleğendir. Öjenol adlı bileşeni hem bu bitkiye kendine has tat ve kokuyu verir hem de iltihap giderici özellikler taşır. Fesleğen ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Öksürüğü keser. Hazımsızlığı giderir. Baş dönmesini durdurur. Zafiyeti giderir. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu; sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratı kaçırır. Cayenne Biberi : Cayenne biberinin içerdiği kapsaisin adlı madde, özellikle artrit ve diğer iltihabi hastalıklarla ilgili olduğu bilinen COX-2 adlı enzimi bloke eder. Halk arasında arnavut biberi olarak da geçer. Cayenne biberi ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Metabolizmanızı hızlandırır Açlık hissini azaltmaya yardımcı olur Düşük kan basıncına sahip oldurur Hazmı kolaylaştırır Acı azaltmaya yardım olur Sedef hastalığını iyileştirebilir Kanser riskini azaltır Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın.

Read More

21 Şubat 2019 Perşembe

  Hiç yorum yok
Şubat 21, 2019

Stres Gerçekten Saçı Beyazlatır mı? Büyük devlet adamlarının görevden önceki ve sonraki fotoğraflarına bir bakın. Uzun süre siyasetle uğraşan ve üst makamlarda hizmet veren siyasetçilerin saçları kısa sürede ağarıp beyazlaşıyor. Ancak gerçek neden stres mi? Öyle diyelim. Peki, ama stres saç rengini nasıl etkiliyor? Stres saçı beyazlatır mı? Bu soruyu cevaplamadan önce saçın nasıl işlediğini bilmekte fayda var. Kafa derinizi bir fabrika gibi düşünün. Her gün gördüğünüz ve şekil verdiğiniz saç bu fabrikanın ürünü oluyor; saç dediğiniz de ölü hücrelerle dolu bir tüptür aslında. Saçlar, sıkı çalışmayı şiar edinen saç kökleri tarafından mütemadiyen kafa derinize sürtülüp dururlar. Bu çalışmanın bir kısmını da melanosit denen, hücrelerdeki pigmentler oluşturur. Sağlıklı ve genç bir insanın saç kökleri bol miktarda kahverengi, sarı, siyah ve kızıl saçları problemsiz üretir. Köklerdeki bu melanositlerin güçlü “makine aksamı” oksidatif stres denen zararlı bir olayı defedebilir. (Burada stresten kastımız duygusal gerilme değil, hücresel strestir.) Tabii bu da her şey gibi geçici oluyor. 20’li, 30’lu yaşlarımıza geldiğimizde saç kökü fabrikalarımız yıpranma ve hasar sinyalleri vermeye başlıyorlar. Oksidatif stresle savaşan genler zayıflamaya başladığı için de oksidasyon ve adamları kendilerine yer edinmeye başlıyorlar. Hidrojen peroksit gibi oksidatif bileşikler saç köklerinde biriktikçe melanositlerimiz güçsüzleşip ölüyorlar. Pigment eksikliği yaşayan saç köklerimiz bu sefer renksiz saç üretmeye başlıyor. Fabrikamızda ortaya çıkan diğer değişimler de yeni beyaz saçın dokusuna etki ederek daha önce üretilenlere nispeten saçı daha kırılgan ve cansız kılıyor. Yani malumu ilam ediyoruz: yaşlandığınız için saçlarınız ağarıyor. Stres ve Saç Ağarması Peki, stresin bu noktadaki payı nedir? Stres saçın daha da kırlaşmasına yol açabiliyor ama öyle sandığımız gibi değil. Stres aslında saçımızın daha çok kırılmasına ve dökülmesine yol açıyor. Oksidatif stres ile duygusal stres farklı şeyler olsa da tamamen alakasız sayılmazlar. Kronik şekilde seyreden şiddetli stres oksidatif stresi çoğaltıyor. Diğer sağlık problemleri, çevresel etmenler ve alışkanlıklar da saçın normalden daha erken ağarmasına yol açabiliyor. Sigara içenlerin saçları çok daha erken kırlaşır mesela. Ya da kötü beslenen veya hava kirliliğine maruz kalanlar. Uzun lafın kısası, stres tek başına saçların ağarmasına yol açamaz. Yani Türk filmlerinde gördüğümüz o bir gecede ağaran saçlar aslında dünya nüfusunun %1’inde görülen bir saçkırandan kaynaklanabilir ancak. Saçkıran olan bir saçta çok miktarda daha çok koyu renkli saçlar dökülür. Yani saçında zaten biraz beyaz olan birine saçkıran girdiğinde koyu renkli kıllar dökülür ve adamın saçı kısa sürede ağarmış gibi gözükür. Bu kadar.

Read More

11 Şubat 2019 Pazartesi

  Hiç yorum yok
Şubat 11, 2019

HIRSIZIN BÖYLESİ


Karı koca televizyon izlemektedir. Hırsızın birisi çatıya çıkar ve anten kablosunu keser. Evin reisi televizyonu biraz kurcalar ve görüntü gelmeyince de “Bozuldu herhalde” diyerek uyumak üzere odasına gider. Ertesi gün olur adam işe gitmiştir. Kapı çalar, genç bir adam: “Yenge merhaba, beni abi gönderdi.
2-20190205214402.jpg
Televizyonunuz bozukmuş tamir etmek için dükkana götüreceğim” der ve televizyonu alır. Kadıncağızda normal olarak televizyonu verir. Akşam olur adam işten döner televizyonu yerinde göremeyince eşine sorar. Eşi de durumu olduğu gibi anlatır. İkisi de durum karşısında adeta şok olur ve böyle bir oyuna nasıl geldiklerine akıl sır erdiremezler. Aradan biraz zaman geçmiş ve çift balkonda çay içmektedir. O sırada yoldan geçen bir genç sırıta sırıta balkona bakmaya başlar. Kadın o gencin hırsız olduğun anlar ve hemen eşine dönüp: “Televizyonu çalan bu adam” der. Adam yerinden fırladığı gibi sokağa çıkar ve hırsızın peşine düşer. Ayakkabısız, üzerinde çizgili pijamalar ile oradan oraya koşturmaya başlar. Kısa bir süre sonra evin kapısı çalar.
3-868.jpg
Çok şık giyimli bir bey: “Merhaba, ben polis memuru Ahmet. Eşiniz biraz önce hırsızı yakaladı. Yalnız pantolonunu ve cüzdanını evde bırakmış, bizden onları almamızı rica etti.” der. Kadın hırsızın yakalanmasına çok sevinmiş bir şekilde eşinin eşyalarını polise teslim eder. 15 dakika sonra evin kapısı tekrar çalar. Gelen evin reisidir. Kadının keyfi bir hayli yerindedir ama adam koşmaktan bitap düşmüştür. Adam içeriye girdiği gibi eşi boynuna sarılır ve “Aslan kocam! Bu yaşında o hırsızı nasılda yakaladın ama helal olsun sana” der. Evin reisi: “Dalga mı geçiyorsun benimle ne yakalaması! Şerefsiz tazı gibi.
4-557.jpg
Don gömlek oradan oraya koşturup kepaze etti beni bütün mahalleye. Kadının birden neşesi kaçar ve kısık bir ses tonuyla: “O zaman polisi ne diye yolladın eve?” -Ne polisi? -Pantolonunu ve cüzdanını almaya gelen polis

Read More

10 Şubat 2019 Pazar

  Hiç yorum yok
Şubat 10, 2019

Bu 10 iç organınız olmadan yaşayabilirsiniz! İşte onlarsız da yaşayabileceğimiz organlarımız

İnsan vücudunun işleyişi bilim insanlarını asırlar boyunca şaşırtmayı başardı. Geliştirilen yeni teknolojiler, ilaçlar ve yöntemler ile vücudumuz artık eskisinden daha da dayanıklı ve birçok zorluğa rağmen hayatta kalıp yaşamımızı sürdürmemiz mümkün.
İnsan vücudunun işleyişi bilim insanlarını asırlar boyunca şaşırtmayı başardı. Geliştirilen yeni teknolojiler, ilaçlar ve yöntemler ile vücudumuz artık eskisinden daha da dayanıklı ve birçok zorluğa rağmen hayatta kalıp yaşamımızı sürdürmemiz mümkün.
Vücudumuzda 600 kas, 206 adet kemik, binlerce tendon ve çok sayıda organ bulunuyor. Birçok iç organ yaşamımız için hayati önemde ancak bazıları var ki onlarsız da hayatta kalmak mümkün. Bu organlardan bazıları neredeyse tamamen gereksiz denebilecek düzeyde bazılarının yokluğu ise bir takım takviyelerle geçiştirilebiliyor.
Peki insan vücudu hangi iç organlara aslında pek gereksinim duymuyor? İşte Euronews’in derlediği birkaç örnek:
Safra kesesi
Karaciğerin hemen altında bulunan küçük bir kesedir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı depolar ve vücudun aşırı yağlı yiyecekleri sindirmesine yardımcı olur.
Her ne kadar sindirim işlemine yardımcı olsa da safra kesesi yokluğunda da bağırsaklar bu organın işlevini görebilir. Zaten bu kese içerisinde meydana gelen katılaşmalar bazen normalden daha büyük safra taşlarına neden olabilir ve o zaman bu kese ameliyat ile tamamen alınır.
Safra kesesi alınan kişilerin dikkat etmesi gereken tek şey diyetleridir. Aşırı yağlı yiyecekleri yemeye devam edebilirler ancak oluşacak sindirim zorluğu onları rahatsız eder.
Dalak
Karnın sol tarafında, mide ile diyafram arasında yer alan, süngerimsi yapıda, damarsal lenfoid organdır. Ömrünü doldurmuş kırmızı kan hücrelerini ortadan kaldırarak, içlerindeki demiri yeniden kullanıma verir ancak görevlerinin birçoğunu, aslında başka organlar da yapar.
Dalak en önemli işlevini vücut henüz anne karnındayken görür ve doğumdan sonra işlevleri diğer organlara aktarılır. Ayrıca dalağın içinden her an yüksek miktarda kan geçtiği için bu organa gelebilecek bir zarar, darbe veya oluşacak bir kanama ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Bu gibi durumlarda bu organ derhal ameliyat edilerek alınır ve kişi yaşamına normal şekilde devam eder. Oluşan tek sıkıntı dalaksız yaşayan kişilerin bazı enfeksiyon oluşumlarına daha açık hale gelmesidir ancak teknik olarak normal ömür süresini etkilemez.
Apandis
Karnın sağ alt bölümünde apandis (apendiks) denen kalın bağırsağın uzantısı bulunur. Solucan şeklinde ve hareket kabiliyeti olan apandisin içinden herhangi bir besin geçmez. Hakkında bilinen tek şey bağışıklık sisteminin işine yarayan immunogloblin adlı proteini ürettiğidir ancak bunu başka organlar da yapar.
Tıp uzmanları insan vücudunda neden apandisit bulunduğunu hala tam olarak çözebilmiş değil. İşlevi bilinmeyen bu organ insan vücudu için potansiyel bir tehdit unsurudur. Çoğunlukla dışkı veya daha az bir ihtimalle safra taşı, tümör ya da bağırsak kurduyla tıkanması sonucu iltihaplanma (apandisit) oluşur. Bazen de yediğmiz bir şeyin çekirdeğinin içine girmesi nedeniyle bu olabilir.
İltihaplandığı takdirde kesilip çıkarılmasından başka yol kalmaz. Bu yapılmazsa hastanın ölümüne neden olabilir.
Böbrek
Böbrekler kan basıncının dengelenmesi, kandaki toksik maddelerin temizlenmesi ve sindirimin tamamlanmasında hayati bir rol oynasa da bu organdan iki adet bulunması nedeniyle bir tanesi olmadan da yaşamın sürdürülmesi mümkün.
Bir sebeple böbreği alınmış kişilerin hayatta karşılacakları en ciddi sıkıntı kalan böbreğe bir şey olması halinde yedeğinin olmayışıdır. İki böbrek de alınırsa bu vaziyette dahi hayatta kalmak mümkündür ancak bunun için diyaliz makinesine bağlı olarak yaşamın sürdürülmesi gerekir.
İki böbreğini de kaybetmiş kişiler bir böbrek bağışı ile yeniden normal hayatlarına dönebilir.
Akciğer
Akciğerler de tıpkı böbrekler gibidir ve hayatta kalmak için bu organdan bir tane olması yeterlidir.
Tanınmış kişilerden bir örnek; günümüzde Katoliklerin ruhani lideri olan Papa I. Francis’in gençliğinden bu yana tek akciğerle yaşadığı biliniyor.
Üreme organları
Erkek ve kadınlardaki üreme organları üreme dışında bir işleve sahip değildir ve bu organlar olmadan sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürülebilir. Dünyada çok sayıda kişinin üreme organı oluşan kanser nedeniyle veya başka sebeplerle ameliyat edilerek alınmıştır.
Bu organların eksikliğinin sebep olduğu tek şey estrojen ve testosteron gibi cinsellik hormonlarında yaşanacak azalmadır. Bu hormanlardaki değişim farklı psikolojik ve fizyolojik değişikliklere sebep olabilir ancak yine de bunlar hayati işlevleri etkilemez. Gerekli hallerde bu hormonlar dışarıdan takviye ile alınabilir.
Kalın bağırsak
Vücudumuza aldığımız gıdalar bağırsak sisteminin sonundaki bölüm olan ve ‘kolon’ olarak da bilinen bu organa gelinceye kadar tüm besin değerlerinden arındırılmış olur. Geriye neredeyse yalnızca sindirilemeyen lifler ve tuz gibi maddeler kalır. Kalın bağırsak yalnızca bu artıkları birleştirerek vücuttan daha rahat çıkması için belli bir şekle sokar.
Günümzde gelişmiş operasyon yöntemleri sayesinde kalın bağırsak olmadan da insan vücüdu hayatta kalabilir. Bu tür operasyonlar öyle yaygın bir hale geldi ki Amerikalı Medscape tarafından yapılan bir araştırmaya göre ABD’de gerçekleşen ameliyatların yüzde 10’u kalın bağırsağın bir bölümü veya tamamının alındığı operasyonlardan oluşuyor.
İdrar torbası
Birçok insan idrar torbası olmadan hayatta kalmanın mümkün olmadığı düşünür ancak bu organ da kanser veya başka tür sorunlar oluştuğunda vücuttan alınabilir ve kişi yaşamına devam edebilir.
Bu organ yerine vücudun dışında taşınan yapay bir torba da bu işlevi görecek şekilde kullanılabiliyor. Bu prosedüre urostomy deniyor.
Geliştirilen bir başka yöntem sayesinde doktorlar bağırsaklardan alınan dokularla bir tüp oluşurarak idrarın dışarı atılmadan önce bu tüpte tutulmasını sağlayabiliyor.
Mide
Evet, mideniz olmadan da yemek yemeye devam edebilirsiniz.
Çeşitli sebeplerden midesi alınan kişilerin yemek borusu direk olarak ince bağırsağa bağlanır. Bu durumda kişi diyetini değiştirmek zorunda kalır ancak pek çok katı gıda aynı şekilde tüketilmeye devam eder.
Bademcik
Boğazın iki yanında bulunan, badem biçimindeki lenfoid doku bölgelerine bademcikler denir. Bağışıklık sistemine yadımcı olurlar ancak bademcikleriniz olmasa bunun hiç farkına bile varmazsınız.

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 10, 2019

Eşler Arasında Haram Olan 9 Şey !

Yüce Allah eşleri birbirlerine helâl kılmıştır. Koca karısının, kadın da kocasının cnselliğin dendilediği zaman istediği şekilde yararlanabilir. Fakat eşler arasındaki bu cinsel özgürlük alanı, büyüklüğüne rağmen sınırsız değildir. Yani eşlerarasında da cinsel haramlar vardır.
Bu haramların bir kısmı dâimîdir. Bir kısmı da geçicidir. Aşağıda on madde halinde sunacağımız bu haramların ilk beşi daimî, diğerleri de geçici haramlardır. 
1-Âdet ve Lohusalık Halinde Cinsî Münâsebette Bulunmak, 
2-Arka Organdan Temas Etmek 
3-Başkalarının Yanında İlişkide Bulunmak, 
4-Cinsel Görevden Kaçınmak, 
5-Îlâ Yapmak, Karısına yaklaşmamaya yemin etmek
 6-Zıhâr Yapmak, ZİHAR: Bir kimsenin karısına “sen bana anamın sırtı gibisin” diyerek, onu kendisine haram kılması.
 7-İtikâfda İken Cinsî Münâsebette Bulunmak.
8-Müfessile; kocası kendisini arzuladığı zaman; âdet görmeye başlamadığı halde, -âdet görüyorum-diyerek kocasını aldatan kadındır. 
9-Oruçlu İken Cinsel Yaklaşımda Bulunmak
 Keffareti açıklamak için sunulan buhadis, malî ve bedenî gücü olmayan bir sahâbiyi örneklendirmektedir. Gücü olan hiç şüphesiz ya esir azad edecek veya iki ay oruç tutacak, ya da altmış fakiri doyuracaktır. Şafiîmüctehidler bu hadise dayanarak oructa keffaretin yiyerek-içerek değil,yalnızca ciinsel münasebet yoluyla orucunu bozan erkekler için gerekeceği içtihadında bulunmuşlardır.
3-876.jpg

Read More

9 Şubat 2019 Cumartesi

Satisfying #asmr #slime #soap very relaxing video #27

  Hiç yorum yok
Şubat 09, 2019

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 09, 2019

Sadece 3 Yemek Kaşığı İçin 4 Saat İçinde Damarlarınız Temizlensin

Yapılan bir araştırma sonucu oldukça şaşırttı. Kalp krizi riskini azaltan ve kan damarlarının esnekliğinde, kolesterol seviyelerinde iyi kan akışına yardımcı olan bu mucizevi besin hangisi dersiniz… Araştırmada insanlar bir avuç ceviz yedikten 4 saat sonra, kan damarlarının esnekliğinde ve kolesterol seviyelerinde iyi kan akışına yardımcı olacak düzeyde bir gelişme kaydedildi.
2-20190207222240.jpg
Aynı zamanda bir avuç ceviz yemenin kalp krizini hızla önlediğini gösteriyor. Düzenli olarak ceviz yemek ya da ceviz yağı içmek, riski yüksek oranda düşürüyor ve sizi kalp krizine karşı düzenli olarak koruyor. Cevizin ve ceviz yağının kalbe faydalarını ortaya koyan araştırmanın sonucu; bunların düzenli tüketiminin bizi kardiyovasküler hastalıklardan koruduğu yönündeydi. Pennsylvania’da Penn State University’nin beslenme profesörü Dr. Penny Kris Eterton, “Ve sadece bir avuç ceviz ya da ceviz yağını haftada 4 gün tüketerek kalp krizi riskini anlamlı bir şekilde azaltabilirsiniz” diyor.
3-880.jpg
Bu çalışmada özellikle; daha sağlıklı olabilmeniz için her gün ihtiyacınız olan porsiyon belirlendi. Sadece 3 yemek kaşığı (51 g) ceviz yağını içerseniz kan damarlarınızın kondisyonunu 4 saat içinde geliştirmiş oluyorsunuz. Ceviz yağının özellikle endotelyal hücrelerin sağlamlığı için çok faydalı olduğu kanıtlandı. Bu hücreler kan damarlarını hizalıyor ve damarların esnekliğinde önemli bir rol oynuyor.

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 09, 2019

Kanser En Güçlü Savaşçısı Olarak Biliniyor: Zerdeçal Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

Baharat ailesinin bilinen en eski üyelerinden biri o. Aktarlardaki o canlı canlı sarı rengiyle ya da taze haliyle de tanıyoruz zerdeçalı. Ancak karabiber, toz kırmızı biber kadar sıklıkla tüketmiyoruz. Faydaları ve kullanım alanlarını pek bilmediğimiz için mesafeli davranıyor da olabiliriz ona. Aslında hem damak zevkimize çok uygun hem de yararları şaşkınlık verici derecede fazla. Bir baharat düşünün ki sindirim sisteminize destek olsun, taze halde tükedildiğinde de sinüzit gibi yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıkların tedavisine yardımcı olsun.
Sütü ayrı, toz hali ayrı, tazesinin de apayrı faydaları var. Asya'da, özellikle Hindistan'da çok sevilen bu baharat, uzun ve sağlıklı yaşamın da sırrı sayılıyor. Zerdeçaldan elde edilen zerdeçal sütü ve altın süt denilen içecekler insan vücuduna büyük faydalar sağlıyor. Bu kadar anlattık, zerdeçalın diğer faydalarını, kullanım alanlarını bahsetmeden olmaz. Onu mutfağınızda daha çok kullanmak ve daha fazla tüketmek için onlarca nedeniniz var.

Zerdeçal nedir?

zerdecalin-faydalari
Ona altın baharat da deniyor olmasının sebebi, onlarca faydasında gizli. Ancak zerdeçalın faydalarını anlatmadan önce ''Zerdaçal nedir?'' sorusunun yanıtını verelim. Özellikle Hint mutfağında uzun yaşam sırlarından biri olarak görülen bu baharat, kök zerdeçal bitkisinin armağanı. Tazesi tüketilebiliyor ancak en yaygın kullanım biçimi toz yani baharat haldeki kullanım şekli. Köklerinde şifa yatan bu bitkinin sadece toz ya da tazesi değil, özü de çıkarılıp kullanılıyor.
Bu şekilde tüketmek isteyenler için kapsül şeklinde zerdeçal takviyeleri de mevcut, afiyetle içmek için çayları da var. İçerisinde kurkumin bulunuyor. Kurkumin nedir derseniz o bir pigment. Zerdeçalın içerisindeki bileşenlerde mevcut. Ama kurkumin tek başına birçok hastalığın üstesinden gelebilecek kadar kuvvetli bir yapıya sahip. Ancak onu aktif hale getirmek gerekiyor.

Zerdeçalın faydaları nelerdir?

  • Doğal antibiyotik etkisi yaratır ve vücudunuzdaki enfeksiyon ve mikroplarla savaşmanıza yardımcı olur.
  • Kanser tedavisinde kullanılır, kanserli hücrelerle savaşmada çok önemli bir silahtır. Düzenli kullanımda fayda sağlar.
  • Yan etkileri yok denecek az olduğu için herkesin gönül rahatlığıyla kullanabileceği nadir yiyeceklerden biridir.
  • Karaciğeri yenileme özelliği vardır. Karaciğer yağlanmasını yine düzenli kullanımda engellemeye yardımcıdır, karaciğer yağlanması tedavisinde de kullanılır.
  • Bağışıklığı düşük bireylerin bağışıklık sistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olur. Hastalıklara yakalanma riskini azaltır, daha kolay atlatılmasını sağlar.
  • Vücuttaki iltihaplı yaraların tedavisinde de kullanılır. Bu yaraların temizlenmesine ve iyileşmesine yardımcı olur, süreci hızlandırı.
  • Özellikle akne problemi olanlar için zerdeçal ve zerdeçallı maskeler tam bir kurtarıcı. Hücreleri yenilerek akne lekelerinden kurtulmaya yardımcı olur. Cildi temizler ve canlandırır.
  • Sindirim sistemine destek olur. Özellikle kabızlık çekenlerin dostu altın karışımlakabızlık sorunun çözülmesine de yardımcı olur.
  • Yağ yakımını hızlandırır, iştah kontrolü sağlar ve bu sayede daha hızlı kilo vermenize de yardımcı olur.
  • Antienflamatuvar özelliği sahip olması nedeniyle doğal ağrı kesicidir. Baş ağrısı, mide ağrısı gibi ağrılarınızın azalmasına yardımcı olur.
  • Kadınların hormonlarının daha düzenli salgılanmasını sağlıyor. Özellikle adet düzensizliklerinde düzenli kullanımda fayda gösteriyor.
  • Şişkinlik, ödem, gaz gibi sorunların çözümlenmesine de yardımcı oluyor.
  • Zerdeçal nasıl kullanılır? Nasıl tüketilir?

    Peki ama zerdeçalın içerisinde kurkuminin aktif hale gelmesi için nelere ihtiyacı var, nasıl aktif hale getirebilir? Kurkumin özellikle zeytinyağı ve karabiberle buluşup, yoğurt, süt, kefir gibi süt ürünlerinin içerisinde tam etkisini gösteriyor. Sağlığa faydalarına geçmeden önce zerdeçalın nasıl tüketileceğinden de bahsedelim biraz. Dilerseniz toz halde yemeklerinizin (özellikle beyaz et) içerisinde kullanabilirsiniz. Tatlı yapımında özellikle çörek ve keklerin içerisinde kullanarak tatlılarınıza hem renk hem de nefis bir lezzet katabilirsiniz.
    Bunların yanında klasik çorbalarınızı farklılaştırmak için de baharat haldeki zerdeçalı kullanabilirsiniz. Zerdeçal taze halde yemeklerinize koyabilir, rendeleyerek salatalarınızın içerisine koyup çiğ olarak da tüketebilirsiniz. Smoothie gibi içeceklerinizin içerisine dilerseniz toz, dilerseniz taze haldeki zerdeçalları ilave edebilirsiniz.
    Zerdeçalın en çok tükedildiği biçimlerin başında ise altın süt ya da zerdeçal sütü geliyor. Kurkumini ortaya çıkarmak için karabiber az zeytinyağıyla buluşup sütün içerisine giriyor. İsteğe bağlı olarak da balla tatlandırılıyor. Yoğurdun ve kefirin içinde de bu şekilde karıştırılarak tüketilebiliyor.
    Zerdeçal ayrıca maske olarak da kullanılabiliyor. Toz haldeki zerdeçalı, hindistan cevizi yağı gibi sağlıklı bir yağ ile birleştirerek ya da yoğurtla birlikte karıştırarak veya avokado ile birlikte ezerek maskeye dönüştürebilirsiniz. Bu şekilde bir kullanım biçimi de mevcut. Zerdeçalın bilinen bir yan etkisi olmamasına karşın zerdeçalı belirli miktarlarda tüketmeye özen gösterin. Herhangi bir alerjiniz varsa tüketmeden önce doktorunuza danışın.

    Read More

    31 Ocak 2019 Perşembe

    AHİRETTE YÜZ VE BEDENİMİZ NASIL OLACAK?

      Hiç yorum yok
    Ocak 31, 2019

    AHİRETTE YÜZ VE BEDENİMİZ NASIL OLACAK?

    Ahirette suretimiz, şeklimiz, simamız ne hâlde olacak?
    Dünyada sûretimizin, üstümüzün-başımızın, kılık-kıyafetimizin temizliğine, düzgünlüğüne ve güzelliğine dikkat ediyoruz. Ya âhirette sûretimiz, şeklimiz, sîmâmız ne hâlde olacak? Asıl buna dikkat ve ihtimam göstermemiz gerekmez mi?
    O gün sîmâmız ne hâlde olacak? Üzerini toz-toprak bürümüş, kan-ter içinde, zelil, rezil, solgun ve kapkara bir yüz mü? Yoksa mesut, aydın, secde iziyle parlayan, tertemiz, nûr içinde bir yüz mü?
    Dünyadaki sîretlerin âhirette sûretlere aksedeceği hakîkatine Rabbimiz şöyle dikkat çekiyor:
    “O gün birtakım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir. Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.” (Abese, 38-42)
    O gün bedenimiz ne hâlde olacak? Uzuvları, kendi aleyhine şahitlik eden, dünyada gizli-açık işlediği günahların çirkin alâmetleriyle haşredilmiş, ağır yükler altında ezilmiş, yaptığı haksızlık ve zulümlerin yaftaları boynuna asılmış, perişan bir beden mi? Yoksa abdest âzâları parıldayan, gözlerinden îman nûru saçılan, işlediği sâlih amellerin mükâfatlarından nişâneler taşıyan, tertemiz, güzel, mükemmel ve huzurlu bir beden mi?
    Velhâsıl, şunu aslâ unutmayalım ki; yarın âhirette sîmâmızı ve sûretimizi belirleyecek husus, kalbimizin bu dünyadaki mânevî seviyesidir. Bu dünyada günah lekeleriyle âdeta katranlaşmış kalpler; öbür dünyada vücudun çirkin, pörsük, zelil ve iğrenç bir hâlde haşredilmesine sebep olacaktır. Bu dünyada tezkiye ve tasfiye ile mânevî çirkinliklerden temizlenen ve sâlih amellerle güzelleşen kalpler ise; Allâh’ın lûtf u keremiyle, öbür dünyada güzel, nurlu ve mesut bir çehre ile haşredilmeye vesîle olacaktır.
    Âhiretin o sert, belâlı ve sıkıntı dolu geçitlerinde, korku ve hüzünden emîn olanlar; ancak Cenâb-ı Hak ile dünyada dost olabilenlerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
    “Bilesiniz ki, Allâh’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Yûnus, 62)
    O hâlde, ârif mü’minler nazarında dünya hayatının yegâne gâyesi; Cenâb-ı Hakk’a dostlukta mesafe almaktır. Kesb-i kemâl ile seyr-i cemâle vuslattır; yani Cemâlullâh’ı temâşâya lâyık bir letâfet, zarâfet ve kemâlâtı kazanmaya gayret etmektir.

    Read More