4 Mart 2019 Pazartesi

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

Evden Kaçan Köpeğin Nereye Gittiğini Görünce Gözyaşlarını Tutamadı


Evcil hayvanını kaybeden bunun ne kadar acı verdiğini çok iyi bilirler. Evcil hayvanınızla o kadar çok anı paylaşıp vakit geçirmişsinizdir ki artık ailenizin bir parçası olmuştur. Onu kaybedince tıpkı ailenizden birini kaybetmiş gibi hissedersiniz.  Aynı şey hayvanlar için de geçerli.
2-20190301002824.jpg
Cesur ismindeki köpek geçtiğimiz sene ocak ayında sahibini kaybetti. 79 yaşındaki Mehmet İlham’ın hayatının son iki yılında başına gelen en güzel şeylerden biri de Cesur ismindeki köpekti. Uzun süredir felç hastası olan İlhan hayatını kaybettikten sonra köpeği Cesur da hayata küstü. Mehmet’in oğlu Ali, “Babam felçli olduğu için aralarında değişik bir bağ vardı. Babam son günlerinde hastanedeyken Cesur hiçbir şey yememeye başladı” dedi. Mehmet İlhan’ın cenazesi sırasında Cesur son görevini yerine getirdi. İnsanmışçasına sahibinin tabutunun başında bekledi. Başı her daim öne eğikti. Ali İlhan, “Babam gömülene dek kimseye kendisini dokundurtmadı” dedi. Cesur sahibinin nakledilişini üzgün gözlerle izledİ Cesur şimdi Mehmet İlhan’ın oğlu Ali İlhan’la yaşıyor.
3-968.jpg
Hala sahibini çok özlüyor. Babasını kaybettikten birkaç hafta sonra Ali İlhan, Cesur’un sürekli gözden kaybolduğunu farketti. Bir gün Cesur’u evden çıkınca takip etmeye başladı. Meğerse Cesur her gün sahibinin mezarını ziyarete gidiyormuş. Ali İlhan, “Mezarlık bekçisi her sabah Cesur’un babamın mezarına geldiğini söyledi” dedi. Cesur muhtemelen sahibini ölene dek unutmayacak. En azından şimdi sahibinin oğluyla yaşıyor ve emin ellerde. Ali İlhan, “Cesur hep sadık bir köpek oldu. Artık benimle yaşayacak” dedi. Hayvanların duyguları olmadığını söyleyenlere inat gönderiyi paylaşalım.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

Doğal şifa deposu soğan her şeye faydalı!

100 gram çiğ soğan 40 kaloridir. Soğan; C vitamini, folat (B9 vitamini) ve piridoksin (B6) vitamini, fosfor, iyot ve kükürt de içerir, potasyumdan zengindir.
Büyüklük, şekil ve rengine göre farklılıklar gösteren birçok soğan türü vardır. En yaygınları beyaz, sarı ve kırmızı-mor olanıdır. Tadı da çeşidine ve mevsime bağlı olarak değişebilir. Her ne kadar sık kullandığımız bir sebze olsa da faydalarına baktığımızda beslenme düzenimizde soğana daha fazla yer açmak genel sağlığımıza fayda sağlaması açısından önemlidir.

KAN ŞEKERİ KONTROLÜNE YARDIMCI OLUR

Soğan tüketimi diyabet hastaları ve diyabet riski olanlar için kan şekeri kontrolüne yardımcı olabilir. Yapılan bazı çalışmalar, soğanın kan şekeri seviyesini düşürdüğünü göstermiştir. Yine şeker hastalarında yapılan bir çalışmada günde 100 gram çiğ soğan tüketiminin kan şekeri seviyelerinde önemli düşüş sağladığını ortaya koymuştur. Çalışmalar soğanın kan şekerini düşürücü özelliğinin içerdiği kükürtlü bileşiklerden ileri geldiğini göstermektedir. Soğan pişirildiğinde içeriğindeki kükürtlü bileşenler bozulabileceğinden bu etkisi azalır. Dolayısıyla soğanın bu etkisi için pişirilmeden ya da az pişirilerek tüketilmesi önerilir.

KANSERDEN KORUR

Soğan, sülfür içeren fitobesleyiciler ve flavonoidlerle (fisetin, kersetin gibi) kanserden korur. Bazı gözlemsel çalışmalarda artan soğan tüketiminin mide, meme, kolon ve prostat kanserleri gibi çeşitli kanser türlerinin riskini azaltabileceği görülmüştür. Soğan, önemli bir flavonoid olan kersetinin en fazla miktarda bulunduğu besinlerden biridir. Kersetin, tansiyonu düşürebilen, kansere karşı koruyucu etki gösteren, birçok hastalığın tedavisinde rolü olan ve kalp sağlığına fayda sağlayan bir flavonoiddir. Özellikle renkli soğan türlerinde bulunan soğana rengini veren antisiyoninler de kanserden koruyan güçlü antioksidanlardır.

KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUR

Araştırmalar, soğan tüketiminin yüksek tansiyon, yüksek trigliserit seviyeleri gibi kalp hastalığı risk faktörlerini azaltmaya yardımcı olabileceği, vücuttaki yağlanmayı azaltıcı etkilerinin olabileceğini göstermektedir.

KEMİKLERİ GÜÇLENDİRİR

Bazı çalışmalar, soğanın kemik bozulmalarına karşı koruyucu etkileri olduğunu ve kemik kütlesini artırabileceğini göstermiştir. Yapılan gözlemsel bir çalışmada 50 yaş üzeri kadınlarda düzenli soğan tüketiminin artmış kemik yoğunluğu ile ilişkili olduğu görülmüştür.

SİNDİRİM SİSTEMİNİ DÜZENLER

Soğan, fruktan adı verilen prebiyotik çözünür lifler bakımından zengindir. Prebiyotik lifler bağırsaktaki faydalı bakterilerin besin maddesidir. Faydalı bakteriler dediğimiz probiyotiklerin çoğalmasını sağlar. Ayrıca prebiyotiklerin bağırsakta fermantasyonu sonucunda butirat gibi kısa zincirli yağ asitleri ortaya çıkar. Bunlar da kolon sağlığını iyileştirir, enflamasyonu azaltır ve kolon kanseri riskini azaltır. Ayrıca bu yağ asitleri bağırsak pH’ını düşürerek özellikle kalsiyumun daha iyi emilmesini sağlar.

ANTİMİKROBİYAL ETKİ GÖSTERİR

Soğanın güçlü antioksidan özelliklere sahip olduğu, enflamasyonu azalttığı ve zararlı mikroorganizma gelişimini baskıladığı yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Soğan, bakteri, maya gibi zararlı mikroorganizmaların gelişimini engelleyebilir. Soğandaki sülfürlü bileşikler olan tiyosülfinatlar, zararlı mikroorganizmaların büyümesini engelleyebilen ve kan pıhtılarının oluşumunu önleyebilen bileşiklerdir. Ayrıca bu bileşiklerin bronşiyal astım krizlerinde de yararlı olabileceği bazı çalışmalarla gösterilmiştir.

SOĞAN TÜKETMENİN SAKINCALARI VAR MI?

Soğan, bazı kişilerin sindiremediği FODMAP (fruktan gibi) adı verdiğimiz kısa zincirli karbonhidratlar içerir. Bunlar bazı insanlarda şişkinlik, gaz, kramp ve ishal gibi şikâyetlere neden olabilir. Ayrıca FODMAP’ler irritabl bağırsak sendromu olan kişilerde rahatsız edici sindirim semptomlarına sebep olabilir.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

Saçlarınızın Dökülmemesi için Yapabileceğiniz 9 Yöntem !

Saç dökülmesini önlemek için, hem iç hem de dış sağlığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Beslenmenizi geliştirin, çevresel zararlardan ve sıcaktan uzak durum, stresi kontrol edin.
Saç dökülmesi, gerçekten çok zor bir sorundur. Kendinize olan öz güveni sarsmak ile kalmaz aynı zamanda bir sağlık sorununun göstergesi de olabilir. Bunu engellemek için birçok tedavi yolu ve yöntem vardır. Bugünkü yazımızda, saç dökülmesi ile mücadele etmek adına en etkin yöntemleri sizler ile paylaşacağız.
Saç dökülmesi ile mücadele etmede yöntemler
1. Doğal bir şampuan seçin
Kısa bir süre içerisinde, şampuanınız size istediğiniz görünümü kazandırabilir. Ama uzun vadede, belirli sentetik özelliklerinden ötürü saçınıza zarar da verebilir.
Bu sebeple, doğal bir şampuan kullanmanızı öneriyoruz. Her ne kadar ilk etkileri çok göz alıcı olmasa da, zaman içerisinde saç dökülmesin engelleyecektir.
Şampuana eklenen sülfat ve silikon, saçınızı yıkadıktan sonra hem yumuşak hem de parlak bir görünüm kazanmasına ek olarak harika bir görünümü size kazandırabilir. Ama saçınızın daha çabuk kirlendiğini ve kısa sürece çabuk yağlandığını ya da kuruduğunu da fark edersiniz.
Doğal şampuanlar, genel olarak Hindistan cevizi yağı, aleo vera, esans yağları, bitki özleri ve benzeri maddelerden yapılır.
2. Saçınızı her gün yıkamayın
Saçınızı zayıflatacağı ve saç derinizdeki yağ dengesini bozacağı için saçınızı her gün yıkamak iyi bir fikir değildir. Ek olarak, ıslak saçlar daha çabuk dökülür.
Eğer gerekli görüyorsanız, saçınızı iki günde bir yıkamaya çalışın.
3. Saçınıza bakmayı öğrenin
Saçınız da vücudunuzun bir parçasıdır ve bedenin geri kalanı gibi aynı özen ile bakıma muhtaçtır.
Nazik ve düzenli bir biçimde fırçalayın. Saç derisine iyi geleceği ve bukleleri engelleyeceği için doğal maddelerden yapılma fırçaları tercih edin.
Saçı zayıflatıp dökülmesine neden olabilecek kurutucuları ve maşaları kullanmadan aşırıya kaçmamaya çalışın.
Eğer saçınızı sık sık arkadan topluyorsanız, çok sıkı olmamasına dikkat edin.
Saç jelleri ve köpüğü gibi maddeleri kullanmayın.
Saç Dökülmemesi İçin doğal Yöntemler Videosunu İzlemeden Geçmeyiniz
4. Saç derinize masaj yapın
Saç kaybını engellemek için en iyi yöntemlerden biri her gün saç derinize masaj yapmaktır. Bu aynı zamanda yeni saç gelişimine de temel hazırlar.
Orta şiddette parmaklarınızın ucu ile saç derinize küçük yuvarlak daireler ile masaj yapın ve alın bölgesinden saçın arka kısmına doğru ilerleyin.
Bunu yapmak için en iyi zaman dilimi, yatmadan önceki 5 ile 10 dakikalık aradır.
Kan akışını hızlandıracağı için rahatlatıcı bir etkisi olduğunu hissedeceksiniz.
5. Ek besin almanıza gerek var mı?
Saç kaybı ile mücadele etmek için birçok vitamin ve mineral ilacı vardır. Yine de şunları aklınızda bulundurun:
Bu ek besinler, bir besin eksikliğiniz varsa yararlıdır. Eğer saç dökülmesi genetik ya da bir sağlık sorununun sonucu ise, herhangi bir yararları olmaz.
Bu ek besinlerin bazılar aşırıya kaçınca zararlı olacakları için her zaman bir uzmanın görüşlerine göre hareket edin.
Bilinen bazı en yararlı ek besinler, biyotin, çinko ve silikondur.
Sadece gerekli olduğu zaman kullanın.
6. Bol su için
Bu basit alışkanlığın birçok yararı vardır ve saç sağlığınızı arttırabilir. Tek yapmanız gereken, öğünlerdeki içeceklere ek olarak, günde iki litre su içmektir.
7. Tuz ve süt ve süt ürünleri tüketimini azaltın
Ne yediğinizin çok büyük önemi var. Saç dökülmesini engellemek için, beslenme programınızdan süt ve süt ürünleri ile tuzu çıkarmanız lazım.
Bu hem vücut hem de saç sağlığınıza olumlu bir şekilde geri dönüş yapacaktır.
8. Esans yağlarını deneyin
Belirli esans yağlarının saçınıza çok iyi geleceği aşikardır. Şampuana ya da saç maskesine ekleyebileceğiniz bu yağları aynı zamanda saç derinize masaj yaparken de uygulayabilirsiniz.
Bu durumda, ekstra Hindistan cevizi yağı kullanmanızı öneririz.
Aşağıdaki esans yağlarını kullanabilirsiniz:
Biberiye
Lavanta
Kekik
Tarçın
Çay ağacı
9. Stresi azaltın
Stres, sağlığınızın en büyük düşmanlarından biridir ve vücuda çok büyük olumsuz etkiler şeklinde kendini belli edebilir. Saç dökülmesi de en bilinen etkilerinden biridir.
Zor, stresli ve zorlayıcı bir dönemden geçiyorsanız, bu durumu değiştirmek için hayatınızda bir takım değişiklikler yapmanızı öneriyoruz.
Yoga, meditasyon, spor, yüzme ya da tatile çıkma gibi aktiviteler yardımcı olabilir.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

Uyurken dişleri gıcırdatmak

Dişlerinizi mi gıcırdatıyorsunuz?
Eğer uykudan uyandığınızda çene eklemlerinizde bir tür kilitlenme, hareket ettirmede güçlük yaşıyorsanız veya kronikleşmiş baş ağrısıyla uyanıyorsanız, gece boyu dişlerinizi sıkıp gıcırdatıyorsunuzdemektir. Uzmanlara göre her 100 kişiden 16’sı uykuda dişlerini gıcırdatıyor ve bunun anksiyete kadar anti depresanlarla da ilgisi var. Yapmanız gereken ise şu: Dişçinize gidiyorsunuz ve pratik bir çözüm olarak size uykuda kullanmanız için diş koruyucu veriyor. Eğer diş gıcırdatmanızın sebebi sizi aşıyorsa, daha açık bir ifadeyle gündüz yaşadığınız stresinin hıncını gece uykunuzda ve dişlerinizi sıkarak çıkarıyorsanız o zaman profesyonel yardım almanız ve psikiyatristin yolunu tutmanız gerekiyor demektir. Aynı şekilde yatağa girene kadar kendinizi adeta tüketiyorsanız ve yastığa başınızı koyar koymaz uyuyorsanız da sorun var demektir.
Vücut saatinizin ayarı mı bozuk?
Şafağın söktüğü saatlere kadar uyanık kalıyorsunuz ve yine de uykunuz gelmiyor mu? Belki de sizin sorununuz DSPS’dir ya da Gecikmiş Uyku Fazı Tipi Uyku Bozukluğu Sendromu… Hemen hafife almayın çünkü günümüzde uykusuzluktan mustarip insanların yüzde 10’unun asıl derdi bu… DSPS’ye yakalandıysanız, vücudunuz en erken öğlen 12 sularında uyku hormonu melatonin salgılıyor demektir. DSPS’den mustarip olduğunuzun en büyük delili şu olsa gerek: Ergenliğinizden beri gece kuşusunuz! Bu, kişiyi çoklukla ergenlikte bulur ve lise yıllarında da devam eder. Bazen yetişkinlikte de peşinizi bırakmaz. Eğer siz de geceleri deliksiz en az yedi saat uyumuyorsanız, ileriki yaşlarınızda yüksek tansiyon hatta diyabet tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Hatta yapılan son bir araştırmaya göre geç saatlere kadar uyanık kalanlarda daha olumsuz düşünceler de yaygındır.
Peki, ne yapacaksınız?
Uyuyabilmek için uyku hijyenini sağlayacaksınız! Örneğin çay ve kahveyle vedalaşacaksınız, internette gezinmeye son vereceksiniz ve yatağa girmeden 1,5 saat önce televizyonu kapatacaksınız. Sabahları güneş ışığı alan bir odada güne gözlerinizi açarsanız daha da iyi… Eğer tüm bunları yaptığınız halde yine de uykunuz gelmiyorsa o zaman doktorunuza danışın ve suni melatonin tedarikine başvurun. Sabahları da ışık tedavisiyle güne başlayın.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019



Keçiboynuzunun faydaları

Keçiboynuzu’nun insan sağlığına faydaları nelerdir? Lokman’ı Hekim Keçiboynuzu meyvesi için ne diyor? Yakub Peygamber’in Ekmeği olarak da geçen Keçiboynuzu halk arasında Harnup olarak biliniyor. 
KEÇİBOYNUZUNUN İNSAN SAĞLIĞINA FAYDALARI
Uzman kimyager İbrahim Saraçoğlu’ndan faydalanarak elde ettiğimiz bilgileri özet olarak paylaşmak istiyoruz.
Keçiboynuzunun içerdiği gallik asiti, insan sağlığı üzerinde öyle tesirleri olan bir maddedir ki, insan bunu öğrenince mutfağından eksik etmek istemiyor. Gallik asit, çok yönlü bir maddedir. Bu maddenin özelliklerini artıran ve takviye eden keçiboynuzunda bulunan “promotor maddeler”dir.
Saraçoğlu, gallik asitin özelliklerini ise şöyle sıralıyor:
“Ağrı kesicidir, alerjiye, astıma, bronşite, mikroplara, kansere, çocuk felcine karşı koruyucudur. Bakteri ve serbest radikalleri yok edicidir. Karaciğeri toksinden arındırıcıdır, bağışıklık sistemini güçlendiricidir. Antiseptiktir ve bronş genişleticidir.”
Saraçoğlu, günümüz hayat şartlarında mâruz kaldığımız elektromanyetik kirlilikle vücuda giren radyasyonu dışarı atma özelliğine sahip keçiboynuzunun, yediden yetmişe herkesin günlük vitamin ihtiyacını karşılama özelliğine sahip olduğuna dikkat çekerek:
“-Akciğer ödemine karşı keçiboynuzunun desteği, bulunmaz bir imkândır. Keçiboynuzu, akciğer kanserini önleyen mükemmel bir meyvedir. Ancak, akciğer kanserine yakalanmış olanlar için tedavi etme gücü çok zayıftır. Balgam söktürücü özelliği ve astıma karşı olan tedavi edici gücü çok fazladır. Sigara içenler, keçiboynuzuna başladıktan bir-iki gün sonra nasıl balgam çıkardıklarını hayretle gözleyeceklerdir.” diyor.

LOKMAN’I HEKİM KISSASI
Lokman Hekim, bir gün Anadolu’nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toroslar’dan aşağıya inip Akdeniz’e doğru ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan insanların sağlıklı olabileceğini düşünerek yoluna devam eder. Bu defa da yolun sağının-solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup yanındakilere:
“Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz!” diyerek geri döner.
Bu rivayet, keçiboynuzunun sağlığa faydaları konusunda anlatılır durur.
Harnup ağacı, ilk on beş yıl hiç meyve vermeyen bir ağaçtır. Yetişkin bir ağaç bin kiloya (bir ton) kadar meyve verebilmektedir. Tohumlarından zamk yapılır, kâğıt ve mobilya sanayiinde kullanılır.
Keçiboynuzu meyveleri, önce yeşil, tam olgunlaştıktan sonra parlak kahverengi olur. Görüntüsünden dolayı keçiboynuzu adı verilmiştir. Meyveleri Temmuz’da olgunlaştıktan sonra Ağustos ayında hasadı yapılır. En fazla İspanya’da üretilen keçiboynuzu İtalya, Fas, ABD, Güney Afrika’da da yetiştirilmektedir.
Dünya yıllık keçiboynuzu üretimi, yaklaşık yüz elli bin tondur. Bunun %10’u ülkemizde gerçekleştirilir. Yani Türkiye’de on beş bin ton yıllık üretim yapılabilmektedir.
Keçiboynuzu, sanayide tamamı kullanılan değerli bir üründür. Olgunlaştığı ilk tazelikte çok tatlı bir özelliğe sahiptir. Bu tat, keçiboynuzu ağızda ezilirken bal gibi akan sıvıdan kaynaklanır. Keçiboynuzu, kurutularak da tüketilebilir. Çekirdekleri ilâç ve kozmetik sanayiinin hammaddesidir. Pekmez yapımında kullanıldıktan sonra, çıkan atık kısmı yem fabrikalarında değerlendirilir.
KEÇİBOYNUZU ÇEKİRDEĞİ MÛCİZESİ
Bitkiler arasında çekirdeği en sert olanlardan biri de keçiboynuzu çekirdeğidir. Allah Teâlâ, dünyadaki bütün keçiboynuzu çekirdeklerini, istisnasız aynı ağırlıkta yaratmıştır. Bir keçiboynuzu çekirdeğinin her biri, 0.2 gramdır. Şekli, boyutu, nasıl olursa olsun fark etmez. Bu sebeple, eski dönemlerde ağırlık birimi olarak da kullanılmıştır.
On altı adet keçiboynuzu çekirdeği, “bir dirhem”e eşittir. Bugünkü ağırlık birimlerine göre ise, beş adet keçiboynuzu çekirdeği “bir gram” gelmektedir. Ayrıca 0.2 gram bir karat ağırlığına eşittir. Karat, Yunanca keçiboynuzu mânâsına gelen Ceratonia kelimesinden gelir. Günümüzde elmasların değerini anlatan “karat” ifadesi buradan gelmektedir.
Eskiden bir satıcı, iki dirhemlik (otuz iki çekirdek) bir şey satarken, eğer bir çekirdek fazladan atarsa, malı alan için bu büyük itibar demekmiş. Eğer alıcı iyi giyimli biriyse, satıcı ona saygı olarak -iki dirhem karşılığı koyduğu 32 çekirdeğe ek olarak-:
“-Bu da benden!..” diye bir çekirdek eklermiş. İşte bu yüzden iyi giyinenlere:
“-İki dirhem bir çekirdek!..” denirmiş.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

3 Ayda 24 Kilo Verdiren Sarımsak Turşusu Tarifi



Doğada hazır halde bulabileceğiniz bu gıda ürünü ile yapacağınız tarifler ile çok kısa süre içerisinde zayıflamanız mümkün. Peki sarımsak diyeti ile 3 ayda 25 kiloya kadar kaybedebileceğinizi biliyor muydunuz?Sarımsak; birçok kişinin bildiği gibi doğal ateş düşürücü, yağ yakıcı ve çok önemli bir antioksidan.
1-20190226235151.jpg
Malzemeler: -Derin bir cam kavanoz -300 gram sarımsak (30-35 adet, havanda dövüp kokusunu çıkarınız.) -Elma Sirkesi (2 Litre, Evde yapılmış olursa daha iyi olur) 3 Ayda 24 Kilo Zayıflatan Diyet Tarifin yapımı aslında oldukça basit. Ancak turşu kurulacağı için, ürünü tüketmek için uzun bir süre beklemek gerekiyor. Evde hazırlamış olduğunuz elma sirkesi içerisine havanda döverek kokusunu çıkarmış olduğunuz sarımsakları ekleyiniz. Bu noktada oldukça dikkatli olmanızda fayda var, çünkü kavanozun kapağının sıkı olması son derece önemli. Daha sonra kavanozunuzu 15 gün sonra açıp tüketmeye hazır hale getirebilirsiniz. Turşuyu açtıktan sonra, hemen tüketmeye hazırdır. Yemeklerden önce yalnızca 1 tatlı kaşığı tüketmeniz sizler için yeterli olacaktır.
1-20190226235151.jpg
Özellikle akşam yemeklerinden yaklaşık yarım saat kadar önce bu turşu suyunu tüketebilirsiniz. Metabolizmayı hızlandıracağı için hamilelerin bu tarifi uygulaması önerilmez. Tüketmiş olduğunuz turşu miktarına da özen göstermeniz gerekmektedir. Aksi halde çok ciddi tansiyon problemi yaşayabilirsiniz. Reflü ve benzeri mide problemleri olan kişiler için de bu tariften kaçınılması gerektiğini söyleyebiliriz.

Read More

  Hiç yorum yok
Mart 04, 2019

Yoğurt Suyu İle Tüylerinizi Dökün!


Pek çok hastalığa şifa olan yoğurt suyu, tüy dökmede de etkili. Yoğurt Suyu; Kemik, diş ve saç gelişimi için çok önemli olduğundan çocuklarımız için mucizevi bir besindir.Günün her saatinde kullanılabilir.Ayrıca yaşlılarda kemik erimesini önlemede çok önemli rolü vardır.
1-20190301000540.jpg
Araştırmalara göre yoğurt suyunun içerisinde bulunan bakteriler antikanserojen etkisi nedeniyle kanser hastalıkları daha başlamadan önlenmekte ve vücutta kötü huylu tümörlerin gelişimi yoğurt suyunda bulunan probiyotikler sayesinde önlenebilmektedir. Halsizlik, kilo artışı ve anksiyet gibi sorunlara neden olan trioid derdine de deva yoğurt suyu. Bilhassa maden suyu, yoğurt suyu ve birkaç kaşık yoğurtla yapacağınız ayran, trioid fonksiyonlarının dengelenmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca yoğurt suyu tokluk hissi ile zayıflama programınızda iyi bir seçenektir. Yoğurt suyu tiroit bezlerinin çalışmasına ve guatr hastalığının da önlenmesine yardımcı olur.
2-20190301000540.jpg
Kısacası yoğurt suyu guatıra ve tiroide iyi gelen besinler, içecekler arasında en ön sıralardadır. Vücut sağlığı ve gelişimi açısından bu denli önemli olan yoğurt suyu, cilt güzelliği ve beslenmesi için de faydalıdır. Cilt kırışıklıkları, lekeler ve sivilcelere karşı doğal bir tedavi yöntemi olarak uygulanır, cildi gençleştirir ve güzelleştirir. Ciltte sonradan oluşan lekeler için bir ay kullanıldığında lekelerde ciddi açılma olur. Bedenimizin metabolizma hızını yavaşlatmadan koruyabilmek için yoğurt suyundan mümkün olduğunca fazla faydalanmak ve yoğurt suyu içmek de yarar vardır. Koltukaltı gibi kararan bölgelerin temizlenmesi amacı ile de kullanılabilir. Yoğurt suyunun ihtiva ettiği vitamin ve mineraller idrar yolları ve böbreklerin temizliğinde etkin rol oynamaktadır.
3-967.jpg
Yoğurt suyu kadınlarda istenmeyen tüylerden kurtulmak için bitkisel çözüm amacıyla da kullanılmaktadır. Yoğurt suyu tüy aldırmak için doğal bir iksir olarak istenmeyen tüylere bitkisel ve kesin çözüm sunmaktadır. Yoğurt suyunun diyabet hastalarında şekeri düşürücü özelliğini gözardı etmemek lazım. Hazımsızlığa ve mide rahatsızlıklarına da iyi geldiği söylenmektedir.

Read More

26 Şubat 2019 Salı

  Hiç yorum yok
Şubat 26, 2019

Kararan Çaydanlık İçi ve Dışı Nasıl Temizlenir ve Parlatılır?

Çaydanlıkların sürekli kullanılmasından dolayı zamanla eskimesi, parlaklığı ve yeniliğini yitirmesi, bazen de kazayla ocakta unutulup yanarak içinin ve dışının kararması herkesin başına gelen olaylardandır. Genellikle dalgınlık sebebiyle meydana gelen çaydanlığın yanması olayı, içerisindeki suyun bitmesiyle çaydanlığın çok hızlı ısınıp içinin ve dışının kararmasıdır. Ayı zamanda tutma bölümlerinin de aşırı ısınmasıyla çok kötü bir koku yayılır. Böyle bir durumda en önemli şey, hem kendi güvenliğiniz hem de çaydanlığın zarar görmemesi için çaydanlığı kesinlikle soğuk suya tutmayın. Temizlemeye başlamadan önce iyice soğumasını bekleyin. İkinci olarak çaydanlığınızın yapıldığı maddeye de dikkat etmelisiniz. Çelik çaydanlıklar kolay kolay aşınmayan ve birçok temizlik maddesini kullanabilecek kadar dayanaklıyken, emaye, alüminyum veya diğer metallerden yapılan çaydanlıklar kolaylıkla aşınabilir. Çelik çaydanlık nasıl temizlenir ve parlatılır?
1-20190224222252.jpg
Çelik çaydanlıklar hem doğal hem de kimyasal maddeler kullanılarak temizlenebilir. Evinizde bulunan amonyak içeren çelik yüzey temizleme ürününü yumuşak bulaşık süngeriyle çelik çaydanlığınızın dışını ovalayarak temizleyebilirsiniz. Kararmalar tamamen çıkınca bol suyla durulayın. Bunun yanında eğer kimyasal temizleyiciler yerine doğal yöntemler uygulamak isterseniz sadece sirkeyle veya sirke karbonat karışımıyla da çelik çaydanlığın dışını ovarak temizleyip parlatabilirsiniz. Eğer çaydanlık çok kararmışsa, bir yeterince büyük bir tencerede sirke, karbonat ve bir miktar su karışımının içine yanmış çaydanlığınızı koyun ve çaydanlığınızı bu karışımda kaynatın. Sonra çaydanlığı bunun içinde bir süre bekletin.
2-20190224222252.jpg
Daha sonra bu suyla ovalayarak lekeleri tamamen temizleyin. Kimyasal temizleyicileri, sağlık açısından çaydanlığınızın içinde kullanmamanız daha iyi olacaktır. Bu sebeple çaydanlığın içini temizlemek için doğal yöntemler kullanmalısınız. Küçük parçalara ayırdığınız limon kabuğu parçalarıyla çaydanlığınızın içini ovarak parlatabilirsiniz. Limon iyi bir parlatıcıdır. Daha sonra suyla iyice durulayın. Ayrıca elma kabuklarını çelik çaydanlığın içini parlatmak için kullanabilirsiniz. Elma kabuklarını çaydanlığın içine koyun ve bir miktar su ilave edin. Bu karışımı ocakta kaynatın. Daha sonra bir miktar içinde bırakacak kadar suyu dökün. Bir sünger veya pamuklu bir bezle ovalayarak parlatın. Çaydanlığın içini parlatmak için bir diğer yöntem ise limon tuzu kullanmaktır. Çaydanlığın içine bir yemek kaşığı limon tuzunu koyun ve çaydanlığı su ile doldurun.
1-20190224222252.jpg
Ardından çaydanlığın içindeki suyu 15 dakika kadar kaynatın ve sonra da suyla güzelce durulayın. Kaynar suda eritilmiş kaya tuzu ve sirke karışımıyla çaydanlığınızın hem dışını hem içini temizleyebilirsiniz. Ayrıca kaya tuzu ve sirke ile temizlediğinizde ilk günkü kadar parlak bir çaydanlık elde edeceksiniz Bu yöntemi aynı zamanda çaydanlığınızı dezenfekte etmek için de kullanabilirsiniz. Kolay gelsin...

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 26, 2019

Harika Bir Cilde Sahip Olmak için Aspirin ile 4 Yüz Maskesi

Aspirine alerjiniz olmasa bile bu maskeleri uygulamadan önce yüzünüzde küçük bir alana sürün ve olumsuz bir etkilerinin olmadığından emin olun.
Aspirinli yüz maskeleri bugünlerde güzellik dünyasında çok moda. Bazı tıbbi ilaçlar gibi kullanımı önemli riskler yaratmıyor. Farklı sağlık sorunlarıyla savaşmak için başvurulabilecek harika bir yöntem. Daha önce aspirinli yüz maskesi diye bir şey duymadıysanız harika bir cilde kavuşmak için yazımızı okumaya devam edin!
Bilmeniz gereken ilk şey şu: Aspirinin ana maddesi söğüt ağacından çıkan asetilsalisilik asit isimli bir bileşen. Antiseptik ve iltihap giderici özellikleri nedeniyle akne ürünlerinde kullanılır.
En iyisi de aspirinin size akne ürünlerinden çok daha ucuza mal olacak olmasıdır.
Aspirinli yüz maskesi neden yararlıdır?
Tüm cilt tipleri için faydalıdır. Ters bir etki yapar mı diye endişelenmeden cildinizdeki gözenekleri açmak için onlardan faydalanabilirsiniz.
Aspirinin enflamasyon karşıtı bir etkisi vardır. Egzama ve akne rozasea gibi hastalıklarda yardımcı olabilir. Ayrıca kızarmış, kaşıntılı cildi de yatıştırır.
Bu maskeler cildinizi ölü hücrelerden arındırır, yeniler ve daha genç görünmesini sağlarlar.
Gözlerinizin altında mor halkalar veya torbalar varsa onlar için de çok etkilidirler.
Aspirinin renk açma özelliği de vardır. Pigmentasyonla ilgili sorunlarınız varsa size yardımcı olabilir.
Aspirin yaşlanmanın etkileriyle ve serbest radikallerin verdiği hasarla savaşarak kırışıklıkları ve çizgileri en aza indirgeyebilir.
Aspirinli yüz maskesini kullanmadan önce göz atmanız gereken bazı ipuçları
Maskenizde kaplamasız aspirin kullanın. Aspirinin kaplaması çok az bile olsa gereksiz herhangi bir kimyasalı cildinize uygulamaktan kaçınmanızda fayda var.
Bu ilaca alerjiniz varsa içinde aspirin bulunan maskeleri asla kullanmayın. Aspirini içtiğinizde ortaya çıkan reaksiyon onu yüzünüze sürdüğünüzde de oluşabilir. Bu yüzden çok dikkatli olmalısınız.
Herhangi bir maskeyi kullanmadan önce alerji testi yapmayı ihmal etmeyin. Bu maskelerden birini kullanmadan önce, birazını kolunuza sürün ve 5 dakika bekletip durulayın. Ertesi gün maskeyi sürdüğünüz yer normal görünüyorsa, herhangi bir tahriş yoksa o zaman maskeyi yüzünüze uygulayabilirsiniz.
Bunu da okuyun: Aspirinin Daha Önce Hiç Duymadığınız 4 İlginç Kullanımı
Harika bir cilde kavuşmak için basit bir tarif aspirinler
Haydi şimdi en kolay tarifle başlayalım. Görünürde belli bir cilt probleminiz yoksa harika bir cilde kavuşmak ve cildinizin sağlığını korumak için bu tarifi uygulayabilirsiniz. Aşağıdaki tariflerin temeli bu tariftir.
Malzemeler
10 adet kaplamasız aspirin
5 yemek kaşığı su (75 ml)
Hazırlanışı
Aspirinleri suya ekleyin ve bekletin.
Nötr bir sabun kullanarak yüzünüzü suyla yıkayın.
Macun kıvamında bir karışım oluşana kadar aspirin tabletlerini ezin.
Bu karışımı temizlenmiş cildinizin üzerine sürün ve 20 dakika kadar bekletin.
Ilık suyla yıkayın ve nazikçe kurulayın.
Bu maskeyi haftada bir kez uygulayabilirsiniz. Kısa zamanda çok az çabayla daha yumuşak ve pürüzsüz bir cilde kavuştuğunuzu fark edeceksiniz.
Yağlı ciltler için aspirinli yüz maskesi
İkinci aspirin maskesi yağlı ve akneye eğilimli ciltler için idealdir. Küçük bir not: İçinde yer alan çay ağacı yağının kalitesinin yüksek olması önemlidir.
Bu tarifteki yağlar sayesinde cildiniz az miktarda sağlıklı yağa kavuşmuş olacak. Bu yağlar cildinizin kurumasını engelleyecek. Tarifte yer alan iki yağ çeşidi de cildi iyileştirme ve onarma konusunda çok etkilidir.
Yalnızca birkaç gün içinde yeni bir yüze kavuşmuş gibi hissedeceksiniz. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve çay ağacı yağının tahrişe sebep olmasını engeller. Bu önemli bir detay çünkü çay ağacı yağı tek başına kullanıldığında bazı cilt tipleri için agresif bir etki yaratabilir.
Malzemeler
2 damla çay ağacı yağı
2 damla natürel sızma zeytinyağı
8 adet aspirin
4 yemek kaşığı su (60 ml)
Hazırlanışı
İlk tarifteki gibi macun kıvamında bir karışım elde edin ve içine çay ağacı yağını ekleyin.
Temizlenmiş cildin üzerine sürün ve 15 dakika boyunca bekletin.
Durulayın ve haftada üç kez bu işlemi uygulayın.
Güneş hasarı için aspirin maskesi
Güneşin zararlı ışınlarının verdiği hasarın izlerini yok etmek için verdiğimiz ilk tarifin içine bu defa biraz limon suyu ve zeytinyağı ekleyeceğiz.
Unutmayın, her gün biraz güneş görmek faydalıdır ancak uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmak çok zararlı olabilir.
Güneşin zararlı ışınları ciltte kızarıklıkların ve kırışıklıkların ortaya çıkma hızını artırır. En sonunda güneş lekeleri oluşur. Bu sürecin sonunda cilt kanseri oluşabilir.
Elbette böyle bir şey her zaman olacak diye bir kaide yoktur. Ancak tedbirli davranmak ve kaliteli bir güneş kremi kullanmak en iyisidir.
Güneşin verdiği zararı yok etmek ve harika bir cilde kavuşmak için aşağıda vereceğimiz aspirinli maske tarifini de deneyebilirsiniz. Birkaç hafta içinde sonuçlarını görmeye başlayacaksınız.
Malzemeler
İlk maske tarifinin aynısı
1 çay kaşığı limon suyu (5 ml)
1 çay kaşığı natürel sızma zeytinyağı (5 g)
Hazırlanışı
Tüm malzemeleri karıştırın. Maskeyi kuru ve temiz cildin üzerine uygulayın.
10 dakika bekletin ve sonra ılık suyla yıkayın.
Nemlendirici maske
Vereceğimiz son aspirinli maske tarifi de hem T bölgesindeki akne veya egzama gibi sorunlarla savaşır hem de cildinizi nemlendirir. Ayrıca dokusu pul pul olan ciltler için de faydalıdır.
Cildi nazikçe yumuşatmak ve dezenfekte etmek için bal kullanılır.
Malzemeler
10 adet kaplamasız aspirin
2 yemek kaşığı organik bal (50 g)
1 adet E vitamini kapsülü
2 yemek kaşığı aloe vera jeli (30 g)
Hazırlanışı
Malzemelerin hepsini karıştırın ve macun kıvamına gelene kadar iyice ezin.
Temizlenmiş cildin üzerine uygulayın ve 25 dakika kadar bekletin.
Ilık suyla yıkayın ve nazikçe kurulayın.
Harika bir cilde kavuşmak için aspirinle yapılan bu basit, ucuz ve faydalı maskeleri uygulayabilirsiniz. Size uygun olan tarifi seçin, kararlı bir şekilde uygulamayı sürdürün, sonucunu göreceksiniz.

Read More

  Hiç yorum yok
Şubat 26, 2019

Fayans aralarını temizlemek hiç bu kadar kolay olmamıştı Temiz görünen fayans zeminleri elde etmenin sırrı, kararan fayans aralarını tam anlamıyla temizlemekte saklıdır. Banyo ve mutfak zeminlerinde ve duvarlarında kullanılan fayanslar her ne kadar güzel görünüyor olsa da, fayans aralarının kısa zamanda kirlenmesi onların bu güzel görüntüsünü bozar ve kirlenmiş fayans araları ise ev hanımlarının en büyük sorunları arasındadır. Fayanslar kirlere ve kararmalara karşı oldukça dirençli olmalarına rağmen, fayans araları gözenekli bir yapıya sahip olduğundan kirleri kolaylıkla absorbe ederler ve çabuk kararırlar. Bu sebeple fayans aralarını temiz tutmak zordur. Eğer kararan fayans aralarını doğru bir şekilde nasıl temizleyeceğinizi biliyorsanız, bu problemi pratik bir şekilde, üstelik en çok kullanılan temizlik malzemeleriyle halletmeniz mümkün olacaktır. Bu yazıda, evinizin bütün bölümlerindeki kararan fayans aralarını temizlemek için en pratik yöntemleri bulacaksınız. Banyo temizliği yaparken fayans aralarını temizlemek adeta işkence gibidir. Banyo ya da mutfak ne kadar temiz olursa olsun fayans aralarında bulunan siyahlıklar bu temizliği gölgede bırakır. Ancak bu işinde bir kolayı var. Evde yaptığınız fayans temizleme suyuyla fayanslarınızı bembeyaz yapabilirsiniz. İşte yöntemi: Malzemeler: Bir bardak karbonat Bir bardak limon suyu Bir çay bardağı beyaz sirke Yarım su bardağı su Bu malzemelerin hepsini kullanmadığınız bir kabın içinde karıştırın. Daha sonra küçük bir fırçayla ya da diş fırçası ile fayans aralarına sürün. Fayans aralarınızın temizlenerek fayanslarınız kadar beyazladığını göreceksiniz.

Read More

23 Şubat 2019 Cumartesi

  Hiç yorum yok
Şubat 23, 2019

Vücuttaki İltihabı Atan Besin – Vücudu Baştan Sıfırlıyor İltihap hafife alınmamalıdır çünkü ilgilenilmediği takdirde uzun dönemde ortaya ciddi sorunlar çıkmasına yol açabilir. Kronik iltihap siroz hastalığı ya da eklem iltihabında olduğu gibi vücudun bir bölgesini etkileyebilir. Ya da Çölyak hastalığında olduğu gibi iltihabın vücudun tümünü etkilemesi de söz konusu olabilir. İltihabı genel hatlarıyla anladıktan sonra şimdi iltihapla savaştığı bilinen bitkilerden en popüler olanları hangileri, bir göz atalım. **Zerdeçal : Zerdeçal turuncu renkte ve en önemlisi kurkumin adlı etkili bir bileşen içeren bir köktür. Kurkumin antioksidan özelliği sayesinde karaciğeri korur. Ayrıca vücuttaki histamin seviyelerini düşürerek iltihabı gidermeye yardımcı olur.Zerdeçal ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; -İyi bir antienflamatuvardır. -Doğal bir ağrı kesicidir. -Zerdeçal kuvvetli bir antioksidandır. -DNA'yı hasarlardan korur. -Ağır metallerin detoksifikasyonunda rol alır. -Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır. -Sindirimi kolaylaştırır ve mide sağlığını korur. Reflüye iyi gelir. -İnflamatuvar bağırsak hastalığının tedavisine yardımcı olur.-Bağırsak Sendromu belirtilerini azaltır. -Hastalıklara karşı pankreası korur. -Pek çok çeşit eklem iltihabının şiddetini azaltır. -Osteoartite karşı kemikleri korur. -Kemik kırıklarının iyileşmesinde rol oynar. -Kas rahatsızlıklarının tedavisi için faydalıdır. -Akdeniz anemisinin tedavisinde yardımcı bir rol oynar. -Kırmızı kan hücrelerini koruyarak ve antioksidan seviyelerini normalleştirerek kansızlığa iyi gelir. -Pıhtılaşmayı azaltarak kanı seyrekleştirir ve felçlik riskini azaltır. -Dalak sağlığını koruduğundan vücudun bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. -Yapısındaki curcumin sayesinde depresyon belirtilerini azaltır. Zencefil : Zencefile ağrı kesici ve iltihap giderici güçlerini kazandıran tam 4 bileşen bulunuyor. Gingerol, paradol, shogaol ve zingeron el birliğiyle vücutta ağrıyı tetikleyen, prostaglandin adlı yağ asitlerinin azaltılmasına yardımcı olur. Zencefil ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; İştah açıcıdır. Antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar. Mideyi düzenler. Mide bulantılarını giderir. Mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir. Bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar(colic). Solunum yollarını açar. kanın yapısını daha akışkan hale getirir(ki bu kalbin daha rahat çalışmaı demektir). Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir. Zencefil gerçekten iyi bir anti oksidandır(oksitleri temizler dışarıya atılmasına yardımcı olur). Kalp ritminin düzene girmesini sağlar. özellikle romatizmal rahatsızlıklarda bin yıllardır kullanılmaktadır. Baş ağrılarını gideici özelliği vardır. Uykuyu rahatlatır. Kandaki kollesterolu diğer bir çok bitkiye nazaran daha fazla oranda düşürür. Oregano : Oreganonun içerdiği polifenol ve bioflavanoid maddeler, vücuda zarar veren serbest radikallerle savaşan bileşenlerdir. Hücrelerinizde ne kadar az serbest radikal hareketi varsa iltihap da o kadar az olacaktır. Oregano ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Karındaki gazı çıkartır.Mide bozukluklarının tedavisinde etkilidir. Antioksidan zenginidir. Bir elmadan 42 kat daha fazla antioksidan içerir. Isırgan Otu : Isırgan otu toksinleri böbrekler aracılığıyla atmaya yardımcı bitkilerin başında gelir. Bunun yanı sıra ısırgan otunun vücuttaki iltihabi kimyasalları azalttığı ve ağrı dindirmede etkili olduğu düşünülür. Keten tohumu yağı: Omega-3 ve omega- 6 yağ asidi dengesini içerir. Omega-3 yağ asidi inflamasyonu azaltır. Isırgan otu ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; İdrar söktürücüdür Yüksek miktarda demir içerir Anemi tedavisinde yardımcı olarak kullanılır Sindirim sistemini ve diğer organları temizler Artrit semptomlarını hafifletir İdrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır Karaciğeri temizler Böbrekleri temizler Öksürüğe iyi gelir Bağışıklık sistemini güçlendirir Soğuk algınlığına iyi gelir Saman nezlesinin tedavisinde kullanılır Sindirimi düzenler. Sarımsak : Doğal antibiyotik sarımsak, çeşitli sülfür içeriği sayesinde iltihap giderici özelliktedir. Aynı bileşenler kalp hastalıkları ve mikroplarla savaşta da iş başındadır. Sarımsak ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Kurt veya solucan düşürücü olarak,Haricen yara iyi edici olarak, Mantar hastalıklarını engelleyici ve tedavi edici olarak, Saçkıran hastalığını tedavi edici olarak, Tansiyon düşürücü olarak, Antiseptik olarak, Kolesterol düşürücü olarak, Safra salgılarını artırıcı olarak, Kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etken olarak, Sakinleştirici olarak, şifalı bitkiler. Ak Söğüt Kabuğu : Ak söğüt kabuğunda bulunan salisin adlı madde, Aspirin ile benzer özellikler gösterir. Hatta ak söğüt kabuğunun ağrı kesici ve iltihap giderici özelliklerinin Aspirine göre daha uzun süreli olduğu söylenir. Ak söğüt kabuğu ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Önemli faydalarından biri kireçlenmeyi giderir ve önler. Bel ağrılarına karşı tedavi edicidir. Yapılan araştırmalara göre gün içinde 240 mg söğüt kabuğu bel ağrılarını geçirmede etkili olmuştur. Romatizmal ağrıları geçirir. Baş ağrısına karşı kullanılır, aspirine göre çok daha uzun süre fayda sağlar.Ayrıca eczanelerde satılan ilaçlar gibi yan etkileri bulunmayan bitkisel bir şifadır. Vücutta oluşan iltihaplanmayı giderir. İçerisinde bulunan bir takım bileşenler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Sümer ve Mısır'da ilk olarak ateş ve ağrıları giderme de kullanılmaya başlanmıştır. Kadınların regl döneminde ki ağrılarını hafifletir. Gribe karşı iyileştirici etkisi görülmüştür. Fesleğen : İltihapla savaşta öne çıkan bitkilerden biri de fesleğendir. Öjenol adlı bileşeni hem bu bitkiye kendine has tat ve kokuyu verir hem de iltihap giderici özellikler taşır. Fesleğen ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Öksürüğü keser. Hazımsızlığı giderir. Baş dönmesini durdurur. Zafiyeti giderir. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu; sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratı kaçırır. Cayenne Biberi : Cayenne biberinin içerdiği kapsaisin adlı madde, özellikle artrit ve diğer iltihabi hastalıklarla ilgili olduğu bilinen COX-2 adlı enzimi bloke eder. Halk arasında arnavut biberi olarak da geçer. Cayenne biberi ayrıca aşağıdaki faydaları sağlar; Metabolizmanızı hızlandırır Açlık hissini azaltmaya yardımcı olur Düşük kan basıncına sahip oldurur Hazmı kolaylaştırır Acı azaltmaya yardım olur Sedef hastalığını iyileştirebilir Kanser riskini azaltır Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın.

Read More